Ülkücü camianın önde gelen ismi, 'Evet' diyeceğini açıkladı

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 07 Eylül 2010 13:42, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

12 EYLÜL DARBECİLERİNİN YANINDA YER ALAMAM

Ülkücü camianın önde gelen isimlerinden, Türk-İslam Birliği Vakfının Kurucusu Musa Serdar Çelebi, 1983 yılında vatandaşlıktan çıkarıldı ve çok sevdiği vatanına ancak 1996 yılında dönebildi. Bunları yaşamış biri olarak ?12 Eylül darbecilerinin yanında yer alamam? diyor ve ekliyor: ?Bunları yaşayan arkadaşlarımızın da aynı tavrı alacaklarından eminim.?

MHP VE BAHÇELİ'YE ELEŞTİRİLER

?Hayır? cephesinin safında yer alan MHP ve Devlet Bahçeli'ye de tepki gösteren Çelebi, dünün ülkücüleri ile bugünün ülkücüleri arasında ciddi farklılıklar olduğunu vurguluyor.

İŞTE O SÖYLEŞİ:

12 Eylül'de Türkiye referanduma gidiyor. Yeni anayasa paketi için evet mi hayır mı diyorsunuz?

Türkiye 12 Eylül'de, anayasamızda yer alan ve millet iradesi üstüne ipotek koyan bazı maddelerin değiştirilmesi amacıyla halk oylamasına gidecek. Konuya böyle girmemin sebebi, referandumun ne için yapıldığını bir kere daha vurgulamak içindir. Tartışmalar öyle boyutlara vardı ki, sanki anayasa değişikliği için oylama yapılmıyor da, genel seçimler yapılıyor gibi bir hava oluşturuldu. Bu doğru değil. Doğrusu, bugün neyi tartışırsanız tartışın, ama 12 Eylül'de sandık başına gidecek olanlar bu anayasa değişikliğine evet ya da hayır demiş olacaklar. O halde, milletimizin geleceği açısından değişikliğin bir önemi var mı buna bakmak gerekir. Ben burada sadece Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) durumunu örnek vereceğim. Bana göre evet ya da hayır cevabını belirleyecek en önemli konu budur. Bakınız, 1924 Anayasası'nın 4. maddesinde ?Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir? der ve Mustafa Kemal Atatürk'e ve onun şahsında 1. Milli Meclise ait olan bu hukuk, bugün Büyük Millet Meclisimizin kürsüsünde yer alır. Ne var ki 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra, bu maddeye bir ilave yapılmış; ?Millet egemenliğini anayasaya uygun olarak ve kurumları aracılığı ile kullanır? denilerek meclisin üstünlüğüne son verilmiş, parlamento ikinci plana itilmiştir. Bununla yetinilmemiş ve 1961'de, Meclis ve hükümetin karar ve uygulamalarını kontrol etmek, gerektiğinde meclisin aldığı kararları geçersiz saymak, istediğinde bir siyasi partiyi kapatmak gibi yetkilere sahip olan Anayasa Mahkemesi kurulmuştur. Bu mahkemenin üyelerinin, sadece Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Askeri Yargıtay üyeleri arasından seçilebileceği hükmü getirilmiştir. İş bununla kalmamış, 12 Eylül 1980 ihtilali sonrasında, darbeciler 1981 yılında HSYK'yı kurmuşlardır. Tüm hakim ve savcıların sicil tayin ve terfilerini yapma yetkisine sahip olan HSYK, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek mahkeme üyelerini belirleme yetkisine sahiptir. Dolayısıyla Anayasa mahkemesinin tüm üyelerini de HSYK belirlemiş olur. Peki, HSYK üyelerini kim belirler? HSYK`nın 7 üyesinin 3 üyesi Yargıtay`dan, 2 üyesi Danıştay`dan gelir. Adalet Bakanı ve Bakanlık Müsteşarı ile toplam yedi ikisi olurlar. Yani Yargıtay ve Danıştay'dan gelen 5 hakim, kurumlar üzerinden Türkiye`ye hükmeder. Meclisin üzerindedir, astığı astık, kestiği kestiktir. Bu mudur millet hakimiyeti? Bu mudur milli iradenin ve hukukun üstünlüğü? Bu mudur Atatürk'ün ?Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir? ilkesi? İşte 12 Eylül referandumu ile değişmesi istenenler bunlardır. Bu milletin bir ferdi olarak, millet iradesi üzerindeki ambargoların kalkması için, vesayet altında yaşamaya son demek için oyumu ?evet? olarak kullanacağım. Milletin üzerinde başka güç istemeyenler de inanıyorum ki evet oyu kullanacaklardır. Bu referandumun amacı açıktır, iktidar değişikliği için sandığa gitmiyoruz. Bir iktidar değişikliği isteyenler 2011 seçimlerinde sandığa giderler ve oylarını ona göre kullanırlar.

Bu konu bugün Türkiye'nin hangi acil sorununu çözecek?

Milletin kendi kaderini tayin etme hakkını elinden almak isteyenlerin, kendilerini kıyamete kadar yöneten, halkı da kıyamete kadar köle gibi gören oligarşik kadronun ürettiği tüm sorunları çözmenin ilk ve en önemli adımı olacak.

Sıkıyönetim cezaevlerindeki sorgu ve işkenceleri yakından tanıyorsunuz. 12 Eylül'de yapılan işkencelerle ilgili neler söyleyeceksiniz?

Başkalarını anlatmama gerek yok. Ben 12 Eylül mağdurlarından biriyim. 1978 Aralık ayında yurtdışına çıktım ve 1979 Şubat ayında Avrupa Ülkücü Türk Federasyonunun 1. kurultayında genel başkan oldum. Orada milletimin bir parçası olan insanımızı kucaklamak, aynı zamanda devlet ve milletimizin Avrupa'daki çıkarlarını gözetmek amacıyla örgütlendik ve çalıştık. 12 Eylül 1980 darbesine karşı çıktık. Anayasasına hayır dedik. Darbeciler, yurtdışında devlet aleyhine faaliyet gösterdiğimizi iddia ederek hakkımızda idam talebi ile dava açtılar ve Türkiye'ye dön çağrısı yaptılar. 1983 yılında Türkiye'ye dönmediğimiz gerekçesiyle vatandaşlıktan çıkardılar ve ben çok sevdiğim vatanıma ancak 1996 yılında dönebildim. Simdi siz bu zulmü alın ve otuz binle çarpın. Bu, sadece yurtdışına adeta sürgüne gitmiş olanların çektikleridir. C5'lerde çürüyenler, idam sehpasına çıkarılanlar da cabası. Ben bunları yaşamış biri olarak 12 Eylül darbecilerinin yanında yer alamam, bunları yaşayan arkadaşlarımızın da aynı tavrı alacaklarından eminim.

MHP lideri Devlet Bahçeli'nin evet oyu kullanan ülkücüleri ağır sözlerle eleştirmesini nasıl karşıladınız?

Ülkücüleri ağır sözlerle eleştirerek siyaset yapmak mümkün değil, Kimse, MHP'ye üye bile yapılmayan ülkücülere söz söyleme hakkına sahip değil.

Merhum Alparslan Türkeş dönemindeki MHP ile şimdiki MHP sizce aynı çizgide mi?

Ülkücüler ve MHP, Türkiye'de tarihi temeller üzerine, yerli fakir, yerli proje ve yerli malzeme ile devleti yeniden kurmak ülküsü ile hareket ettiler. Bu bakımdan metot olarak statükocu değil, değiştiricidirler. Türkeş ve arkadaşları, tüm ülkücü liderler bu inkılapçı karakterleri sebebiyle darbelerle iş başına gelen statükocuların hedefi oldular. Bugünkü MHP Türkiye'de neyi değiştirmek istiyor? Anayasa değişikliğine bile karşı çıkarsanız millet sizi nasıl görür?

Son olarak eklemek istedikleriniz?

Benim halkım bugünkü kısır iktidar-muhalefet çekişmelerine bakarak hareket etmesin isterim. Bu ülkeden kimler geldi geçti, unutmayalım. Bugünkü iktidar da gidicidir, ama milletin önünü açacak olan değişiklikler kalıcıdır ve sonradan gelecek olan herkes içindir. Şu da unutulmasın, her milletin kaderi kendi öz ellerindedir.

Başak Medya Ajans

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber