Erdoğan, emeklilere yapılacak zam oranlarını açıkladı/ Video

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 12 Ekim 2010 13:35, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

İlk 6 aydaki enflasyona bakılmadan, enflasyon daha düşük oranda çıksa dahi yüzde 4 oranındaki artışın aynen geçerli olacağını söyleyen Başbakan Erdoğan, 2011 yılının tamamında emekli aylıklarının yüzde 21.7 ile yüzde 4 arasında artırılacağını belirtti.

2011 yılının tamamında emekli aylıklarını yüzde 21.7 ile yüzde 4 arasında artırılacağını belirten Başbakan Erdoğan, rakamsal olarak söylenmesi halinde en düşük emekli aylıklarına yıllık 80 TL ile 91 TL arasında artış sağlanacağını vurguladı.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP Grup toplantısında 7 milyon SSK ve Bağ-Kur emeklisinin merakla beklediği 2011 yılı emekli maaşlarına zam oranını açıkladı. Başbakan Erdoğan, 2011 yılında emeklilere yapılacak artışın 2010 yılında olduğu gibi düşük aylık alanlara daha yüksek oranda artış gerçekleştirileceğini bildirdi. Başbakan Erdoğan, 2011 yılı Ocak ayında en düşük emekli maaşına en az 60 TL olmak üzere yüzde 4 oranında artış yapılacağını açıkladı. İlk 6 aydaki enflasyona bakılmadan, enflasyon daha düşük oranda çıksa dahi yüzde 4 oranındaki artışın aynen geçerli olacağını söyleyen Başbakan Erdoğan, 2011 yılının tamamında emekli aylıklarını yüzde 21.7 ile yüzde 4 arasında artırılacağını ifade etti. Başbakan Erdoğan, rakamsal olarak söylenmesi halinde en düşük emekli aylıklarına yıllık 80 TL ile 91 TL arasında artış sağlanacağın vurguladı.

BAĞKUR TARIM EMEKLİSİNİN AYLIĞI OCAK'TA 434'TL'YE ÇIKACAK

Başbakan Erdoğan'ın yaptığı açıklamaya göre en düşük aylık alan Bağ-Kur tarım emeklisinin aylığı Ocak ayında 371 TL'den 434 TL'ye, Temmuz ayında ise 451 TL'ye çıkacak. En düşük Bağ-Kur emeklisinin aylığına 2011 yılında yüzde 21.7 oranında, 80 TL tutarında artış yapılacak.

SSK TARIM EMEKLİSİNİN EN DÜŞÜK AYLIĞI 85 TL ARTACAK

SSK Tarım emeklisinin en düşük aylığı 492 TL'den, Ocak ayında 555 TL'ye, Temmuz ayı artışıyla birlikte 577 TL'ye ulaşacak. Böylece SSK tarım emeklisi aylığı yıllık 85 TL, yani yüzde 17.3 oranında artacak.

BAĞ-KUR ESNAF EMEKLİSİNİN AYLIĞI OCAK'TA 574 TL'YE ULAŞACAK

Bağkur Esnaf emeklisi aylığı Ocak ayında 511 TL'den, 574 TL'ye, Temmuz ayı artışıyla birlikte 597 TL'ye ulaşacak. Esnaf emeklisinin aylığına böylece 86 TL, yüzde 16.8 artış yapılacak.

SSK İŞÇİ EMEKLİSİNİN AYLIĞI 91 TL TUTARINDA ARTACAK

SSK işçi emeklisinin en düşük maaşı 648 TL'den 710 TL'ye çıkacak. Temmuz ayında da 739 TL'ye çıkacak. SSK işçi emeklisinin aylığı da 91 TL tutarında, yüzde 14 oranında artıyor.

"EMEKLİ MAAŞLARINA ARTIŞ, MALİ DİSİPLİNİ BOZMAYACAK"

Başbakan Erdoğan bu artışların mali boyutu hakkında da bilgi verdi. Emeklilere verilecek artışların Orta Vadeli Program'a ve 2011 yılı bütçesiyle tamamen uyumlu olduğunu söyleyen Erdoğan, ?Kaynağını nereden buluyorsunuz diyenler, Orta Vadeli Program'a ve Bütçe'ye bakanlar, artışların bunlarla uyumlu olduğunu görecekler. Yani bütçe dengesinin bozulması, bütçeye ek yük getirilmesi, mali disiplinden taviz verilmesi asla söz konusu değil. Türkiye'nin şartlar iyileştikçe bunu emeklilerin maaşlarına, yaşam standartlarına azami düzeyde yansıtmaya devam edeceğiz. Yeni anayasa paketi çerçevesinde memurlarla yapılan sözleşmelerde orada ne tür artış olacaksa, zaten o da emeklimize yansıyor. Onlara vefa borcumuz var. Onların emeğine hürmetimiz var. Bunun gereğini yerine getirmekten 8 yıldır kaçınmadığımız gibi bundan sonra da kaçınmayacağız? dedi.

Başbakan Erdoğan, istismar konusu yapıldığını belirterek, maaş zamları konusunda, geçmişte bir çok kuru vaatlerde bulunanlar olduğunu söyledi. Erdoğan, "Değerli kardeşlerim bildiğiniz gibi elimizdeki para pul olmuştur. Alım gücü ve satın alma gücü olmamıştır? diye konuştu.


Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, dün işçi ve BAĞ-KUR emeklilerine yapılacak olan zam oranının Başbakan Erdoğan tarafından bugünkü Ak Parti Grup toplantısında açıklanacağını söylemişti. Bu gelişmenin ardından milyonlarca emekli açıklanacak zam oranlarını beklemeye başladı.

Emeklilerin beklentilerine cevap Başbakan Erdoğan'dan geliyor. Erdoğan, şu sıralar maaş zammını açıklamak üzere mikrofonların önüne geçti...

Başbakan Erdoğan'ın emekli maaş zamları ile ilgili konuşmasından satır başları şöyle;

Görüldüğü gibi 8 yılda emeklilerimizin aylıklarını yüksek oranda artırdık. Toplam enflasyonun üzerinde artışlar verdik.

Şimdi geliyorum 2011 yılındaki zam artışlarına. Önümüzdeki yıl 1 Ocak'tan itibaren,

2010'da olduğu gibi düşük aylık alanlara daha yüksek oranda artış için Ocak ayında en düşük aylıklara, en az 60 TL olmak üzere, artı yüzde 4 oranında artış yapıyoruz.

İlk altı ayda enflasyona bakılmadan, enflasyon düşük oranda çıksa dahi yüzde 4 oranındaki artış geçerlidir.

2011 yılının tamamında emekli aylıklarını yüzde 21 ila yüzde 4 oranında artırıyoruz.

Rakamsal olark söylersek, en düşük emekli aylıklarına yıllık 80 ila 91 lira arasında artış sağlıyoruz. En düşük aylık alan Bağkur tarım emeklimizin aylığı ocak ayında 371 liradan 434 liraya, temmuz ayında ise 451 liraya çıkıyor. Yani 80 lira, bir başka deyişle yıllık yüzde 21 artış yapmış oluyoruz.

SSK tarım emeklimizin en düşük aylığı 492 liradan, ocak ayında 555 liraya, temmuz ayı artışıyla birlikte 577 liraya ulaşıyor. Yıllık 85 lira artıyor.

Bağkur esnaf emeklisi aylığı Ocak ayında 511 liradan, 574 liraya, temmuz ayından itibaren 597 liraya ulaşıyor.

Emekli vatandaşımızın gözü kulağı bu salonda. 2011 yılında emekli maaşlarında yapacağımız artık miktarını açıklamadan önce kısa olarak emekli vatandaşlarımızın maaşlarıyla ilgili yaptığı düzenlemeyi hatırlatmak istiyorum.

8 yıl boyunca sadece maaşları enflasyon üzerinde artırmakla kalmadık. Onların her alanda çok daha iyi hizmetleri alabilmek için bir çok düzenlemeyi harekete geçirdik.s ağlıkta getirdiğimiz dğeişim emeklilere de büyük kolaylıklar sağladı. Hastanelerin birleştirilmesi, ilaca ulaşımda kolaylaştırılması, maaş ödemelerinde kolaylık sağladık.

Fakat ne yaparlarsa yapsınlar işte alınan neticeler halkımızın bunu yutmadığı noktasındadır. Hastanelere gittiğimiz zaman ben zaten vatandaşımın yaklaşımını görüyorum. Geçen gün İstanbul'da çok lüks bir hastaneye hasta ziyaretine gittim. Gitmişken başka bir hastaya da gittim. Bingöllü bir hastaydı. Bir emekli, bir işçi emeklisi. Varlığı itibariyle imkansızlıklar içerisinde, 300 lira kira ödeyen, eşi de var engelli. Fakat suit bir odada ameliyata hazırlanıyor. Başhekime sordum. Dürüst olarak konuşacağız. Bu hastamızdan herhangi bir para alacak mısın almayacak mısın? Tabi bana yeminle bir kuruş para burada alınmaz dediler. Tabi biz hastaya telefonlarımızı verdik. Bak para alınırsa bildireceksin.

Bizim ülkemizde bu tabloları hiç yaşadık mı? Bakın bu farklı bir olay ayrı. Ama bizim artık devlet hastanelerimizin de kaliteleri artıyor. Hakkari'nin Yüksekova'sında lüks hastanenin açılışını yaptım. Oralarda bu hastanelerde yoktu. Ama bunları bile hazmedemeyen bir siyasi anlayış var. Yani halk buralara gelmesin diye, vatandaşı tehdit eden bir anlayış var. Bunu neyle izah edeceğiz? Hani barış gönüllüsüyüz, hani insanlara tehdit yağdırmayacağız? Durum bu değil.

Emekli aylıkları bizim dönemimizde, 2002 yılına göre enflasyonun çok çok üzerinde artışlar kaydetmiş, ücretler enflasyona ezdirilmemiştir. 2002'de SSK ve BAĞKUR emeklilerimizin aylıklarına 75 ve 100 lira artış yaptık.

2010 içinde enflasyon hedefi yüzde 8 olmasına rağmen, biz emekli maaşlarına yüzde 14 ile 25 arasında zam yaptık.

Bu rakamlar özellikle önemli. 2002'den bugüne en düşük bağkur emekli aylığına yüzde 493, reel artık yüzde 184 artık yaptık.

SSK tarım emeklimizin aylığı yüzde 185 arttı reel olarak yüzde 36. SSK işçi emeklimizin aylığı da yüzde 174 oranında yani reel olarak yüzde 31 artış kaydetti. Bunlar en düşük aylıklara yapılan zamlardır.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Ak Parti Grup toplantısındaki konuşmasından diğer satır başları şöyle;

Aydın'ın Çin'e ilçesinde, çine çayı üzerinde 1.6 milyar liralık bir harcamayla tamamladığımız barajın açılışını gerçekleştirdik. Bununla birlikte çeşitli illerdeki 4 adet barajın, üç adet sulama tesisinin açılışını gerçekleştirdik. Yani toplamda 10 adet eseri milletimizin hizmetine sunduk.

Bu baraj kendi sınıfında dünyada beşinci, avrupa'da birinci olma vasfını taşıyor. Hem bölgeye hemde Türkiye geneline hizmet verecek bu barajı tamamlayarak, tam 141 yıl önce hayal edilmiş olan bir gerçeği biz uygulamaya sokmuş bulunuyoruz.

Yani 1869 yılında, dönemin padişahı sultan abdulaziz'e buraya bir bent yapılması talebini iletiyorlar. Ancak ciddi mesafe alınamıyor, hep erteleniyor. Ama barajın yapımına 1995'te başlandı. 2003'e kadar bazı yolların inşası gerçekleştirildi. Ama bitirilemedi. O ödeneklerle devam etseydik 81 yılda bitecekti. Biz ödenekleri artırdık, çalışmaları hızlandırdık. Barajı tamamladık.

Adnan Menderes Yassıada'da yakınlarına bir hasretini dile getirmiş ve şunları söylemişti. ?Hayırlısıyla şuradan bir kurtulayım. Memlekete döneceğim. Çine çayının kenarına oturacağım. Ağaçların bana getireceği şahadetle yetineceğim? demişti. Merhum Menderes'in bu arzusu bu özlemi gerçekleşmedi. Merhum Menderes, Çine çayının kenarına, çiftliğine dönemedi. Menderes özlemini duyduğu hayata kavuşamadı ama eserleriyle hizmetleriyle bu ülkenin gönlünle kendisine eşsiz bir yer edindi.

Önceki gün merhum Adnan Menderes'in hatırasını yaşatmak adına, o muhteşem eserin ismini de Çine Adnan Menderes barajı olarak belirledik.

Tabi pazar günü açılış alanına giderken, çok anlamlı tablolar yaşadık. Orada adeta bir miting alanı düzenlemesi yapılmış. Tabi araçların oraya gidişi dönüşü zor olacağı için yaklaşık 7-8 km uzaklıkta bir park yeri mevcuttu. Fakat oradan oraya gidiş, hafifte rampa olan bir yapı coğrafya söz konusuydu. Vatandaşlarımız kimisi ellerinde bayraklarla, kimisi sırtında çıkınıyla beraber oraya doğru gidiyordu. Bu tabloda bize adeta Domaniç'ten çıkışı hatırlattı.

Bu millet kendisine hizmet edeni unutmuyor. Bu millet gerçekten ahde vefaya inanmış ve ali cenap bir millet. Biz 8 yıl boyunca kazandırdıklarımızı artık öyle bir kalemde anlatamıyoruz. Yapılanları bir konuşmaya sığdıramıyoruz. Kazandırdıklarımız çok uzun bir liste haline geldi. Ekonomideki dış politikaya sağlıktan adalete emniyetten enerji yatırımlarına tarıma ulaştırmaya kadar her alanda ve ülkenin her karşısında bizim hizmetlerimiz, her karışında bunu görüyorsunuz var. Türkiye bir şantiye.

Halk oylaması öncesinde 39 ilde miting yaptım. İllerde ilçelerde yaptık ve Ağustos ayının en sıcak günlerine ve ramazan'a denk geldi bu çalışmalar. Gittiğimiz her ilde büyük bir sevgi seliyle karşılaştık. On binlerce vatandaşımızla İstanbul'un 25 ilçesinde 25 miting yaptık tam üç günde. Millet kararı verdiği zaman onu değiştirmeye kimsenin gücü yetmez.

14 Ağustos 2001'de Ak Parti'nin kuruluşunun hemen ardından, nasıl muhabbetle kucaklandıysak, bugün de aynı muhabbetle kucaklanıyoruz. Sevginin, coşkunun, heyecanın azalmadığını daha da arttığını görüyoruz. Bize bu gururu yaşatan, bizi milletimize hizmetkar eyleyen Allah'a şükrediyor, milletimize de desteğinden sevdasından dolayı bir kez daha teşekkür ediyorum.

Biz milletimize hayal kırıklığı yaşatmadık. Muhabbetin körelmesine, çocukların gözlerindeki umut ışığının sönmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Bu millet aynı zamanda engin bir ferasetin de sahibidir. Kimin mücadele verdiğini, kimin de yapılanı bozmak için çalıştığını çok iyi görüyor, anlıyor, ayırt ediyor. İşte onun için milletin hakimiyeti, egemenliği, en önemlisi de milletin hakemliği diyoruz. Milletimiz referandumda demokrasinin bütün kurumlarına gerekli mesajı vermiştir.

Şimdi dikkat ediniz. Bir anayasa değişikliği taslağını biz TBMM Genel kuruluna getirdik. Milletin vekillerinden bir kısmı bu değişikliğe sıcak bakmadı, karşısında durdu, hayır dedi ve arkadaşlarını, oy kabinine dahi göndermediler. Çünkü güvenmediler. Kendi arkadaşlarına güvenmediler. Olur ki vicdanlarının sesini dinler belki evet der diye korktular. Fakat orada arkadaşlarını hayır demek için oy kabinine göndermeyenler, daha sonra meydanlarda muhakkak sandığa gidin hayır deyin dediler. Bu çelişkilerinin içerisinde işte neticeyi milletimiz bu şekilde açıkladı.

Biz ne dedik? Tamam siz engelliyor musunuz? Oy kabinine göndermiyor musunuz? O zaman öyleyse hakem millettir, millete gideriz ve millet son sözü söyler dedik.

İki madde dışında biz evet deriz dediler. Anayasa Mahkemesi'ne götürdüler. Anayasa Mahkemesi bu şekilde gidilebilir dedi. Hani siz Anayasa Mahkemesi'ne saygılıydınız? Hem oraya götürüyorsunuz, hem de karara saygı duymuyorsunuz.

Siz rahat durmadınız. Hep siyaset yaptınız. Siyasi mesajları, siyasi açıklamaları siz yaptınız. Makamlarınızı koltuklarınızı rütbelerinizi siyaset amacı olarak kullandınız. Haksızlık ettiğinizi görmek istemediniz ve onu görmek zorundasınız. Biz yetkimizi milletten alıp, hesabımızı millete veriyoruz. Millet adına karar alanların, milletin kararına saygı duymasından daha tabi bir şey olamaz.

Şimdi HSYK'da istifalar oldu. Hayırlısı olsun. Yani sizin elinizi tutan yok. Fakat geç de kaldınız. Bunun adı aslında dört dörtlük bir şovdur. Bu öyle bir çalıştırılmıyoruz falan bunların hepsi kuru bahane. Bugüne kadar çalıştırılıyordunuz da 14 ağustos'tan sonra mı bu iş bitti? Zaten 12 Eylül'den sonra zaten toplantı yeter sayısından uzaksınız.

Fakat siz değil miydiniz Erzurum'da meslektaşlarınızın kararlarına müdahale edenler, ani kararlar alan siz değil miydiniz? Orada rahat çalışıyordunuz. Şimdi ne oldu da bizi çalıştırmadılar diyorsunuz? 7 kişinin içinde Adalet Bakanı'mla müsteşarı mı sizi engelledi? İşinize geldiği zaman bu çalışmaları yaptınız.

Deyin ki bizim Yargıtay'da Danıştay'da işimiz var. Oraya adaylıklarımız var onun için ayrılıyoruz deyin. Sayın başkenvekilinin 53 günü kalmış, diğerinin 2-3 günü kalmış.

HSYK'da yapılan değişikliğin ne kadar isabetli olduğu ortaya konulmuştur. Yargı siyasallaşıyor diyerek milletin zihnini bulandıranların, milli iradeye karşı hazımsızlıkları daha iyi anlaşılmıştır. Dün yaşanan gelişmeler, hem HSYK'daki seçimlere, hem de Yargıtay ve Danıştay'daki hesaplarına yöneliktir. Kim ne yaparsa yapsın, millet 12 Eylül'de kararını vermiştir. Millet üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü demiştir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber