Ucuz yaşamla evde % 20 tasarruf edin

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 13 Şubat 2010 18:28, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Ankara Ticaret Odası'nın (ATO) "Ucuz Hayat" raporunda, küresel ekonomik krizin etkilerini azaltmak için ucuz yaşam formülleri uygulayan şirketlerin aylık giderlerinde yüzde 50'ye varan oranlarda, vatandaşın ise yüzde 20-30 oranında tasarruf sağladığı belirtildi.

ATO tarafından hazırlanan "Ucuz Hayat" raporuna göre, ekonomik kriz Türk halkının yaratıcı zekasını geliştirdi.

Geçim sıkıntısı çekmesi nedeniyle akla hayale gelmeyecek "ucuz yaşam formülleri" üreten vatandaş, elektrikten doğalgaza, akaryakıttan gıdaya kadar her alanda tasarruf yapmanın bir yolunu buldu.

Özellikle tasarruf konusunda mucizeler yaratan ev kadınları, marketlerdeki indirimleri yakından takip ederek, raf ömrü dolmak üzere olan tavuk, süt, yoğurt, salça, ketçap, meyve suyu, bisküvi gibi ürünleri yarı fiyatına satan marketlere gidiyor.

Marketlerde önce "promosyonlu" ve "indirimli" ürünler ile "Ne alırsan 1 lira" reyonlarına bakan kadınlar, sebze-meyve pazarına da, fiyatların daha düşük olduğu akşam saatlerinde gidiyor, giysi alışverişini sezon sonuna bırakıyor, saçını evde kendisi boyuyor, manikür-pedikür, ağda gibi kişisel bakımlarını evde yapıyor, çamaşır makinesinden boşalan deterjanlı suyla önemsiz çamaşırlar ile elde yıkanması gereken çamaşırları ya da balkonu yık ıyor, durulama suyunu da yerleri silmede ya da tuvalet temizliğinde kullanıyor.

Şofben veya kombiden sıcak su gelene kadar akan soğuk suyu biriktiren kadınlar, çamaşır makinesini düşük ısıda çalıştırıyor, çamaşırı nemliyken ütülüyor, daha ucuz olduğu için kırık yumurta, kırık peynir, k ırık pirinç alıyor, sağlığını riske atarak kızartma yağını birkaç kez kullanıyor, kış yiyeceklerini yazdan hazırlıyor, salça, turşu, reçel gibi yiyecekleri satın almak yerine evde yaparak ucuza getiriyor, sütü, kapıdan alıyor, yoğurdu kendisi yapıyor.

Elektrik, su ve yakıt giderleri ailelerin bütçesinde kiradan sonra en önemli yeri tutuyor. Tasarruf yapan aileler, aydınlatmada floresan lamba ya da az enerji tüketen tasarruflu ampullere yöneliyor.

Televizyon izlerken ışığı kapatan vatandaş, saçını, fön makinası yerine havlu ile kurutuyor, kimi aileler de günün belli saatlerinde indirim imkanı sağ layan "akıllı sayaç" kullanıyor, çamaşır ve bulaşık makinasını 22.00-06.00 saatleri arasında çalıştırarak yüzde 55 civarında tasarruf sağlıyor.

Rapora göre, özellikle kış aylarında yakıt masrafları ailelerin bütçelerine ağır bir yük getiriyor.

Konutlarda ısı yalıtımı yaygınlaşıyor, tüm aile bireylerinin işe ya da okula gittiği zamanlarda evlerde kombiler kapatılıyor ya da iyice kısılıyor, kullanılmayan odaların radyatörleri tamamen kapatılıyor ve sobalı evde oturan alt gelir düzeyindeki vatandaş ise sokaklardan odun parçaları, sebze-meyve kasaları, karton kutu, gazete toplayıp yakacak yapıyor.

Yemeğini ve çayını soba üzerinde pişiren vatandaş, sobada ısıttığı suyla yıkanıyor, yazın suyu güneşte ısıtıyor, pencerelerine naylon, kapı kenarlarına sünger yapıştırarak ısı izolasyonu yapıyor, özellikle sanayideki işyerlerinde ısınmak için pet şişe ve eski otomobil lastiği yakılıyor.

Raporda, geçim sıkıntısının tasarruf yapmaya zorladığı ailelerin dikkat ettiği diğer hususlar da şöyle sıralandı:

"-Vatandaş marketlerin indirimlerini sıkı bir şekilde takip ediyor.

-Emekli vatandaşlar marketleri tek tek dolaşarak fiyat araştırması yaparken, dolaşmaya vakti olmayanlar indirim kataloglarına bakıyor. İndirimleri yakından takip ediyor.

-Pek çok tüketici, marketlerin kapıdan kapıya servis araçlarını tercih ediyor.

-Yakıt giderlerini kısmak isteyen aileler internetten market alışverişi yapıyor.

-Ucuz elektronik eşya almak isteyen tüketiciler elektronik market zincirlerinin indirimli açılışlarında geceden sıraya giriyor.

-Tüketiciler marketlerin verdiği indirim kartlarına rağbet gösteriyor. Kiminin cebinde birkaç tane market indirim kartı bulunuyor.

-Marketler, alım gücü düşük müşterileri için kendi isimlerini taşıyan ucuz ürünlere de raflarında geniş yer veriyor.

-Meyve suyu, süt, ayran, peynir, zeytin, kuruyemiş, çikolata, kraker, gofret, kek, bakliyat, makarna, sıvı yağ, margarin, baharat, salça, ketçap, mayonez, sirke, çay, küp şeker, toz şeker, bal, reçel, pekmez, puding, un, salam, sucuk, deterjan, çamaşır suyu, yumuşatıcı, yüzey temizleyici, koku giderici, temizlik bezi, bulaşık süngeri, tuvalet kağıdı, kağıt havlu, kağıt peçete, kağıt mendil, şampuan, duş jeli gibi pek çok ürün artık market markalı olarak da satılıyor. Dar gelirli vatandaşlar da markalı ürünler yerine organize perakende mağazaların kendi isimleriyle fason olarak yaptırdıkları bu ürünleri kullanıyor.

-Kalabalık aileler, belediyelerin ürettiği ucuz ekmeği tercih ediyor.

-Kimileri "halk ekmek" büfeleri önündeki uzun kuyruklara girerken, kimileri de ucuz bayat ekmek satan fırınlara yöneliyor.

-Sürekli artan akaryakıt fiyatları karşısında bocalayan vatandaş, akaryakıt giderlerini paylaşmak için, işyeri aynı güzergahta olan yol arkadaşları buluyor.

-Benzin masrafları ile baş edemeyen sürücüler araçlarına LPG taktırıyor. Dolayısıyla, araçlarda LPG kullanımı giderek artıyor.

-Kimileri mecbur kalmadıkça otomobilini kullanmıyor. İşine servisle ya da toplu taşım araçlarıyla gidiyor. Bazıları ise otostop yapıyor.

-Bazıları da marketlerin servis araçlarına müşteri gibi binerek kaç ak yolculuk yapıyor.

-Dar gelirli vatandaş, bütçesinden sinemaya pay ayıramayınca, sinemayı eve taşıyor. Sinema biletine vereceği parayla 5-6 adet korsan DVD-VCD satın alarak ya da internet sitelerinden film indirerek evinde izliyor.

-Müziksever vatandaşlar da kaset ve CD'ye para vermek yerine, yine internet sitelerinden müzik parçaları indirmeyi tercih ediyor.

-Vatandaş ücretsiz olduğu için satılık otomobil, satılık ve kiralık ev gibi ilanlarını gazetelere değil bu amaçla kurulmuş internet sitelerine veriyor.

-Özellikle öğrenciler, internete para ödememek için, ücretsiz olarak bağlanabileceği alışveriş merkezlerine gidiyor.

-Bütçesini denkleştirmeye çalışan alt gelir grubu "bit pazarı", orta gelir grubu ise "sosyete pazarı"nın yolunu tutuyor.

-Orta gelir grubu ise giysi, çanta ve ayakkabı gibi ihtiyaçlarını karşılarken markalı ürünler yerine, sosyete pazarlarında satılan taklit ürünleri tercih ediyor. Outlet ve spot mağazalar da orta gelir grubunun alışveriş yaptığı yerler arasında yer alıyor.

-Vatandaş, kozmetik, temizlik ürünleri ve kuru gıdada, ambalajlı ve markalı ürünler yerine daha ucuz olan açık ürünleri tercih ediyor.

-Vatandaş, açık parfüm, açık bulaşık deterjanı, açı k çamaşır deterjanı, açık çamaşır suyu ve açık şampuan gibi ürünler alıyor.

-Kemer sıkan vatandaş, et, kıyma, pastırma gibi pahalı gıdalardan gramla alıyor.

-Vatandaş, eski ya da modası geçmiş giysilerini ve ayakkabıların ı çöpe atmak yerine tamir ettirerek ya da modelini değiştirerek kullanmaya devam ediyor.

-Alt gelir grubundaki vatandaşlar eski kazakları bile söküp paspas, elbezi, lif örerek değerlendiriyor.

-Kaçık çoraplardan bulaşık bezi, eski tişört, atlet, havlu ve çarşaflardan toz bezi ya da yer bezi yapılıyor.

-Köyü ile bağını koparmayan düşük gelir düzeyindeki ailelerin kışlık erzakı memleketten geliyor.

-Sofraya kırmızı et koyamayan, beyaz et ya da sakatat alıyor.

-Zeytinyağı yerine mısır özü ya da ayçiçeği yağı, damacana su yerine çeşme suyu kullanıyor.

-Çocuğuna hazır mama alamayan pirinç unundan mama yapıyor.

-Kira giderini karşılamakta zorlanan çiftler aile büyüklerinin yanına taşınıyor ya da aile büyükleri evlerini kapatıp çocuklarının yanı na taşınıyor. Aile b üyüklerinin emekli maaşı da haneye ek gelir olarak giriyor.

-Büyük şehirlerde, bekarlar aynı evi paylaşıyorlar. Böylece kira, elektrik, su ve doğal gaz faturaları hafifliyor.

-Ev kiralanırken kombili, kapıcısız ve asansörsüz olanlar tercih ediliyor.

-Dar gelirli vatandaş, grip, nezle, soğuk algınlığı için doktora gitmek yerine bitki çaylarıyla, şifalı otlarla ya da ucuz ve bilindik ilaçlarla kendi kendini tedavi ediyor.

-Çocuğunun dişini kendisi çekiyor.

-Çocuğuna okul harçlığı veremeyen alt gelir düzeyindeki aileler ise "beslenme çantası" dönemine geri döndü. Pek çok dar gelirli aile çocuğuna harçlık vermek yerine sandviç hazırlıyor.

-Okul kitaplarını alamayan aileler, bir üst sınıftaki öğrencilerin kullanılmış kitaplarını istiyor ya da ikinci el kitap ders kitabı satın alıyor.

-Dar gelirli çiftler düğün yerine sade bir nikah töreni ile dünya evine giriyor. Düğünü evde ya da apartmanın bahçesinde yapıyor. Çiftler balayı yerine memleketlerine gidiyor.

Rapora ilişkin değerlendirmelerde bulunan ATO Başkanı Sinan Aygün, her gelir düzeyinden vatandaşın ekonomik sıkıntılar nedeniyle tasarrufa yöneldiğini belirterek, şirketlerin uyguladıkları tasarruf yöntemleriyle aylık giderlerini yüzde 50'ye varan oranlarda, vatandaşların ise yüzde 20-30 oranında düşürdüğüne dikkat çekti.

Global ekonomik kriz nedeniyle özellikle işini kaybeden aile bireylerinin, daha çok tasarruflu davranmaya yöneldiğini, bunun yanı sıra orta ve dar gelirli vatandaşların ve hatta şirketlerin bile akıl almaz tasarruf yöntemlerine başvurduğunu söyleyen Aygün,"Krizler yaşam kalitemizi düşürdü" dedi.

Halkın global ekonomik krizi tasarruf yaparak aşmaya çalıştığını ifade eden Aygün, şunları söyledi:

"Sadece vatandaşlar değil, şirketler de masraf kısmak için ciddi önlemlere başvurdular. Şirketlerde de iki telefondan biri kapatıldı. Pahalı kiralar anlaşma yoluyla indirildi ya daha ucuz yerlere taşınıldı. Hizmet sektöründe çalışanların önemli bir bölümü de, ofisleri kapatıp, evleri ev ofis şekline dönüştürdü. Küçük şirketlerin sekreter çalıştı rmaya bile gücü yetmiyor, şirket sahipleri sekreterden vazgeçip telefonlara kendi bakıyor, temizliğini, çayını, ayak işlerini yine patron üstleniyor. Deterjan, kağıt havlu, hijyenik maddelerden önemli miktarda tasarruf sağlanıyor. Şirkete ucuz kredi sağlamak için ticari kredi yerine tüketici kredisi tercih ediliyor. Aylık yüzde 2.5 gecikme faizi ödemek yerine banka kredileri kullanılarak vergi borçları kapatılmaya çalışılıyor. Güç ekonomik şartlarda artık devir hesap devri."

Global kriz paniğinin atlatılmaya başlandığını, şirketlerin de buna paralel olarak normalleşme sürecine girmeye başladığını belirten Aygün, Türk halkının ve özel sektörünün ekonomik krizleri kendi yöntemleri ile aşmay ı başardığını, bu kez de başaracağına inandığını ifade etti. Aygün, 2010 yılıyla birlikte hissedilir bir düzelmenin ortaya çıkacağını kaydetti.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber