5 TL'lik SMS'nin ötesinde yapabilecekleriniz var

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 18 Kasım 2011 00:05, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Van'daki depremin ardından ''Evim Evindir Van'' kampanyasını başlatan gazeteci Ahmet Tezcan'ın İstanbul'daki evine, depremde evi yıkılan 46 yaşındaki Aslı Erat, 11 kişilik ailesiyle yerleşti.

Ahmet Tezcan'ın Beylikdüzü'nde bulunan bir sitedeki evine yerleşen Aslı Erat, yeni ikametinin kapılarını AA'ya açtı. Evde, 75 yaşındaki annesi Gülistan Erat, 22 yaşındaki kızı Zeynep Esim, 19 yaşındaki oğlu Muhammet Reşit Esim, 13 yaşındaki kızı Dilek Esim, 25 yaşındaki kızı Güneş Yürük ve 3 yaşındaki kızı İlayda, 4 yaşındaki kızı Rumeysa ve 1 yaşındaki oğlu Enes, 23 yaşındaki yeğeni Özlem Arat ve 1 yaşındaki oğlu Şiar Erat ile birlikte yaşamaya başlayan Aslı Erat, eve 2 hafta önce yerleştiklerini anlattı.

Van ve çevresini etkileyen 7.2 büyüklüğündeki deprem anını ''Depremin olduğu gün, bir düğündeydik, tam eve yaklaşırken, yol bozuktu 'araba sallanıyor' zannettik. Sonra baktık, mahallede herkes kaçıyor. Araba durunca deprem olduğunu anladık'' sözleriyle anlatan Erat, evde bulunan 2 kızının depremin sona ermesinin ardından evden çıktığını kaydetti.

Depremin ardından köylerine gittiklerini ve bir hafta dışarıda kaldıklarını ifade eden Erat, ''Depremden sonra bir sürü insan çadırsız kaldı. Ben 6-7 gün boyunca çadır aradım, ama elim boş döndüm'' dedi.

Aslı Erat, depremde, amcasının oğlu ile kızı Güneş Yürük'ün eşinin ailesinden 11 kişinin hayatını kaybettiğini belirtti.

Kanser hastası olan ve yılda 3 kez İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi ile Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesine kontrole gelen Aslı Erat, bu nedenle depremin ardından başlatılan ''Evim Evindir Van'' kampanyası kapsamında, İstanbul'a gelmek istediğini anlattı.

Kartal'da yerleştirildikleri ev, hastanelere uzak olduğu için Ahmet Tezcan'ın, Beylikdüzü'ndeki evini önerdiğini ve buraya geldiklerini belirten Erat, ''Onlar gibi duyarlı insanlar varken, biz derdimizi unuttuk. Ahmet bey ve eşi, bize yardım ediyor, destek çıkıyor'' diye konuştu.

Aslı Erat 3 ayda aldığı 630 lira malullük maaşıyla geçinmeye çalıştığını, Esenler Belediyesinin yiyecek yardımında bulunduğunu, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun da bin lira verdiğini belirten Erat, ''Günde en az 10 tane ekmek alıyorum, burada ekmek bir lira. Suyunu içemiyoruz, bizim doğal suyumuz başkaydı. Bir tane su geliyor, 2 günde bitiyor. Bir evin ihtiyacı bitmiyor. Temizlik malzemesi, yiyecek, tencere, giyecek ihtiyacımız var'' dedi.

-''Van'a nazar değdi''-

Van'ın son yıllarda çok geliştiğini ve çok güzel bir kent haline geldiğini vurgulayan Erat, ''Van şu anda bitti. Van'a nazar değdi'' diye konuştu.

Aslı Erat, Van'ın Seyrantepe Mahallesi'ndeki müstakil evini, Belediyenin gösterdiği araziye kendi elleriyle yaptığını ve elindeki avucundaki tüm parayı harcadığını ifade ederek, mahalleye bu şekilde ev yapan 50 aile bulunduğunu ve bu evlerin bir kısmının depremde bir kısmının da artçı sarsıntılarda yıkıldığını anlattı.

Belediyenin kendilerine yer gösterdiğini, ancak ellerine belge vermediğini belirten Erat, şöyle konuştu:

''Tekrar Van'a dönmeyi istiyorum. Tapumuz yok. Çocuklarıma bir yuva yapmıştım. En azından ben olsam da olmasam da barınacak yerleri vardı, o da gitti. Benim tekrar ev yapacak halim de yok. Devletten bana bir kalıcı yuva, çocuklarıma kalıcı bir iş istiyorum. Şu anda ben buradayım da sonunu düşünürüm. Sonum ne olur, çocuklarım ne olur? Ben kendim de hastayım. Elimde tapum olsaydı, bahar aylarında gider, tapumu gösterir ve kalıcı konut isterdik. O da yok. Kimseye ispat edecek elimde delilim de yok.''

Gazeteci Ahmet Tezcan, ''Evim Evindir Van'' kampanyası kapsamında İstanbul'daki evinde 11 kişilik aileyi misafir ettiğini belirterek, ''Gelen aile, depremin yarattığı travmayı atlatırken siz de içinizde kendi kendinizi rehabilite ediyorsunuz onlarla birlikte. Dolayısıyla bu el ele tutuşarak, dayanışmanın verdiği karşılıklı bir tedavi süreci. Bunun farkına varıyorsunuz'' dedi.

Van'da yaşanan depremin ardından hayata geçirilen ''Evim Evindir Van'' kampanyası hakkında AA muhabirine bilgi veren Tezcan, projenin çok iyi bir aşamaya geldiğini ifade etti.

Kampanyanın ilk başta hem bürokrasi hem de Vanlılar tarafından net anlaşılamadığını belirten Tezcan, ''Vanlılar, öncelikle eşyalarını bırakmak istemiyorlardı, hatta çadır kente bile gitmek istemiyorlardı. Kar bastırınca bunun öneminin farkına vardılar. Çadırların yeterli olmadığının da farkına vardılar'' diye konuştu.

Eşyayı düşünmeden Van'dan ayrılmak isteyenlerin sayısının 70 bine yaklaştığını belirten Tezcan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sosyal tesislerin açılmasına yönelik verdiği talimatın ardından dün ve bugün 3 bin kişinin transfer edildiği bilgisini verdi

İstanbul Valiliğinin belirlediği Vanlı ailelerin otobüslerle İstanbul'a gelmeye devam ettiğini belirten Tezcan, ''Evini açmak isteyen insanların sayısı, gelmek isteyenlerden daha fazlaydı. Şimdi iş tersine döndü, gelmek isteyenlerin sayısı daha fazla hale geldi. Sosyal tesislerin açılması çok önemli ama onlar da yetmeyecek'' dedi.

''Evim Evindir Van'' kampanyası ile ilgili tüm valiliklerin uyarıldığını, evini açmak isteyen insanların kayıtlarını aldıklarını anlatan Tezcan, valiliklerce Van ile irtibata geçildiğini ve eşleştirmelerin yapıldığını söyledi.

Şu anda bir ulaşım sorunun olduğunu belirten Tezcan, şunlar kaydetti:

''Bu sorunu aşmak için 'Van'dan Bir Can Kurtar' diye ikinci bir kampanya yaptık. İstanbul'dan ilk etapta 9 otobüs, 3 kamyon gitti. Giderken yardım malzemesi götürdü, dönüşte de Vanlı depremzedeleri aldı ve şu anda yoldalar. Benim için en mutlu şeylerden biri, hem Van'dan ilk gelenlerin 'Evim Evindir Van' kampanyasında evlere yerleştirilmiş olması hem de otobüslerle Van'dan tahliye edilecek olanların bizim gönderdiğimiz otobüslerle ilk defa yola çıkmış olmaları. Kişisel olarak insanı mutlu eden şeylerden biri.

Kampanyanın bir üçüncü ayağı daha var. Uygulamaya da koymaya başladık. Önce ben kendi evime gelen 11 kişilik Vanlı aile için bunu uyguladım. 'Kardeşim Van' adı altındaki bu proje, gerek evlere olsun, gerek sosyal tesislere olsun, gelecek olan ailelere yardımcı olmak üzere, sosyal hayatı onlarla paylaşmak ve geldikleri şehri hem onlara tanıtmak, onların birlikte çay içme ihtiyacını karşılamak için.''

-''Organizasyonun devlet kanalı ile yapılması çok önemli''-

Evinde misafir ettiği 11 kişilik aileyle İstanbul Valiliğinin aracılığı ile buluştuğunu anlatan Tezcan, ''Ben evimi Vanlılara açma projesini kafamda ilk oluşturduğumda İstanbul Valisi'ni aradım, 'Hemen organize edelim' dedi ve muhteşem bir organizasyon yaptı. Dolayısıyla tüm Türkiye için İstanbul Valiliği prototip bir çalışma oluşturdu ve hala da bunun diğer ayaklarını oluşturmaya devam ediyor. Bu aileyi de İstanbul Valiliği tespit etti'' diye konuştu.

Ailelerin birbirine uyum sağlayamayabileceğini belirten Tezcan, belli süre içerisinde orada rahat edemeyecekse valilik başka rahat edebileceği bir ev imkanı da sunuyor'' dedi.

Kampanyanın valilikler üzerinden gittiğini anlatan Tezcan, ''Niyet kişisel, girişim kişisel, ama organizasyonun devlet kanalı ile yapılması çok önemli ki hem istismarlar önlensin hem de birtakım işin farklı türdeki ticaretini yapan, art niyetli kişilerin de önüne geçebilmek için devletin buna mutlaka el atması gerekiyordu. Nihayete devlet de bu projeyi benimsedi'' diye konuştu.

-''Genetik kodumuzda var''-

Evinde depremzedeleri misafir eden Tezcan, bunun çok ilginç bir duygu olduğunu söyledi. Türk insanının darda kalan insanlara evini açmasının genetik kodlarında olduğunu ifade eden Tezcan, ilk defa böyle büyük bir afetle toplu ev açma hadisesinin yaşanmasının dikkat çektiğini söyledi.

''Devlet organizasyonu bir yerde yetersiz kalmışsa, halkın devreye girmesi kadar normal bir şey yoktur'' diyen Ahmet Tezcan, olağanüstü bir mutluluk ve aynı zamanda sorumluluk hissettiğini kaydetti.

''Benim 4 çocuğum var, gelen misafirlerden 4 küçük çocukla birlikte çocuklarımın sayısı arttığı gibi, ben 1 tane torun beklerken, 4 tane torun birden geldi. Dolayısıyla kendi birtakım kişisel dertleriniz oluyor, o dertlerin aslında ne kadar önemsiz olduğunun farkına varıyorsunuz. Gelen aile, depremin yarattığı travmayı atlatırken, siz de içinizde kendi kendinizi rehabilite ediyorsunuz onlarla birlikte. Dolayısıyla bu el ele tutuşarak, dayanışmanın verdiği karşılıklı bir tedavi süreci. Bunun farkına varıyorsunuz. Bir şeyler yapmış olmanın duygusu çok farklı. 5 TL'lik bir SMS'in ötesinde bir şey yapmış olmanın verdiği bir tatmin duygusu var, bir de hiç olmazsa 'Bir şey yapabildim' diye düşünüyorsunuz.''

Ailesi Kafkasya'dan sürgün edilmiş bir insan olduğunu belirten Tezcan, ''Dolasıyla dedelerimin sürgün hikayesini dinledim. Ailem, Kafkasya'dan sürgün edildiğinde, bu ülkenin insanları son derece yoksuldu, ama evlerini açtılar, sofralarındaki yemeklerini paylaştılar. Bunu, benim, bu ülkenin insanlarına, ülkeye olan bir aile borcum olarak da düşünüyorum, o bakımdan da kendimi çok rahat hissediyorum. Hiç olmazsa dedelerimin yaşadığı zorluklara el uzatan insanlara, bir şeyler yapabilmiş olmanın rahatlığı var'' diye konuştu.

-''Bu millete yeniden aşık oldum''-

Bunun bir göç operasyonu olmadığının altını çizen Tezcan, bunu böyle anlamak hem Vanlılar açısından, hem gönüllüler açısından yanlış olur. Bunda mutlaka bir sürenin belirtilmesi gerekiyor. O süre de devlet depremzedelere kalıcı konutlarını yapıncaya kadardır. Konutlarını teslim alma aşamasına geldiklerinde tabii ki geri dönmeleri söz konusu olacaktır'' dedi.

Depremzedelerin daha çok akrabalarının olduğu illeri seçtiğini belirten Tezcan, bu illerin arasında İstanbul, İzmir, Ankara, Mersin, Diyarbakır, Batman, Bingöl'ün bulunduğunu söyledi.

Doğu insanının misafir ağırlamayı çok sevdiğini ifade eden Tezcan, ''Gidersiniz en güzel yatağını size verir. En uygun ortamı hazırlar. Misafir olmayı yük olarak görür ve yük olmak istemez, tedirgin olur. Dolayısıyla ilk tercihleri akrabalarının olduğu iller'' diye konuştu.

Türkiye'nin her tarafından evlerini açan kişilerin olduğunu belirten Tezcan, ''Bu millete yeniden aşık oldum desem yeridir'' dedi.

Evi olmamasına rağmen bir yıllığına ev kiralayan kişilerin de olduğunu anlatan Tezcan, duyarsız kalanın çok az olduğunu ifade etti.

Gazeteci Ahmet Tezcan, kampanyaya ilişkin şunları ifade etti:

''Her şeyde bir hayır vardır derler, belki de Van depremi toplumsal olarak şükrettiğimiz ilk deprem olacak. Dışarıdan propagandalarla, 150-200 yıllık yanlış politikalarla toplumda bastırılmış bir kardeşlik duygusu vardı. Van depreminden sonra, bu yardım harekatı, o propagandanın son derece yanlış olduğunu kanıtladı. En önemli noktası bu. 'Toplumda bir bölünmüşlük algısı yok normalde, bu algıyı yaratanlar kasten yaratıyorlar' dedi bu halk ve 'Evim Evindir Van' diyerek büyük bir atağa geçti.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber