Ergenekon duruşmasına Altunbaş'ın ifadeleri damgasını vurdu

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 14 Mart 2009 14:07, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Silivri Cezaevi'nde görülen Ergenekon davasınının 65. oturumunda savcılık tarafından mahkemeye gönderilen Çınar Mustafa Altunbaş'ın ifadelerinde ilginç detaylar göze çarptı.

Altunbaş ifadesinde, Kuvayı Milliye Derneği'ne ilişkin çarpıcı iddialarda bulunuyor. Altunbaş'ın, Muzaffer Tekin'i Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi'nin (VKGBH) başındaki kişi olarak bildiğini söylemesi dikkat çekti. Tekin, savunması sırasında hiçbir sivil yapılanma içerisinde yer almadığını söylemişti.

Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde halen görülmekte olan Ergenekon davasına Çınar Mustafa Altunbaş adlı kişiye ait emniyet ve savcılıkta alınan ifadeler gönderildi. Ergenekon soruşturması kapsamında hakkında çıkarılan arama kararı üzerine gözaltına alınan Altunbaş'ın, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde verdiği ifadede Kuvayi Milliye Derneği ile tanışmasını anlattığı görüldü.

Uyuşturucu kaçakcılığı suçlamasıyla Yunanistan'da 11 yıl tutuklu kalan Cahit İpek isimli kişinin azmettirmesi sonucu Demiz Yıldırım adlı kişinin TEM otoyolunda İzol soyisimli bir kişiyi öldürdüğünü iddia eden Altunbaş'ın, emniyette verdiği ifadede, "Yıldırım beni Kuvayi Milliye Derneğinden Kahraman ? isimli kşi ile tanıştırdı. Bu tanışıklıktan sonra derneğe gidip gelmeye başladım." dedi. Bu sayede Hüseyin Görüm ve Mehmet Fikri Karadağ ile tanıştığını belirten Altunbaş, Karadağ ile 3 kez başbaşa görüştüğünü ifade etti. Altunbaş, Görüşmelerimizin birinde, SSCB devleti yıkıldıktan sonra Türk Cumhuriyetleri ile ülkemiz arasında organik bir sınır oluşturma planlarının olduğunu, bu plan çerçevesinde 20 bin Türk askerine Azeri üniforması giydirilerek Nahçıvan bölgesinde organik bir sınır oluşturulacağını anlattı." diye konuştu. Altunbaş'ın, Fikri Karadağ tarafından bu konuyla ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı'na bilgi verdiğini söylemesi dikkat çekti.

Davanın tutuklu sanıklarından Hüseyin Görüm'e ait Dilek Çelik Kapı isimli işyerinde ise toplantılar yapılmak maksadıyla bir büro oluşturulduğunu belirten Altunbaş, Kuvayi Milliye derneği tarafından Üsküdar ve Nişantaşı bölgelerinde birkaç kez seminer tarzında toplantılar düzenlendiğini anlattı. Davanın tutuksuz sanıkları arasında yer alan İstanbul Üniversitesi eski rektörü Kemal Alemdaroğlu'nun da beraberinde birkaç profesör ile bu toplantılara katıldığını belirten Altunbaş, kürsüye çıkan bir gencin konuşmasını beğenmediği için sitem ederek toplantıyı terkettiğini açıkladı.

Sanık Ergün Poyraz'ın da birkaç kez derneğe geldiğini belirten Altunbaş, bu ziyaretler sırasında tüm dernek üyeleri ile bir sohbet ortamı oluşturulduğunu söyledi. Altunbaş, dernekte bulunan tüm kitapların, Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan Ali Özoğlu'nun sahibi olduğu "Toplumsal Dönüşüm Yayınları"na ait olduğunu söyledi. Necip Hablemitoğlu, Adil Serdar Saçan, Ergün Poyraz, Erol Mütercimler ve Ecevit Kılıç'a ait bazı kitapların yayınlandığı bu yayınevi hakkında soruşturma kapsamında örgüt üyelerinin gizli toplantıları için kullandıkları karargah olduğu şeklinde haberler yeralmıştı. Altunbaş, yayınevinin dernek ile organik bir bağının olduğu düşüncesini belirtti. Veli Küçük'ün ziyaret amaçlı derneğe geldiğini, Fikri Karadağ ile 20-25 dakika görüşme yaptıklarını ifade eden Altunbaş, bu görüşme sonunda Veli Küçük'ün belinde bir rahatsızlık olması nedeniyle derneğe beraber geldi Emin Caner Yiğit'inin yardımıyla otomobile bindiğini de sözlerine ekledi.

İstanbul'da suçla mücadele etme amacıyla Fikri Karadağ tarafından motorize bir birlik oluşturulmasının planlandığını belirten Altunbaş, bu birliğin 2 bin kişiden oluşmasının, telsiz taşıyıp, Kuvayi Milliye üniforması giymesinin planlandığını ancak merkezi Almanya Köln'de bulunan "Avrupa Türk Birliği" isimli dernekten gelmesi beklenen finansal desteğin gelmemesi nedeniyle bu projenin rafa kaldırıldığını seyledi.

Organize Şuçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nden soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na gönderilen yazıda Altunbaş'ın, 15 Temmuz 2008 tarihinde 155 polis imdat hattını arayarak bazı güncel bilgiler vereceğini bildirdiği, bunun üzerine de ifadesinin alındığı belirtildi. Ancak Altunbaş'ın ifadesinde Ergenekon soruşturması nedeniyle arandığını öğrenince ailesinin telkiniyle polis merkezine gittiğini söylediği gözlendi.

-MUZAFFER TEKİN, VKGBH'NİN BAŞINDA DİYE BİLİYORDUM

Polis tarafından kendisine gösterilen fotoğraflardan bazılarını teşhis ettiği belirtilen Altunbaş'ın, Muzaffer Tekin'i VKGBH derneğinin başındaki kişi olarak bildiğini söylemesi ise dikkat çekti. Tekin, savunması sırasında hiçbir sivil yapılanma içerisinde yer almadığını söylemişti. Altunbaş'ın, sanık Sami Hoştan'ı da Etiler'de gittikleri aynı kuaförden tanıdığını söylediği belirtildi.

Mahkemeye ulaşan savcılık ifadesinde de Altunbaş'ın Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde verdiği ifadeyi kapsamlı olarak anlattığı görüldü. Karadağ tarafından oluşturulması planlanan Azeri kıyafeti giymiş 20 bin kişi konusunun, ordu içerisinde bir bütünlük olmaması nedeniyle Genel Kurmay Başkanlığınca dikkate alınmadığını söyledi. Altunbaş, savcılık ifadesinde "Karadağ görevdeyken doğu bölgesinde büyük bir terörist grubunu çembere aldığını, tam bu esnada Genel Kurmay Harekat Dairesi Başkanlığı'ndan geri çekilmesi emri aldığını, kendisinin bu emre uymayıp terörist grubu imha etmeyi düşündüğünü, ancak askerliğinin ve üniformasının gitme tehlikesini göze alamadığını ve askerleri geri çektiğini söyledi. Bunun nedenini sorduğumda ise ordu içerisinde problemler olduğunu, mandacı yönetim zihniyetinin bulunduğunu, zaten bu nedenle general olamadığını anlatmıştı" ifadesini kullandı.

-DERNEK İÇİN GELİR NEREDEN GELİYOR

Kuvayi Milliye Derneği ile ilişkili sanıkların, derneğin su ve elektrik borcunu ödeyemediklerini söylemelerine rağmen tanık sıfatıyla ifadesi alınan Altunbaş'ın, dernek merkezinin Kadıköy'ün çok işlek bir yerinde bulunduğunu, içinin çok güzel döşenmiş olduğunu söyledi. Altunbaş, gelirin nereden geldiğini sorduğunda ise "Dernek yetkililerinin, vakıflar ve milli emlaktan kolayca kiralama işleri yapabildiklerini, binayı bu şekilde tuttuklarını anlattı. Ancak nasıl döşendiği konusunu sormadım" dedi.

-ZAMANI GELİNCE YAPILACAK ŞEYLER İÇİN "ÖLME, ÖLDÜRTME VE ÖLME" YEMİNİ-

Tanık Altunbaş, derneğe üye olan herkese yaptırıldığı gibi "zamanı gelince hayata geçirilecek şeyleri anlatan bir metin" niteliğinde olan "Ölme, öldürtme ve öldürülme" olarak kamuoyunda bilinen bir yeminin, Fikri Karadağ tarafından kendisine de yaptırıldığını anlattı. Kendisine derneğe ait kimlik verildiğini, üzerinde görevinin Dış ilişkiler (istihbarat) olarak belirtildiğini ifade eden Altunbaş, DTP ile ilişki kuran kişiler hakkında istihbarat toplama görevi verildiğini ancak bu işi yapmadığını, sadece tanıdığı bir kişiyi DTP'ye gitmekten vazgeçirttiğini söyledi.

-KARADAĞ'IN ÖZEL MİSAFİRLERİ OLURDU-

Dernekte Fikri Karadağ'ın özel misafirleri olduğunu, bu misafirlerin Karadağ haricinde kimse ile görüşmediklerini belirten Altunbaş, bir defasında gelen 4 özel misafirden birisinin Veli Küçük olduğunu gördüğünü söyledi. Dernekte bulunan kitapların tamamının Toplumsal Dönüşüm Yayınevine ait olduğunu belirten Altunbaş, "Kahraman Şahin, bu yayınevinin derneğe ait olduğunu söyledi. Sahibi olduğunu söyleyen Durmuş Ali Özoğlu'nu bir sefer dernekte gördüm ama tanıştırılmadım" dedi.

-YETERSİZ KALAN KOLLUK KUVVETLERİNİN YERİNE MOTORİZE EKİP KURULACAKTI-

Altunbaş, yetersiz kaldığı düşünülen kolluk kuvvetlerinin yerine 2 bin kişiden oluşan motorize bir birliğin kurulmasının planlandığını ifade etti. Bu ekip için gerekli 2 bin motosiklet, Kuvayi Milliye üniforması ve jop için gerekli paranın, Avrupa Ulusal Türk Birliği (AUTB) tarafından karşılanacağının kendinise söylendiğini açıkladı. Altunbaş, AUTB'den derneğe 2 milyon Euro geleceğinin de söylendiğini sözlerine ilave etti.

-ERKUT ERSOY, TÜRKLÜĞE SALDIRAN SİTELERİ HACK'LİYORDU-

Dernek görevlileri olan Niyazi Kıyak (Davanın gizli tanığı) ile Ayşe Ceylan Gençyol'un, kuvva nikahı evlendiklerini belirten Altunbaş, kendisinin dernek kaydının da Gençyol tarafından yapıldığını söyledi. Derneğin yemekli toplantısında Kemal Alemdaroğlu'nu gördüğünü belirten Altunbaş, bu yemekte tanıştığı derneğin bilişim sisteminin başındaki Erkut Ersoy'un, derneğin bir katında kaldığını söyledi. Bahsettiği katta 20'nin üzerinde bilgisayar bulunduğunu, 7-8 kişinin bilgisayar kullandığını belirten Altunbaş, Ersoy'un da Türklüğe hakaret eden siteleri takip edip hacklediğini gördüğünü açıkladı. Davanın tutuksuz sanıklarından Fuat Turgut'u da dernekte 3-4 kez gördüğünü belirten Altunbaş, Hüseyin Görüm, Kahraman Şahin ve isimlerini açıkladığı kişilerin gizli toplantılar yaptığını, kendisinin bu konuşulanları duymamasına özen gösterildiğini söyledi. Hüseyin Görüm'ün dernekte yatıp kalkmaya başladığını, sakal uzatıp sürekli Kur'an okumaya başladığını belirten Altunbaş, "Kendisinin Kuvayi Milliye fikrini Kuran'a bağlama fikri bana makul gelmedi. Bu nedenle dernekten soğumaya başladım.

Sanıklardan Kemal Kerinçsiz'i dernekte bir kez gördüğünü belirten Altunbaş, "Veli Küçük'ün, derneğe gelişini neden inkar ettiğini bilmiyorum. Çünkü gözlerimle gördüm" dedi. Davanın tutuklu sanığı Muzaffer Tekin ile hiç yüzyüze gelmediğini belirten Altunbaş, Tekin'in Kuvayi Milliye Derneğinden ayrılan Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi'nin (VKGBH) başında olduğunu öne sürdü. VKGBH'nin Kuvayi Milliye'ye göre daha kapalı olduğunu belirten Altunbaş, "Birbirini önceden beri tanıyan insanların bir arada bulunduğu, daha çok aksiyona, eyleme yakın bir grup olduğu konuşuluyordu. Ben Hüseyin Görüm'ün Maltepe'deki barakasında yapıldığı söylenen VKGBH'nin toplantılarına katılmadım ancak o dönemler Deniz Yıldırım'ın, benim dışımda birkaç sefer oraya toplantıya gittiğini biliyorum. Yıldırım'ın profilini anlatmıştım. Kendisinin bu tür toplantılara gitmesini normal buluyorum" ifadesini kullandı. Gizli tanıklar Osman Yıldırım ve Niyazi Kıyak'tan sonra Çinar Mustafa Altunbaş'ın ifadeleri de sanıklar ile avukatları tarafından tepki alacak izlenimini verdi. Sanıkların savunmalarında iddia etti birçok noktanın tam tersini ileri süren Altunbaş'ın ifadesinin, soruşturmanın tamamlanmasının ardından iddianamenin mahkemeye verilmesi aşamasından sonra alındığını ileri süren sanık Kemal Kerinçsiz, bu durumun kanuna aykırı olduğunu, kovuşturma aşamasında savcılığın ifade alamayacağını ve gönderilen belgelerin derhal savcılığa iadesini istedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber