İDDK, kanuna dayalı genelge ile çalışma yasağı getirilmesini hukuka uygun buldu

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, "667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname Kapsamında Alınan Tedbirler" konulu Genelge ile kamu görevinden çıkarılanların özel havacılık şirketlerinde işe girişinin engellenmesini hukuka uygun buldu.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 16 Mart 2024 00:10, Son Güncelleme : 11 Mart 2024 08:45
İDDK, kanuna dayalı genelge ile çalışma yasağı getirilmesini hukuka uygun buldu

Maddi olay
Davalı idare bünyesinde mühendis olarak görev yapan davacı, 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kamu görevinden çıkarılmıştır.
Davacı, sivil havacılık alanında faaliyet gösteren özel bir şirkete iş başvurusunda bulunmuştur.
Davacının iş başvurusu, davalı idarenin . tarih ve . sayılı "667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname Kapsamında Alınan Tedbirler" konulu Genelgesi'nin A-2-b paragrafında yer alan düzenleme gerekçe gösterilerek reddedilmiştir. Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

Danıştay 5. Daire: Bu hususun genelge ile düzenlenmesi hukuka uygundur
Bu kapsamda, dava konusu düzenlemenin olağanüstü hal kapsamında alınan bir tedbirin sonucu olduğu, uçuş güvenliğinin sağlanmasında ve yürütülmesinde sorumlu olan ve bu konuda 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenleme yapma yetkisi verilen davalı idare tarafından, Türk Sivil Havacılık Kanunu ve ilgili mevzuat ile Türkiye'nin üyesi bulunduğu uluslararası sivil havacılık kuruluşları tarafından belirlenen uluslararası standartlara, kamu yararına ve milli güvenlik amaçlarına uygun olarak seyahat özgürlüğü ve güvenliğinin sağlanabilmesi, hava yolu ile seyahat eden kişilerin can ve mal güvenliklerinin korunması, uçuş emniyeti ve güvenliğinin sağlanması amacıyla 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye dayanılarak yürürlüğe konulan dava konusu Genelge'de hukuka aykırılık bulunmadığı,

İDDK idarenin takdir hakkına da vurgu yaptı
Anılan düzenleme ile davalı idarece, ilgili kişilerin sivil havacılık faaliyetleri kapsamında olan tüm çalışma alanlarının kısıtlanmadığı, öte yandan kamu güvenliği ve uçuş güvenliği gereklilikleri doğrultusunda, bu meşru amaçları gerçekleştirmeye elverişli ve taraf olunan milletlerarası sivil havacılık sözleşmelerine uygun olarak idarenin sahip olduğu yetki çerçevesinde hizmetin niteliği ve önemine binaen ilgililerin sivil havacılık sektörünün bazı alanlarında görevlendirilmeyeceğine yönelik düzenlemenin çalışma hakkını, hukuk devleti ve eşitlik ilkelerini ihlal etmediği değerlendirilmiştir.

T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2022/2628
Karar No: 2023/1444

İSTEMİN KONUSU:
Danıştay Beşinci Dairesinin 30/12/2021 tarih ve E:2019/5264, K:2021/5048 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
. tarih ve. sayılı "667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname Kapsamında Alınan Tedbirler" konulu Genelge'nin A-2-b paragrafında yer alan düzenlemenin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 30/12/2021 tarih ve E:2019/5264, K:2021/5048 sayılı kararıyla;
2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu'nun 40. ve 41. maddeleri; 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 4. maddesinin üçüncü fıkrası; 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 437. maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde yer alan kurallar aktarılarak,
Davalı idarenin 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, 2920 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat ile ülkemizin üyesi bulunduğu uluslararası sivil havacılık kuruluşları tarafından belirlenen uluslararası standartlara göre faaliyetlerini yürüttüğü, söz konusu mevzuata göre uçuş emniyetini sağlamanın davalı idarenin en önemli görevi ve üyesi bulunulan uluslararası kuruluşlara karşı sorumluluğu olduğu,
İdarelerin düzenleyici işlemler yapabilme yetkisinin Anayasa'nın 124. maddesine dayanan anayasal bir yetki olması nedeniyle idareler tarafından mevzuatla verilen görevlerin yerine getirilmesi amacıyla düzenleyici işlemler yapılabileceği, ancak, bu düzenlemeler yapılırken, Anayasa'da yer alan hukuk devleti ilkesi uyarınca kazanılmış hak, haklı beklenti, idari faaliyetlerin belirliliği ve hukuki güven ilkesi gibi ilkelerin de göz önünde bulundurulması gerektiği,
15 Temmuz 2016 tarihinde demokratik hukuk düzenine yönelik darbe girişiminde bulunulmuş olup, darbe girişimi sonrasında ülke güvenliğinin sağlanması için milletin ve Devletin geleceğini tehdit eden terör örgütleriyle ilişkili tüm kişi, kurum ve kuruluşlara karşı 23/07/2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname kapsamında bir takım tedbirler uygulanma zorunluluğu hasıl olduğu,
Bu kapsamda, dava konusu düzenlemenin olağanüstü hal kapsamında alınan bir tedbirin sonucu olduğu, uçuş güvenliğinin sağlanmasında ve yürütülmesinde sorumlu olan ve bu konuda 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenleme yapma yetkisi verilen davalı idare tarafından, Türk Sivil Havacılık Kanunu ve ilgili mevzuat ile Türkiye'nin üyesi bulunduğu uluslararası sivil havacılık kuruluşları tarafından belirlenen uluslararası standartlara, kamu yararına ve milli güvenlik amaçlarına uygun olarak seyahat özgürlüğü ve güvenliğinin sağlanabilmesi, hava yolu ile seyahat eden kişilerin can ve mal güvenliklerinin korunması, uçuş emniyeti ve güvenliğinin sağlanması amacıyla 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye dayanılarak yürürlüğe konulan dava konusu Genelge'de hukuka aykırılık bulunmadığı,
Uyuşmazlıkta davacı tarafından, genelgenin, kanun veya yönetmelik hükümlerinin uygulanmasını göstermek ve herhangi bir konuda aydınlatmak, dikkat çekmek üzere ilgililere gönderilen yazı, tamim ve sirküler olduğu halde dava konusu Genelge'ye dayanak oluşturulacak kanun, tüzük ve yönetmeliğin belirtilmediği, kanun ve yönetmelikle düzenlenmeyen bir konuda genelge ile düzenleme yapmanın normlar hiyerarşisine aykırı olduğu iddia edilmiş ise de dava konusu Genelge'nin 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca 23/07/2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulan 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 4. maddesinin üçüncü fıkrası ile davalı idarenin uçuş emniyetine ilişkin yükümlülükleri çerçevesinde 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 437. maddesinin birinci fıkrasının (m) bendi ile verilen yetki uyarınca düzenlendiği anlaşıldığından, davacının aksi yöndeki iddiasına itibar edilmediği,
Yine davacı tarafından, anılan Genelge'nin Anayasa'nın çalışma hakkını düzenleyen 49. maddesine, hukuk devleti ve eşitlik ilkelerine aykırı olduğu iddia edilmiş ise de, anılan düzenleme ile kamu görevinden çıkarılanların, sivil havacılık emniyet ve güvenliğinin sağlanması amacıyla geçici veya daimi olarak havacılık emniyeti, bakım, onarım veya güvenliği, operasyon alanında yönetici veya çalışan olarak görevlendirilemeyeceği, ancak diğer alanlarda işe alınması planlanan şahıs hakkında güvenlik araştırması yapılmak üzere ilgili veya en yakın havaalanı mülki idare amirliğine bildirileceği kurala bağlandığından, davalı idarece, ilgili kişilerin sivil havacılık faaliyetleri kapsamında olan tüm çalışma alanlarının kısıtlanmadığı, kamu güvenliği ve uçuş emniyetinin sağlanması amacıyla ve taraf olduğu uluslararası sivil havacılık sözleşmelerine uygun olarak idarenin takdir yetkisi çerçevesinde hizmetin niteliği ve önemi dikkate alınarak ilgili kişilerin sivil havacılık faaliyetlerinin bazı alanlarında görevlendirilmeyeceği şeklinde yapılan düzenlemenin çalışma hakkını, hukuk devleti ve eşitlik ilkesini ihlal etmediği açık olduğundan davacının iddialarına itibar edilmediği gerekçesiyle,
davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davacı tarafından, dava konusu Genelge'nin amacını aşarak üst normları açıklamak yerine yeni düzenlemeler getirdiği ve bu haliyle normlar hiyerarşisi ilkesine aykırı olduğu; anayasal hakları sınırladığı; Genelge'de sayılan alanların zaten bütün havacılık sektörü alanlarını kapsadığı; çalışma ve sözleşme hürriyetine bu şekilde sınırlama getirilmesinin hukuka aykırı olduğu; bir suç şüphesi olmaksızın çalışma izinlerinin iptal edilmesinin cezaların şahsiliği ilkesine uygun olmadığı, hukuka aykırı olduğu belirtilerek Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK H KİMİ .'ÜN DÜŞÜNCESİ:
Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:

Davalı idare bünyesinde mühendis olarak görev yapan davacı, 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kamu görevinden çıkarılmıştır.
Davacı, sivil havacılık alanında faaliyet gösteren özel bir şirkete iş başvurusunda bulunmuştur.
Davacının iş başvurusu, davalı idarenin . tarih ve . sayılı "667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname Kapsamında Alınan Tedbirler" konulu Genelgesi'nin A-2-b paragrafında yer alan düzenleme gerekçe gösterilerek reddedilmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
..
Genelge'nin dava konusu A-2-b paragrafında, milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı nedeniyle kamu görevinden çıkarılanların, sivil havacılık emniyet ve güvenliğinin sağlanması amacıyla geçici veya daimi olarak havacılık emniyeti, bakım, onarım veya güvenliği, operasyon alanında yönetici veya çalışan olarak görevlendirilemeyeceği, diğer alanlarda işe alınması planlanan şahıs hakkında güvenlik araştırması yapılmak üzere ilgili veya en yakın havaalanı mülki idare amirliğine bildirileceği düzenlenmiştir.
Öte yandan, Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda aktarılan düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün uçuş güvenliğine ilişkin yükümlülükleri ve düzenlemeler yapma yetkisinin bulunduğu anlaşılmaktadır.

Davalı idare, ilgili mevzuat ile ülkemizin üyesi bulunduğu milletlerarası sivil havacılık kuruluşları tarafından belirlenen standartlara göre faaliyetlerini yürütmekte olup uçuş güvenliğini sağlamak en önemli görevi ve üyesi bulunulan milletlerarası kuruluşlara karşı sorumluluğudur.
15/07/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe girişimi sonrasında ülke güvenliğinin sağlanması, olağanüstü halin ilanına sebep olan tehdit veya tehlikelerin bertaraf edilmesi için Milletin ve Devletin geleceğini tehdit eden terör örgütleriyle ilişkili gerçek ve tüzel kişilere yönelik olarak olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirler uygulanma zorunluluğu hasıl olmuş, bu tedbirler öncelikle kanun hükmünde kararnameler ile yürürlüğe konulmuştur.

Buna göre, dava konusu düzenleme, olağanüstü hal kapsamında alınan bu tedbirlerin sonucu olup uçuş güvenliğinin sağlanmasından ve yürütülmesinden sorumlu olan ve bu konuda yukarıda aktarılan mevzuat ile düzenleme yapma yetkisi verilen davalı idarece, bu kapsamda ilgili mevzuat ile ülkemizin üyesi bulunduğu milletlerarası sivil havacılık kuruluşları tarafından belirlenen standartlara, kamu yararına ve milli güvenlik amaçlarına uygun olarak seyahat hürriyeti ve güvenliğinin, hava yolu ile seyahat eden kişilerin can ve mal güvenliklerinin korunması, uçuş güvenliğinin sağlanması amacıyla 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 2920 ve mülga 5431 sayılı Kanunlara dayanılarak yürürlüğe konulan dava konusu Genelge'de hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Davacı tarafından, dava konusu Genelge'nin, normlar hiyerarşisi ilkesine aykırı olduğu ve anayasal çalışma hak ve hürriyetini sınırlandırdığı ileri sürülmekte ise de Genelge'nin olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile davalı idareye 2920 ve mülga 5431 sayılı Kanunlar ile verilen yetki uyarınca normlar hiyerarşisi ilkesine uygun olarak düzenlendiği anlaşıldığından, davacının aksi yöndeki iddiasına itibar edilmemiş; anılan düzenleme ile davalı idarece, ilgili kişilerin sivil havacılık faaliyetleri kapsamında olan tüm çalışma alanlarının kısıtlanmadığı, öte yandan kamu güvenliği ve uçuş güvenliği gereklilikleri doğrultusunda, bu meşru amaçları gerçekleştirmeye elverişli ve taraf olunan milletlerarası sivil havacılık sözleşmelerine uygun olarak idarenin sahip olduğu yetki çerçevesinde hizmetin niteliği ve önemine binaen ilgililerin sivil havacılık sektörünün bazı alanlarında görevlendirilmeyeceğine yönelik düzenlemenin çalışma hakkını, hukuk devleti ve eşitlik ilkelerini ihlal etmediği değerlendirilmiştir.

Bu durumda, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, davanın reddine ilişkin Daire kararında da sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 30/12/2021 tarih ve E:2019/5264, K:2021/5048 sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak,15/06/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber