Polis memurundan Başbakan Tayyip Erdoğan'a açık mektup

Haber Giriş : 23 Mart 2005 09:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Bu kez köşemi bir emniyet mensubuna açıyorum . Onlar hakkında herkes her şeyi konuşabiliyor ama onlar konuşamıyor malum. O zaman kulak verin seslerine bir defalık olsun: "Sayın Başbakanım; ilk defa bir devlet büyüğüne basın aracılığı ile de olsa mektup yazıyorum. Hatam olursa özür dilerim. Sayın Başbakanım, ben on iki yıllık bir polis memuruyum . Sorunum ya da sorunlarımız şahsımın nazarında tüm geneli yani 200 bin kişilik bir teşkilatı ve aileleriyle birlikte yarım milyonu geçkin insanı ilgilendiriyor. Mesleğe on dokuz yaşında büyük bir coşkuyla başladım.

Polisin mektubu

Yüzümde hep tebessüm

Mesleğimi öyle seviyorum öyle seviyorum ki bunu anlatmaya ne kelimeler ne sayfalar yeter ve bu mesleğe bir leke gelmemesi için bu zamana kadar çok gayret sarf ettim. Ne rüşvet yedim ne de birinin kalbini kırdım . Halktan ve meslektaşlarımdan hiçbir zaman yüzümden tebessümü eksik etmedim. Yanıma gelen ve bana 'En iyi polis ölü polistir' diyen marjinal zihniyetteki birisine bile 'Canın Sağ olsun' diyerek onun polise karşı önyargısını ve fikrini değiştirdim. Büyük bir azim ve gayretle kaç yıldır hiç tatil yapmadım bütün senelik izinlerimi eğitimime ayırdım ve iki üniversite bitirdim. Bence diplomalar anahtardır ama çoğu kimse gibi benim de açacak kapım yok. Bu zamana kadar iktidarı elinde bulunduranlar teşkilatımıza hep üvey evlat muamelesi yaptı, biz polisler uzaydan gelmedik.

'Bizleri gören gözler istiyoruz'

Sayın Başbakanım sabah uyandığınızda camdan dışarı baktığınızda kimi görüyorsunuz? Tabii ki biz polisleri. Ya makam otonuza bindiğinizde korumanız kim? Öndeki eskort'ta kimler var? Ya arkanızdan gelen artçı korumalar? Bir mitingde size yol açan, sizleri her alanda koruyan kim? Daha niceleri. Bunları nasıl göremezsiniz ya da niye görmezler Sayın Başbakanım? Artık bizleri gören gözler istiyoruz.

Geldiğinizde bayram ettik

Gece, gündüz, yaz, kış, hafta sonu, tüm bayramlarda olağanüstü bir şekilde 24 saat esasına göre çalışan bizler ne kadar maaş alıyoruz hiç sordunuz mu? Size yemin ediyorum bu teşkilat, siz iktidara geldiğinizde bayram yaptı; 'Kurtulduk bütün sorunlarımız çözülür' dediler. Hepsi bir ümit içinde bekliyor. Hükümetin sergilediği şeffaflık polis teşkilatına gösterilmediği için olup bitenler ancak fısıltı gazetesi ile yayılmaktadır AB'ye giriş aşamasında, polisin hizmet kalitesinin yükseltilmesi planlanırken, yapılan çeşitli değerlendirmelerde AB'ye üye ülkelerdeki polisin çalışma şartları, sosyal hakları ve ücretleri ile Türkiye'dekinin de karşılaştırılması ve sonuçlarının da açıklanması gerektiğini düşünüyorum.

Amirin ABC'si olmaz

Aklıma gelen acil çözüm bekleyen sorunlarımızı dile getirmek istiyorum:
1- Terfi ve atamalardaki düzensizlikler görev şevk ve anlayışını tamamen sarsıcı boyutta. Amirlerin terfilerinde artık A grubu B grubu diye ilkel bir uygulamaya tabi tutulmasına son verilmesini istiyoruz . Amirin ABC'si olmaz amir amirdir diye düşünüyoruz. Bu, hizmetteki kalite ve verimliliği düşürüyor.

Emniyet teşkilatı gibi son derece kritik bir görevi ifa eden kurum içinde liyakat ve beceri kriterleri göz ardı edilerek sınıf ayrımcılığına gidilmesinin sorunların artmasına neden olacağı muhakkaktır. Devlet organlarında sınıf ayrımcılığı olamaz. Hukuk, Kamu Yönetimi, İktisat vb. fakülte mezunları hakimlik sınavına, kaymakamlık sınavına girip kazandıkları takdirde bu makamlara gelebilirken, memurluktan polis amirliğine terfi eden amir sınıfı ne yaparsa yapsın 4 yıllık fakülteden mezun olsalar da, hatta yüksek lisans veya doktora dahi yapsalar Hindistan'daki kast sistemi benzeri, her zaman bulunduğun konumdan başka bir konuma geçmek imkansız kılınmak isteniyor.

Risk var ama ya maaşlar?

Polis memurluğundan, iyi sicil ve üstün başarı ve belirlenen şartları haiz on binlerce polis arasından başarıyla yazılı ve mülakat sınavını geçip 9 aylık kurstan sonra amir sınıfına yükselenler ikinci sınıf personel statüsüne konulup, meslek yaşamları boyunca alt rütbelerde mesleklerinden soğutulmaya layık görülmektedir.

2- Maddi olarak biz polisler hakkımız olan maaşı almak istiyoruz . Hiçbir riski olmayan ve bizim kadar çalışmayan diğer meslek gruplarından öğretmenin ek ders ücreti var. Sağlık çalışanlarının döner sermayesi, adliye çalışanlarının döner sermaye yanında dosya işlem parası, keşif parası gibi...

3- Çalışırken alınan ile emekli maaşları arasındaki korkunç fark...

4- Çalışma koşularının zorluğu ve uzunluğu...

5- Her kademede ve branştaki ücret farklılığı...

6- Çalışma süresi ve riskine oranla yetersiz ücret ve özellikle fazla mesai ücretinin benzerlerinin çok altında kalması gibi... Artık tüm polis teşkilatı İçişleri Bakanımızdan ve Emniyet Genel Müdürümüzden şunu duymak istemiyor:
"Hazırlıklar devam ediyor çalışma içindeyiz" gibi cümlelerden bıktık, somut bir şeyler görmek istiyoruz.

İnanın artık kimseye tebessüm etmeye kudretimiz kalmadı. Gülen gözlerimiz bu ümitsizlikle solmaya başladı. Allah aşkına istirham ediyoruz, bizler içtenlik ve çözüm bekliyoruz. Bu problemleri de sizden başka kimsenin çözeceğine inanmıyoruz.

Saygılarımla,
bir polis.."

Savaş Ay/ Sabah

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber