Emekli generallerin gözaltına alındığı gecede, yaşananlar...
Metehan DEMİR'in yazısı
Türkiye, 1 Temmuz'da Ergenekon soruşturması kapsamında, emekli orgeneraller Hurşit Tolon, Şener Eruygur, ATO Başkanı Sinan Aygün ve gazeteci Mustafa Balbay başta olmak üzere Ankara'da yaşanan bir dizi gözaltı ile sarsılmıştı.
Sonrasında gözaltı operasyonunun gece gelen mesajla gerçekleştiği, isimlerin özel bir zarfta bulunduğu ve gece yarısına doğru Genelkurmay ile emniyet arasındaki trafikle paşaların gözaltına alındığına dek çok sayıda iddia ortaya atılmıştı.
Hurriyet.com.tr, o unutulmaz gecenin perde arkasına ulaştı ve bugüne dek bilinmeyen bir çok noktayı gün ışığına çıkardı. Yaşanan gelişmeler, bir çok noktanın bilinenden farklı olduğunu gösteriyor.
İşte o gecede yaşananlar...
Ankara Emniyeti'nde saat 24.00 civarında amirler arasında yapılan telsiz konuşmalarında her şeyin sakin olduğu, birkaç ufak asayiş olayı ve trafik kazası haricinde, verilen raporlarda, sıra dışı bir şey yaşanmadığı bildiriliyordu.
İKİ ARAÇLA KARAYOLU İLE
Saatler 01.15'i gösterdiğinde, merkezdeki nöbetçi amirlik başta Ankara Emniyet Müdürü olmak üzere başkentteki ilgili tüm polis müdürlerine telsizle acil kodu ile ?İstanbul'dan önemli ve ivedi bir konu için misafirlerimiz geldi' anlamında bir mesaj geçti.
Bunun üzerine, ardı ardına üst düzey polis şefleri Ankara Emniyeti'ne geldi.
İstanbul'dan karayolu ile iki araçla gelen misafirler bir ekip amiri ve sivil polislerden oluşuyordu.
Ellerinde, gözaltına alınacak isimlerle ilgili mahkeme kararı bulunuyordu.
ÜST YAZI BEKLENDİ
Ancak, isimlerin hassasiyeti nedeni ile Ankara Emniyeti öncelikle mahkeme kararı ve gözaltılara ilişkin belgelerin tamamen resmiyet kazanması ve prosedürde bir aksilik yaşanmaması için bir de üst yazıya gereksinim olduğunu belirtti.
Gelen sivil ekip, İstanbul ile temasa geçip istenen üst yazının beklendiğini bildirdi. Bunun üzerine, İstanbul'da savcılık ve emniyet arasında şafak harekatı başlatıldı ve bir çok kişi evinden çağrıldı.
Bu sırada, hükümetten bilgisi olması gereken isimlere hukuki gerekçelerin sağlandığı ve sürecin başlatılabileceği bilgisi verildi.
Ve beklenen yazı, saat 04.00 sularında Ankara Emniyeti'ne ulaştı. Kısa bir toplantı yapıldı. Adresler bir kez daha teyit edildi. Ekip tanzimi yapıldı.
Saat 04.45 itibarı ile artık gözaltı operasyonu başlayabilirdi.
ÖZEL TALİMAT VERİLDİ: 07.00'DEN ÖNCE GİRİLMEYECEK, NAZİK OLUNACAK
Ancak, tam bu sırada, Ankara Emniyeti daha önce İstanbul'da saat 04.00'de gerçekleşen ve büyük tepki çeken gözaltılar dalgasında gibi olmaması için 07.00'dan önce kesinlikle hareket edilmeyeceği kararını aldı. Ekiplere özellikle de nazik olmaları talimatı verildi.
Bu nedenle, ekipler sabahın ilk ışıklarında Ankara sokaklarında vakit geçirdi. Kimi sabahçı kahvelerinde oturdu. Kimi arabalarında bekledi. Kimi de, erken kahvaltı etti.
Saatler 06.45 itibarı ile eş zamanlı operasyon başlatıldı. Sivil adreslerde sorun olmadı. Ama, tam bu sıcak saatlerde ortada başka aynı zamanda da kocaman bir problem duruyordu.
Evet, mahkeme kararı vardı. Ama emekli orgeneraller ile ilgili gözaltı gerçekleşeceği ve kendilerinin de askeri garnizon içinde kaldığı bilindiğinden konunun izin amacı ile askeri makamlara intikal ettirilmesi gerekiyordu.
Konu Ankara Merkez Komutanlığı'na intikal ettirildi. Komutanlık, konunun hassasiyeti ve gözaltına alınacak isimlerin rütbeleri nedeni ile doğal olarak hemen yanıt vermedi. Büyük ihtimalle askeri hiyerarşik sistemde ilgili komutanlara haber verilip¬, gerekli izinler alındıktan kısa süre içinde, Merkez Orduevi garnizonunun kapısı polis ekiplerine açıldı.
Alınan bilgiye göre, Şener Eruygur ve Hurşit Tolon paşalar kararı olgunlukla karşıladı. Ancak, Hurşit Tolon, Askeri Savcı da olması gerektiğini belirtti. Bunun üzerine Askeri Savcı da olay yerine geldi. Bu arada, avukatı ile konuştu.
Sonrasında, Ankara'da geçirilen saatlerin ardından Paşalar özel bir havayoluna ait tarifeli bir uçakla İstanbul'a gönderildi.