Arınç: HSYK oylaması ile ilgili hiçbir endişe taşımıyoruz

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 05 Mayıs 2010 18:57, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Uganda'nın kalkınma çabalarına doğrudan yatırımlarla katkıda bulunmak istediklerini söyledi.

Arınç, Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) tarafından Rixos Otel'de düzenlenen ''Türkiye-Uganda Ticaret ve Yatırım Forumu''nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Afrika ülkelerine yaklaşımının fevkalade dostane olduğunu, 5 yıldan bu yana Afrika ile ilgili çalışmalar yaptıklarını ve 30 büyükelçilik açtıklarını ifade etti.

1 Mart 2010 tarihinde de Uganda'nın başkenti Kampala'da Türk Büyükelçiliğinin göreve başladığını hatırlatan Arınç, Afrika ülkeleriyle Türkiye arasında hem siyasi dayanışma hem de büyük bir dostluk bulunduğunu, bu dayanışma ve dostluğun ticari alanda da güçlü bir işbirliğine dönüşmesini arzu ettiklerini dile getirdi.

Uganda'nın, bulunduğu coğrafi konum, halkı, kültürü ve geçmişiyle Türkiye'ye dostane ilişkiler düşünen ve bunu geliştirmek isteyen çok önemli bir ülke olduğunu söyleyen Arınç, ''Öncelikli olarak Uganda ile birlikte diplomatik ilişkilerimizin başlatılmış olmasını fevkalade olumlu buluyorum. Şu anda Uganda'nın Tahran büyükelçisi Türkiye'ye akreditedir. Bugün Sayın Cumhurbaşkanımız ile yapılan görüşmelere ben de katıldım. Umarım ki Uganda, Ankara Büyükelçisini en kısa zamanda atayacaktır ve Türkiye Uganda'ya her konuda destek olacaktır'' diye konuştu.

-TÜRKİYE'NİN BM GÜVENLİK KONSEYİ DAİMİ OLMAYAN ÜYELİĞİ-

Uganda ile Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Daimi Olmayan Üyeliği konusunda da dayanışma içinde olduğunu bildiren Arınç, Türkiye'nin üyeliği söz konusu olduğunda Afrika ülkelerinden sadece bir tanesi hariç destek alındığını ve Türkiye'nin birinci turda 2 yıllığına Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliğine seçildiğini ifade etti. Hem Afrika'ya hem de Uganda'ya bu desteklerinden dolayı teşekkür eden Arınç, ''Afrika kıtasını temsilen Uganda şu anda Türkiye ile birlikte geçici üyelik yapmaktadır ve dünya meseleleri, dünya barışı, kriz bölgeleriyle ilgili her konuda Türkiye ile Uganda iyi bir işbirliğine sahiptir'' dedi.

Türkiye'nin izlediği Afrika'ya açılım politikasının temel hedefinin, kıta ülkeleriyle ilişkilerin ''müşterek bir gelecek için ortaklık yaklaşımı'' çerçevesinde her iki taraf için de azami yarar sağlaması ve ortaklığın güçlendirilmesi olduğunu anlatan Arınç, şöyle devam etti:

''Uganda aynı zamanda ticari ilişkilerimizin istikrarlı olarak geliştiği ülkelerden birisidir. Türkiye ile Uganda arasındaki ticaret hacmi 2001 yılında sadece 1 milyon dolar civarındayken bu rakam 2007 yılında 15 milyon dolara, 2008'de 18 milyon dolara ve 2009'da yaşanan küresel ekonomik krize rağmen 22 milyon dolara yükselmiştir. Bu durum hepimiz açısından övünç kaynağı olmalıdır. Bununla birlikte ekonomilerimizin tamamlayıcı niteliği göz önüne alındığında bu miktarın daha da ileri seviyelere taşınması için önümüzde ciddi bir potansiyelin bulunduğu kolaylıkla görülmektedir.

Diğer yandan Türkiye ile Uganda arasındaki işbirliği fırsatlarının sadece ticari ilişkiler alanıyla sınırlı olmadığını, tarım, sağlık, mesleki eğitim, KOBİ'lerin güçlendirilmesi ve çevre gibi alanlarda da paylaşmamız gereken önemli bir birikime sahip olduğumuzu düşünüyorum. Öte yandan, başta altyapı hizmetleri olmak üzere, alt yapı inşaatları ve buna destek olan diğer sektörlerle ülkenizin ekonomik kalkınma çabalarına doğrudan yatırımlarla katkıda bulunmak istiyoruz. Türk müteahhitlik firmaları kendi alanlarında dünyanın en iyileri arasında yer almaktadır. Bundan dolayı gururluyuz. Müteahhitlik firmalarımız kazandıkları tecrübeleri yeniden imal ve alt yapı geliştirme çabalarında ülkenize aktarmaya hazırdır. Bu faaliyetler Türk Eximbank tarafından da özel kredi programlarıyla desteklenmektedir.''

-ÇATI KURULUŞLARIN FAALİYETLERİ ÖNEMLİ-

Türkiye'nin Afrika'ya açılım politikasının temel prensibinin ''müşterek bir gelecek için ortaklık'' olarak belirlendiğini yineleyen Arınç, Türkiye'nin insanı yardım kuruluşlarının ve TİKA'nın Afrika ülkelerindeki yardım faaliyetlerinin bu anlayışın doğal sonucu olduğunu kaydetti.

Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak görüşlerinin; Türkiye ile Afrika ülkeleri arasında ekonomik ilişkilerin hukuki altyapısını hazırlayarak iş adamlarının önünü açmak yönünde olduğunu dile getiren Arınç, zaten iş adamlarının yolları bir kez açıldıktan sonra kendi bağlantılarını kurarak ekonomik ilişkilerin gelişmesini sağladıklarını ve böylelikle her iki ülkenin refahına katkıda bulunduklarını söyledi.

Bu bağlamda TUSKON gibi çatı kuruluşların düzenledikleri faaliyetlerin iki ülke arasındaki ticari ilişkilerde önemli yer tuttuğunu belirten Arınç, şunları kaydetti:

''TUSKON'un gerek Türkiye'de gerek Türkiye dışında düzenlediği etkinliklere Uganda'nın büyük ilgi gösterdiğini biliyoruz. TUSKON tarafından 2 yıl önce İstanbul'da düzenlenen 3. Türkiye-Afrika Ticaret Köprüsü ve geçen yıl düzenlenen Türkiye-Dünya Ticaret Köprüsü adlı programlarda Uganda üst düzeyde temsil edilmiş ve çok sayıda iş adamı tarafından katılım sağlanmıştır. Aynı şekilde TUSKON heyetinin Kasım 2009'da gerçekleştirdiği Uganda ziyareti de önemli sonuçlar doğurmuştur. Aynı şekilde bugün gerçekleştirilen Türkiye-Uganda İş Forumu'nun bu bağlamda önemli bir dönüm noktası oluşturacağına inanıyorum. Bu vesileyle Uganda Cumhurbaşkanı'na teşrifleri dolayısıyla saygı ve şükranlarımı sunuyorum.''

-THY'NİN KAMPALA SEFERLERİ-

Türkiye ile Uganda arasındaki diplomatik ilişkilerin kökünün geçmişe dayandığını belirten Arınç, Karma Ekonomik Kurul olarak, Türk büyükelçiliğinin de faaliyete başlamasıyla bundan sonra çalışmaların her iki ülkede sürdürüleceğini söyledi.

Arınç, ''Bu toplantılar ilk defa yapılacaktır ve ilk toplantıyı Uganda Kampala'da yapmayı düşünüyoruz. Bunun başlangıcı olarak da güzel bir olayla yola çıkmak gerektiğini düşündük. Bugün Sayın Cumhurbaşkanları görüşmelerini yaptıktan sonra iki ülke arasında uluslararası havacılık alanında hepimizi çok memnun eden bir anlaşma da imzalandı. İstanbul-Kampala doğrudan uçak seferleri THY tarafından yakında başlatılacaktır ve böylelikle ancak aktarmalı olarak uzun saatler sonra ulaşabildiğimiz dost Uganda'ya THY uçaklarıyla en kısa zamanda tarifeli seferlerle hepimiz ulaşmış olacağız. Öngörülen tarih önümüzdeki Temmuz ayına kadardır. Bu başlangıcı takiben de inşallah ilk toplantımızı Kampala'da yapmak üzere sanıyorum ki güz aylarının başlangıcında Uganda'da birlikte olacağız'' dedi.

Arınç, iki ülke arasındaki ticaret hacminin artırılması noktasında Türk iş adamları, müteahhitler ve yatırımcıların Uganda'ya büyük ilgi göstereceğine ve Uganda'nın da bütün imkanlarını Türk iş adamları için seferber edeceğine inandığını da sözlerine ekledi. Arınç, ''Türkiye'nin çalışkanlığı, başarısı, ürettikleri ve dünyaya kazandırdıkları umarım ki en kısa zamanda Uganda'da kendini gösterecektir. Biz de dostlarımızı Türkiye'de yatırım yapmak üzere büyük bir özlemle bekleyeceğiz'' dedi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''CHP her zaman seçimden kaçmıştır ve korkmuştur'' dedi.

Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu'nun (Tuskon) Rixos Otel'de düzenlediği ''Türkiye-Uganda Ticaret ve Yatırım Forumu''na katılan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, toplantıdan ayrılırken gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, CHP ve DSP'nin anayasa değişikliği paketini Anayasa Mahkemesi'ne götürme konusunda anlaştıklarını hatırlatarak bir değerlendirmede bulunmasını istemesi üzerine, CHP'nin her zaman seçimden kaçtığını ve korktuğunu ifade eden Arınç, çünkü CHP'nin 1950'de iktidardan ayrıldığından bu yana 60 yıldır hiçbir seçimde tek başına iktidara gelemediğini kaydetti.

Yakın zamana bakıldığında CHP'nin 1995'de sadece yüzde yarım oyla barajı geçebildiğini ve yüzde 10,5 oy alarak 49 milletvekili çıkarabildiğini anlatan Arınç, 4 sene sonra 1999 seçimlerinde ise barajın altında kaldığını söyledi. 2002 seçimlerinde ise halkın mevcut parlamentodaki partileri, hükümet ortaklarını tamamen tasfiye ettiği için CHP'nin AK Parti'nin yanında Meclis'e girebildiğini belirten Arınç, ''Önümüzdeki dönemlerde de bu muhalefet anlayışıyla yola devam ederse, halka gitmekten korkarsa, millet iradesinin tecellisini engellemeye çalışırsa yine baraj sorunu ortaya çıkacaktır'' dedi. Arınç sözlerini söyle sürdürdü:

''Kendisine en büyük çıta olarak yüzde 20'leri seçmiş olan bir partinin, milletin önüne gidecek anayasa değişikliğini engelleme çabaları, göreceksiniz mutlaka halkımız tarafından gerekli şekilde cevaplandırılacaktır.

-''YAPMAMALARINI, BU YOLDAN VAZGEÇMELERİNİ DİLİYORUZ''-

DSP, 1999 seçimlerinde aldığı yüzde 22 oyu 3,5 sene sonra yüzde 1,5'a düşürmüş partidir. 2002'den bu yana da artık ayağa kalkamamaktadır. Kendi içinde bölünme yaşamıştır. Merhum Ecevit'in vefatından sonra da artık ayağa kalkması mümkün değildir. Ama 6 milletvekiliyle eğer buna imza verecekse bu, artık kendilerinin adeta intiharı anlamına gelecektir. Yapmamalarını, bu yoldan vazgeçmelerini diliyoruz. Çünkü Nisan 2007'de Cumhurbaşkanlığı seçimlerini engellemek için sayın Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olmasına engel olmak için iki partinin çabalarını göz önüne getirin. Bunlardan birisi Anavatan Partisi, birisi DYP idi. Seçilmek için gerekli olan sayıya ulaşılamayınca bu partiler eğer girebilselerdi seçim olacaktı. Ama başkalarını dinlediler. Halkı dinlemediler. Parlamentoya girmediler. Cumhurbaşkanı Nisan ayında seçilemedi. Temmuz'da seçim oldu ANAP seçime bile katılamadı. Şu anda tabelası bile yok. DYP, seçimden çok düşük bir oy aldı. Şu anda tabelası bile yok. DSP'ye ancak bunları en yakın planda hatırlatmak istiyorum.''

CHP'nin muhalefette kalmaya kendini odaklamış bir siyasi parti olduğunu da belirten Arınç, ''Onun için ne yaparsa caizdir ve Baykal'ın yönetiminde de artık iktidar sözünü bile etmemektedir'' dedi.

Arınç, bundan 3-4 ay önce üç dört defa seçim lafı etmiş olan CHP Genel Başkanı Baykal'ın bugünlerde niye seçim konuşamıyor olmasını da milletin takdirine sunduğunu kaydetti.

-''HİÇBİR ENDİŞE TAŞIMIYORUZ''-

Bir başka gazetecinin, anayasa değişikliği paketinin HSYK'nın yapısıyla ilgili maddesinin oylamasında sürpriz bekleyip beklemediğine ilişkin sorusuna verdiği yanıtta ise Arınç, dün Meclis'de 8. maddenin oylanmasında partisinden 8-10 milletvekilinin bazı düşüncelerle olumlu oy kullanmadığını kabul ettiklerini çünkü, sonucun bunu gösterdiğini kaydetti.

Ancak, anayasa paketinin tüm maddelerinde milletvekili arkadaşlarının aynı düşünceyi ve inancı paylaştığına inandığını anlatan Arınç,''Kaldı ki kritik olduğu söylenen 17. madde dün akşam 337 oyla kabul edildi. Biraz önceki maddenin oylamasında da aynı sonuç çıktı. Bundan sonra diğer kritik olduğu söylenen maddelerde de hiçbir endişe taşımıyoruz ve en azından 330'un üzerinde oyla kabul edileceğine inanıyoruz'' dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber