Şehitlerimize ve bizlere kahraman diyorlar, çocuklarını 3-0'lık bir mağlubiyetle hayata hazırlayan bir kahraman

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 22 Aralık 2011 00:16, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Haber Gönder ile gönderilen aşağıdaki metin, hiç değiştirilmeden yayına alınmıştır.

Sayın Editör;

Ben yıllarca TSK'da görev yaptıktan sonra Terörle mücadele esnasında yaralanarak Malul Gazi olmuş, sonrada göreve devam edemeyince emekliye ayrılmış emekli bir askerim.

Bir çok arkadaşım gibi benimde meslek hayatımın (ömrümün) tamamına yakını güneydoğuda geçti. Bekar iken pek zorlanmazken, evlendikten ve çoluk çocuk sahibi olduktan sonra çok çetin bir süreç aldı. Özellikle 90'lı yıllarda görev yaptığımız yerlerde terör olaylarının en yoğun yerler olması nedeniyle eşlerimize bile silah kullanmayı gece atış yapabilmeyi öğretmiştik. Biz operasyonda iken savuşturulamayacak bir tehlike durumunda kendilerini ve bir kaç aileden ibaret lojmanı korumaları veya son görevlerini yapmaları için. Çocuklarımızın hanili hiç sormayın, karakola taciz atışlarında veya saldırı olup çatışma çıktığı zamanlarda bizimle birlikte sabahlarlar, hatta tahliye tünellerinden askerlere bizimkilerin hazırladığı ekmek arası domates-peynir-çay servisi yaparlardı. Yaşıtları okul öncesi eğitimlerde, kreşlerde veya anaokullarında iken onlar yolu tek ulaşım yolu helikopterle olan bu yerlerde okul öncesi eğitimlerini tamamlıyorlardı. Bazen uygulama obus/top bataryalarının atışları habersiz başlar ilk atışta bizimkilerin nasıl yerlere kapandıklarını, mevziye askerin yanına doğru nasıl yerden süründüklerini, gözlerindeki telaşlı korkulu bakışı herhalde ancak ölünce unuturum. İlköğretime başladılar iki yıl bir yerde, bir yıl başka yerde, üç yıl öteki yerde derken taşınmaktan okula gidemediler. Birde terör nedeniyle kritik tarihlerde okula da gidemezlerdi. Okula gittiklerinde de asker çocukları olduklarından diğer çocuklar tarafından dışlanırlardı. Böyle geçti yıllarımız, şimdi lise sona geldiler. Kendi emsalleri gibi normal bir eğitim sürecinden gelmedikleri için adapte olmalarını sağlamak yıllarımızı aldı. Emsalleri gibi normal eğitim alamadıklarından onlardan emsalleri gibi bir sonuç beklemiyorum elbette, ama bir gazi olarak sayın başbakanımızın şehit aileleri ve biz gazilere verdiği sözlerin artık yerine getirilmesini istemek sanırım hakkımız olsa gerek.

1. Aylar öncesinden beri gerek Başbakanımız tarafından gerekse Cumhurbaşkanımız tarafından bir çok kereler dillendirilen, bir kaç güne kadar çıkacak dedikleri ama aylardır bir türlü çıkmayan, Şehit-Gazi ailelerinden ikinci bir kişiye iş imkanı sözünün artık yerine getirilmesi gerekmez mi?

2. Polis okulları (PMYO) giriş sınavında polis şehit-gazi çocuklarına LGS 140 puan yeterli görülürken asker şehit-gazi çocuklarından LGS 300 puan istenmektedir. Aynı durumda askeri okullar giriş sınavında LGS'den yeterli puan almak kaydı ile bütün şartları ve mülakatları kazanmaları halinde aldıkları puanın %25 ilave olarak verilmekte, o da %5 kontenjan kadar ile sınırlandırılmaktadır. Birine polis şehit-gazi çocukları giremiyor diğerine ise asker şehit-gazi çocukları giremiyor. her kurum kendi mensubuna avantaj sağlamak istiyor ama şehit ve gazi çocuklarına asker mi olacaksın polismi diye hiç sorulmuyor, sorsalar da ona göre avantaj sağlayacaklarsa sağlasalar olmaz mı?

3. Üniversite eğitimlerinde şehit ve gazi çocuklarına kolaylık getirileceği sözü verilmişti. Emsalleri gibi eğitim alamadan hayata 3-0 geriden başlayan kpss veya üniversite kapısına zar zor gelebilmiş şehit ve gazi çocuklarının girmek istedikleri bölüm tespit edilip o bölüme girmelerinde kolaylık sağlansa olmaz mıydı?

Çocuklarımız için yazdıklarımın haricinde ise evi yuvası dağılmış hayalleri yıkılmış şehit eşleri, anne ve babalarını da unutmamamız lazım. Bir (er) şehit anne ve babasının aldıkları aylık maaş (şehidimiz evli ise) her biri 250 TL dir. Toplam 500 TL. Ben buna yazacak bir şey bulamadım yorumu size bıraktım. Çünkü şehitten geriye aileye bağlanan maaş şehidin eşine, çocuklarına, anne ve babasına pay edilir. Başka bir gelirleri de yoksa gelin de yetirin.Yeter diyorsanız, yetsin. Ancak çoğu orta alt sınıf ailelerin çocukları olan bu ailelerimizin geçimlerini sağlayacak olan çocuklarını, evinin direklerini vatana kurban verdikten sonra, hem evin geçimini, hem hayatın zorluğunu tekrar sırtına alan şehit babası/annesi veya eşinin de omuzlayacağı yükü sırtlayan şehit eşi bu zorlukların altından kalksın kalkabilirse. Geride başka çocuklar da varsa düşünün siz artık gerisini.

Sorunlar çözülecek denildi. Kamuda şehit eşlerine ve Gazilerimizden çalışabilir durumda olup, kamu kurum ve kuruluşlarında işçi statüsünde işe yerleştirilenlere sorunları sorulmadı ama onlar yinede bildirdiler. 5510 sayılı yasa yürürlüğe girmeden evvel sadece işçi statüsünde yapılabilen bu atanmalar, bu kanun yürürlüğe girdikten sonra değişti ve memur statüsünde de yapılmaya başlandı. Ancak daha evvel işçi statüsünde yapılan atanmalar öylece kaldı. Bir çok kamu kurum ve kuruluşunda işçi statüsünde atanan şehit eşleri ve gazilerimiz, hayata çetin bir mücadele ile başlayan çocuklarına iyi bir gelecek hazırlamak için çalışmaya başladılar. Ancak kamu iktisadi kuruluşlarında statünüz ne olursa olsun işçiliğin kuralları bellidir. sözleşmeler ile belirlenir. Ne yer değiştirebilirsiniz ne başka kuruma geçebilirsiniz. Bir çoğu rahatsızlıklarının artması pahasına durumlarına bir çözüm bulunamadığından atölyelerde hala çalışıyorlar. Bazıları memur olmadıklarından tahsil durumlarına bakılmaksızın işçi olduklarından masa başına verilmiyor ama ya odacılık, ya sekreterlik, ya çay veriyorlar makam sahiplerine. Bu konu ile ilgili bir Gazi arkadaşımla sohbette iken aramızda şöyle bir konuşma geçti;

"-emekliliğine kaç yıl var? dedim.

-SGK'nın hesabına göre daha 15 yıl. doktoruma bakarsan zaten ömrüm o kadar" dedi gülümseyerek.

-O nasıl laf" diye kızdım, içim sızladı birden

dedi ki;

-Bacaklarımın olmamasından dolayı vücudumdaki kan normal insandan birbuçuk kat daha hızlı devridaim oluyor, bu da daha hızlı yaşlanmam demek, demek oluyor ki daha çabuk öleceğim. " dedi gözleri daldı.

doktorlar ne demişti bilmiyorum ama kanım dondu söylediklerine, kendi rahatsızlığımı unuttum, onun bacaklarına daldı gözlerim.

sonra devam etti.

-bazen bacaklarım var sanıyorum, parmak aralarım öyle bir kaşınıyor ki, sonra elimi atıyorum gayri ihtiyari kaşıyayım diye, boşluk geliyor elime, bazen iyi gömülmemiş bir sinir uçuna tam uykumun en derin yerinde bir şey değiyor, acıyla öyle bir sıçrıyorum ki, ondan sonra acıdan uyuyamıyorum." "aman boş ver, tek şu çocuklar bir yerlere girsin de ondan sonra gerekirse istifa ederim. onların yanında giderim." diyordu.

Ben yorum yapamadım, haydi buyurun da siz yorum yapın.

Sayın Editör, biraz uzun oldu, yayınlayabilir misiniz bilemiyorum. Şehitlerimize ve bizlere kahraman diyorlar, çocuklarına 3-0 lık bir mağlubiyetle hayata hazırlayan bir kahraman. Arkadaşımın dediği gibi kendimizden geçtikte çocuklara iyi bir meslek kazandırmanın derdine düştük. Çünkü normal bir eğitim süreci ile başlamadılar hayata. Bu konularda istek ve dilekçelerimizi çok kereler Başbakanımıza, İçişleri Bakanımıza veya Cumhurbaşkanımıza bildirdik, neticede hiç bir şey değişmedi. Ekran karşısında çok sözler verildi bütün ülkenin önünde ama hala elle tutulur hiç bir şey yok. Yazacak çok şey var ama bu kadarı bile çok uzun oldu. sözün kısası Vatan sağolsun...Başka yapacak bir şey yok.

sizce var mı?

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber