Her ülkenin başkanlık sistemi farklı

Kaynak : Sabah
Haber Giriş : 10 Haziran 2012 20:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

ZÜBEYDE YALÇIN UĞUR BECERİKLİ

ABD'nin kendi ihtiyaçlarına uygun olarak geliştirdiği başkanlık sistemi, Latin Amerika, Türki Cumhuriyetler ve Arap ülkelerinde de yaygın olarak kullanılıyor. Latin Amerika dışında sistem genellikle başarılı çalışıyor

ABD'nin kendi ihtiyaçlarına göre önce kurallarını ortaya koyup daha sonra uygulamaya geçtiği başkanlık sistemi birçok ülkeye ilham kaynağı oldu. Latin Amerika, Türki Cumhuriyetler ve Arap ülkelerinde sistem yaygın olarak uygulanıyor. ABD'nin dışında sistemi başarıyla uygulayan çok ülke bulunmuyor.

ABD Başkanlık sisteminde yürütmeyi başkan, yasamayı da temsilciler meclisi ile senatodan oluşan Kongre temsil ediyor.

Başkanı da kongreyi de halk seçiyor. Başkan kongreyi feshedemiyor, kongre de başkanı görevden alamıyor ya da istifaya zorlayamıyor.

Başkan 4 yıllık bir süre için başkan yardımcısı ile birlikte seçiliyor. Bu süre asla değiştirilemiyor. ABD Başkanı geniş yetkiler ile donatılıyor. Hatta bazı siyaset bilimciler, ABD Başkanı için "seçilmiş kral" unvanını kullanıyor.

EVET'LER KAZANDI

Hükümet üyelerini başkan atıyor ve bunlara "sekreter" deniyor. Atanan sekreterler Senato onayından geçiyor ama sekreterlerin Kongre'ye karşı bir sorumluluğu bulunmuyor.

Başkan istediği bakanı azledebiliyor. Hükümet toplantılarında son ve kesin söz de başkana ait. Bu durum Lincoln'ün tarihi geçmiş "Yedi hayır, bir evet, evetler kazandı" sözü ile anlatılıyor.

Başkan yasaları veto edebiliyor ama kongre üçte iki çoğunlukla yasayı tekrar kabul edebiliyor.

Başkan kendi kadrolarını bürokratik kadrolara atayabiliyor ancak yüksek dereceli memurların atamaları senatonun onayı sunuluyor.

Başkan, silahlı kuvvetlerin başı. Askerlerin hepsini başkan atıyor. Dış politika önemli kararları da bizzat başkan alıyor.

BÜTÇEYİ KONGRE YAPIYOR

Yasama yetkisi kongreye ait. Bütçenin kabulü, federal hazinenin çıkış ve girişlerini düzenleyen mali yasaların yapılması da Kongre'nin görev alanında. Kongre, gereken mali olanakları sağlamayarak başkana engel olabiliyor.

Başkan, vatana ihanet, zimmetine para geçirme veya diğer cürüm ya da ağır suçlar nedeniyle yargılanabiliyor. Bu yetki de Kongre'de buluyor.

ABD'de bağımsız ve güçlü bir yargı bulunuyor. Hakimlerin büyük bir yargı ve siyasi gücü var. Hatta bazı hukukçular ABD'yi "hakimler hükümeti" olarak da isimlendiriyor.

LATİN AMERİKA ÖRNEKLERİ

1950'lilerden itibaren başkanlık sistemi Kosta Rika, Peru, Kolombiya, Arjantin, Şili, Peru başka olmak üzere Latin Amerika ülkelerinin büyük çoğunluğunda uygulanıyor. Ancak bu ülkelerde sistemin sürekli darbeleri getirmesi, sivil yöneticilerin diktatör eğilimleri hiç bitmiyor. Amerikan sisteminden farklı olarak başkana yasa teklifi verme hakkı tanınıyor. Amerikan sistemi başkan vetosunu parlamento çoğunluğunun aşmasını sağlarken, Latin Amerika'da bu da bulunmuyor. Bu yetkiler ABD'nin tersine başkanların parlamento ile daha iç içe olması ve daha müdahaleci davranması sonucunu doğuruyor. Latin Amerika ülkelerinde sistemin başarılı olmamasının toplumun büyük çoğunluğunun orta ve alt gelir grubundan oluşması, yanlış parti sistemleri, ekonomik durgunluk, eşitsizlikler ve demokratik kültürün yetersizliğine bağlanıyor. Bu ülkelerde seçilen başkanların gücü ordunun siyasal yapı üzerindeki gücüne erişemedi, iktidar mücadelesi halktan kopuk küçük azınlıklar arasında ve ordunun güdümünde yapıldığı için sıkıntılar yaşandığı saptaması yapılıyor.

VENEZÜELLA VE KOSTA RİKA

Latin Amerika ülkeleri içinde Venezüella'nın ise ayrı bir yeri bulunuyor. Bu ülkede demokratik sistem kesintiye uğramadan uzun süredir devam ediyor. Bu da demokrasinin baskıcı bir diktatörlüğe karşı mücadele eden solcu işçi liderlerinden, muhafazakar işadamları gruplarına kadar farklı güçlerin geniş bir koalisyonu sonucu ortaya çıkan uzlaşmayla doğmasından kaynaklanıyor. Sistemin işlemesinde siyasi partilerin büyük özverileri oldu. 1958'de seçim öncesi siyasi parti liderlerini imzaladıkları antlaşma "Punto Fijo" zor yılların atlatılmasını sağladığı gibi ülkenin siyasi kültürü üzerinde de önemli izler bıraktı. Bir başka Latin Amerika ülkesi olan Kosta Rika da 1949'dan bu yana sistemi kesintisiz devam ettirebiliyor.

Fransa yarı başkanlık sistemi

Fransa, Cezayir savaşı nedeniyle yaşanan sıkıntı, bitmek bilmiyen koalisyonlar sorununu aşmak için 1958'de bu sisteme geçti. Fransa'da yönetim cumhurbaşkanı ve hükümet olmak üzere iki kanada ayrılıyor. Cumhurbaşkanını halk seçiyor ve geniş yetkileri bulunuyor. Tek imzayla hükümeti atıyor, referandum kararı verebiliyor, parlamentoyu feshedebiliyor, hatta tek başına yasa çıkartabiliyor. Cumhurbaşkanı yetkileri tek imza ya da karşı imza ile kullanıyor. Fransa'nın yanında yarı başkanlık sistemi Rusya gibi demokrasisi sorunlu ülkelerin yanında Finlandiya, Portekiz gibi AB üyesi ülkeler de uyguluyor.

'Yarı başkanlık daha uygun'

Merdan Hekimoğlu (İzmir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı): Siyasal sistemin bütününü ele aldığımızda, ABD tipi başkanlık sisteminin ciddi sorunlar yaratacağı endişesini taşıyorum. Çünkü ABD'de serbest parti modeli, bizde disiplinli partiler var. Bir siyasi parti üyesi, genel başkanı veya parti politikalarına aykırı bir fikir seslendirdiği zaman başına iyi şeyler gelmiyor... Amerikan modelinde ise cumhuriyetçi bir başkanın politikalarına, demokrat bir milletvekili destek verebilir, politikalarını destekleyebilir ve başına bir şey gelmez. Başkanlık sistemine geçilmesi Türkiye'de yüzlerce yasanın değiştirilmesi demektir. Sadece Anayasa'ya yazmakla geçmiş olmayacak, tüm sistemi değişecek. Oysa yarı başkanlık sistemi ile parlamenter sistem rehabilite edilebilir.

'ABD modeli yararlı olur'

Doç. Dr. Osman Can Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi: Mevcut sistem parlamenter sistem değil. Tuhaf bir sistem. Türkiye'de belli bir yönetici elit sınıfın kendi çıkarlarını koruduğu bir sistem. Bu nedenle ABD veya başka bir şekilde sağlıklı işleyen sistemin model alınmasının yararı olur. Anayasal düzen toplumun taleplerine doğru şekilde karşılık vermiyor.

'Neden Olmasın?'

Prof.Dr.İbrahim Kaboğlu (Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi): Başkanlık sisteminin hangi soruna çözüm getireceği iyi hesaplanmalı. Acaba insan haklarına daha saygılı bir devlet yapısı ortaya çıkarabilir mi, demokrasiyi temellendirebilir mi, hukuk devletini mekanizma ve içerik olarak ilerletebilir mi? Bu sorulara evet yanıtı verilebiliyorsa başkanlık sistemi neden olmasın? Ancak toptancı yaklaşılarak evet denilmemeli. Bir milletvekili parlamenter sistemde görüşlerini rahatça ifade edemiyorsa, bunu başkanlık sisteminde nasıl yapacak? İçi doldurulmadan yapılacak bir rejim değişikliği taklitten öteye geçemez.

 

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber