Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu değişiyor

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 11 Mayıs 2008 12:41, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:58

Yargılamanın doğru, hızlı ve etkin yürütülmesini sağlamak için hazırlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı, 14 Mayıs Çarşamba günü TBMM Adalet Komisyonunda görüşülecek. Mahkeme, tarafları, sulh veya arabuluculuğa teşvik etmek için ön inceleme yapacak. Tarafların, internet veya telekonferans gibi ses ve görüntü aktarımı yoluyla duruşmalara katılımı sağlanacak.

Hukuk mahkemelerin görev ve yetkilerinde bazı değişiklikler yapan tasarıya göre, iflasa, konkordatoya ve sermaye şirketleri ile kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılmasına ve vakıflara ilişkin davalar ayrık olmak üzere, malvarlığı haklarından doğan değer veya tutarı 5 bin Türk Lirasını geçmeyen davalara, sulh hukuk mahkemeleri bakacak. Bu tutarın üzerindeki davaları, asliye hukuk mahkemeleri ele alacak.

Tasarı, kira uyuşmazlıkları bakımından sulh hukuk mahkemelerinin görev alanını genişletecek.

Birden fazla davalı olması halinde, bunlardan birinin yerleşim yerindeki mahkemede dava açılabilecek.

Memur, işçi, öğrenci, asker gibi bir yerde geçici oturanlara karşı açılacak alacak veya taşınır mal davalarında, bu kişilerin bulundukları yerin mahkemesi görev yapacak.

Türkiye'de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkeme, davalının Türkiye'deki mutad meskenin bulunduğu yer mahkemesi olacak.

İrtifak haklarına ilişkin davalar üzerinde irtifak hakkı kurulan taşınmazın bulunduğu yerin mahkemesinde açılacak.

Zarar sigortalarından doğan davalar, sigorta, bir taşınmaza veya niteliği gereği bir yerde sabit bulunması gereken veya şart kılınan taşınıra ilişkinse, malın bulunduğu yerde; bir yerde sabit bulunması gerekmeyen veya şart kılınmayan bir taşınıra ilişkinse, rizikonun gerçekleştiği yerdeki mahkemede görülecek. Can sigortası ilişkin dava, sigorta ettirenin, sigortalının veya lehdarın leh veya aleyhine açılıyorsa, bu kişilerin yerleşim yerinde açılacak.

Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği, zararın meydana geldiği veya gelme ihtimalinin bulunduğu yer mahkemesi yetkili olacak.

-YETKİ SÖZLEŞMELERİ-

Yetki sözleşmeleri, sadece tacirler ve kamu tüzel kişileri arasında yapılabilecek.

Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğan veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilecek. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen mahkemelerde açılacak.

Tacir veya kamu tüzel kişilerine karşı hukuken daha zayıf durumda olan tüketici gibi gerçek kişilerin korunmasını öngören tasarıya göre, yetki sözleşmesi ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri konularda yapılabilecek. Ayrılık, boşanma gibi kesin yetki hallerinde ise yetki sözleşmesi yapılamayacak.

Yetki sözleşmesinin geçerliliği, yazılı yapılmasına, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olmasına ve yetkili kılınan mahkemenin gösterilmesine bağlı olacak.

-HUKUKİ DİNLENİLME HAKKI-

Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip bulunacak. Bu hak, yargılamayla ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerecek.

-HAKİM, NİŞANLISININ DAVASINA BAKAMAYACAK-

Hakim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olacak.

Hakimin, davaya bakmaktan yasaklı olduğu hallerin kapsamını genişleten tasarıya göre, hakim, üçüncü derece de dahil olmak üzere kan veya evlilik bağı kalksa dahi kayın hısımlığı bulunanların davasına bakamayacak. Hakim, nişanlısının davasına da giremeyecek.

Hakimin reddi talebinin, kötü niyetle yapıldığının anlaşılması ve esas yönünden kabul edilmemesi halinde, talepte bulunanların her biri hakkında 500 YTL'den 5 bin YTL'ye kadar disiplin para cezasına hükmolunacak.

-HAKİMİN HUKUKİ SORUMLULUĞU-

Hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı devlet aleyhine tazminat davası açılabilecek.

Kayırma, taraf tutma veya taraflardan birine olan kin veya düşmanlık, sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle, farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması, duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmesi, duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmesi, hakkın yerine getirilmesinden kaçınılması durumlarında tazminat davası yoluna gidilebilecek.

Zarara uğrayan kişi, hukuki yollara başvurmak suretiyle zararın doğmasını önleme imkanı bulunmasına rağmen bu yola gitmemiş ise tazminat talep edemeyecek.

-RÜCU DAVALARI YARGITAYDA GÖRÜLECEK-

Devlet ödediği tazminatı, sorumlu hakime ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu edecek.

Hakimlerin kusurlu davranışları nedeniyle devlet aleyhine açılan tazminat davaları ile devlet tarafından hakime karşı açılacak rücu davaları Yargıtayda görülecek. İlk derece ve bölge adliye mahkemesi hakimlerinin fiil ve kararlarından dolayı Yargıtay ilgili hukuk dairesinde; Yargıtay Başkan ve üyeleri ile kanunen onlarla aynı konumda olanların fiil ve kararlarından dolayı Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda dava açılacak.

Devletin sorumlu hakime karşı açacağı rücu davası, tazminat davasını karara bağlayan mahkemede görülecek.

Hakim hakkında açılacak dava esastan reddedilirse davacı, 500 YTL'den 5 bin YTL'ye kadar disiplin para cezasına mahkum edilecek.

Davanın tarafları ve davaya katılan üçüncü kişiler ile davaya asli müdahale konularını da düzenleyen tasarıya göre, medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanlar davada kanuni temsilcileri; tüzel kişiler ise yetkili organları tarafından temsil edilecek.

-DAVA ARKADAŞLIĞI-

Bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hallerde, ''mecburi dava arkadaşlığı'' söz konusu olacak.

Mecburi dava arkadaşları, ancak birlikte dava açabilecek veya aleyhlerine de birlikte dava açılabilecek.

Bu tür dava arkadaşlığında, dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorunda olacak. Ancak duruşmaya gelmiş olanların yapmış oldukları usul işlemleri, duruşmaya gelmemiş olanlar bakımından da hüküm ifade edecek.

Taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilecek. İhbar yazılı olarak yapılacak ve gerekçeleriyle açıklanacak.

-TEMİNAT GÖSTERME-

Davalı tarafın muhtemel yargılama giderlerini karşılayacak uygun bir teminat göstereceği halleri de düzenleyen tasarıya göre, Türkiye'de mutad meskeni olmayan Türk vatandaşları teminat gösterecek. Borçları nedeniyle ödeme güçlüğü içinde olan davacının da teminat göstermesine yer verilen tasarıya göre, davacının adli yardımdan yararlanması, davacının, yurt içinde istenen teminatı karşılamaya yeterli taşınmaz malının veya ayni teminatla güvence altına alınan bir alacağının bulunması, 18 yaşını doldurmayan kişilerin menfaatini korumaya yönelik dava açılması durumlarında teminat gösterilmeyecek.

Hakim, belirlenen kesin süre içerisinde teminat gösterilmezse, davayı usulden reddedecek.

-TOPLULUK DAVALARI-

Tasarıda, dava çeşitlerine, ''kısmi dava, davaların yığılması, terditli dava, seçimlik dava ve topluluk davası'' ekleniyor.

Dernekler ve diğer tüzel kişiler, üyelerinin veya temsil ettikleri kesimin menfaatlerini korumak için kendi adlarına dava açabilecek.

Mahkemeler, dava dilekçelerini elektronik ortamda da kabul ve kayıt edebilecek. Dava, dilekçenin mahkemeye kaydedildiği tarihte açılmış sayılacak.

-AVANS ÖDENMESİ-

Davacı, yargılama harçları ile her türlü tebligat ücreti, keşif gideri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi yargılama giderlerini karşılayacak tutarı, dava açarken ''avans'' olarak yatıracak.

Avans miktarı, davanın türü ve özelliklerine göre her yıl Adalet Bakanlığınca ilan edilecek gider avansı tarifesine göre belirlenecek.

Avansın yeterli olmadığının anlaşılması halinde, mahkeme, eksikliğin tamamlanması için davacıya 7 günlük kesin süre verecek.

-UZLAŞMAYA TEŞVİK-

Mahkeme dışı çözüm yolları ile uzlaşmayı mümkün kılacak ve teşvik edecek bir alt yapının oluşturulmasını öngören tasarıyla, buna ilişkin yeni bir yargılama aşaması olarak ön inceleme getiriliyor. Ön inceleme, esasa girilmeden mahkemece yapılacak ilk inceleme aşaması olacak.

Buna göre, mahkeme, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılacak. Mahkeme, ön incelemede, dava şartlarını ve ilk itirazları inceleyecek. Uyuşmazlık konularını tam olarak belirleyecek olan mahkeme, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapacak. Mahkeme, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda, onları sulh veya arabuluculuğa teşvik edecek ve bu hususlar tutanağa geçirilecek.

Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan, tahkikata geçilemeyecek ve tahkikat için duruşma günü verilemeyecek.

Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verecek, gerektiği tarafları bu konuda ön inceleme duruşmasında dinleyebilecek.

-ÖN İNCELEME DURUŞMASI-

Mahkeme, incelemeyi tamamladıktan sonra, tarafların sulh olmalarını sağlamak, sulh olmayacaklarsa uyuşmazlık noktalarını tespit edebilmek amacıyla ön inceleme için duruşma günü tespit ederek taraflara bildirecek. Çıkarılacak davetiyede, ''taraflara sulh için gerekli hazırlığı yapmaları, duruşmaya sadece taraflardan birinin gelmesi ve yargılamaya devam etmek istemesi durumunda, gelmeyen tarafın yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği ve diğer tarafın, onun muvafakati olmadan iddia ve savunmasını genişletebileceği veya değiştirebileceği'' ihtarına da yer verilecek.

Hakim, ön inceleme duruşmasında, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için gerekli görürse tarafları dinleyecek. Daha sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tespit edecek.

Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hakim, tarafları sulhe veya arabuluculuğa teşvik edecek. Bu konuda sonuç alınacağı kanaatine varırsa, bir defaya mahsus olmak üzere yeni bir duruşma günü tayin edecek.

Ön inceleme duruşması sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuktan sonuç alıp almadıkları, anlaşamadıkları hususların neler olduğu tutanakla tespit edilecek. Tutanak, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanacak ve tahkikat, bu tutanak esas alınarak yürütülecek.

Ön inceleme, tek duruşmada tamamlanacak. Zorunlu olan hallerde bir defaya mahsus yeni bir duruşma günü tayin edilecek.

Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilecek veya değiştirebilecek.

Hakim, ön inceleme duruşmasından sonra, tahkikata başlamadan önce hak düşürücü süreler ile zaman aşımı hakkındaki itirazları karara bağlayacak.

Hakim, yargılamayı basitleştirmek veya kısaltmak için re'sen veya taraflardan birinin talebi üzerine tahkikatın her aşamasında iddia veya savunmalardan birinin veya bir kısmının diğerinden önce incelenmesine karar verebilecek.

-TELEKONFERANSLA DURUŞMALARA KATILIM-

Modern Teknoloji ve Ulusal Yargı Ağı Projesinin (UYAP) sağlayacağı olanaklarla, duruşmaya gelemeyenlere internet ve telekonferans gibi yöntemlere bulundukları yerden duruşmaya katılabilmelerine olanak sağlanacak.

Buna göre, mahkeme, tarafların rızası olmak şartıyla kendilerinin veya vekillerinin, aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla bulundukları yerden duruşmaya katılmalarına ve usul işlemleri yapabilmelerine izin verebilecek.

Tarafların rızası olmak kaydıyla tanık, bilirkişi veya taraflardan biri, başka bir yerden elektronik araçlarla dinlenebilecek. Dinleme, ses ve görüntü olarak aynı anda duruşma salonuna nakledilecek.

-KAYIT VE YAYIN YASAĞI-

CMK'daki hükme paralel düzenlemeye yer verilen tasarıya göre, duruşma sırasında fotoğraf çekilemeyecek ve hiçbir şekilde ses ve görüntü kaydı yapılamayacak. Ancak, dava dosyasında saklı kalmak kaydıyla yargılamanın zorunlu kıldığı hallerde, mahkemece çekim yapılabilecek ve kayıt alınabilecek. Bu çekim ve kayıtlar ile kişilik haklarını ilgilendiren konuları içeren dava dosyası içindeki her türlü belge ve tutanak, mahkemenin ve ilgili kişilerin açık izni olmadıkça hiçbir yerde yayımlanamayacak.

Kayıt ve yayın yasağına aykırı davranan kişi hakkında, TCK'nın 6 aya kadar hapis cezasını öngören 286'ncı maddesi uyarınca işlem yapılacak.

Mahkemenin düzenini bozan kişi, öncelikle duruşma salonundan çıkarılacak. İhtara rağmen mahkemenin düzenini bozmaya devam edenlere, 4 güne kadar disiplin hapsi uygulanacak.

Mahkemelerde, ''Allahım ve namusum üzerine yemin ediyorum'' diye yapılan yemin, ''Kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum'' şeklinde değiştirilecek. Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısına göre, ispat hakkı, taraflar bakımından bir yük olmanın ötesinde, aynı zamanda kanuni bir hak olacak.

Hukuka aykırı olarak elde edilmiş deliller, mahkeme tarafından olayın ispatında dikkate alınmayacak.

İspat yükü, bir olayla ilgili hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olacak. Diğer taraf da ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabilecek.

-BELGE VE SENET AYRIMI-

Belge ile senet kavramları birbirinden ayrılacak. Belge, senet kavramını da içine alacak şekilde bir üst kavram olacak.

Buna göre, uyuşmazlık konusu olayları ispata elverişli, yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları belge olacak.

-SENETLE İSPAT ZORUNLULUĞU-

Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri, 500 YTL'yi geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekecek. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle 500 YTL'den aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamayacak. Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, 500 YTL'den az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamayacak.

İlamlar ile noter senetleri, sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılacak. İlgililerin beyanına dayanılarak noterlerin tasdik ettikleri senetler ile diğer yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgeler, aksi sabit sayılıncaya kadar kesin delil sayılacak.

Güvenli elektronik imzayla oluşturulan elektronik veriler, senet hükmünde olacak.

İmza atamayanların, mühür, bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiyle yaptıkları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliğini taşıyabilmesi, noterler tarafından düzenleme biçiminde oluşturulmasına bağlı olacak.

Resmi bir senetteki yazı veya imzayı inkar eden tarafın bu iddiası, ancak ilgili evraka resmiyet kazandıran kişiyi de taraf göstererek açacağı ayrı bir davada incelenip karara bağlanabilecek.

Sahtelik iddiası sonunda haksız çıkan taraf kötü niyetliyse, ertelenen her bir duruşma için celse harcına ve 100 YTL'den az olmamak üzere, sahteliği iddia edilen senetteki miktar veya değerin yüzde 10'u oranında tazminata mahkum edilecek. Resmi senetteki imza veya yazı inkar edildiğinde, bu miktar ve oranlar 2 katı olarak uygulanacak.

-MAHKEMELERDE YAPTIRILAN YEMİNDE DEĞİŞİKLİK-

Tasarıyla, mahkemelerde yaptırılan yemin de yeniden düzenleniyor.

Davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan olaylar, yeminin konusunu oluşturacak.

Hakim, yeminin icrasından önce yemin edecek kimseye, hangi konuda yemin edeceğini açıklayacak, anlam ve önemini anlatacak ve yalan yere yemin etmesi halinde cezalandırılacağına dikkati çekecek.

-''KUTSAL DEĞERLER'' ÜZERİNE YEMİN-

Mahkemelerde, ''Allahım ve namusum üzerine yemin ediyorum'' diye yapılan yemin, ''Kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum'' şeklinde değiştirilecek.

Buna göre, hakim, yemini edecek kişiye, ''Size sorulan sorular hakkında, gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz?'' diye soracak. Kişinin de ''Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum'' demesiyle yemin eda edilmiş sayılacak.

-DEĞİŞİKLİK GEREKÇELERİ-

Tasarının genel gerekçesinde, yeminle ilgili değişiklik anlatılırken, ''1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunda yer alan yemin formülü, taraf yemini düzenlemesinde daha laik hale getirilmeye çalışılmıştır'' denildi.

Tasarının madde gerekçesinde de Türk Dil Kurumu sözlüğünde, ''Yemin'' kavramının ''Ant, Tanrıyı veya kutsal bilinen bir kişiyi, bir şeyi tanık göstererek bir olayı doğrulamak'' şeklinde tarif edildiği belirtilerek, yeminin, beyan edilen konunun söylenen şekilde gerçekleştiğine kutsal şeyleri tanık gösterme olduğu ifade edildi. Maddenin gerekçesinde, şu görüşlere yer verildi:

''Yemin teklif olunan, inandığı kutsal şeyleri şahit gösterdiğine göre; yemin, yemin edenin inançlarına uygun olarak yerine getirilmeli ve yemin teklif eden de onun bu etki altında doğruyu söyleyeceği inancına ulaşmalıdır. Kavrama, her kesim tarafından yüklenen anlama uygun müşterek bir anlam yüklemek ve o çerçevede düzenleme yapmak, ilmi faaliyetlerin bir gereğidir. Onun içindir ki yeminin, her kesim tarafından doğru bir şekilde ve kendi inancına uygun algılanmasını temin babında gereken açıklık ve elastikiyeti taşımasına gayret edilmiştir. Bu kurumun sosyal gerçeklere uygun olduğu, hem davacıyı hem de davalıyı vicdanen tatmin eden bir yönünün bulunduğu da söylenebilir.''

-MAZERETSİZ GELMEYEN TANIK ZORLA GETİRTİLECEK-

Mazeret bildirmeksizin gelmeyen tanık, zorla getirtilecek ve gelmemesinin neden olduğu giderlere ve 500 YTL'ye kadar disiplin para cezasına hükmolunacak.

Koruyucu aile ve çocukları ile koruma altına alınan çocuk arasında, evlatlık bağına benzer sıkı kişisel ilişkilerin varlığı kabul edilerek, bu kişilere tanıklıktan çekinme hakkı tanınıyor.

Kanuni bir sebep göstermeden tanıklıktan çekinip yemin etmeyen veya göstermiş olduğu sebep mahkemece kabul edilmemesine rağmen tanıklık yapmaktan çekinenlere, 500 YTL'den 5 bin YTL'ye kadar disiplin para cezasına verilecek. Bu yüzden ortaya çıkan giderler de tanığa yüklenecek.

Mahkeme, kendisine sorulan sorulara cevap vermeyen veya yemin etmemekte direnen tanığa, 15 günü geçmemek üzere disiplin hapsi verecek.

Tanığa, her yıl Adalet Bakanlığınca hazırlanan tarifeye göre kaybettiği zamanla orantılı ücret verilecek. Tanık, seyahat etmek zorunda kalmışsa yol giderleri ile tanıklığa çağrıldığı yerdeki konaklama ve beslenme giderleri de karşılanacak. Tanığa ödenecek ücret, vergi, resim ve harca tabi olmayacak.

-BİLİRKİŞİYE BAŞVURMA-

''Bilirkişi'' uygulamasını yeniden düzenleyen tasarıya göre, mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine veya kendiliğinden, bilirkişi görüşüne başvurulmasına karar verebilecek. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda ise bilirkişiye başvurulamayacak.

Bilirkişiler, adli yargı adalet komisyonları tarafından, her yıl düzenlenecek listelerde yer alan kişiler arasından görevlendirilecek. Listelerde bilgisine başvurulacak uzmanlık dalında bilirkişinin bulunmaması halinde, diğer bölge adliye mahkemelerinde oluşturulmuş listelerden, burada da yoksa liste dışından bilirkişi görevlendirilebilecek.

Kanunların görüş bildirmekle yükümlü kıldığı kişi ve kuruluşlara, görevlendirildikleri konularda bilirkişi olarak öncelikle başvurulacak. Ancak, kamu görevlilerine, bağlı bulundukları kurumlarla ilgili dava ve işlerde, bilirkişi olarak görev verilemeyecek.

-BİLİRKİŞİNİN YEMİN ETMESİ-

Listelere kaydedilmiş kişiler arasından görevlendirilmiş olan bilirkişilere, il adli yargı adalet komisyonu huzurunda, ''Bilirkişilik görevimi sadakat ve özenle, bilim ve fenne uygun olarak, tarafsız ve objektif bir biçimde yerine getireceğime, namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ederim'' şeklindeki sözler, tekrarlattırılarak yemin ettirilecek.

Hakimler hakkındaki yasaklılık ve ret sebepleriyle ilgili kurallar, bilirkişiler bakımından da uygulanacak. Ancak, bilirkişinin, aynı dava veya işte daha önceden tanık olarak dinlenmiş bulunması, bir ret sebebi sayılamayacak.

Hakimler hakkındaki yasaklılık sebeplerinden birisi, bilirkişinin şahsında gerçekleşmişse, mahkeme, hüküm verilinceye kadar her zaman bilirkişiyi görevden alabilecek. Bilirkişi de mahkemeden, görevden alınma talebinde bulunabilecek.

-BİLİRKİŞİNİN GÖREV SÜRESİ-

Bilirkişi raporunun hazırlanması için verilecek süre 3 ayı geçemeyecek. Bilirkişinin talebi üzerine, kendisini görevlendiren mahkeme, gerekçesini göstererek, süreyi 3 ayı geçmemek üzere uzatabilecek.

Belirlenen süre içinde raporunu vermeyen bilirkişi görevden alınıp, yerine bir başka kimse, bilirkişi olarak görevlendirilebilecek.

-HABER VERME YÜKÜMLÜLÜĞÜ-

Bilgisine başvurulan bilirkişi, kendisine verilen görevin, uzmanlık alanına girmediğini, inceleme konusu maddi olayların açıklığa kavuşturulması ve tespiti için, uzman kimliği bulunan başka bir bilirkişi ile işbirliğine ihtiyaç duyduğunu veya görevi kabulden kaçınmasını haklı kılacak mazereti, hemen görevlendirmeyi yapan mahkemeye bildirecek.

Bilirkişi, mahkemece kendisine verilen görevi bizzat yerine getirmekle yükümlü olup, görevin yerine getirilmesini kısmen veya tamamen başka bir kimseye bırakamayacak. Ancak bilirkişi, görevin yürütülmesi bakımından bir başka kişinin yardımına ihtiyaç duyarsa, bu kişiyi ve yaptığı işlerin neler olduğunu raporunda mahkemeye bildirmek zorunda olacak.

-BİLİRKİŞİNİN SIR SAKLAMASI-

Bilirkişi, görevi nedeniyle öğrenmiş bulunduğu sırları saklamak, kendisi ve başkaları yararına kullanmaktan kaçınmakla yükümlü tutuluyor.

Bilirkişi, incelemesini gerçekleştirirken ihtiyaç duyarsa, mahkemenin de uygun bulması kaydıyla, tarafların bilgisine başvurabilecek.

Taraflar, kendilerine tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde bilirkişi raporuna itiraz edebilecek.

Bilirkişiler, kamu görevlisi sayılacak.

Bilirkişinin kasten veya ağır ihmal suretiyle düzenlemiş olduğu gerçeğe aykırı raporun, mahkemece hükme esas alınması nedeniyle zarar görmüş olanlar, bu zararın tazmini için devlete karşı tazminat davası açabilecek.

Hakimler, soybağının tespiti için zorla test yapılmasına karar verebilecek.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısına göre, uyuşmazlığın çözümü bakımından zorunlu ve bilimsel verilere uygun olmak, ayrıca sağlık yönünden bir tehlike oluşturmamak şartıyla, herkes, soybağının tespiti amacıyla vücudundan kan veya doku alınmasına katlanmakla zorunlu tutulacak. Haklı bir sebep olmaksızın bu zorunluluğa uyulmaması halinde, hakim incelemenin zor kullanılarak yapılmasına karar verebilecek.

Üçüncü kişiler, tanıklıktan çekinme hakkı bulunduğunu ileri sürerek bu yükümlülükten kaçınamayacak.

Tasarıyla, görülen bir davada tarafların kısmen veya tamamen anlaşarak, ''sulh'' olmalarına olanak sağlanıyor. Sulh, ''görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşme'' şeklinde tanımlanıyor.

Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda olabilecek. Dava konusunun dışında kalan konular da sulhun kapsamına dahil edilebilecek. Sulh, şarta bağlı olarak ve hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilecek.

-BASİT YARGILAMA USULÜ-

Tasarıyla, tahkim, nafaka, konkordato, haciz, tedbir ve benzeri davalar, ''basit yargılama'' usulüne tabi olacak.

Mahkeme, basit yargılama usulüne tabi davalarda, mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verebilecek.

Hakim, bu davalar da uyuşmazlık konularının tespitinden sonra, tarafları sulhe veya arabuluculuğa teşvik edebilecek.

Mahkeme, tarafların dinlenmesi, delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemlerinin yapılmasını 2 duruşmada tamamlayacak. Duruşmalar arasındaki süre 1 aydan daha uzun olamayacak.

Kötü niyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı halde dava açan taraf, yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın avukatıyla aralarında kararlaştırılan vekalet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkum edilebilecek. Bu kişilere bundan başka 500 YTL'den 5 bin YTL'ye kadar disiplin para cezası verilebilecek.

Davanın açılmamış sayılmasına karar verilen hallerde yargılama giderleri davacıya yüklenecek.

-ADLİ YARDIM-

Kamu yararına faaliyette bulunan dernek ve vakıflar ile kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, haklı oldukları yolunda kanaat uyandırmak kaydıyla adli yardımdan yararlanabilecekler.

Adli yardımdan yararlanan kişi için atanan avukat, kendi ücret ve giderlerini, aleyhine hüküm verilen taraftan, kendi adına talep ve tahsile yetkili olacak.

-İSTİNAF-

İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilecek.

Miktar veya değeri 1000 YTL'yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesin sayılacak.

Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda 1000 YTL'lik kesin sınırı alacağın tamamına göre belirlenecek.

Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü 1000 YTL'yi geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramayacak.

İlk derece mahkemelerinin diğer kanunlarda temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtaya başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere ilişkin nihai kararlarına karşı, bölge adliye mahkemelerine gidebilecek.

Tasarı istinaf yoluna başvuru süresini 15 günle sınırlıyor. Bu süre, ilamın taraflardan her birine tebliğ edilmesiyle işlemeye başlayacak.

İstinaf yoluna başvurma, kararın icrasını durduramayacak. Nafaka kararlarında icranın geri bırakılmasına karar verilemeyecek.

Kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemeyecek.

Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinde karşı dava açılamayacak, davaya müdahale talebinde bulunulamayacak, davaların birleştirilmesi istenemeyecek.

-TEMYİZ-

Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyize açık nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde temyiz yoluna başvurulabilecek.

Davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla temyiz yoluna gidebilecek.

-TEMYİZ EDİLEMEYEN KARARLAR-

Bölge adliye mahkemelerinin şu kararları hakkında temyiz yoluna başvurulamayacak:

-Miktar veya değeri 10 bin YTL'yi geçmeyen davalara ilişkin kararlar.

-Özel kanunlarda sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği belirtilen davalarla ilgili kararlar.

-Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek için verilen kararlar ile merci tayinine ilişkin kararlar. -Çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar.

-Soybağına ilişkin sonuçlar doğuran davalar hariç, nüfus kayıtlarının düzeltilmesine ilişkin davalarla ilgili kararlar.

-Yargı çevresi içindeki ilk derece mahkemeleri hakimlerinin davayı görmeye hukuki veya fiili engellerinin çıkması halinde, davanın o yargı çevresi içindeki başka bir mahkemeye nakline ilişkin kararlar.

-Geçici hukuki korumalar hakkında verilen kararlar.

-KANUN YARARINA TEMYİZ-

İlk derece mahkemelerinin ve bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin kesin olarak verdikleri kararlarla, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlara karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulabilecek.

Temyiz talebi Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, karar kanun yararına bozulacak. Bu bozma, kararın hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmayacak.

-ÇEKİŞMESİZ YARGI-

Tasarıda, ''ilgililer arasında uyuşmazlık olmayan durumlar, ilgililerin, ileri sürülebileceği herhangi bir hakkının bulunmadığı durumlar ve hakimin doğrudan harekete geçtiği haller'' çekişmesiz yargının uygulanacağı alanlar olarak tanımlanıyor. Buna göre, çekişmesiz yargı işlerinden sayılacak konuların bazıları şöyle:

''Ergin kılınma, ad ve soyadın değiştirilmesi, ölüm karinesi sebebiyle (ilgili yerin mülki amirinin emriyle) nüfus kütüğüne ölü kaydı düşülen kişinin sağ olduğunun tespiti, gaiplik kararı, Kişisel durum sicilindeki kaydın düzeltilmesi, henüz evlenme yaşında olmayanların evlenmesine izin verme, gaiplik nedeniyle evliliğin feshi, evlendirme memurunun, evlenme başvurusunu ret kararına karşı yapılan itiraz, yeniden evlenmede bekleme süresinin hakim tarafından kaldırılması, terk eden eşin ortak konuta davet edilmesi.''

Çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkeme, sulh hukuk mahkemesi olacak.

-İHTİYATİ TEDBİR-

Tasarıya göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın, ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi durumlarında, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecek.

İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden, dava açıldıktan sonra ise ancak, asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilecek.

Talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde, hakim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilecek.

-TAHKİM-

Tasarıda yer alan tahkime ilişkin hükümler, Milletlerarası Tahkim Kanununun tanımladığı anlamda yabancılık unsuru içermeyen ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği uyuşmazlıklar hakkında uygulanacak.

Taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklardan veya iki tarafın iradelerine tabi olmayan işlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar tahkime elverişli kabul edilmeyecek.

Tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkeme, tahkim yeri bölge adliye mahkemesi olacak.

Tasarı, tahkim yargılamalarında görev alacak hakemlerin görev ve yetkilerini de düzenliyor.

Tahkim yargılaması sırasında taraflar uyuşmazlık konusunda sulh olurlarsa, tahkim yargılamasına son verilecek. Tarafların talebini uygun bulan hakem veya hakem kurulunca sulh, hakem kararı olarak tespit edilecek.

Tasarıda, disiplin para cezaları, ''yargılamanın düzenli bir biçimde işleyişini sağlamak ve kamu düzenini korumak amacıyla verilen, verildiği anda kesin olan ve derhal infazı gereken para cezası'' şeklinde tanımlanıyor.

Tasarı Kanunun, yayımlandığı tarihten itibaren bir yıl sonra yürürlüğe girmesini öngörüyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber