İşte rüşvetin en yaygın olduğu alanlar
Denetim ve Danışmanlık firmalarından Ernst
& Young'ın "10. Global Usulsüzlük Araştırması: Rüşvet ve Yolsuzluk
Uygulamaları Raporu"na göre, katılımcıların yüzde 68'i Türkiye'de rüşvet
ve yolsuzluğa karşı yaptırımların uygulamada yeterince güçlü olmadığına
inanıyor.
Ernst & Young, 10. Global Usulsüzlük Araştırması: Rüşvet ve Yolsuzluk
Uygulamaları Raporu"nu yayınladı.
Kuzey ve Güney Amerika, Avrupa, Afrika, Orta Asya, Uzak Doğu ve
Okyanusya'dan 33 ülkeden, toplam bin 186 üst düzey yöneticinin katılımı
ile gerçekleşen araştırmada, rüşvete karşı duyarlılığın arttığı
belirtilirken, bunun bir yansıması olarak, başta Birleşmiş Milletler
olmak üzere önemli uluslararası organizasyonların rüşvet karşıtı
anlaşmalara imza attığına dikkat çekildi.
Araştırmada, artık dünyada rüşvet karşıtı geniş bir kamuoyu bulunduğu
sonucu ortaya çıkarken, bu konuda zan altında bulunan kişilerin ağır
itibar kaybına uğradığı, pazardan dışlanmalarının, rüşvet olgusunun
büyümesinde önemli bir toplumsal yaptırım niteliği taşıdığı kaydedildi.
Araştırmaya katılan yöneticiler, Türkiye'de de yolsuzluk ve rüşvet
karşıtı yasaların güçlendiğini belirtirken, yöneticiler, Türkiye'de
yaptırımlar ve kamuoyu baskısının, dünyadaki genel tavır ve
uygulamalarla kıyaslandığında, diğer ülkelerin gerisinde olduğunu
düşünüyor.
Katılımcıların yüzde 68'i Türkiye'de rüşvet ve yolsuzluğa karşı
yaptırımların uygulamada yeterince güçlü olmadığına inanırken, Orta ve
Doğu Avrupa'da bu oran yüzde 59'a, dünya genelinde ise yüzde 26'ya
düşüyor.
Bu sonuca göre, Türkiye'deki üst düzey yöneticilerin yarısından fazlası,
rüşvet konusundaki yasal yaptırımların yeterince uygulanmadığına ve bu
yasa dışı eylemin önlenmesi ve tespitinde geri kalındığına işaret
ediyor. Buna karşın, önceki dönemlerle karşılaştırıldığında, son 5 yılda
rüşvet önleyici yasal yaptırımların daha güçlü olduğu belirtiliyor.
Araştırmaya göre, rüşvet ve yolsuzluk en çok şirket itibarına zarar
veriyor. Aynı zamanda yatırımcılar ile gözetim ve düzenleme kuruluşları
nezdinde de şirket hakkında olumsuz ön yargı oluşabiliyor.
-NEDEN RÜŞVET VERİLİYOR?-
Araştırmada, son iki yılda, şirketlerin yüzde 24'ünün rüşvet ve
yolsuzluk vakaları ile karşılaştığı belirtilirken, şirketlerin yüzde
23'ü bir işi kazanmak veya elde tutmak amacıyla kendilerinden rüşvet
istendiğini, yüzde 18'i ise karşı tarafın rüşvet vermesinden dolayı
hedeflediği işi kaybettiğini ifade etti.
Genel olarak şirketlerin yüzde 40'ı, rüşvetin sektörlerinde var olduğunu
belirtirken, yüzde 33'ü yolsuzluğun arttığına inanıyor.
Katılımcılar, rüşvetin en aza indirilmesi ve yolsuzlukların tespiti için
en uygun yöntem olarak yasal mevzuat odaklı iç denetimi görürken, eğitim
düzeyi ve usulsüzlük farkındalığının ise bu olguyu azaltmada önemli bir
unsur olduğunun altını çiziyor.
Rüşvet ve yolsuzluğu saptama ve önlemede iç denetimin, dünya genelinde
yüzde 72 oranında başarı sağladığına işaret edilen araştırmada,
Türkiye'deki bu oranın yüzde 52 olduğu bildirildi. Buna karşın,
Türkiye'deki yöneticilerin yüzde 52'si, denetleyicilerin rüşvet,
yolsuzluk, risk ve göstergeler konusunda yeterli bilgi sahibi
olduklarına inanıyor.
Madencilik, elektrik su ve doğal gaz dağıtımı ve sigorta sektörleri
yöneticileri kendi alanlarında yolsuzlukların yaygın olduğuna dikkat
çekerken, araştırmaya göre, madencilik sektöründe yöneticilerin yüzde
47'si, elektrik, su ve doğal gaz dağıtım sektöründe yüzde 43'ü, sigorta
sektöründe ise yüzde 41'i sektörlerinde rüşvetin yaygınlığına inanıyor.
Ernst & Young Güney Doğu Avrupa ve Türkiye Usulsüzlük İncelemesi ve
Uyuşmazlık Danışmanlığı Bölümü Sorumlu Ortağı Dilek Çilingir, konuya
ilişkin yaptığı değerlendirmede, son aylarda iş dünyasındaki usulsüzlük
uygulamalarının dünya gündemini yeniden meşgul ettiğini belirterek, bu
alandaki duyarlılığın artmasıyla, şirketlerin geçmişe kıyasla daha hızlı
itibar kaybına uğradığına, para ve hapis cezaların da sayısal olarak
arttığına dikkat çekti.
Çilingir, yabancı yatırımcılar nezdinde önemli bir konumu olan
Türkiye'de, bu tip yasaların, yasaların yaptırım ve uygulama güçlerinin
ve kamuoyundaki farkındalığının göz önünde bulundurulması gerektiğini
vurguladı.