Polisin yeni TCK'ya tepkisi: Vur deyince öldürdük

Haber Giriş : 07 Mart 2005 11:17, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'VUR DEYİNCE ÖLDÜRDÜK'
Polisin 1 Nisan'da yürürlüğe girecek yeni Türk Ceza Kanunu'na tepkisi böyle oldu

Baştan hangi tarafta olduğunuzu sorayım: "Polisçi" misiniz yoksa sadece bir hukukçu mu?
Evet, Polis Akademisi'nde çalışıyorum. Ama ben burada polislere hukuk öğretiyorum. Bugüne kadar da hep polisin yetkilerinin insan hakları adına kısıtlanması gerektiğini savundum. Bu kimliğimle tanınırım. Fakat son zamanlarda kısıtlanması gerektiğini söylediğim yetkiler kısıtlanmanın da ötesine geçti. Bir anda yetkileri gereğinden fazla kısıtlanan bir polis modeliyle karşı karşıya kaldık.

* CMK'yle ilgili sizi tam olarak endişelendiren nedir?
Dünyadaki ceza adalet sistemini kim bilse endişelenir. Suç karşısında insan haklarına önem verilen süreç gelişmiş ülkelerde 1960'larda başladı. Ama 1990'lardan sonra verilen haklar yavaş yavaş geri alınmaya başladı. Çünkü aşırı hak ve özgürlüklerin suçu arttırdığı görüldü. Batı'nın 20 yıl önce yaşadığı bu süreci şimdi yaşayacağız. Şimdi de suç karşısında zorlanacağız.

* Vatandaşa hak ve özgürlükleri verilmese miydi yani?
Bence suçla mücadele ile kişi hak ve özgürlükleri arasındaki dengenin bozulmaması gerekiyor. Bir süredir varolan denge bu sefer suçla mücadele aleyhine gereksiz yere bozuldu. CMK'da ciddi insan hakları fanatizmi göze çarpıyor. Fakat suçla mücadele konsepti olmayan kanun.

* Bu artık AB ülkelerinden bile daha özgürlükçü yasalarımız var anlamına mı geliyor?
CMUK'taki 1992,1998; Anayasa'daki 2001 değişikliklerinden sonra 1 Nisan'da yürürlüğe girecek olan bu son CMK'yle birlikte süreç tamamlanmıştır. Bazı düzenlerimiz de AB ülkelerinden daha ileride. Vur deyince öldürdük yani. Örneğin bazı gözaltı koşulları, hukuka aykırı delil konusu gibi.

* Bir süredir denge vardı diyorsunuz ama gazeteci Metin Göktepe'nin gözaltında öldürülmesi olayı daha yeni sayılır. Bu polis yasaları zorla insan hakları fanatiği yapmıyor mu?
Kesinlikle CMK'daki değişim polisin yetkilerini kötüye kullanmasının sonucu. Geçmişte gerçekten suçla mücadele edilirken kişinin hak ve özgürlükleri hatta yaşam hakkı elinden alındı. Bu yasa polisin keyfi davranışlarının önüne geçiyor. Ama bir boşluk da bırakıyor. Boşluğu şimdi suçlular dolduracak. Vatandaşlar daha önce polisin keyfi gözaltına alma tehlikesiyle karşılaşırken şimdi de sokaktaki suçlular tarafından rahatsız edilme tehlikesiyle karşılaşacak. Yani polisin zamanında yanlış yapmasının bedelini toplum ödeyecek. Mesela polis gecenin bir vakti sokakta şüpheli gördüğü kişinin üzerini, çantasını, aracını arayamayacak. Niye? Çünkü polis şüphenin takdirini geçmişte kötüye ve masum vatandaşlar aleyhine kullandı. Şimdi bu yetkiyi savcıya veriyorlar. Fakat savcıyı o saatte bulamayacağınız için doğacak sonuçlardan cezalandırılan polis değil, yine vatandaş olacak.

* Savcılarımız ne kadar iyi?
Tabii onları da test etme imkanı bulacağız. Eğer tutucu davranırsa polisin getirdiği şüphelileri "Bu sebep yakalama nedeni oluşturmaz" deyip serbest bırakabilir. Nedensiz yere gözaltına alınan kişinin tazminat davası açması için artık daha belirgin hakları var. Gözaltına aldığı kişi tazminat davası açıp kazanırsa o polis bir daha adam yakalamaz.

* Mesela geçmişteki kontrolsüz güç nasıl hastalıklı bir polis tipi yarattıysa şimdi de karşımıza sadist savcılar çıkabilir mi?
Hayır, savcılar hiçbir zaman hukuka aykırı davranma riskini göze alamazlar. Çünkü savcılardaki hukuk bilinci onları hakim gibi davranmaya itmektedir. Terfi, meslek içinde yükselme onlar için daha önemli. "Suç aydınlanmayabilir ama yeter ki hukukun dışına çıkılmasın" diyecekler. Aslında bir yandan da polisi hukukla eğitmiş olacaklar. Polis de savcıyı teknik açıdan eğitecek. Fakat bu eğitimin bedelini toplum ödeyecek. Çünkü bu arada oluşan otorite boşluğunu mutlaka profesyonel suçlular kullanacaktır.

* Diyelim ki savcı suçu ortaya çıkarmaya da niyetli. Peki bunu başarabilir mi, böyle donanımı var mı?
Birincisi savcıya suç soruşturma eğitimi verilmez. Onun için de dünyada suç soruşturmasını savcılar değil polis yapar. Savcı sadece denetler. Yeni CMK'yle savcıya "Polisle birlikte çık sokakta delil ara" denecek.

* Peki o kadar savcı var mı?
Türkiye'nin Jandarma'yla birlikte 400 binin üzerinde güvenlik görevlisi var ama yaklaşık 3 bin savcısı bulunuyor. İşinde uzman bu kadar güvenlik görevlisine dur deyip 3 bin savcıdan tüm suçları aydınlatmasını isteyeceksiniz. Bu rakamın en az 15 bin olması gerekiyor.

* Yenileri alınamaz mı?
Bugün karar verseniz ilk savcıyı 3 yıldan önce göreve başlatamazsınız. 2 yıl stajı var. Üstelik 15 bin rakamına hemen ulaşılamaz. Adalet Bakanlığı savcı değil hakim de almak zorunda.

* Bu arada polisle savcı anlaşırlar mı yoksa aralarında bir kan davası başlar mı?
Kan davası başlamasa bile hangi noktada uzlaşacakları konusunda arayış yaşayacaklar. Bu süre içinde ya polis savcılaşacak ya savcı polisleşecek.

* Karakolda tokat atan savcılar mı göreceğiz yani?
Savcı karakola kadar iner mi, sanmıyorum. Bence odasından bile çıkmayacak. Hatta savcıların artık çapraz sorgu gereği hakimin yanından inip sanık ve müdafii ile karşı karşıya oturmaları gerekir ama bunu da yapacaklarından emin değilim. Çünkü kendilerini polisle değil hakimle denk görmek isteyeceklerdir.

* Belki de polisle savcı kendi aralarında eski sistemlerini sürdürmeye devam edecekler ve kimse yeni bir CMK'nin yürürlüğe girdiğini anlamayacak bile...
Kuvvetli bir ihtimal. Belki çok ideal savcılar ya da taşrada iş yoğunluğu olmayan savcılar yeni kuralları uygulayacak ama onun dışında yeni savcılar yetişene kadar bu düzen aynen sürecek.

vatan



Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber