Maliye Bakanı Şimşek: 60 yılın en büyük küresel krizini geride bıraktık

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 12 Nisan 2012 16:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin son 60 yılın en büyük küresel kirizini başarı ile geride bıraktığını söyledi. İzmir Hilton Otel'de düzenlenen 15. Avrasya Ekonomi Zirvesi'ne katılan Bakan Şimşek, ?Son 60 yılın en büyük küresel krizini geride bıraktık. Toparlanmakla birlikte bize miras bıraktığı bazı sorunlar var. Bir tanesi, gelişmiş ülkelerde çok ciddi bir borç sorunu var. Bu, önümüzdeki 10 yıllara damgasını vuracak bir sorun. Global büyümeyi sınırlayıcı bir faktör. 2007-2011 döneminde gerek ABD, gerek Euro bölgesinde, OECD ülkelerinde borcun 40 puan ve üzerinde arttığını görüyoruz. Bu dönemde çok düşük olağanüstü parasal genişlemeye, sıfıra yakın küresel faiz oranlarına rağmen maalesef toparlanma arzulandığı kadar güçlü değildir.? dedi.

Dünya genelinde toparlanma sürecinde ekonomik büyümenin istendiği oranda olmadığını belirten Bakan Şimşek, ?Toparlanma, ekonomik büyüme zayıf kalmıştır. Bu küresel kriz döneminde 26 milyon kişi net olarak 2007-2011 arasında işini kaybetmiştir. Birçok gelişmiş ülke, istihdam yaratmakta zorlanıyor. ABD'de son toparlanmaya rağmen kriz dönemindeki 4 yıl boyunca yaklaşık 6 milyon kişi net olarak işini kaybetmiştir. Türkiye olarak biz biraz şanslıyız. Bu dönemde net olarak 3,4 milyon vatandaş istihdam imkanı bulmuştur. Gelecek 10 yıla baktığımızda 200 milyon işsizimiz var. Ek olarak 400 milyon kişi de işgücüne katılacak. Yaklaşık 600 milyon kişiye iş bulmamız lazım. Maalesef bu cılız büyümeyle bunun sağlanması başlıbaşına bir sorun.? şeklinde konuştu.

En büyük sıkıntının enerji darboğazı olduğuna ve sürekli bu açığın arttığına dikkat çeken Bakan Şimşek, ?Küresel enerji talebi çok hızlı bir şekilde artıyor. 2030'a kadar yüzde 44 civarı artış bekleniyor. Yeni bulunan rezervler maalesef eriyen mevcut kapasiteyi karşılayacak düzeyde değil. Ciddi bir darboğaz. Bir örnek, bugün ABD'de petrol fiyatlarında 1 dolarlık artış, harcanabilir geliri 10 milyar dolar azaltıyor. Bu çok ciddi bir rakam. Petrol fiyatlarındaki artışın küresel ekonomi için ne ciddi önemi olduğunu gösteriyor. İnovasyon, tasarruf, etkinlik ve küresel işbirliği gerekiyor. Gelir dağılımındaki eşitsizlik de düzelmiyor, bozuluyor. OECD ülkelerinde son 30 yılda gelir dağılımında bozulma var. En fakir yüzde 10 ile en zengin yüzde 10 arasındaki fark 9 kattır. Türkiye, OECD ülkeleri arasında gelir dağılımını iyileştiren nadir iki ülkeden biridir. Sürdürülebilirlik, çok önemli küresel bir konudur. Eskiden 130 yıl alan dünya nüfusunun ikiye katlanması bugün çok daha kısa süreye indi. 2050 yılında 9,3 milyar kişiye ulaşacağız. Mevcut üretim ve tüketim alışkanlarımızı devam ettirirsek 2050 yılında dünyadaki kaynakların 2,8 katını tüketiyor olacağız. Bizim yeni yollar, yeni ufuklarla bu konuya yaklaşmamız lazım. Önümüzdeki 40 yılda dünya ekonomisi yüzde 4 büyürse küresel ekonomi 380 trilyona varmış olacak. Küresel ekonomi vs. bütün bu hususları dikkate alacak şekilde çalışmamız, işbirliği yapmamız

gerekiyor.? diye konuştu.

ABD'de her bin kişiye 880 araç düştüğünü, Çin'deki araç sayısının da ABD düzeyine vardığını belirten Şimşek, "Düşünün ne kadar enerji, karbon salınımı. Küresel ekonomide çok ciddi şekilde de güç dengeleri değişiyor. 2010 itibariyle Afrika'nın payı yüzde 4'tür. 2050'de yüzde 12'ye çıkmış olacak. Özellikle Batı Avrupa'nın, Japonya'nın zemin kaybedeceği, özellikle Asya'daki gelişmekte olan ülkelerin zemin kazanacağı bir döneme girdik. Aslında bu süreç son 10 yıldır devam ediyor. Devam etmesi de bekleniyor. Değişen güç dengeleri çok ciddi yeni faylar doğurabilir. İşbirliği içinde olmazsak, değişen güç dengeleri çerçevesinde herkes bir tarafa doğru çekmeye kalkarsa dünya pek çok sıkıntıyla karşı karşıya kalabilir. Birçok konu var. Uluslararası terörizm, küresel finans krizleri, uluslararası şirketlerin davranışı, temiz su talebi, yoksulluk, işsizlik, medeniyetler çatışması gibi pek çok. Bu hafta Kutlu Doğum Haftası. 'Kanaatkâr olunuz, kanaat tükenmez bir hazine diyor.' hadiste. İktisat da ihtiyaçlar sınırsız diyor. O nedenle bizim belki yeni bir felsefeye, bakış açısına ihtiyacımız var." dedi.

Türkiye'nin hızla nüfus potansiyelinin arttığını, önlemleri ve gelişmeleri buna göre planladıklarını aktaran Bakan Mehmet Şimşek, ?Küresel kriz öncesi dönemden daha yüksek bir GSYİH'ye sahibiz. İşsizlik oranları krizle birlikte çok hızlı yükseldi, aldığımız tedbirler sayesinde hızlı şekilde kriz öncesi dönemin altına düşürdük. Yanıbaşında AB'de bu sıkıntı devam ediyor. Biz yoksulluğu da azalttık. İleri doğru baktığımızda evimizi düzene koyduk. Bütçe açığını düşürdük, milli gelire oranla. Bankacılık sektörü, küresel krizde hiçbir desteğe ihtiyaç duymadan güçlü bir sermayeyle yoluna devam etti. Hane halkının borç düzeyi nispeten düşük. Türkiye 2050'ye doğru baktığımızda 100 milyona çıkacağını öngörüyoruz. Son 9-10 yıl içinde milli geliri 230 milyardan 770 milyar dolara çıkardık. 2050'ye kadar pek çok G7 ülkesini geride bırakabileceğimizi düşünüyoruz. Dünyada ilk 10'a, Avrupa'da ilk 3'e girmeyi hedefliyoruz. Bunlar için reform gerekiyor. Eğitime yatırım, rekabet gücünün artması gerekiyor. Birkaç zayıf yönümüz ise Türkiye'nin tasarruf oranları düşük. Rekabet gücü de Çin'e ve Asya'ya oranla düşük. Enerjide dışa bağımlıyız. O bizim için ayakbağı. Hükümet olarak eğitime, ar-ge'ye, enerji bağımlılığını azaltmaya önem veriyoruz. Sağlıkta çok büyük reform yaptık. İstanbul'u finans merkezi haline getirmek istiyoruz.?

Türkiye'nin artık beyin işgücü üzerine çalışması gerektiğini, hükümet olarak bu konuda ciddi yatırımlar yaptıklarını anlatan Bakan Şimşek, ?Ar-ge'ye çok büyük önem veriyoruz. Türkiye olarak düşük ücretli Asya ülkeleriyle rekabet etmek istemiyoruz. Daha yüksek katma değerli, bilgi yoğun ürünlerle rekabet etmek istiyoruz. Bunların payını artırmak için çalışmamız lazım. Türkiye'den giden 25 TIR mermer, bir tomografi cihazı etmiyor. Bir kamyon domates, bir Ipad etmiyor. Bu yüzden ar-ge teşvikleri verdik. O yönde muazzam bir sıçrama söz konusu. Hâlâ düşük düzeydeyiz. 2023 yılında ar-ge harcamalarının milli gelire oranını yüzde 3'e çıkarmayı hedefliyoruz. Kişi başına düşen ar-ge'yi üçe katladık. Uluslararası bilimsel yayın sayısını da neredeyse üçe katladık. Patent başvurularını da neredeyse beş kattan fazla arttırdık. Bütün bunlar bizim bu çabalarımızın artık sonuç verdiğini, önümüzdeki yıllarda bir kritik ölçeğe ulaşacağımızı gösteriyor. Marka başvurularında geçen sene birinci sıraya yerleştik. Endüstriyel tasarım başvurularında da üçüncü. sıraya yerleştik. Firmalara hibe olarak çok güçlü destekler veriyoruz. Geçmişin 80 yılına bedel desteği, 9-10 yılda verdik. Altyapımız zayıftı, şimdi Türkiye'yi çok şeritli yollarla donattık.? diye konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber