Savcılara beyin ölümü uyarısı...
Sağlık Bakanlığı, "beyin ölümü kavramını tam olarak değerlendirememelerinin organların kullanılamaz hale gelmesine yol açtığı" gerekçesiyle savcıların uyarılması için
Adalet Bakanlığı'na bilgi notu gönderdi. Adalet Bakanlığı, cumhuriyet savcılarını
bu konuda uyardı.
Alınan bilgiye göre, Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Orhan Gümrükçüoğlu,
Adalet Bakanlığı'na konuyla ilgili yazı ve ekinde savcılara dağıtılması için
bilgi notu gönderdi.
Gümrükçüoğlu, organ ve doku nakli hizmetlerinin tüm dünyanın olduğu gibi Türkiye'nin
de önemli sağlık sorunlarından birisi olduğunu, organ nakli hizmetlerinin istenilen
düzeye ulaştırılmasında en önemli hususun organ bağışının artırılması olduğunu
belirtti.
Bakanlık müfettişlerince yapılan incelemelerde, adli olgularda organ bağışı
durumunda savcıların beyin ölümü kavramını tam olarak değerlendirememelerinin
çeşitli güçlüklere neden olduğunu ifade eden Gümrükçüoğlu, bu zaman kaybı sonucu
organların kullanılamadığının saptandığını bildirdi. Gümrükçüoğlu, bunun önüne
geçilmesi için konuyla ilgili bilgi notunun ilgili birimlere iletilmesini istedi.
Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sadi Güven de Gümrükçüoğlu'nün yazısı
ve hazırlanan bilgi notunun konuyla ilgili tüm birimlere iletilmesini ve cumhuriyet
savcılarının konu hakkında bilgi sahibi olmalarını istedi.
SAVCILARA UYARILAR
Bilgi notunda, organ ve doku nakli bekleyen hasta sayısının her geçen gün arttığı,
Türkiye'de 30 bin üzerinde kronik böbrek yetmezliği hastasının diyaliz cihazlarına
bağlı olduğu, bu hastaların böbrek nakli umuduyla yaşadığı vurgulandı.
Organ naklinin nasıl ve kimlerden yapıldığı anlatılan notta, beyin ölümünün,
beyin fonksiyonlarının geri dönüşümsüz kaybolması anlamına geldiği, beyin ölümü
gerçekleşen kişide solunum ve dolaşımın ancak yoğun bakım koşullarında destek
makineleriyle sürdürülebildiği kaydedildi.
Solunum ve kalp atımları yapay olarak sürdürülürken beyin fonksiyonlarının
yapay olarak sürdürülemeyeceğine işaret edilen bilgi notunda, bu nedenle kişinin
beyni öldüğü zaman tıbben ölü kabul edildiği belirtildi.
Yoğun bakım ünitelerinde verilen tüm tıbbi desteğe rağmen 24-36 saat sonra
beyin dışındaki organların da fonksiyonlarını kaybedeceği ifade edilen bilgi
notunda, beyin ölümü tanısı olan kişilerin hayata dönmesinin mümkün olmayacağı
vurgulandı.
Bilgi notunda beyin ölümünün gerçekleşmesinin ardından bu kişilerin "donör"
olarak adlandırıldığı, bu donörlerde en kısa süre içinde organlar fonksiyonlarını
kaybetmeden organların alınarak beklenen hastalara nakledilmesinin gerekliliğine
dikkat çekildi.
İKİSİ FARKLI
Beyin ölümü ile bitkisel hayat arasındaki farkın da anlatıldığı bilgi notunda,
beyin ölümü ile bitkisel hayat arasındaki en önemli farkın, bitkisel hayattaki
hastaların solunumlarının devam etmesi olduğu kaydedildi. Notta, bu hastaların
aylarca ya da yıllarca yaşamaya devam ettikleri ve bazı durumlarda iyileştikleri
anlatıldı.
Beyin ölümünün "vazodaki çiçeğe", bitkisel hayatın da "saksıdaki
çiçeğe" benzetildiği notta, vazodaki çiçeğin bir kaç gün içinde solup kuruyacağı,
oysa saksıdaki çiçeğin sulandığı sürece solmayacağına işaret edildi.
Organ bağışının ne olduğu, bağışlanan organların kimlere nakledildiğinin de
anlatıldığı bilgi notunda, ayrıca organ bağışının dini yönden sakıncasının olmadığı,
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun organ naklinin caiz olduğunu
açıkladığı anımsatıldı.