Tutuklu KESK yöneticileri tehliye edildi
Terör örgütü PKK'nın lehine faaliyette bulundukları gerekçesiyle aralarında KESK yöneticileri ve üyelerinin de bulunduğu tutuklu yargılanan 22 sanığın tahliyesine karar verildi.
İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, Cumhuriyet Savcısı, tutuklu sanıklardan 7'sinin tahliyesine, diğer sanıkların ise tutukluluk durumlarının devamına karar verilmesini istedi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının benzer yönde bir soruşturması olduğunu belirten Cumhuriyet Savcısı, ilgili soruşturma dosyasından sanıklarla ilişkin belgelerin örneklerinin, KESK ve Eğitim-Sen'den de Diyarbakır'da 16-18 Ocak 2009'da yapıldığı iddia edilen toplantıya ilişkin belgelerin gönderilmesini talep etti.
AVUKATLARIN SAVUNMALARI
Duruşmada daha sonra avukatların, sanıkların tutukluluk durumuna ilişkin savunmalarına geçildi.
Sanık avukatlarından Ergin Cirmen, Türkiye'de devletin bazı organlarının memurların örgütlenmesini hiç bir zaman istemediğini, kamu çalışanlarının haklarını aramasının değil "memurluk" yapmalarının beklendiğini öne sürdü.
Sanıkların 6 aya yakın süredir tutuklu bulunduklarını ve bu nedenle büyük bir mağduriyet yaşadıklarını kaydederek şunları söyledi:
"Ancak bence en büyük mağduriyeti hukuk devleti almıştır. Ben bu iddianamede 12 Eylül ruhunun gezindiğini görüyorum. Bir kişinin evinde yasaklanmış bir kitabın bulunması suç değildir. Ancak yasak kitap bulunması iddianamede yer almıştır. Yasak kitap bulundurmak yıllarca Türkiye'nin kabusuydu. İnsanlar Nazım Hikmet'in kitaplarının evinde bulunmasından endişe duymuşlardı ama artık devletin tepesinde bile Nazım Hikmet'in ismi anılmaya başlandı."
TRT 6'nın 24 saat Kürtçe yayım yaptığını kaydeden Cirmen, "Geçmişte Kürtçe bir dilin olmadığı söyleniyordu. Bugün bu noktaya gelindi " şeklinde konuştu.
Sanık avukatlarından Emin Aktar, Diyarbakır Barosu başkanı olduğunu kaydederek, "Sanıkların 16-18 Ocak 2009 tarihlerinde Eğitim-Sen'de gizli bir toplantı yaptıkları öne sürülüyor. Diyarbakır'da bir toplantı yapsak hemen bir sivil ekip otosu gelir. Bu nedenle böyle bir toplantıdan Emniyetin bilgisinin olmaması ve söz konusu yerde yasadışı toplantı yapılması mümkün değildir" dedi.
Sanık avukatlarından Öztürk Türkdoğan ise İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı olduğunu kaydederek, "İddianamede defalarca 'sözde' ifadesi kullanılmış. İnsan haklarından söz ederken de 'sözde' denilmiş. Öncelikle bu bizi son derece üzdü" dedi. İHD'nin yasal bir kuruluş olduğunu kaydeden Türkdoğan, sanıklardan bir bölümünün İHD üyesi olduğunu, bu kişilerin dernek faaliyetlerinin de yasadışı örgüt faaliyeti gibi yorumlandığını iddia etti.
KARAR
Mahkeme heyeti, tutuklu tüm sanıkların tahliyesine karar verdi ve sanıklar için yurtdışına çıkış yasağı koydu.
Mahkeme heyeti ayrıca Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'ne, KESK ve Eğitim-Sen Genel Merkezlerine yazı yazarak, iddianamede belirtildiği şekilde Bağlar Belediyesi toplantı salonu ile Eğitim-Sen Diyarbakır Şubesi'nde 16-17-18 Ocak 2009 tarihlerinde toplantı yapılıp yapılmadığının sorulmasına karar verdi.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca 28 Mayısta bazı KESK yönetici ve üyelerine yönelik operasyon başlatılmıştı. Terör örgütü PKK'nın amaçlarına uygun faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin ülke düzeyinde aynı çizgide eylem ve faaliyetlerde bulunması için koordinasyonun "KCK/TM (Kürdistan Demokratik Topluluğu/Türkiye Meclisi) tarafından sağlandığı kaydedilmiş, sanıkların da KCK/TM koordinesinde Demokratik Emek Konfederasyonunun (KCK/TM-DEK) içinde örgütlendikleri ileri sürülmüştü.
İddianamede, 22'si tutuklu 31 zanlının, terör örgütüne üye olmak suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edilmişti.
-"ANLAMLI BULUYORUZ"
KESK Genel Başkanı Sami Evren, tutuklu bulunan sanıkların tümünün serbest bırakılmasını anlamlı buldukların söyledi.
Evren, davanın Türkiye'de örgütlenme özgürlüğü tartışmalarını yeniden gündeme taşıdığını kaydetti. "Meşru örgüt, yasal örgütün ne anlama geldiği bu davada daha da anlaşılır hale geldi" diyen Evren, "Arkadaşlarımızın serbest bırakılmalarını, haksız tutuklamanın sona ermesini anlamlı buluyoruz. Yalnızca örgütümüz açısından değil sendika ve demokrasi mücadelesi açısından da anlamlıdır. Arkadaşlarımızın yargılamanın ilerleyen dönemlerinde de beraat edeceklerine inanıyoruz"dedi.