Baykal: Ergenekon davası değil Başbakanın davası

Haber Giriş : 01 Temmuz 2008 17:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Ergenekon soruşturmasının hukuk boyutundan çıktığını söyledi ve Başbakan Erdoğan'a yüklendi. CHP Lideri Baykal, ?Buradaki olay hukuk olmaktan çıktı. Ergenekon davası değil, Başbakanın kişisel davası. ?İktidara gelmeden ben bunu biliyorum, iktidara gelmeden bu tespitleri yapıyorum. Şimdi onun gereğini yapıyorum' diyor Başbakan. Siyasetçilerin ağzında sakız bu dava? dedi.

Deniz Baykal, Ankara'da şok etkisi yaratan gözaltılarla yeniden gündeme gelen Ergenekon soruşturmasıyla ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu. Baykal, partisinin Meclis Grup toplantısında konuştu. Türkiye'nin tarihi bir ayrışma noktasına doğru hızla sürüklendiğine dikkat çeken Baykal, bir süreden beri yaşanılan olayların, hiçbir hukuk devletinde yaşanmayan türden olduğunu söyledi. Baykal, ?Toplu gözaltılar, toplumun çok saygıdeğer insanlarının birden bire gözaltına alınması ve bunun sistematik bir şekilde sürdürülmesi normal bir hukuk devletinde yaşanmayacak bir olaydır? dedi. Baykal, ?Sabah erken saatlerde kapı çalındığı zaman demokrasinin olduğu ülkelerde ?sütçü geldi sen git al' derler, Demokrasinin oturmadığı yerlerde ise ?eyvah polis hangimizi almaya geldi' diye panik çıkar. Türkiye bu noktaya geldi. Artık herkes ben ne zaman alınacağım korkusu içine girdi? diye konuştu.

-BAŞBAKAN SANKİ BASIN SÖZCÜSÜ-

Ergenekon soruşturmasının bir yıldır devam ettiğini ve henüz bir iddianamenin bulunmadığını vurgulayan Baykal, şunları söyledi:

?Bir yıldır bu süreç ortaya iddianame sunulmadan yürütülüyor. Gözaltına alacaksın, bir yıl sonra iddianame ortaya çıkmış olmayacak. Ergenekon soruşturması Danıştay saldırısıyla irtibatlandırılmak istendi. ?Danıştay saldırısı derin komplodur. Bunun içinde Baykal'da vardır.' Bu sözleri, Danıştay saldırısından hemen sonra Başbakan telaffuz etmiştir. Başbakan Erdoğan, ?Gizli ajandaları olanlar birer birer ortaya çıkartılıyor. Ülkemize asla yakışmayan provakasyonlar birer birer çözülüyor. Hukuk devletinde, karanlık odalar, komitalar yoktur. Başı var. Ümraniye olayı. Bize yardımcı olursanız ortaya çıkaracağız. Ama hala bürokrasinin içinde ayak direyenler var. Bunları da cımbızla ayıklayacağız ve bu işi sonuna kadar götüreceğiz. Biz kararlıyız. Bunlar, iktidara gelmeden önce bizim yaptığımız tespitlerdi. Bunları ortaya çıkarma gayreti içindeler' dedi. Bu olay Başbakanın bu şekilde değerlendirdiği bir olay. Geldiğimiz noktada Başbakan ?davanın sonuna geldik' diyor. İddianamenin hazırlanmasının sonuna geldik. ?Bunlar alınıyor, iddianame hazırlanacak, yani bunlar bir yıl kalmayacak' Başbakan sanki bu davanın sözcüsü. Ne zaman ne olacak. Savcılığın basın sözcüsü. Bu vahim bir olay. AKP derin devletini kuruyor demiştik. Yaşananlar normal bir kadrolaşmanın ötesinde. Artık kadrolaşma değil, kuşatılma dönemi içindeyiz. Emniyete yönelik, yargıya yönelik, basına yönelik sistemli kuşatmalar.?

-DARBE DÖNEMLERİ HATIRLATMASI-

Bu tarz çarpıcı olayların, ancak darbe dönemlerinde gerçekleşebileceğine işarete eden CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:

?Böyle tarihi çarpıcı olaylar, ancak darbe dönemlerinde gerçekleşir. Darbelerden önce ya da sonra tutuklamalar olur. Önemli tarihi rejim kesintileri yaşanır, o rejim kesintilerinde böyle toplu öçler yaşanır, sürgünler yaşanır. Nazi Almanyası'nda Hitler yüzde 47 oyla işbaşına geldi. İktidara geldikten sonra 30 Haziran'ı 1 Temmuz'a bağlayan gece bir saldırı yaptı, çatışmalar yaşandı insanlar öldü. Çingeneler, papazlar, sosyalistler tutuklandı. Hitler'in kişisel hesabı olan düşmanları tutuklandı. Sovyet Rusya'da iktidar değişikliği sırasında böyle olaylar yaşandı. İran'da da oldu.?

-REJİMİN DOKU DEĞİŞTİRMESİ-

Kişilerin tutuklanmasının önemli olmadığını ifade eden Baykal, ?Kişilerin tutuklanması önemli değil, rejimin doku değiştirmesi tabiat değiştirmesi. Böyle süreçler yaşandığı zaman bunalım. Rusya'da da böyle kesintiler olduğu zaman hemen gözaltılar, yargılamalar, toplu yargılamalar, toplu sürgünler, Gulag Adaları o günlerden çıktı. 1937-1938 yıllarında Stalin döneminde ?Bolşeya Çistika' (büyük temizlik) diye toplu yargılama uygulamaları yaşandı? diye konuştu.

-BAŞBAKANIN DAVASI-

?Bütün bunlara rağmen, hala gidişat yok diyenler varsa onlara Allah rahatlık versin, uykularına devam edebilirler? diyen Baykal, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:

?Buradaki olay hukuk olmaktan çıktı. Başbakanın davası. Ergenekon davası değil, Başbakanın kişisel davası. ?İktidara gelmeden ben bunu biliyorum, iktidara gelmeden bu tespitleri yapıyorum. Şimdi onun gereğini yapıyorum' diyor Başbakan. Siyasetçilerin ağzında sakız bu dava. Siyasallaşmış, dedikoduya dönüşmüş, şimdi de toplumun saygıdeğer insanları birer birer alınmış. Bu tablo iyi bir tablo değildir. CHP olarak biz bu konuda gerekeni yapmaya devam edeceğiz.?

-ZAMANLAMA ŞAŞIRTMADI-

CHP Lideri Baykal, Grup toplantısı çıkışında, gazetecilerin konuyla ilgili sorularını da yanıtladı. Baykal'a gözaltıların zamanlamasına ilişkin değerlendirmeleri soruldu. Baykal, ?İşin özü, temeli, siyasal etkilere bu kadar açık olduktan sonra, zamanlamanın da açık olmasına hayret etmemek lazımdır? dedi. Gözaltı kararının, 29 Haziran'da alındığına ilişkin bilgi olduğunu ifade Baykal, ?İki gün beklemenin söz konusu olduğu anlaşılıyor. İki gün beklemenin, bir siyasi mesaj üretmek amacıyla yapılmış olması muhtemeldir. Bunu kesinlikle kabul edemeyeceğimi söyleyebilmek isterdim ama olay, başından itibaren o kadar politize edilmiş, o kadar siyasallaştırılmıştır ki zamanlamasının da böyle bir hesabın konusu haline geldiğini duymak şaşırtmıyor? dedi.

-TÜSİAD'A ?ANAYASA? GÖNDERMESİ-

Deniz Baykal, konuşmasında anayasa değişikliği isteyen TÜSİAD'ı da üstü örtülü şekilde eleştirdi. Baykal, ?Böyle bir anlayışın üstüne isterseniz anayasayı da değiştirip, yeni anayasa olanaklarıyla bir yetki daha verelim, yeni anayasa isteyenlerin kulağına bir küpe olsun. Bu iş sadece emekli askerlerle, bu iş sadece gazetecilerle sınırlı kalır bize gelmez diye düşünen İstanbul'un tuzu kuru çevreleri varsa bu iş başladı mı ya teslim olursun, ya da ezerler, ya da onları ezemez hale getirirsin, en güzeli de budur? dedi.

-ERDOĞAN'A: İKİMİZİN DOKUNULMAZLIĞI KALKSIN

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, konuşmasında CHP'nin harcamalarıyla ilgili tartışmalara da değindi. Parti hesaplarıyla ilgili bir süreden beri yalan fırtınası estirildiğini öne süren Baykal, CHP'nin devletin kendisine verdiği her kuruşu ülke sorunlarının çözümünde kullandığını savundu. Baykal, ?Her sabah gazetemi ben kendi paramla alırım. 7 yıldızlı otellerde kalıp partiye fatura ettirmeyiz. CHP'nin kimseden devletin parasını nasıl kullanacağına ilişkin ders almaya ihtiyacı yok? diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın, çok kızgın, çok tepkili, çok hırslı ve nefret dolu olduğunu ifade eden Baykal, ?Sağlığa zararlıdır. Başbakan sağlığına dikkat etsin, sükunetini korusun olgunluğunu korusun, öyle kendini kaybetmesin, olur olmaz doğru yanlış önüne ne gelirse sahip çıkıyor? dedi. Baykal, şunları söyledi:

?Başbakana bir teklifim var. Dokunulmazlıkları kaldıralım dedik, kaçıyorsun. Sen dedin, yapmadın. Aradan bu kadar zaman geçti. Ben sana bir teklifte bulunuyorum. Gel, sen ve ben. İki kişi. Herkesin değil, bütün milletvekillerinin tamamı değil. Sadece sen ve ben. İkimizin dokunulmazlıklarını kaldıralım ve ondan sonra seyredelim tabloyu. Başbakana tavsiyem CHP ile ilgili yolsuzluk söylemini ağızdan çıkarsın. Tavsiye ederiz kimseyle ilgili de konuşmasın. Benden kendisine bir tavsiye.?

-SOSYALİST ENTERNASYONAL'E YANIT-

Baykal, bir süredir CHP ile Sosyalist Enternasyonal arasında süregelen gerilim konusunda da değerlendirmelerde bulundu. Sosyalist Enternasyonal'le ilgili olarak da yalan fırtınası yaratıldığını öne süren Baykal, şunları söyledi:

?CHP atılacak diye asılsız iddialar atıldı. Sükunetle bekledik, öyle bir şey olmadı. Bu demek değildir ki Sosyalist Enternasyonal'le ilgili şikayette bulunmayacağız. Bizim yabancı kuruluşlarla ilişkilerimizde artık yeni bir anlayışın içine girmemiz gerekir. Sınır ötesi harekat Türkiye'nin mecbur bırakıldığı kaçınılmaz bir meseledir. Terör Türkiye'nin meselesidir. Saldırılar, baskınlar, Türkiye'de kabul edilemez bir manzara. Önleyin bunu diyoruz, önleyen kimse yok. Uluslararası hukukun verdiği hakkı kullanarak Türkiye gereğini yaptı. ?Sen nasıl sosyal demokrat partisin, sınır ötesinde asker kullandırılmasını içine sindirebiliyorsun' diye eleştirdiler. Sen sınır içinde Türkiye'nin terörden yaşadığı acıyı, kaybettiği insanların ne olduğunu biliyor musun acaba? Sen taa 5 bin mil öteden ABD'den ve İngiltere'nin Irak'a asker gönderip 1 milyon Irak'lı Müslüman'ın öldürülmesine yol açan bir sürece yol açmış olan sen, nasıl olur da şimdi bana teröre karşı mücadele bana müdahale etmeye çalışıyorsun. Bunları biz çok iyi biliyoruz.?

-AKP TÜRKİYE'Yİ JURNALLEDİ-

Baykal, AKP'yi de Türkiye'yi jurnallemekle suçladı. Baykal, şöyle konuştu:

?Bu konuda AKP çok yanlış bir anlayış içine girdi. AKP kendisi uluslar arası muhafazakar partiler enternasyonaline girme çabası sergiledi, birkaç kez başvurdu ama alınmadı. AKP şu anda hiçbir enternasyonalin üyesi değil. Bu olabilir. Maalesef AKP Türkiye içindeki tartışmayı, Türkiye içinde çözemeyince dışarıya taşıyıp dışarıya Türkiye'yi jurnalleyerek, Türkiye'yi karalayarak kendi çıkarını takip etme anlayışı içinde. Bugüne kadar hiçbir ülke kendi kendisini şikayet etmemiştir. Kendi kendisini şikayet eden, kendi kendisinin cezalandırılmasını talep eden Avrupa Konseyi'nde hiçbir ülke olmamıştır. Şimdi AKP Türkiye'yi jurnalliyor. İlk kez ?bize baskı yapın' diyor. Yargı organlarından şikayet ediyor. Avrupa Konseyi Gökçeada ve Bozcaada'da yeni bir yönetim düzeni oluşturmak istiyor. Bu arayışın arkasında AKP'liler var.?

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber