İddianame'den tüm detaylar!

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 26 Mart 2009 11:19, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

2. İDDİANAMEDEN:

SAiT EDİGE-Türkiye

AKP'yi bölüp, milletvekillerini başka partilere kaydırmak istediler

İSTANBUL- Ergenekon'un 2. iddianamesinde Levent Ersöz'ün değişik tarihlerde yaptığı görüşme kayıtlarına yer verilerek, bu kayıtlarda AKP'nin bölünüp milletvekillerinin başka partilere kaydırılması için planlar yapıldığı belirtildi.

İddianamede, Ersöz'ün İsmail Yıldız ve Tuncay Özkan'la yaptığı görüşmelerde darbe planları çerçevesinde AKP'yi bölmek ve yeteri kadar milletvekilini Başbakan Tayyip Erdoğan'dan koparmak için çok ciddi çalışmalar yapıldığı belirtildi.

Levent Ersöz'ün komutanı Şener Eruygur'un talimatı ile görüştüğü kişilerle yaptığı konuşmaları kayıt altına aldığını beyan ettiği kaydedilen iddianamede, görüşmeler ayrıntılı olarak yer aldı. İsmail Yıldız'ın 5 Kasım 2003 tarihinde Levent Ersöz'le yaptığı görüşmede AKP'nin bölünmesi ile ilgili konuşmalar yaptıkları ve 219 milletvekilinin AKP'den kopacak durumda olduğundan bahsettikleri belirtildi.

Görüşmenin devamında durumun Mehmet Ağar'a anlatıldığı ve AKP içerisinde sadece 55 DYP kökenli milletvekili olduğu, 40 milletvekilinin MHP kökenli olduğu, 60 milletvekilinin ise ANAP geçmişi olduğunu söylediği yer alıyor. Gerilimi TSK'nın tırmandırabileceğini konuşan Yıldız ve Ersöz, "Ağar ılımlı mesajları vermeye devam ederse, hatta biraz daha yoğunlaştırırsa bunu, AKP'nin milletvekillerinin DYP'ye geçmesi için meşru bir zemin oluşur" dediği ifade edildi.

İkilinin yaptığı başka bir görüşmede ise Ağar'ın ikna edileceği, bu olmazsa alternatifinin Genç Parti ve Cem Uzan olabileceğini konuştuklarının belirlendiği kaydedildi. Levent Ersöz'ün Cem Uzan'a televizyon programlarında ya da medya karşısında yaptığı konuşmalarla ilgili taktik ve yöntemler verdiği belirtilen iddianamede, ikilinin bir konuşmasında "AKP'nin oturmuş ideolojik tabanına yönelik bir taarruzla yapabilirsiniz. Bu ne olabilir?" dediği, Levent Ersöz'ün de "Bakın açıkçası diyor ki; AKPnin gayri milli olduğunu vurgula. Yani ortaya koy, belge ile ortaya koy. De ki Tayyip efendi nedir etnik kökeni? Şudur. Efendime söyleyeyim nedir? Bunların yolsuzluğu şudur. Bu gibi somut işleri ortaya atıyorsun değil mi?" dediği, İsmail YILDIZ'ın da "olabilir, evet yollardan birisi bu", "ikincisi gayri İslami oldukları ortaya konulabilir??, üçüncüsü yine diyoruz ki az önce siz söylediniz, her an ekonomik kriz gelebilir. Bizim yaptığımız çalışmalar da var. Halk şu anda krizi gizli olarak yaşıyor?... böyle bir propaganda yürütülmeli ki burada bunu halk açıkça görebilmeli, günlük yaşantısında bunu algılayabilmeli" şeklinde konuştukları yer aldı.

"MUMCU VE BAŞESGİOĞLU'NU KÖRÜKLEYİP PARTİDEN AYIRMAK LAZIM"

İddianamede 16 Aralık 2003 tarihli Levent Ersöz ve Tuncay Özkan arasındaki görüşme de Erkan Mumcu'nun partiden ayrılma sürecine ışık tutuyor. Görüşmenin sonunda AKP ile ilgili konuşmaya başlayan ikiliden Tuncay Özkan, "AKP kendi içerisinde üçe dörde bölünmek zorunda. Erkan Mumcu'yu, Başesgioğlu'nu biraz körüklemek lazım. Ben sekiz dokuz ay önce Erkan ile bir görüşme yaptım. Dedim ki 'Erkan sen çok seviliyorsun, destekleniyorsun, biz seninle çok paslaşacağız'. Ben geldim burada Enerji Bakanı'nı tehdit ettim. Dedim 'sayın bakan bu YÖK yasası falan filan böyle yapıyorsunuz. Bunların altından kalkabilecek misiniz? Ben bunları yayın yapacağım. Bunları göğüsleyebilecek misiniz? Söyle Tayyip'e bunları çeksin'. Adam bana geri döndü, "gece ben notunuzu ilettim" dedi. Ertesi günü çekti adam, sonra 29 ekim resepsiyonunda 'bak görüyor musunuz, dediklerinizi yapıyoruz' dedi, bunlar beni TSK'nın temsilcisi gibi görüyorlar, öyle gördükleri için de adam TSK bir darbe ile gelip benim kafamı uçuracaklar diye korkuyor. Onu öyle görüyor" şeklinde konuşuyor.

İddianameye göre Tuncay Özkan'ın bu söylemleri ile ilgili yapılan araştırmalarda, bu görüşmeden bir süre sonra yani 2005 yılının Şubat ayı içersinde Erkan Mumcu'nun hem bakanlık görevinden hem de AKP'den istifa ettiği, hemen akabinde de bazı milletvekillerinin daha istifa ettiğinin anlaşıldığı kaydedildi.

İddianamede, "Bu tespitler birlikte değerlendirildiğinde, bir kısım milletvekillerinin istifalarının tesadüf olmadığı, Ergenekon terör örgütünün kontrolü ve yönlendirmelerinin bulunduğu, bu çerçevede Tuncay Özkan ve diğer şüphelilerin girişimlerinin söz konusu olduğu anlaşılmaktadır." denildi.

Yasin Sağlık-Türkiye

Fişlenen 2814 kişi arasında Cumhurbaşkanı Gül'ün ismi de geçiyor

ANKARA- Çeşitli tarihlerde fişlenen 2814 kişi arasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ismi de geçiyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon davasının ikinci iddianamesinde; çeşitli tarihlerde toplam 2814 kişinin dini ve siyasi görüşlerine göre kişisel bilgilerinin kaydedildiği ve fişlendiği belirtildi.

Fişlenenler arasında, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yanı sıra Cemil Çiçek, Zeki Ergezen, Murat Başesgioğlu, Ali Babacan, Beşir Atalay, Mehmet Aydın, Hilmi Güler, Abdulkadir Aksu, Kemal Unakıtan, Erkan Mumcu, Mehmet Vecdi Gönül, Recep Akdağ, Ali Coşkun ve Binali Yıldırım, Atilla Koç, Abdullatif Şener, Ertuğrul Yalçınbayır, Sami Güçlü, gibi bakanlar var.

Ayrıca, Adana Milletvekili Ömer Çelik, AKP'nin Genel Başkan Danışmanı Cüneyd Zapsu, İstanbul Milletvekili Egemen Bağış, Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fikri C. ve Dicle Üniversitesi Eski Rektörü Mehmet Ü. Ö., Üniversitesi'nde görevli bulunan Prof. Dr. Halil D., Prof. Dr. Ekrem M., Prof. Dr. Recep I., Prof. Dr. Zülküf G., Prof. Dr. Kadri B. ve Prof. Dr. Ömer M. isimlerin yanısıra birçok kurum ve kuruluşta fişleme yapıldığı ortaya çıktı.

OSMAN ARSLAN-Türkiye

Sanık teğmen dinlemeye karşı isimsiz hat istemiş

İSTANBUL- Ergenekon sanığı teğmen Noyan Çalıkuşu bir arkadaşıyla yaptığı telefon görüşmesinde dinlemelere karşı isimsiz cep telefonu hattı almasını istiyor.

Sanık Çalıkuşu'nun 29 Ağustos 2008 günü H.C.Ü. adlı şahısla yaptığı telefon görüşmesinde, Çalıkuşu şahıstan isimsiz hat almasını istiyor. Şahıslar arasında şu diyalog geçiyor:

Çalıkuşu: "Tamam ne diyecektim bir de sen telefon alabiliyon mu Telsim den şey hat, isimsiz."

H.C.U.: "Hı hı alıyım ben sana komutanım"

Çalıkuşu: "Hamza abi alıyo falan dedi. Haydar hallediyor o işleri falan dedi"

H.C.U.: "Ben onu Nevşehir'de hallediyorum. Orda çevre olduğu için veriyorlar, göz yumuyorlar telefoncular. İsimsiz, bölge de belli olmuyor hangi ilden alındığı. Sadece baş harfi H ikincisi B diyor, soyadın da baş harfi. Nerden bulacan H'yi B' yi. Ama yine araştıran araştırır bulur da bizi bulamaz, yani telefoncuyu bulur telefoncu kime verdiğini unutur"

Çalıkuşu: "Dinliyor o.. çocukları telefonları"

H.C.Ü.: "Ben ordan alırım yani baya aldık 10-15 tane aldık."

Çalıkuşu: "Tamam onu hesaplaşırız sonra sen Çelebi abinden alırsın."

'Uydu kanalıyla istedikleri yerde uçağı düşürtebiliyorlar, kaza yaptırabiliyorlar'

İSTANBUL- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon davasının 2. iddianamesinde, muvazzaf olduğu dönemde Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı Teknik İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yapan şüpheli Hasan Atilla Uğur'un yaptığı görüşmelerde suikast yöntemleri ile ilgili ilginç bir konuşma yer alıyor.

25.04.2008 tarihinde saat 20.14'de Eyüp ile yaptığı görüşmede H.A.Uğur'un "(Uydu kanalıyla istedikleri yerde istedikleri aracı bak bu yolda giden araç ta olabilir, kaza yaptırabiliyorlar, uçağı düşüttürebiliyiorlar, gemiyi batırttırabiliyorlar, bu çok özel bir Yahudi Grubun elinde evet ) Alo", "E anladım şey yapmayın yani kusura bakmayın biz de o şekilde oturmak zorunda kaldık, yanlış anlaşılmasın Savcıda" dediği belirtiliyor.

İlhan Selçuk: Kapatma davası açılırsa, bir de ekonomik kriz gelirse bir umut doğabilir

İSTANBUL- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon davasının ikinci iddianamesinde, Cumhuriyet Gazetesi başyazarı İlhan Selçuk'un bir telefon konuşmasındaki "AK Parti'yi kapatma davası" ile ilgili sözleri de yer alıyor.

İddianamenin 1003. sayfasında yayınlanan ve Tape: 3886 de kayıtlı 07.02.2008 tarihli İlhan SELÇUK ile Fatoş / İbrahim Y. arasındaki telefon görüşmesinde; İlhan Selçuk'un İstanbul Nakkaştepe'deki Koç Holding'e gideceğini söylediği belirtiliyor. Telefon görüşmesinde, her şeyin elden gittiğini söyleyen İlhan Selçuk'un "Yalnız 2 şey var, eğer kapatma davası açılırsa, bir de üstüne ekonomik kriz gelirse, Türkiye biraz karışırsa belki bi umut doğabilir.. Yoksa bu devam eder." dediğine yer veriliyor.

İlhan Selçuk: Asker mecbur gelecek

İSTANBUL- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon davasının ikinci iddianamesinde, Cumhuriyet Gazetesi başyazarı İlhan Selçuk'un AK Parti'den kurtulmanın tek yolunun askeri darbeden geçtiğine dair ifadeleri yer alıyor.

İddianamenin 1003. sayfasında yayınlanan ve Tape: 1827'de kayıtlı 08.02.2008 tarihli telefon görüşmesinde İlhan Selçuk ile görüşen Mehmet isimli şahsın, Türkiye'yi artık iç savaştan başka bi şeyin temizlemeyeceğini söylemesine İlhan Selçuk'un "İç savaş olmaz da yani bir noktada eğer ortalık karışırsa, hem ekonomik hem siyasi olarak belki asker gelirse bir şey olabilir" dediği görülüyor. Mehmet isimli şahsın "Asker gelebilir mi artık İlhan?" sorusuna ise Selçuk'un "E mecbur olacak" dediği belirtiliyor.

Karadayı'nın da katıldığı sempozyum

İSTANBUL- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon davasının ikinci iddianamesinde, Genelkurmay eski başkanı İsmail Hakkı Karadayı'nın da katıldığı bir toplantıya yer veriliyor.

İddianamenin 1005. sayfasında yayınlanan ve Tape: 1828'de kayıtlı 10.02.2008 tarihli İlhan Selçuk ile görüşen İlhan G. isimli şahsın verdiği ilginç bir bilgi bulunuyor. Telefon görüşmesinde, bir toplantıya çağrıldığını anlatan İlhan G., "Valla dün bir toplantıya çağırdılar beni. Güzel bir grup. İsmail Hakkı K. filan da vardı, 3 tane general filan. Yani onların da görüşü çok şey, yani karamsar. Yani bu adamlar adım adım şeriat devletine gidiyor. Fakat bayıldım o Karadayı filan çok iyi hazırlanmışlar, yani bayağı kapalı bir sempozyum gibi bir şeydi. Birkaç profesör filan vardı. Adamlar memleketin halini görüyorlar ama bakalım kurtuluşu nedir onun için bir şey söyleyemiyorlar." dediği belirtiliyor. Bu sözlere karşılık İlhan Selçuk'un da "Şeye gidecek, söylemezler tabi, bu eğer büyük bir çatışmaya giderse, efendim benim düşüncem şu, zannediyorum, anayasa mahkemesi AKP'nin kapatılmasına karar verecek." diye konuştuğu ifade ediliyor.

Ulusalcı medyayı birleştirme çabaları

İSTANBUL- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon davasının ikinci iddianamesinde, ulusalcıların medyadaki örgütlenme çalışmaları da yer alıyor.

İddianamenin 1005. sayfasında yayınlanan ve Tape: 1832'de kayıtlı 14.02.2008 tarihli İlhan Selçuk ile İbrahim Y.'nin yaptıkları telefon görüşmesinde, Selçuk'un "Bizi işte bi şeyin başına geçirmek istiyorlar; özellikle Kemal Alemdaroğlu çok ısrar etti." dediği görülüyor. Bazı rektörlerin de ulusalcı medyanın birleştirilmesini istediğini söyleyen Selçuk, "Nedir şimdi yani baktığın zaman işte şeyi birleştirelim üzerine.. 4 tane televizyon var. İşte biri o Ankara'daki Türk Metal'in TV'si var. Avrasya.. B kanal var.. Burada da Doğu Perinçek'in kanalı ile bizim Tuncay Özkan kanalı var. 4 tane kanal işte, ne yapılabilir. Şu bu falan.. Yani zor bir iş, dedik ki ya biz zaten gazeteden çok zor" dediği görülüyor. Bu arada İbrahim Y.'nin "Kanalları nasıl birleştiriceksiniz" diye sorduğu Selçuk'un "Yani ortak bildiriler yaymak..." cevabını verdiği aktarılıyor. İbrahim Y.'nin "Doğu'ya güvenilmez ama" dediği, İlhan Selçuk'un da "Öbürleri daha iyi. Zaten kendileri geliyorlar. Şeyi pek fazla tanımıyorum, ama onu da şey tanıyor, Kemal.. Eski rektör falan öbür rektör falan tanıyorlar." ifadeleri bulunuyor.

Gazetenin yayın yönetmeni İbrahim Y. ile Selçuk arasındaki konuşmada Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay da konu oluyor. İlhan Selçuk'un "Bu Balbay gemi azıya aldı, buna bir şey düşünmek lazım. Yok efendim konaklar alıyor, otomobiller alıyor, şarap içiyor?" dediği, İbrahim Y.' nin "Bugün aynı anda bizim Amerika muhabiri Elçin Poyrazlar da Amerika başkan yardımcısı Cehenny'in bürosuna davet edildiğini" söylediği görülüyor.

SAiT EDİGE-Türkiye

Ergenekon, darbe planı Yakamoz'la, TSK ve ülke yönetimini yeniden düzenlemek istedi

İSTANBUL- Ergenekon'un 2. İddianamesi'nde "Yakamoz" kod adlı darbe planına da geniş yer verildi. Yakamoz'da örgütün diğer darbe planlarında olduğu gibi yapılan eylemler karşısındaki tepkilere karşı ne gibi tedbirler alacağı anlatılıyor. "Yakamoz"da eski Genelkurmay Başkanı Özkök ve Başbakan Erdoğan'ı etkisizleştirmeyi tasarlayan örgüt, darbeye engel olarak görülen Avrupa Birliği'ne karşı da mitingler planlıyor.

İkinci İddianameye giren "Yakamoz" adlı darbe planına göre, örgüt TSK'nın yeniden düzenlenmesi, sivil idarenin yeninden düzenlenmesi ve dış dünyayla ilişkilerin yeniden düzenlenmesi başlıkları altında çalışmalar yürütecekti.

Diğer darbe planlarında olduğu Yakamoz'da da örgütün ne gibi faaliyetlerde bulunacağı, yapılan eylemler karşısında ne gibi tepkiler gelebileceği ve gelen tepkiler karşısında neler yapılacağı ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor.

İddianameye göre "TSK'nın Yeniden Düzenlenmesi" başlığı altında bir lider belirlendiği ve bu lidere bağlı "Danışmanlar-Adli/İdari/Mali/Siyasi" ve "Ayışığı Darbesini Planlayan ve Uygulayacak Olan Kadro" olduğu görülüyor. "Yakamoz" darbe planına göre liderin altında, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığı'nın olduğu, bu komutanlıkların altında ise "Karargah Çalışması Yapanlar" ve "Karargah Çalışmasını uygulayanlar" şeklinde bir yapılanmanın yer aldığı görülüyor.

-GÜVEN VERMEYEN KOMUTANLARI KESİK ÇİZGİLERLE İŞARETLEMİŞLER-

"Yakamoz"da darbeyle ilgili faaliyetlerde güven vermeyen komutanlar şemada kesik çizgilerle belirtilmiş. Şemada eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek, eski 1. Ordu Komutanı Yaşar Büyükanıt ve eski 2. Ordu Komutanı Fevzi Türkeri'nin isimleri kesik çizgilerle kare içerisine alınıyor.

Sivil İdareyi de "Yakamoz" ile yeniden düzenlemeyi planlayan örgüt, "Cumhurbaşkanı ve yanına 7 kişilik grup" , hemen altında "Cumhurbaşkanına Bağlı Bakanlar Kurulu" onun altında ise "Görüşmelerin gizlilik içinde yürütülmesi ve kadroların oluşturulması/ TSK", "Diğer/sivil idare", "Yerel yöneticiler (5 kişi)", "Siteler" ifadeleri kullanılıyor.

"Yakamoz" kod adlı darbe planının daha sonraki bölümünde ise "Direktifler" ana başlığı altında, "Planlama, Üst kademenin şekillendirilmesi, Zamanın kullanımı, gelişecek olaylar ve geliştirilecek olaylar ayrıntılarıyla anlatılıyor. "Yakamoz"da diğer darbe planlarında olduğu TSK'dan tasfiye edileceklerin yanı sıra mülki idareler, yerel yönetimler ve mahkemelerle ilgili hazırlıklar yapıldığı görülüyor. Üst kademeyi şekillendirmeyi amaçlayan örgüt, 1 ve 2. Ordu Komutanlarının by-pas edilmesi için kurmay başkanlarının seçilmesi, çalışkan ve tembellerin belirlenmesi gibi çalışmalar yer alıyor.

Darbe planına göre bütçenin, ABD'nin, AB'nin ve basının çalışmalara karşı gösterebileceği tepkilerden korunulması için gereken tedbirler sıralanıyor. Bu tedbirler içerisinde ABD ve AB karşıtı mitingler düzenlenerek, ABD ve AB'nin ikiyüzlü olduğu kamuoyuna yansıtılması planlanıyor.

İddianamede "Yakamoz" adlı darbe planında "Kullanılacak argümanlar" başlığı altında sıralananlar dikkat çekiyor. Örgüt, Genelkurmay Başkanı'na karşı, "Laik T.C Devletini satıyor, TSK'nın bekasal etkinliğini bitiriyor, İrticai faaliyetleri destekliyor." gibi propaganda yapmayı hedefliyor.

Başbakan Erdoğan'a karşı da "Kişisel yetersizlikleri, yolsuzlukları, ABD ve AB'ye sempati duyması, gece (ailevi/kişisel) hayatı, irticai faaliyetleri desteklemesi" gibi hususlarda propaganda yapılması planlandığı görülüyor.

SAiT EDİGE-Türkiye

Sezer, İlhan Selçuk ve Mustafa Balbay'la defalarca randevusuz görüşmüş

İSTANBUL- Ergenekon'un 2. iddianamesinde Mustafa Balbay'ın günlükleri de yer alırken, bu günlüklerde dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'le İlhan Selçuk ve Mustafa Balbay'ın defalarca randevusuz görüştüğü anlatılılıyor.

İddianamede, "Sezer'in görevini sürdürmesi için, mevcut gelişmelere karşı şahsi değerlendirmelerinin alınmasına ilişkin plan" çerçevesinde şüpheli İlhan Selçuk ve Mustafa Balbay'ın cumhurbaşkanı Sezer'i ziyaret ettikleri yer aldı.

Mustafa BALBAY'ın günlüklerinde randevusuz gerçekleşen bu görüşmelerin detaylı şekilde anlatıldığı belirtilen iddianamede, günlüklerde geçen görüşme notlarına da yer verildi. Günlüklerde 10 Eylül Salı 14.30 Cumhurbaşkanı ile görüşme" başlığı altındaki notta Balbay ve Selçuk'un randevusuz olarak ziyaret ettikleri Sezer'le 80 dakika görüştükleri görülüyor. Sezer'in Balbay ve Selçuk'a "siz Ankara'ya gelince haber verin yazılı randevu başvurunuza gerek yok. Mutlaka zaman ayırırız" dediği belirtilen notta, medya dünyasındaki yeni gelişmeler konusunda Sezer bilgilendiriliyor. Dönemin cumhurbaşkanı Sezer, Balbay'ın notlarına göre görüşmede, medya dünyasıyla ilgili sorunlarda "Benim yapabilecek bir şeyim varsa söyleyin" diyor

Notlara göre, Sezer görüşmede imam hatipler konusuna da değinerek, "Laiklik konusu çok önemli. Bu imam hatiplere kızların alınmaması olayını hala çözemediler. Ben bunu yasayla halledin dedim, yapamıyorlar. Çekiniyorlar. Kızların imam hatipe girmesini yıllar önce bir velinin Danıştay'a başvurmasıyla sağlamışlar.." diyor.

Günlüklerde 28 Ocak 2003 günü yapıldığı anlaşılan görüşme ile ilgili notlarda ise Sezer AKP'yi takiyeci olarak nitelendiriyor ve "Bana geliyorlar, sayın cumhurbaşkanım çok haklısınız diyorlar, biz de inanmış gibi yapıyoruz. Abdullah GÜL geldi. Açıkça söyledim, bakın dedim, değil 363, 550 kişiyle gelseniz dahi yapamayacağınız şeyler var. Bunu unutmayın. Devlet çarkını olumsuz etkilemeyin, dedim. Dikkatle dinledi ama, yine bildiklerini yapıyorlar" diyor.

Notlara göre, kadrolaşma konusunda çok dikkatli hareket ettiğini belirten Sezer, en az kötü olanı tercih ettiğini belirtiyor.

NURİ SOYLU-Türkiye

Tuncay Özkan: Karamehmet'e baskı yapın, işime döneyim

İSTANBUL- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon soruşturmasının ikinci iddianamesinde, Ergenekon sanığı Tuncay Özkan'ın Show Tv'de çalışmak için Mehmet Emin Karamehmet'e baskı yapılmasını istediği belirtildi.

Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında hazırlanan 2. İddianamede Levent Ersöz ile Tuncay Özkan arasında 16 Aralık 2003 tarihinde yapılan görüşmenin ayrıntıları yer alıyor. İkili arasında yapılan görüşme sırasında kalelerin bir bir düştüğünü belirten Tuncay Özkan, Şhow Tv'deki işinden çıkartılmasıyla ilgili olarak Mehmet Emin Karamehmet'i Levet Ersöz'e şikayet ediyor. Yeniden işine dönmek için Karametmet'in baskı altına alınmasını isteyen Özkan, Şhow TV'de çalışmasının çok önemli olduğunu anlatıyor.

NURİ SOYLU-Türkiye

İlhan Selçuk, kapatma davasını etkiledi

İSTANBUL- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon soruşturmasını ikinci iddianamesinde, Ergenekon Terör Örgütü'nün yöneticisi olduğu iddia edilen İlhan Selçuk'un AK Parti'nin kapatılması için yoğun çaba sarf ettiği öne sürüldü.

Ergenekon savcıları tarafından hazırlanan iddianamede örgütün Adalet ve Kalkınma Partisi'ni bölme ve parçalama hedefine ulaşamayınca yeni bir strateji geliştirdiği belirtildi. İkinci iddianamede örgüt yöneticisi İlhan Selçuk'un 23.01.2008 tarihli gazetedeki köşesinde "İktidar Partisi Zanlı" başlıklı yazıda "Savcı, kırmızı çizgiyi çiğneyip bölücülük ya da dincilik yapan siyasal partiye dava açmasın. Görür gününü." şeklinde satırları ile henüz kapatma davası açılmadan 2 ay kadar önce AKP'nin kapatılması için dava açılması yönünde kamuoyu desteği oluşturmaya çalıştığı ifade edildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen Ergenekon İddianamesinde, " Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi İlhan Selçuk'un çeşitli tarihlerde yazılan yazılarında AKP ile demokratik yollar ve yöntemlerle mücadele edemeyeceklerini açıkça ifade ettiği, bu nedenle tüm umutlarını AKP'nin kapatılmasına ve Ülkede ekonomik kriz çıkmasına bağladıkları, diğer taraftan daha yargılama aşamasında "yargı kapatma kararına doğru gidiyor, haberini de verdiler?" şeklinde söylemleri ile yargılama sürecini takip ettiği anlaşılmıştır. Diğer taraftan kapatma davası sürecinde, Anayasa Mahkemesi Başkan ve üyelerine yönelik karalama, iftira ve yıpratma faaliyetleri gerçekleştirdikleri ve böylelikle yargılama sürecine müdahale etmeye çalıştıkları, bu kapsamda Anayasa Mahkemesi Başkan ve üyelerini takip ettirip gazeteciler vasıtasıyla fotoğraflarını çektirdikleri ve bu fotoğrafları yıpratmak amaçlı kullanmayı planladıkları, belirlenmiştir." denildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon soruşturmasının ikinci iddianamesinde, Ergenekon sanığı Tuncay Özkan'ın Show Tv'de çalışmak için Mehmet Emin Karamehmet'e baskı yapılmasını istediği belirtildi.

Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında hazırlanan 2. İddianamede Levent Ersöz ile Tuncay Özkan arasında 16 Aralık 2003 tarihinde yapılan görüşmenin ayrıntıları yer alıyor. İkili arasında yapılan görüşme sırasında kalelerin bir bir düştüğünü belirten Tuncay Özkan, Şhow Tv'deki işinden çıkartılmasıyla ilgili olarak Mehmet Emin Karamehmet'i Levet Ersöz'e şikayet ediyor. Yeniden işine dönmek için Karametmet'in baskı altına alınmasını isteyen Özkan, Şhow TV'de çalışmasının çok önemli olduğunu anlatıyor.

NURİ SOYLU-Türkiye

Eruygur: Gürtuna'yı AKP'den kopardık

İSTANBUL- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon davasının ikinci iddianamesinde, Ali Müfit Gürtuna'nın AK Parti'den Ergenekon örgütü tarafından uzaklaştırıldığı ifadesi yer aldı.

İddianamede, Ergenekon sanığı Şener Eruygur'da ele geçirilen 13 nolu CD'de "5 Kasım görüşmesindeki temalar" isimli dosyada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Ali Müfit Gurtana'nın Ak Parti'den ayrılmasının hedeflendiği ve başarıldığı belirtiliyor. Ali Müfit Gürtüna'nın oy tabanının farklı olması nedeniyle seçimlerde CHP adayı olamayacağı, ancak DYP'ye entegre edilebeleceğinin belirtildiği dosyadaki notlarda Eruygur'un "Ali Müfit Bey'in AKP'den kopuşunu zannediyorum gerçekleştirdik." dediği yer alıyor.

Aygün Kuvayi Milliye Derneği'ne sponsor olmuş

İSTANBUL- Ergenekon terör örgütünün 2. iddianamesinde, ATO Başkanı Sinan Aygün'ün Kuvayi Milliye Derneği'ne sponsor olduğu yazılıyor.

İddanamede: 01.07.2008 günü gözaltına alınan şüpheli İBRAHİM ÖZCAN ın ifadesi alındığı esnada ifadesinin geri kalan kısmını savcı huzurunda vereceğini beyan etmiş ve nezarethaneye götürülürken "ben ilkokul mezunuyum fakat okumayı çok severim ben vatanımı milletimi çok severim ben inançlı ve gururluyum biz bu işi bazıları gibi rant için yapmıyoruz benim maddi gelirim kötüdür fakat biz bu devleti sevdiğimiz için devletimize hizmet etmeye çalışıyoruz. Sinan AYGÜN kimdir biliyor musunuz? o tefecidir ayrıca KUVAYİ MİLLİYE DERNEĞİNİN bastırmış olduğu kitapçıkların finansmanını o sağladı" şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu beyandanda şüphelinin inkar etmiş olmasına rağmen Kuvvai Milliye Derneği ile ilgilendiği. Hatta dernek başkanı Bekir ÖZTÜRK ün tayın işinin halledilmesi için devreye bile girdiği örgüt içi yazışmalardan anlaşıldığı.

SAiT EDİGE-Türkiye

"Cumhurbaşkanı Sezer, Abdullah Gül'e '550 kişiyle gelseniz de yapamayacağınız şeyler var' dedi" iddiası

İSTANBUL- Ergenekon'un 2. İddianamesi'nde Mustafa Balbay'ın günlükleri de yer aldı. Bu günlüklerde dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'le İlhan Selçuk ve Mustafa Balbay'ın defalarca randevusuz görüştüğü anlatılıyor.

İddianamede, "Sezer'in görevini sürdürmesi için, mevcut gelişmelere karşı şahsi değerlendirmelerinin alınmasına ilişkin plan" çerçevesinde şüpheli İlhan Selçuk ve Mustafa Balbay'ın eski Cumhurbaşkanı Sezer'i ziyaret ettikleri yer aldı.

Mustafa Balbay'ın günlüklerinde randevusuz gerçekleşen bu görüşmelerin detaylı şekilde anlatıldığı belirtilen iddianamede, günlüklerde geçen görüşme notlarına da yer verildi. Günlüklerde "10 Eylül Salı, 14.30 Cumhurbaşkanı ile görüşme" başlığı altındaki notta Balbay ve Selçuk'un randevusuz olarak ziyaret ettikleri Sezer'le 80 dakika görüştükleri görülüyor. Sezer'in Balbay ve Selçuk'a "Siz Ankara'ya gelince haber verin yazılı randevu başvurunuza gerek yok. Mutlaka zaman ayırırız" dediği belirtiliyor. Dönemin Cumhurbaşkanı Sezer, Balbay'ın notlarına göre görüşmede, medya dünyasıyla ilgili sorunlarda "Benim yapabilecek bir şeyim varsa söyleyin" dedeği belirtiliyor.

Notlara göre, Sezer görüşmede imam hatipler konusuna da değinerek, "Laiklik konusu çok önemli. Bu imam hatiplere kızların alınmaması olayını hala çözemediler. Ben bunu yasayla halledin dedim, yapamıyorlar. Çekiniyorlar. Kızların imam hatipe girmesini yıllar önce bir velinin Danıştay'a başvurmasıyla sağlamışlar.." diyor.

Günlüklerde 28 Ocak 2003 günü yapıldığı anlaşılan görüşme ile ilgili notlarda ise Sezer AKP'yi takiyeci olarak nitelendiriyor ve "Bana geliyorlar, 'Sayın Cumhurbaşkanım çok haklısınız' diyorlar, biz de inanmış gibi yapıyoruz. Abdullah Gül geldi. Açıkça söyledim, bakın dedim, 'Değil 363, 550 kişiyle gelseniz dahi yapamayacağınız şeyler var. Bunu unutmayın. Devlet çarkını olumsuz etkilemeyin' dedim. Dikkatle dinledi ama, yine bildiklerini yapıyorlar" diyor.

Notlara göre, kadrolaşma konusunda çok dikkatli hareket ettiğini belirten Sezer, en az kötü olanı tercih ettiğini belirtiyor.

NURİ SOYLU-Türkiye

Ak Parti operasyonu aşamaları

İSTANBUL- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon soruşturmasının ikinci iddianamesinde, Ak Parti'nin iktidardan uzaklaştırılması için Ergenekon Terör Örgütü tarafından aşamalı planlar hazırlandığı ifade edildi. İddianamede yer alan bilgilere göre; 15 Kasım 2003 tarihinde hazırlanan planın amacı yerel seçimler öncesi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın istifa etmesini sağlamak.

İddianamede, Şener Eruygur'un evinde ele geçirilen dökümandaki planın aşamaları şöyle sıralanıyor;

Tema Cem UZAN ile Recep Tayyip Erdoğan bağlantısı başlığı altında, Cem Uzan'ın Amerikalılarla yaptığı görüşmeler yapılan görüşmelerin ses ve görüntü kayıtlarının temin edilmesi, varsa anlaşma metinleri ile farklı pasaport kullanıp kullanmadığının tespiti yapılması, bu bilgilerin Recep Tayyip Erdoğan ile Cem Uzan arasında bir anlaşma olması durumunda kullanılması,

Tema Mehmet Ağar başlığı altında; Mehmet Ağar'ın etrafının boşaltılması operasyonu, bu organizasyon içerisinde bulunanların teknik takiplerine ve DYP den ayrılanların listesinin yapılması ve takibe alınmaları,

Bankalarla ilgili çalışmalar isimli başlık altında, el konulacak yeni banka isimleri ile yazılı bir metin olup olmadığı ve yeni seçilecek kişi ile ilgili detaylı bilgilerin toplanması, Türk Finans sektörü ve diğer sektörlerle ilgili yapılan çalışmaların kamu oyuna sızdırılarak yerel seçimler öncesi zor duruma düşürülmesinin sağlanması,

Tema AKP den DYP ye geçiş çalışmaları başlığı altında; Ali Müfit Gürtuna'nın düşünülmesi partiden koparılması ve meclis içinde bir operasyona zemin hazırlanması,

Tema RTE' nin kökeni ile ilgili iddialar başlığı altında, Recep Tayyip Erdoğan'ın kökeni ile ilgili bilgilerin toplanarak kökeni ile ilgili bilgilerin yerel seçimler öncesinde istifa etmesi için kullanılması.

NURİ SOYLU-Türkiye

Bakan ve milletvekillerine ait kişisel bilgiler, hukuka aykırı elde edildi

İSTANBUL- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon soruşturmasının ikinci iddianamesinde, Ergenekon Terör Örgütü üyelerinin bakanları ve milletvekillerini yasalara aykırı bir şekilde fişledikleri belirtildi.

Ergenekon tutuklusu Ergun Poyraz'ın evinde yapılan aramalarda ele geçirilen dökümanlarda bakanların ve milletvekillerinin guruplara ayrılarak ayrı ayrı değerlendirildikleri anlaşıldı. İddianamede Milletvekillerin ve bakanların "Özel durumları olan milletvekilleri", "Özel durumu olan bakanlar ", "Özel durumları olan milletvekilleri AKP" ve "Özel durumları olan milletvekilleri bağımsız" gruplara ayrıldıktan sonra çizelgeler yapıldığı ve her milletvekilinin karşısına da dini görüşleri, daha önce görev yaptıkları yerler, yargılandıkları olaylar ve benzer konularla ilgili bilgilerin yazıldığı belirtildi. İkinci iddianamede yer alan bilgilere göre; Ergenekon sanığı Ahmet Hurşit Tolon ve Mehmet Şener Eruygur'dan ele geçirilen dijital verilerde, AKP ile ilgili yapılan çok kapsamlı istihbari çalışmalar ve fişleme bilgileri ele geçirildi.

Buna göre Hurşit Tolon'dan ele geçirilen (48) nolu CD'de, Şener Eruygur'dan ele geçirilen (ADD Genel Merkezi Genel Başkan Odası - 5) nolu CD'de, Mustafa BALBAY'ın WD WMAM9EF31256 seri numaralı harddiski ve Hasan Atilla UĞUR'un 5 nolu CD'sinde; "AKP Genel Değerlendirmesi" klasöründe "00 AKP Değerlendirmesi Metin 1.doc" isimli 34 sayfalık "GİZLİ" ibareli MSword dosyası olduğu, içeriğinde AKP milletvekilleri ile ilgili değerlendirme notlarının bulunduğu, "Nakşibendi olduğu biliniyor, Nurcu tarikatı, Yeni Asya grubuna bağlı" gibi fişlemelerin yapılması dikkat çekti. gizli ibareli "Hepsi.doc" isimli 46 sayfalık MSword dosyasında çeşitli yasa değişiklikleri, atamalar ve TSK aleyhindeki basında yer alan haberlerle ilgili analiz raporları olduğu, Hepsi Esas.doc isimli 76 sayfalık, gizli ibareli MSword dosyasında AKP ve seçimler hakkında genel bilgi notlarının tutulduğu anlaşıldı. Kadrolaşma özeti.doc, isimli 1 sayfa ve "gizli" ibareli MSword dosyasında kadrolaşma ile ilgili istatistiki bilgilere yer verildiği tespit edildi. Ergenekon üyelerinin her bakan için de ayrı ayrı dosya hazırladıklarının belirtildiği 2. İddianamede, dönemin Başbakanı Abdullah Gül ile Bakanlardan Cemil Çiçek, Zeki Ergezen, Murat Başesgioğlu, Ali Babacan, Beşir Atalay, Mehmet Aydın, Abdülkadir Aksu, Hilmi Güler, Vecdi Gönül, Binali Yıldırım, Recep Akdağ, Ertuğrul Yalçınbayır, Kürşat Tüzmen, Abdüllatif Şener, Sami Güçlü ve Ali Coşkun hakkında kişisel bilgilerin kaydedildiği ifade edildi.

Levent Ersöz'ün gizli kayıtları da iddianamede yer aldı

İSTANBUL- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon soruşturmasını ikinci iddianamesinde, eski Jandarma İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent Ersöz'ün, kendi odasında kabul ettiği Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'ı gizli yaptığı görüntü kaydı da bulunuyor.

İddianamenin 1012. sayfasında yayınlanan değerlendirmede şu görüşlere yer veriliyor: "Şüpheli Mustafa Ali BALBAY'ın Cumhuriyet Çalışma Grubu üyelerinden olan Levent Ersöz ve Hasan Atilla UĞUR ile 23.12.2003 tarihinde Hasan Atilla Uğur İle Jandarma Genel Komutanlığı Karargâhında yaptıkları ve şüpheliler tarafından gizli kamerayla çekimi yapılan görüşmenin dökümünde, cumhurbaşkanının mesajlarını şüphelilere ilettiği, bazı yerlerde nasıl kadrolaşılabileceğini görüştükleri, asker olan şüphelilerin elde ettikleri istihbari bilgileri Mustafa Ali BALBAY'a ileterek kullanılmasını sağlamaya çalıştıkları, kendilerine gelen haberlerin de doğruluğunu teyit için her zaman istihbarat birimlerini arayıp teyit edilecek haberleri yazdırmalarını söyledikleri. Ayrıca şüpheli Mustafa Ali BALBAY bu görüşmede verilen talimatta örgütlenmeye konu medyanın Kurtuluş Savaşı'nın yeni medyası olacak, başka çaresi kalmadı, şeklinde talimatlar verilmesi de aralarındaki ilişkinin sıradan gazetecilik ilişkisi olmadığı, örgütsel konumdaki işbirliği ilişkisi olduğu anlaşılmaktadır."

Savcılığın değerlendirme yazısında, "Şüphelinin gazeteci olmasına rağmen özellikle 2003-2004 yılları arasında şüpheliler Mehmet Şener ERUYGUR'la müteaddit defalar görüşmesine rağmen bu görüşmelerin hiçbirini gazetedeki köşesinde yayınlamadığı" görüşleri de yer aldı.

ERDEM KAPLAN-Türkiye

Atasagun'dan 'Genç subaylar tedirgin' manşetine övgü

İSTANBUL- Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'ın bilgisayarından çıkan günlüğe, Ergenekon soruşturmasının 2. İddianamesinde geniş yer veriliyor. Eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'la yaptığı bir görüşmeyi günlüğüne not alan Balbay, Atasagun'un "Genç subaylar tedirgin" manşetini nasıl övdüğünü yazıyor.

Notlara göre Cumhuriyet gazetesi yazarlarıyla bir araya gelen Atasagun, Cumhuriyet'in 'Genç Subaylar Tedirgin' yazısının kaynağını soruyor. Kendilerine de çok sayıda mektup geldiğini belirten Atasagun, 1. Ordu Komutanlığı'ndan gelen mektuplara bakılırsa ordunun ihtilale hazır olduğu gibi izlenim çıktığını söylüyor. Balbay'ın günlüklerinden Şenkal Atasagun'un Cumhuriyet gazetesi yöneticileri ve yazarlarıyla 2003 yılında iki kez yemekte bir araya geldiği anlaşılıyor. O görüşmelerde Cumhuriyet gazetesinin Genç Subaylar Tedirgin manşetinin çok etkili olduğun belirten Atasagun, konuşmasını şöyle sürdürüyor: " İlhan bey, ben sizin kadar karamsar değilim. Bunları biz tanıyoruz. Türkiye'de çark tersine, önce ben sonra partim en son ülkem. Oysa bunu tersine çevirebilsek... İnanın bunlar da öncekilerden farklı değil, önce kendilerini, ceplerini düşünüyorlar. Yolsuzlukla mücadele edeceklerdi ne oldu? Yok bunlar da çıkar peşinde. İdeolojiyi öne aldıkları falan yok. Haa tabii kadrolaşma önemli bir tehdit, bir şey bilmeyen insanları olmadık yerlere getiriyorlar... Cumhuriyet'in manşeti (Genç Subaylar Tedirgin) çok etkili oldu. Bu haber başka yerde çıksa başka değerde olur, bir de sizin imzanız var... Kaynağınız ne bilmiyorum ama önemli olmalı... Eğer mektuplarsa bize de geliyor. İstanbul'dan birinci ordudan geliyor. Oraya baksan birinci orduda her şey hazır, ihtilale hazırlanıyorlar... Gazetecilik olarak diyeceğim bir şey yok. Bu haber hangi gazeteciye gelse, önemli haber... Ama inanın bu haberle TSK içindeki çatlak derinleşti. Zarar verdi. Bunun devamında olumsuz bir şey olursa bundan AKP yararlanır. Bunu samimiyetle söylüyor. Özkök Paşa ile ilgili değişik şeyler konuşuluyor. Doğrusu ben kendisini biraz tanıyan biri olarak, bunların çoğunun doğru olduğunu sanmıyorum. Bir görüşmenizde yarar var bence... Evet ben her perşembe kendisiyle görüşüyorum. Olağan görüşme. Orada söz ederim. Biz TSK'nın hiçbir şeyine karışmıyoruz. Onlar eğer bir şey isterse yapıp çekiliyoruz."

'Genç subaylar rahatsız' manşeti, psikolojik harekat planının bir parçasıydı

İSTANBUL- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon soruşturmasının ikinci iddianamesinde, Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanan "Genç subaylar rahatsız" manşetine de atıfta bulunuluyor.

İddianamenin 1013. sayfasındaki değerlendirmede Mustafa Balbay ile ilgili olarak şu görüşlere yer veriliyor: "Yine şüpheli de ele geçirilen ve devletin güvenliğine, iç ve dış siyasal yararları gereğince gizli kalması gereken çok sayıda bilgi ve belgeyi temin ettiği, bu bilgi ve belgeleri örgütsel faaliyetlerde birlikte hareket ettikleri şüpheliler Mehmet Şener Eruygur, Ahmet Hurşit Tolon, Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur' dan elde ettiği, yine birçok MGK toplantılarına ilişkin içinde devlete ait gizli bilgi ve belgeler bulunan evrakı elinde bulundurduğu.. Gazeteci sıfatıyla bu belgeleri bulundurduğunu iddia etmiş ise de, Ergenekon terör örgütünün temel amaçlarından biri olan bilginin paraya çevrilebilirliği ve istihbarat toplamanın örgütsel açıdan önemine binaen şüphelinin örgütsel çalışmalar gereği irtibat kurduğu kişilerden devlete ait gizli bilgi ve belgeleri elde ettiği.. Şüphelide elde edilen devlete ait gizli bilgi ve belgelerin diğer örgüt üyeleri Fikret Emek, İsmail Yıldız ve Ergün Poyraz'da elde edilen bilgi ve belgelerle benzer nitelikte olduğu.. Cumhuriyet Çalışma Grubu faaliyetleri çerçevesinde darbe zemini hazırlamak ve şartların olgunlaşmasını sağlamak için "Genç subaylar rahatsı" başlıklı haberi yüksek rütbeli Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyelerinin talimatları ve Cumhuriyet Çalışma Grubu kararları sonrasında kendi gazetesinde yazdığı, böylece Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından planlanan Sarıkız ve Ayışığı darbe planlarına yönelik kaos ortamı için düşünülen psikolojik harekat planını başlattığı anlaşılmıştır."

Değerlendirme yazısında, İlhan Selçuk'un da (kendi beyanıyla) kendisine Ankara'da kurumlar arasındaki koordinasyon vazifesinin verildiğini söylediğine işaret ediliyor.

Türk Metal İş Sendikası'nın parası, Ergenekon'un emrinde

İSTANBUL- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon soruşturmasının ikinci iddianamesinde, Türk Metal İş Sendikası Başkanı Mustafa Özbek'in Cumhuriyet Gazetesi'ne sağladığı maddi finans desteğine dikkat çekiliyor.

İddianamenin 1013. sayfasındaki değerlendirme yazısında, Türk Metal İş Sendikası Başkanı Mustafa Özbek'in Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'a danışmadan hiçbir iş yapmadığı ifade edilerek şu görüşlere yer veriliyor: "Şüpheli Mustafa Özbek'in Mustafa Ali Balbay'a danışmadan hiçbir iş yapmadığı görülmektedir. Görünüşte farklı siyasi görüşlere sahip olan bu kişilerin birbirlerine danışmadan hiçbir adım atmamaları da aralarındaki örgütsel ilişkinin önemli göstergelerinden birisidir. Yine Mustafa Ali Balbay'dan ele geçirilen belgeler arasında yer alan ve Mustafa Özbek'le yaptıkları görüşmelerde Metal İş Sendikası'nın yüklü miktarda parasının olduğu, bunun yüzde 40'ını istedikleri şirketler vasıtasıyla kullanabilecekleri şeklindeki notlar ile şüpheli Mustafa Özbek'in her ay düzenli olarak Cumhuriyet Gazetesi Strateji ekinin finansmanı için para gönderdiği, bu para gönderme işinin çok uzun yıllardan beri devam ettiği göz önüne alındığında, darbe ortamı hazırlanması çalışmalarında sivil toplum kuruluşlarının yanında, büyük kitleleri harekete geçirme kabiliyeti bulunan sendikaların da tek merkezden yönetilmeye çalışıldığı ortaya çıkmaktadır."

AHMET TEMİR-Türkiye

ETÖ üyeleri İngiltere'den gelecek 35 milyon dolarla birden zengin olmayı hayal ediyor

Ergenekon Terör Örgütü üyelerinin 2. iddanamede yer alan telefon konuşmalarında İngiltere'den 35 milyon doların transferi için sicili temiz şirketler aradıkları ortaya çıktı.

Tape No:6401 de kayıtlı 05.02.2008 saat:11.47 de İslam A. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; İSLAM'ın: Şimdi evdesin biliyorum iyi çok acil kollarını sıvamanı istiyorum bizim Yüzbaşı Yalçın şimdi sana telefon ile dönecek hani bir para transferimiz vardı bizim hatırlıyor musun uluslararası 35 Milyon dolar o para ING bank tarafından Oyak bank genel müdürüne talimat geçildi İstanbul'daki firmanın araştırılması isteniyor ve biliyorsunuz benim çok ciddi bir komisyonum var yani hepimiz bi anda zengin olabiliriz lütfen Yalçın şimdi sizi arayacak konu dinleyin bişey yapabiliyorsak yapalım ben Bursa'dayım dediği, İlker'in: Tabi benim hesabıma geçemezde dediği, İSLAM'ın : Şimdi ben önce Yalçın size bi Yalçına aratacam sizi Yalçın seni bi arasın abi bi dinle hiçbir tehlikesi pozisyonu bi problemi yok belki sizin bi telefonunuzla konu bitecek ben Yalçın'a söylüyorum size dönsün tamam abi dediği,

Tape No:6402 de kayıtlı 05.02.2008 saat:11.49 da YALÇIN/HALİS isimli şahıslar ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; İLKER'in Yav Yalçın sen nerelerdesin dediği, YALÇIN'nın :Biliyorsunuz işte tırın altından çıktık dediği, İLKER'in: Tabikide yanlış yerlerde adreslerde yanlış adamlarla oynarsan böyle olur dediği, YALÇIN'nın :Ne yapalım komutanım ya, siz nasılsınz iyimisiniz dediği, İLKER'in : Hamdolsun idare ediyoruz dediği, YALÇIN'nın :Komutanım şimdi zamanınız almayayam bizim bi profesör benim bi dostum vardı ya onun bi parası gelecekti İngilteredeki ING bank'tan burdaki Oyak banka sabahleyin yazı geldi bu para ile ilgili şimdi bizi genel müdürlüğe yönlendirdiler yardımınıza ihtiyacımız var dediği, İLKER'in: Genel Müdürlük nerde Oyak Bank'ın dediği, YALÇIN'nın :Maslakta maslakta dediği, İLKER'in : Ne diyecez sevyesinde yani diyeceğim ne Genel Müdürlükte kime ne telefon edeyim onu söyleyin bana ona göre dediği, YALÇIN'nın :Şimdi komutanım ben sizi şeyle bi görüştüreyim dediği, İLKER'in :Şimdi sen onun telefonunu falan ver bana falancaydı dediği, YALÇIN'nın :Buyurun dediği, İLKER'in :Ama dur ben bi konuyu anlayayım kimdir bu adam dediği YALÇIN'nın :Bu profesör komutanım profesör ben şimdi sizi onla görüştürecem komutanım Halis beye veriyorum Profösör ( Yalçın telefonu Halis isimli şahsa veriyor) dediği, HALİS'in: Komtanım sayglar sunuyorum nasılsınız dediği, İLKER'in: Sağolun efendim iyi günler diliyorum sağolun dediği, HALİS'in: Çok teşekkür edirim, sayın komutanım şimdi ING bank bi yazı gönderdi son finallerde bu yazıyı sorgularlar sorguladıkları şey bu hesap numarası bu şirkete mi aiitir bu birinci soru ikincisi dediği, İLKER'in : Şirketi ben bilmiyorum hı dediği, HALİS'in: Neyse bu şirkete mi aittir iki bu hesap numarası ile bu şirket herhangi bir gayri meşru işi yaptımı yapmadı mı iki tane soru dediği, İLKER'in: Ama bunu cevabını banka herhalde şirketi araştıracak yani bizim dediği, HALİS'in: Gayet tabi şirketi şey yapacak şirketin orda hesabına bakacak hesabı doğru ise dediği, İLKER'in: Tamam dediği, HALİS'in: iki Şirket böyle birşey yapmadı ise böyle bişey zaten yeni açtık hesap numarasını böyle bişey .... değil. Ve hemen diyecek ki evet bu şirket bu hesap numarasıyla herhangi bir şey yapmamıştır. Hesap numarasıda doğrudur. İki kelime dediği, İLKER'in: Kıbrıslımısınız hocam dediği, HALİS'in: Yo Rize'liyim lazım ben dediği, İLKER'in: Karadeniz dediği, HALİS'in: Karadeniz'liyim dediği, İLKER'in: Peki bu para nerden geliyor esas dediği, HALİS'in: Efendim biz 5 sene orada taahhüt işi yaptık, Ben esasen mühendisim ben Mühendis hocasıyım dediği, İLKER'in: Nerde yaptınız efendim dediği, HALİS'in: Abuca da yaptık, 4 sene 8 ay. Nijerya Abuca dediği, İLKER'in: Ha Nijerya da dediği, HALİS'in: Evet Petrol Rafine tesisleri inşaatını yaptık biz dediği, İLKER'in: Tamam dediği, HALİS'in: Ordan bakiye kalan istihkak bedelidir bu dediği, İLKER'in: Tamam, Hocam şöyle yapalım siz bana operasyonlar müdürünün telefonunu verin ismini verin. Sizin isminiz neydi onuda yazayım dediği, HALİS'in: Prof. Dr. Halis SARAL dediği, İLKER'in: Evet. Şirketin adı ne dediği, HALİS'in: BORA Zirai ve Su ürünleri İç ve Dış ticaret limited şirketi dediği, İLKER'in: Tamam. Siz orda ne işi yapmıştınız Liman işimi dediği, HALİS'in: Petrol Rafine İnşaatını yaptık. Onun kalan bakiye istihak bedelidir dediği, İLKER'in: Tamam Siz bana telefonu verin o kim o şahsı ben hemen telefon edeyim dediği, HALİS'in: Onun numarası bende yok. Yalnız onu şurdan alabilirsiniz pardon bir dakika... Bakırköy Şubesi var cepleri var yahut normal şey var dediği, HALİS'in: Şeyi vereyim ben size Hüsnüye hanım müdür dediği, İLKER'in: Selami Çeşme müdürünü kim tanıyordu şey mi dediği, HALİS'in: Komutanım tanıyordu dediği, İLKER'in: Anladım. Ben şimdi buraya döneyim bakayım bu Hüsnüye hanımdan alayım sizin öğleden sonra bu arkadaşa gideceğinizi o telefonuda öğreneyim. dediği, HALİS'in: Tamam çok teşekkür ederim sayın komutanım sizi tanımayı çok istiyorum dediği, İLKER'in: Tamam dediği, HALİS'in: KABAHAT BU KOMUTANLARDA BENİ GETİRMEDİLER. DAHA EVVEL İSTEDİM ÇOK DA GETİRMEDİLER BENİ. dediği, İLKER'in: Sağolun hocam dediği,

Tape No:6403 de kayıtlı 05.02.2008 saat:12.46 da HALİS S. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; HALİS'ın : Operasyonlar yerine bakan Genel müdür muavini dediği, İLKER'in: Hayır Şube operasyonlar grup müdürü dediği, HALİS'ın : Grup müdürü müdür o dediği,

Tape No:6404 de kayıtlı 05.02.2008 saat:12.46 da HALİS S. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; HALİS'ın: Operasyonlar yerine bakan Genel müdür muavini dediği, İLKER'in: Hayır Şube operasyonlar grup müdürü dediği, HALİS'ın : Grup müdürü müdür o dediği,

Tape No:6405 de kayıtlı 05.02.2008 saat:13.30da HALİS S. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; İLKER' in: Yani sizde çıkarsanız birde paşamda sizi arayacaktı dersiniz benim çok yakın referans olarak kullanabilirsiniz deyin tamam mı hocam,..Rahat sakin konuşun hiç şey etmeyin tamam. Bunda bir olumsuz durum yok inşallah başaracagiz bunu,Tamam bende burdan takip ediyorum yani hiç merak etmeyin. Benim onu şimdi aramama gerek yok. BELKİ ONUN BENİ ARAMASINI İSTEYECEĞİM dediği, HALİS'ın: Tamam dediği,

Tape No:6406 de kayıtlı 05.02.2008 saat:13.57'de HALİS S. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; HALİS'ın: Biz beyefendi ile görüştük dediği, İLKER'in: Tamam Ahmet beyle, Benide referans olarak söyleseydiniz dediği, HALİS'ın:Şimdi bize silistle gönderin derhal cevap verelim dediler. Çok teşekkür ettik. Sizin adınızada kendi adımızada biz onların yanında telefon açtık karşıya söyledik. Karşısıda 2 saat içinde silift mesajı ile gönderiyor dediler ve ayrıldık efendim dediği,

Tape No:6407 de kayıtlı 06.02.2008 saat:13.57'de YALÇIN? ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; ?İLKER'in: Ama yani bir ING varya Londra da orası biraz galiba soğuk bakıyor bu işe, anladın mı olayı. Orda yani problem İngiltere deki ... dediği,Yalçın'ın: Ama onlar zaten bu işi şey yapıyorlar, göndereceğiz diyorlar.dediği, İLKER'in:Bilmiyorum bana gelen bilgide öyle ters. Parayı yani İngiltere deki banka gönderirse burada herhangi bir pürüz yok.

2. İDDİANAMEDEN AYRINTILAR GELDİKÇE HABERİMİZE EKLENECEK...

 

SAiT EDİGE-Türkiye

Ayışığı ve Yakamoz'un ardından yapılması planlananlar Eldiven'de

İSTANBUL- Ergenekon'un 2. iddianamesine göre Ayışığı ve Yakamoz darbe planları başarılı bir şekilde gerçekleştirildikten sonra yapılması gerekenler "Eldiven" kodlu darbe planında yer aldı.

İddianamede "Eldiven" adlı darbe planının değişik başlıklarına yer veriliyor.

İddianamede "Eldiven" başlığının altında "1) Dahili Mutabakatın Sağlanması, 2) CMB Mutabakatının Sağlanması, 3) Yıpratma, 4) Hazırlık ve Geçiş, 5) TSK Türk Halkı Projesi" olmak üzere beş alt başlığın bulunduğu belirtiliyor.

İddianameye göre "Dahili mutabakatın sağlanması" ana başlığı altında; "1. Çekirdek Mutabakat (Komuta Kademesi)" başlığının altında; "Sürekli Koordinasyon" "Kurye Kullanılması" "Emekli Komutanlar" başlıklarının , 2. TSK Mutabakatı" başlığının altında; "İkna yöntemi-yaptırım" başlığının, 3. YAŞ'ın Şekillendirilmesi" başlığının altında; "İkna yöntemi-yaptırım" "Özkök-Yalman-Büyükanıt-Örnek" "Eruygur-Tolon-Karabay" "Ön Hazırlık-Koordinasyon İhtiyacı (General ve Kritik Albaylar)" alt başlıklarının bulunduğu yer alıyor.

Eldiven kod adlı darbe planının "Yıpratma" ana başlığı altında; "1. Siyasi Oluşumların Şekillendirilmesi" başlığı altında; "Sosyal Demokratlar" alt başlığının altında; "Öymen-Günay-Derviş-Sezer-Büyükerşen-Gürel-Öztürk" başlıklarının ,"Liberaller" alt başlığının altında; "Boyner-Hisarcıklıoğlu-Aygün" başlığının, "Milliyetçiler" alt başlığının altında "Ongun-Kesici" başlığının ,"Demirel ve Ecevit'in Olur'u" ve "Kurye Aracılığı ile Temas (Emekliler Olabilir)" alt başlıklarının yer alması dikkat çekti.

SAiT EDİGE-Türkiye

Paşalarla görüşen Dalan: "Sorumluluktan kaçan kurumlardan biri TSK"

İSTANBUL- Ergenekon'un 2. iddianamesinde darbeye zemin hazırlamak için yapılan darbe planlarının yanı sıra firari sanık Bedrettin Dalan'ın paşalarla yaptığı görüşmelerde TSK'nın sorumluluktan kaçtığını belirterek yapılabileceklerden bahsettiği anlatılıyor.

İddianamede, örgütün şüphelileri yasama ve yürütme organını cebren ortadan kaldırıp devlet idaresini antidemokratik yollarla ele geçirmek için öncelikle yukarıda belirtilen darbe planlarını hazırladığı ve devamında da bu darbe planlarını uygulamaya koyduğunun anlaşıldığı belirtildi.

Şüphelilerden Levent Ersöz ve Bedrettin Dalan'ın görüşmesine geniş yer verilen iddianamede, Dalan'ın Ersöz'e "en büyük sorumluluktan kaçan kurumlardan birisi maalesef sizin kurumunuz" dediği belirtildi. İddianameye giren görüşmede, Kıvrıkoğlu, Güreş, Büyükanıt ve Bir paşalarla görüştüğünü belirten Bedrettin Dalan, "Hepsine ülkedeki tehlikeyi anlatmaya çalıştım. Bir an evvel tedbir alınması gerektiğini söyledim" diyor. Doğan Güreş'in konuyu basite indirgediğini, 1.inci Ordu Komutanı Yaşar Büyükanıt'a tehlikeyi anlatmaya çalıştığını fakat anlatamadığını belirten Dalan'ın görüşmenin ilerleyen bölümünde, "Türkiye'de anadolu insanının zenginleşmesine müsaade edilmediği için Anadolu da fikir hareketi ve buna bağlı olarak aydınlanma çağının gelişmediğini, Avrupa da ise bu durumun tam tersi olduğunu ve bu nedenle Avrupa'da burjuvanın kralın elinden gücünü aldığını, cumhuriyeti ve demokrasiyi kurduklarını, fakat demokrasi ve cumhuriyeti asla sahipsiz bırakmadıklarını, bugün Amerika ve Avrupa'daki demokrasinin arkasında yüzde bir milyon o burjuvanın kontrolü olduğunu, Amerika'da Kennedy burjuvanın kontrolünden çıktığı için öldürüldüğünü söylediği, " kaydediliyor

Görüşmede Levent Ersöz'ün "başkanım ne yapalım, ihtilal mi yapalım" diye sorduğu, Bedrettin Dalan'ın da "ihtilal yapılsın demiyorum. Bir çözümü her zaman vardır. Almanya'nın nasıl kalkındığına bakalım" dediği belirtiliyor.

-TURGUT ÖZAL, TSK'NIN KARŞISINA POLİSİ DİKME PROJESİ BAŞLATTI-

Dalan'la Ersöz'ün görüşmesinde Turgut Özal'ın isminin geçtiği konuşmalarda dikkat çekiyor. Türkiye'de Turgut ÖZAL'ın Türk Silahlı Kuvvetlerinin karşısına polisi dikme projesi başlattığını belirten Dalan, bu proje kapsamında polise ağır silahlar verildiği ve bu projenin halen devam ettiğini savunuyor. 28 Şubat öncesi Çevik Bir'le konuştuğunu belirten Dalan, "TSK gücünün kıymetini bilmeli. Bu gücün kıymetini bilirse Dalan'da Rahmi Koç da Aydın Doğan da ona katılır. Elinden aslanlar gibi öper." Diyor

Bedrettin Dalan görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Mehmet Ağar ve Deniz Baykal'dan da bahsediyor. Ağar'ın tamamen kontrolünde olduğunu belirten Dalan, "Baykal tamamen uçuk. Zaten Moon tarikatının üyesi" şeklinde konuşuyor. İddianamede, Dalan'ın Ersöz'le görüşmesinin sonlarına doğru dönemin Genelkurmay Başkanına hakaret içerikli söylemlerde bulunduğu yer alıyor.

NURİ SOYLU-Türkiye

Ergenekoncuların 'Altınok' ilgisi

İSTANBUL- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon soruşturmasının iikinci iddianamesinde, Albay Hasan Atilla Uğur ile Keçiören eski Belediye Başkanı Turgut Altınok arasında yapılan telefon görüşmeleri dikkat çekiyor.

Ergenekon sanığı Albay Hasan Atilla Uğur, telefon konuşmalarında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek hakkında ağza alınmayacak sözler serf ediyor. İddianameye giren telefon kayıtlarına göre; Hasan Atilla Uğur'un Melih Gökçek ile ilgili Turgut Altınok'a, "Sana çok önemli şeyler söyleyeceğim. Seni çok sevdiğim için sevdiğimiz için bunları söyleyeceğim. Senin en büyük hedeflerinden bir tanesi. Bizce bu Melih denilen Pe?i alt etmek olmalı, yani bunu sakın aklından çıkartma. Tekrar söylüyorum; sen lütfen kulağını aç ve beni dinle. Şimdi bu pe ...k artık o herifin ismini söylemiyorum. O Pe..k denilen herif senle ilgili her tarafa dekikodu yapıyor. Her tarafta ama aklına neresi gelirse." dediği belirtildi.

Albay Hasan Attilla Uğur'un Turgut Altınok'a Melih Gökçek hakkında bilgiler verdiği görüşme sırasında ilginç diyaloglar dikkat çekiyor. Konuşmalarda Uğur'un Gökçek'in aday gösterilmemesi için her türlü çabanın gösterileceğini, Gökçek'in aday gösterilmesi halinde Altınok'un neler yapabileceğini öğrenmeye çalıştığı anlaşılıyor. Ayrıca görüşmelerde, Hasan Atilla Uğur ve Turgut Altınok'un Melih Gökçek'ten haber almak için çeşitli isimleri kullandıkları, gelen bilgileri de hemen paylaştıkları konuşuluyor.

Sinan Aygün, çok merak ettiği için masonluğa başvurmuş

İSTANBUL- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon soruşturmasının ikinci iddianamesinde, Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün ile ilgili ilginç bir bilgi de yer alıyor.

İddianamenin 1017. sayfasındaki değerlendirme yazısında, ATO Başkanı Sinan Aygün'ün, kendi ifadesinde masonluğa nasıl girdiğini anlattığı kaydediliyor. Buna göre, masonluğu 'çok merak ettiğini' söyleyen Aygün, 1991 yılında ismini vermek istemediği bir arkadaşı vasıtasıyla başvuru yaptığını, ancak başvurusunun reddedildiğini belirtiyor. Kamuoyunda buranın çok gizli bir birim olduğundan bahsedildiğini anlatan Aygün'ün, "bu yüzden kendisinin çok ilgisini çektiğini, bundan dolayı iki yıl sonra tekrar müracaatta bulunduğunu, müracaatının daha önce reddedildiğinden dolayı iki yıl beklemek zorunda kaldığını, ikinci müracaatında kabul olunduğunu ve 2-3 sene aralıklarla Ankara Mithatpaşa Caddesinde bulunan Locaya gittiğini, ancak kafasının sarmadığını, daha sonra istifa ettiğini, tamamının 35 derece olduğunu bildiği yapılanma içerisinde 2. dereceye kadar yükseldiğini, sonra bıraktığını, 1996 yılından itibaren ise herhangi bir ilgisinin ve alakasının kalmadığını.." söylediği belirtiliyor.

CİHAN-Türkiye

Mütercimler'den Sinan Aygün'e: Halk sana inanıp, güveniyor. Siyasette yer almak zorundasın

İSTANBUL- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon soruşturmasının ikinci iddianamesinde, Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün ile araştırmacı Erol Mütercimler arasındaki telefon konuşması da bulunuyor.

İddianamenin 1030. sayfasındaki değerlendirmede, Erol Mütercimler'in 10 Nisan 2008 tarihinde Sinan Aygün'le yaptığı telefon görüşmesindeki şu ifadelere dikkat çekiliyor: Mütercimler: "Siyasette yer almak zorundasın, bak durumundasın demiyorum, siyasette yer almak zorundasın. Onun için bu yeni yapı yapılanma ve siyasi parti, öyle bir mimari yapının dizaynı için düşünmelisin.. Senin durumundaki, senin gücündeki bir insan onu yapmalı ki, o zaman hani dışarıdaki bi takım insanlar, akademisyeni düşünürü, şuyu buyu da, o şemsiyenin altına girebilsin.. Geldiğin nokta ve popülariten buna son derece uygun.. Bu siyaset meselesinde, hani orda netleştiğin zaman, ne olur konuşalım. Gücüm ne yetiyorsa.. Halk sana çok inanıp güveniyor.. Önemlisin, çok önemlisin.. Bu akşam da izleyecem. Ali Kırca'ya da çok selam, sevgi ilet kendisine.."

NURİ SOYLU-Türkiye

'Ergenekon terör örgütlerini kendi amaçları doğrultusunda kullandı'

İSTANBUL- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon davasının ikinci iddianamesinde, Ergenekon'un, Hizbut Tahrir Terör örgütünü kendi amaçları doğrultusunda kullandığı belirtiliyor.

İddianamede, Ergenekon Terör Örgütü'nün Hizbut Tahrir Terör örgütünü kendi amaçları doğrultusunda yönlendirdiği ve kullandığı belirtiliyor. lİddianamede, Hizbut Tahrir'in Fatih Camii'nde gerçekleştirdiği Hilafet Devleti eylemine katılanlarla, Ergenekon tutuklusu bazı isimlerin bağlantıları anlatılıyor. Ergenekon-Hizbut Tahrir bağlantısını Neriman Aydın ile Kemal Aydın'ın sağladığı belirtilerek, Karargah Evleri'ne gittikleri tespit edilip tutuklanan 5 teğmenin de Hizbut Tahrir ile bağlantılı oldukları anlatılıyor. İddianamede, Ergenekon soruşturma kapsamında elde edilen örgütün yapılanmasına ilişkin belgeler, şahıslardan elde edilen deliller, dosya içeriğinde belirtilen bazı kişilere ait ifadeler, örgütün eylem şekilleri, değerlendirildiğinde terör örgütünün, Hizb-ut Tahrir Terör örgütünü kontrol altına alarak yönlendirmeyi amaçladığı tespit edilmiştir." denildi.

Şemdinli olaylarına karışan astsubaylar uyuşturucu ticareti ile ilgilenmişler

İSTANBUL- Ergenekon Terör örgütü ile ilgili 2. iddianamede 2005 yılında yaşanan Şemdinli olaylarında ismi geçen 2 astsubayın isimleri de yer alıyor.

Tanık Veysel Ş.'nin ifadelerine göre astsubaylar Özcan İ. ve Ali K. uyuşturucu ticareti ile ilgilendiklerini, yine 2005 yılında Hakkari'de korucubaşı olan şahsın PKK'lı olduğu gerekçesiyle evinin basıldığını ve bulunan uyuşturucunun kayıtlara geçirilmediği belirtiliyor.

Veysel Ş., ifadesinde şunları söylüyor;"Bu olayları Hakkari İl Jandarma Komutanlığında istihbarat görevlileri olan Özcan İ. ve Ali K.'nın yaptıklarını, emri de Tuğgeneral Erdal A.'dan aldıklarını, Tuğgeneral Erdal A.'ın uyuşturucu meselesi ile ilgili olarak Özcan İ. ve Ali K.'yı tehdit amaçlı Seferi Y.'ın yanına gönderdiğini, yanlarında giden Veysel ATEŞ'in bomba attığı için olayların patlak verdi."

Ergenekon soruşturmasının ikinci iddianamesi: Eski Jandarma İstihbarat Dairesi başkanı Levent Ersöz görev yaptığı yıllarda ziyaretçileri arasında Cem Uzan ve Sanatçı Çelik'de varmış

İSTANBUL- Ergenekon soruşturmasının ikinci iddianamesinde yer alan önemli isimlerden biri Eski Jandarma İstihbarat Dairesi başkanı Levent Ersöz'ün görev yaptığı dönemlerde ziyaretçileri arasında Cem Uzan ve Sanatçı Çelik dikkat çekiyor.

İddianamede yer alan Levent Ersöz'ün emir eri Murat. K. İfadelerine göre Ersöz'ü çok sayıda ünlü kişi ziyaret etmiş. Murat K. ifadesinde Levent Ersöz'ün yanında bulunduğu dönemde, Cem U., sanatçı Çelik, Turkcell Genel Müdürü bayan, Uludağ Üniversitesi rektörü Mustafa Y., Star Gazetesi Genel Müdürü'nün Levent Ersöz'ün yanına gelip gittiklerini söylüyor.

Murat K., Cem U.'nun görüşmeye her geldiğinde Levent Ersöz ile bir buçuk 2 saat kadar kaldığını belirtiyor.

ERDEM KAPLAN-Türkiye

Darbe öncesi ve darbe sonrası için 4 ayrı plan hazırlandı

İSTANBUL- Ergenekon soruşturmasının 2. İddianamesinde şüpheli komutanların "Cumhuriyet Çalışma Gurubu" ile birlikte darbe öncesi ve darbe sonrası için 4 ayrı darbe planı yaptığı ortaya çıktı. İddianamede, şüphelilerden ele geçirilen belgeler ışığında "Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod isimli 4 darbe planı yapıldığı anlaşılmıştır." deniliyor.

2. İddianamede şüpheli Şener Eruygur'un Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde "Cumhuriyet Çalışma Gurubu" ile birlikte darbe planlarını hazırladığı vurgulanıyor. İddianamede "Ergenekon terör örgütünün tespit ettiği hedefler doğrultusunda hareket eden bu gurubun,darbe öncesi ve darbe sonrası yapılacaklar için "Sarıkız", "Ayışığı", "Yakamoz" ve "Eldiven" kod isimli (4) ayrı darbe planı hazırladıkları anlaşılmıştır." Düşüncesine yer veriliyor.

Darbe planlarını inceleyen savcılar şöyle bir sonuç çıkarıyor: "Sarıkız" kod adlı darbe planının, darbe öncesi ülkede darbe zemini oluşturmak için yapılması gereken faaliyetleri "Ayışığı" ve Yakamoz" kod isimli darbe planlarının darbenin bizzat aktif olarak nasıl ve ne şekilde yapılması gerektiği yönünde çalışmaları, "Eldiven" kod isimli darbe planının ise darbe sonrası yapılacak faaliyetleri kapsadığı tespit edilmiştir."

Şüphelilerden ele geçirilen dijital evrak ve dükümanlar ışığında yapılan değerlendirmenin yer aldığı iddianamede şöyle deniliyor: "Şüphelilerin TSK'deki görevleri sırasında, askeri müdahaleyi gerçekleştirmek için yaptıkları planlarda zorunlu unsur olarak öngördükleri sivil şahısların ve üniversitelerin sokağa dökülerek, kargaşa ve kaos ortamı meydana getirmek yönündeki hedeflerine ulaşmak için, emekli olmalarına müteakip sivil toplum kuruluşları ile irtibata geçerek, bunların önemli bir kısmının yöneticisi konumuna geçtikleri ve bu oluşumları örgütün amaç ve stratejileri doğrultusunda yönlendirdikleri, böylece yasama ve yürütme organlarının ortadan kaldırılmasına yönelik askeri müdahaleye zemin hazırladıkları anlaşılmıştır."

Yahya Öylek-Türkiye

Ergenekon iddianamesiyle önem kazanan Şemdinli iddianamesinde çarpıcı ayrıntılar var

VAN- Meslekten ihraç edilen Savcı Ferhat Sarıkaya'nın hazırladığı Şemdinli iddianamesinde devletin içinde söz ettiği derin yapılanmaların açıklanan Ergenekon iddianamelerinde yer alması, Şemdinli iddianamesini önemli hale getirdi.

Türkiye'de 2007 yılından bu yana yürütülen Ergenekon soruşturması ve hazırlanan iddianamelerden sonra kimine göre Şemdinli, Ergenekon'un ilk ayağı, kimine göre mini bir Ergenekon, kimine göre de PKK'nın bir tezgâhı ve askerlerin tuzağa düşürülmesiydi.

Ergenekon iddianamelerinde devletin içinde örgütlenmiş bazı yapılanmalarının varlığı Savcı Sarıkaya'nın hazırladığı iddianamede kendini gösteriyordu. Salt bir olayın soruşturulmasından öte PKK terör örgütünün yapılanması, tarihi geçmişi ve bölgede yıllarca yapılan terörle mücadelenin anlatıldığı Şemdinli iddianamesi kimilerine göre bir akademik çalışma niteliğindeydi. Bu sebeple Şemdinli iddianamesinde geçen bazı çarpıcı bilgileri vurgulamakta yarar var.

TERÖRLE MÜCADELEDE BAZI KİŞİLER USÜLSÜZ TEŞVİKLER ALDI

Şemdinli iddianamesinde, terörle mücadelede 100 milyar dolar civarında birtakım rakamlar telaffuz edildiği, bunun içinde bölgede görev yapan güvenlik güçlerine ekstra ödenen birtakım ücretler, silâh, teçhizat ve malzemenin gideri legal kalemlerin yanı sıra hassas durumu istismar eden odakların usulsüz ve kanuna aykırı olarak elde ettikleri illegal teşviklerin yer aldığı ifade ediliyor.

Bu ödemelerden legal ve illegal herkesin faydalandığı, bu durumunu bölgenin maddi gönencinin sağlanmasında bir politika olarak da benimsendiği hatırlatılarak, zamanla yanlışlığının farkına varılmasına rağmen bu politika kendi taraftar kitlesini oluşturduğundan geri dönüşü olmadığının altı çiziliyor.

Türkiye'de terörün liberal ekonomiye geçiş sürecinde yaygınlaşması toplum içerisinde, bürokraside ve siyasette "köşeyi dönme mantığı"nın yaygınlaşması ile birlikte olduğu vurgulanıyor.

Liberal ekonomik sistem içerisinde bazı şahısların ve odakların rantçı yaklaşımlar içerisinde olan bu odakların deşifre edilip sistem içerisinde adaletin karşısına çıkartılması olduğu kaydediliyor.

PKK TERÖR ÖRGÜTÜ SALT BİR GÜVENLİK SORUNU OLARAK ALGILANDI

İddianamede, "Terörle mücadelede 30 yılı aşkın geçirilen bir sürede siyasî otoritenin sorumluluk almaksızın salt güvenlik güçlerini sorumlu kılma anlayışının sivil otoritenin dışındaki bazı odaklara siyasî güç sağladığı da bir gerçektir. Ancak bölgede terör ve asayiş bozukluğu PKK terör örgütü ile başlamadığı gibi bu durum devletin bölgeye yönelik bilinçli bir tercihi de değildir. Bölgedeki siyasî karışıklıkların geçmişine bakıldığında Cumhuriyet'ten önce ekonomik ve sosyal imtiyazlarını kaybeden aşiret reislerinin ve beylerin isyan dalgalarına önderlik ettiği görülmektedir" deniliyor.

Bölgeye aktarılan kaynakların önemli bir bölümünün aslında bölgede etkin olan ağaların ve beylerin eline geçtiği, bu durum bölgeye has olmaktan çok Türkiye'nin genelinde yaygın olan kamu kaynaklarının denetlenememesinden kaynaklandığı işaret ediliyor.

"TERÖR NASIL ÇÖZÜLÜR?"

Bölgede yaşanmakta olan terör olaylarının ancak bölgenin siyasî, ekonomik, sosyal, kültürel yapısının ıslah edilmesi ile birlikte olacağı belirtilerek, bu yapının ıslah edilmesi halinde örgütün tüm gücüne rağmen terörün sona erdirilmesi çok kolay bir iş haline geleceği vurgulanıyor.

Yüzyıllardır akrabalık ilişkileri içerisinde harmanlanan Suriye, İran ve Irak'taki yapılar büyük ölçüde Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğusu ile benzerlik taşıdığı altı çizilerek, bölgeye yönelik çözümlerin buraları da içine alacak bütüncül projeler üretmeksizin mümkün olamayacağı belirtiliyor.

Devletin Kuzey Irak yönetimiyle işbirliği içine girmesi ve bu son politikanın bu stratejinin izlendiğini gösteriyor.

"JİTEM ADINA FAALİYET GÖSTEREN İTİRAFÇILAR MENFAAT ÇETELERİ DOĞURDU"

İddianamede, 1990'lı yıllarda JİTEM adına faaliyet gösteren bazı güvenlik görevlilerinin terörle mücadele kapsamında sadece yer gösterme ve bilgi verme ile sorumlu olması gereken şahıslar ile ortak operasyon geliştirme gibi faaliyetler içerisine girdiği belirtiliyor.

İtirafçı olarak örgütten ayrılan ve şahıslar içerisine düştükleri bunalımın, ekonomik kaygıların ve can korkusunun sebebiyle kamu görevlileri ile ortak işler içerisinde yer alarak menfaat çeteleri ortaya çıkardığı ifade ediliyor. Buna PKK itirafçısı ve JİTEM adına cinayet işleyen Abdulkadir Aygan örnek gösteriliyor.

ÇATIŞMALI DÖNEMLERDE KANDAN VE GÖZYAŞINDAN ÇIKAR TEMİN EDENLER ORTAYA ÇIKTI

Şimdi yürütülen Ergenekon soruşturması ve iddianamelerin özeti olarak Şemdinli iddianamesinde geçen şu çarpıcı bilgiler özeti olarak görülebilir: "Bu tür şahıslar kendi faaliyetlerini haklı kılan ideolojiler de üreterek şebekeleşebilirler. Böylesi yapılar genelde çatışmalı dönemin ürünüdür. Çatışmanın toz dumanı içerisinde ise çoğu zaman masum kavramlar anlamını yitirir. Kaos içerisinde kandan ve gözyaşından şahsi çıkar temin etmek arayışında olanların ortaya çıktığı görülür. Bu fırsatçı kişiler veya zihniyet ideoloji ile örgütledikleri şahsî menfaatlerini garanti altına almanın yolunu her dönem bulmuşlardır. Kan ve gözyaşı üzerinden politika üreten ve menfaatlerini temin için devletin bütün mekanizmasını kullanmaktan çekinmeyen güçlerin birtakım üst makamlara gelmesi halinde ise devletin bekası için son derece tehlikeli bir durum ortaya çıkabilir. Kendi ideolojik mantığı içerisinde makul sebeplerini zaten hazırlayan bu grup menfaatleri icabı kendilerini uluslar arası güç odaklarına pazarlamaktan çekinmez. Gerçekte ne olup bittiğini bilen ve sesi çok çıkan bu grup medyanın da etkisi ile kamuoyunda 'kahramanlar' olarak algılanırken aşağıda ise bunların tetikçiliğini yapan bir takım kişiler devletin bekasına hizmet ettikleri düşüncesindedirler"

"DEVLETTEKİ GİZLİ DERİN YAPILANMASI III. SELİM DÖNEMİNDEN BU YANA VARDIR"

Türkiye geçmişten bu yana sıkça söz ettiği ve bir dönem Susurluk; bugün ise Şemdinli olayları ile yeniden üzerine konuşulan bir gizli yapılanmanın varlığını tartışıldığı belirtilerek, bu yapılanmanın aslında III. Selim'den beri devlet mekanizması içerisinde faaliyette olduğu kaydediliyor.

Bu bilgiler şu ifadelerle devam ediyor: "Bu derin yapılanma kimi zaman devletin emrinde kimi zaman ise uluslararası grupların emrinde olduğundan söz edilmektedir. İçerisindekilerin kendilerini devletin gerçek sahipleri olarak gördükleri bu çevreler -geçmişte olduğu gibi- bugünde menfaatlerinin uzlaştığı noktalarda işbirliği içerisinde olmuşlardır. Günümüzde olduğu gibi menfaatlerin çatışmaya düştüğü dönemlerde ise farklı grupların kendilerine has üslupla birtakım operasyonlar gerçekleştirdikleri ve birbirlerini tasfiye etmeye uğraştıkları görülmektedir. Bu gruplardan kimisi bürokrasideki üstünlüğünü kullanırken kimisi de demokratik mekanizmaları kullanmaktadır."

KİTABEVİNİN BOMBALANMASIYLA GÜVENLİK KAOSU OLUŞTURULARAK SİYASİ OTORİTE BASKI ALTINA ALINMAK İSTENDİ

Şemdinli'de Kitapevi'nin bombalanması ile birlikte ise arzu edilen patlama ve çatışma ortaya çıktığı belirtilerek, bu eylemlerin devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü hedef almasından öte bilinçli bir provokasyonun sonuçlarından yararlanmak amacına hareket ettiği vurgulanıyor.

Sarıkaya, bombalama olayını 4 sebeple yapılmış olduğunun altını çiziyor, Sarıkaya göre, "1 - Bu olayla, kültürel kimliğin üzerine inşa edilen siyasî kimliğin duyarlı hale getirilmesi, böylece toplumun rahatlıkla eyleme çekilebileceği ortamın sağlanması amaçlandı. 2 - Duyarlı hale gelen siyasî kimliğin tehdit algısı -gerçekte olduğundan daha fazla- abartılarak devletin şiddetli önlemlere başvurmasının yolunun açılması istendi. 3 - Bölgedeki idarî sisteme olağanüstü yönetim araçlarının hakim olmasının sağlanması, bölgedeki güvenlik kaosunun siyasî otorite üzerinde baskı unsuru olarak kullanılmasının yolunun açılması amaçlandı. 4 - Türkiye'nin temel politik yönelimlerinin (modernlik projesi, AB süreci) akamete uğratılması ve merkezdeki siyasî/bürokratik yönetim elitinin güç ve yerlerini muhafaza etmesi amaçlanmıştır"

SAVCI "PERDE GERİSİNDEKİLER DEVLETİN BEKASI İÇİN ORTAYA ÇIKARILMALI" DEYİNCE GÖREVDEN ALINDI

Olayların gelişimine ve olup bitenlere bakıldığında iç içe halkalardan oluşan bir zincirleme reaksiyon mekanizmasının - yasadışı yapılanmanın - medyada ifade ediliş şekliyle çetenin kurulduğu anlaşıldığı vurgulanıyor.

Bu tür yapılanmalarda her zaman için operasyonun arkasındaki isimlerin gizli tutulmaya çalışıldığı, kendilerine ulaşılamadığı, dönemin yargı ve devlet otoritelerinin, çoğu zaman bu tür yapılanma ve oluşumlar hakkında etkin bir soruşturma yapamadığı kaydediliyor.

Savcı, "Bu tür yapılanmaların ortaya çıkarılması ve hukuk devleti gereklerinin tesisi beklentilerinin yoğunlaştığı, bu nedenle halkanın ilk zincirinde olanlar yani Astsubaylar Ali Kayave Özcan İldeniz ile eski PKK'lı Veysel Ateş'in yanı sıra yapılanmanın perde arkasındakilerin de deşifre edilmesi ve bu yönlü niyetlerin akamete uğratılması devletin bekası ve siyasî istikrar için elzemdir" diyerek bu durumun altını çiziyor.

Savcı son olarak bölgede kimlikler üzerine açıktan ve gizli gerçekleştirilen operasyonlar vatandaşlarda devlete ve siyasî iktidara karşı güvensizlik duygusu ortaya çıkarttığına işaret ediyor. Bu operasyonların süratle deşifre edilerek kamuoyuna afişe edilmesi gerektiği ve bu tür olayların Türkiye'nin karşısına uluslararası her zeminde bir utanç tablosu olarak çıkartılmakta ve böylece ülkemiz tecrit edildiği vurgulanıyor.

OLAYIN GEÇMİŞİ

Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde Kasım 2005 yılında PKK eski hükümlüsü Seferi Yılmaz'a ait Umut Kitabevi'nin bombalanma olayına karışan 2 asker ve 1 PKK itirafçısının karıştığı bombalama olayında 1 kişi ölmüş, 1 kişi yaralanmış, devamında çıkan olaylarda yine 1 kişi ölmüş, 4 kişi yaralanmıştı.

Olaylardan sonra dönemin Van Savcısı Ferhat Sarıkaya tarafından hazırlanan iddianamede haklarında Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne dava açılan astsubaylar Ali Kaya, Özcan İldeniz ve PKK itirafçısı Veysel Ateş yargılama sonunda 39'ar yıl 10 ay ve 27'şer gün hapis cezasına çarptırılmıştı.

Savcı Sarıkaya, iddianamede dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve bazı üst düzey komutanlara suçlama yapması üzerine, HSYK tarafından görevden alınmıştı.

Temyize götürülen Şemdinli davası Yargıtay tarafından bozularak dosya Van Askeri Mahkemesi'ne gönderilmiş ve yargılamaya baştan başlanmıştı.

Ümit Pıtır-Türkiye

Mersin'de Kuvayı Milliye Derneği'nin silahlı yemini ve bayrak yakma 2. Ergenekon iddianamesine girdi

MERSİN- Kuvayi Milliye Derneği Başkanı Emekli Albay Fikri Karadağ'ın Mersin'de bir düğün salonunda düzenlenen üyelik kabul töreninde, Kuran-ı Kerim ve (3) tabanca üstüne el basması ve Türk bayrağının yakılması olayı 2. Ergenekon Terör Örgütü İddianamesi'nde yer aldı.

Görüntülerinin televizyonlarda yayınlanması ile Türkiye gündemine oturan silahlı yemin töreni iddianamede, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama başlığı altında yer buldu. ETÖ'nün Mersin'i üs seçerek bir Türk-Kürt savaşı çıkarmak için yaptığı faaliyetler iddianamede yer alıyor.

Fikri Karadağ'ın "Türk anadan ve Türk babadan doğmuş, soyunda dönme olmayan Türkoğlu Türküm ben bu uğurda ölmek var öldürmek var" cümleleri iddianamede yer alırken, Kuvayı Milliye Derneğinin kuruluş bildirgesine de iddianamede dikkat çekiliyor.

"Devletimiz (d) (dinci, dönme) takımı tarafından yönetilmekte Türk milleti kendinden olan Türk soylu yöneticilere kavuşabilme özlemi duymaktadır. Hıyaneti vataniye kanunun zamanı geldiğinde yürürlüğü konulması için çalışılacaktır. 11 Kasım 1938'den bugüne kadar ihanet eden her şahıs kurum ve kuruluş hesap verecektir, vatan mutlaka korunacak, millet daima büyüyerek sonsuza kadar yaşatılacaktır. Zira kendisinin bu uğurda feda edecek çok vatan evladı vardır." şeklindeki dernek bildirgesine dikkat çekiliyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber