Tayyip Erdoğan'a kurulan tuzak!.
Fikri AKYÜZ/İnternethbaer
Bu köşeyi yakından takip eden okurlar bilir; türban yasağı denilen yasağın
Türkiye'nin irrasyonel yasaklarından biri hatta üniversite özelinde, en irrasyonel
yasak olduğunu yazıp durdum..
Dolayısıyla, aşağıdaki satırların bu birinci paragraf hatırlanarak okunmasını
arzu ederim..
Evet Başbakan Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz Pazar günü yapılan ÖSS'ye girmiş olsaydı,
imam hatip lisesi mezunu olduğu için katsayı eşitsizliği sebebiyle sınavda başarılı
olur muydu, bilemiyorum..
Ama kesinlikle ?sayısal?dan çakardı!.
Öyle ya, Başbakan Erdoğan, 356 + 13'ün karşılığının 369 olduğunu dahi bilmiyor(!)
Bilmiyor; çünkü ?sınav gözetmeni? Erkan Mumcu, öyle diyor..
Erkan Mumcu ne diyor; diyor ki: ?Sizin 356 milletvekiliniz var, bizim de 13
milletvekili? Gelin anayasayı değiştirerek türbanı serbest bırakalım..?
Şimdi bu nedir?
Bunun adı, düpedüz ?tuzak?tır..
Başbakan Erdoğan, bu tuzağı göremeyecek kadar ?saf? mı ya da bu teklife evet
deyip toplumu hele şu konjonktürde gerecek kadar ?sorumsuz? bir başbakan mı?
Anayasada türban yasağı var mı ki, kaldırılması için madde konulsun..
Anayasaya ne yazılacak; ?türban serbesttir? mi?
Oldu olacak;
?Eşarp serbesttir, türban yasaktır?;
?Türban altından görünen saç teli sayısı 45 adedi geçerse türban serbesttir;
30 adedi bulursa mezuniyet törenlerine katılabilir; nineler bundan muaftır?,
?Sakal, dudak ya da çene altı olursa serbesttir; yanak üstü olursa yasaktır?
gibi ek maddeler koyalım!.
Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, anayasayı değiştirmek için gerekli olan çoğunluk
sayısının 369 olduğunu bilmiyor mu?
Ya da Ak Parti, 3 Kasım seçimlerinden sonra 369 sayısına hiç mi ulaşmadı?
369 sayısına ulaşmasına rağmen, Erkan Mumcu'nun Anavatan'ın başına geçmesini
beklediği için mi, anayasayı değiştirmek için teşebbüste bulunmadı?
Birilerinin iddia ettiği gibi, madem Tayyip Erdoğan sadece kendini düşünen bir
adam, daha 6 ay evvel Ak Parti'ye mensup 369 milletvekili mevcutken, neden Cumhurbaşkanlığı
seçimini öne alıp, kendisinin ya da ?türbanlı eşi?(!) olan birinin cumhurbaşkanı
olması için gerekli girişimde bulunmadı?
Evet, muhalefet partisi lideri sıfatıyla konuşmak kolaydır; köşe yazarı sıfatıyla
yazı yazmak daha da kolaydır; ancak iktidar sorumluluğu bambaşka bir şeydir..
Türban yasağının kalkması için anayasayı değiştirmek neticede 3 saatlik bir
iştir..
Ancak, ortaya çıkacak bir gerilimin sorumlusu aranırken, herhalde birileri,
Anavatan'ın genel başkanı Erkan Mumcu'yu ya da köşe yazarı Fikri Akyüz'ü sorumlu
tutmayacaktır..
Son yirmi yılın en istikrarlı döneminin yaşandığı bir atmosferde, son yirmi
yılın en büyük özgürlük sorunlarından birini, ?369? sayısına hapsetmenin ?akılcı?
olan tarafı nedir?
Işıl Mumcu'nun kimliğini ve kişiliğini tenzih ederim; ama Erkan Mumcu'nun eşi
mi resepsiyonlara gitmekten alıkonuluyor yoksa Emine Erdoğan, Hayrunnisa Gül,
Münevver Arınç mı?
Dolayısıyla, Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, bu problemi yaşamıyor mu?
Erkan Mumcu ?Tayyip Erdoğan, bu sorunun çözülmesini istemiyor? derken, şimdi
bazıları kalkıp ?Muhalefet liderleri, aksi yasada belirtilmedikçe insaflı olmalıdır?
diyerek anayasada başka bir değişiklik talebinde mi bulunmalıdır?!
Anayasada, ?İnsaflı olun..? yazmıyor diye insafı elden bırakmak mı gerekiyor?
Başbakan Erdoğan'ın bazı söylem ve eylemleri bu köşede eleştirildi; ama bazı
söylem ve eylemleri savunulurken sadece ve sadece Türkiye'nin huzur iklimine
kavuşmasının temini için temenni içeren cümleler yer aldı..
?Eşarp başkadır; türban başkadır? cümlesi gibi dünyanın en akıl dışı ve en gayri
vicdani cümlelerinden birini kurmak suretiyle yasağı meşru kılmak isteyenlerin,
üstelik güçlü konumda bulunanların olduğu bir arenada, tüm iş hükümete tuzak
kurmaya mı kaldı?
Bir tarafta etnik terör, diğer tarafta Kıbrıs, beri yanda Ermeni sorunu, başka
bir tarafta AB ve ABD ilişkileri, öte tarafta ekonomik sorunların henüz çözülmediği
ya da çözüm aşamasında olduğu bir iklimde ?Ben yaptım oldu..? denilerek anayasayı
değiştirip ?Türban serbesttir? demek, bu toplumun dibine dinamit koymakla eş
anlamlıdır..
Bu problem elbette çözülmelidir ve elbette çözülecektir; hem de çok uzak olmayan
bir gelecekte çözülecektir..
Ancak, bu problemin çözümünde mutlak surette Cumhurbaşkanı Sezer, CHP, Anayasa
Mahkemesi ve YÖK'ün katkısı olmalıdır..
O kadar ki, CHP 13 milletvekiliyle desteklemeyi bırakınız, ?Biz evet oyu vermeyeceğiz;
ama bu yasak kalkmalıdır? dese dahi yeterli olacaktır..
Şu anda kurumlar arasında bir mutabakat yoktur; çünkü bahsi geçen kurumların
başında olan kişiler demokratça bir tavır sergilememektedir..
Düşününüz ki, Cumhurbaşkanlığı makamında Sami Selçuk; CHP'nin başında Kemal
Derviş; YÖK'ün başında Mehmet Sağlam ve Anayasa Mahkemesi'nin başında demokrat
bir hakim olsaydı, bu problem devam eder miydi ya da bu problemin çözümü bu
kadar zor olur muydu?
Bazı konular vardır; bu sorunların ortadan kalkması ya da alevlenmemesi için
bu meseleye en duyarlı olan kurum ve şahısların tavrı önem taşır..
Örneğin; Apo'nun yargılanması sürecinde MHP lideri Devlet Bahçeli'nin tavrı
önemliydi; gösterilen tavır da tam bir devlet adamı sorumluluğunun tezahürü
idi..
Yine, AB'ye dair uyum yasalarının çıkarılması için muhafazakar bir partinin
iktidarda olması faydalı ve gerekliydi; bu konuda duyarlı olan kesimlerin teskininde
Tayyip Erdoğan'ın liderlik potansiyeli devreye girince, uyum yasaları kazasız
belasız çıkarıldı..
Bunun gibi türban yasağı konusunda da CHP tabanının hassas noktalarını kaşımayacak
bir tavır sergilenmelidir; bu görev de Deniz Baykal'a düşmektedir..
Evet Sayın Mumcu, ben, iktidarın denetlenmesi için gerekli mekanizmalardan biri
olan siyasi partilerin güçlenmesini, dolayısıyla Anavatan'ı diriltmenizi istiyorum..
Ama Anavatan'ı diriltmek isterken, saygınlığınızı öldürmeyiniz..