'Şeffaf ve Hesap Verebilir Kamu Yönetimi' Sempozyumu

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 25 Haziran 2012 11:55, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, ''Aslında Türkiye, denetim mekanizmaları, kontrol açısından büyük ölçüde mevzuatını tamamlamış bir ülkedir'' dedi.

TBMM Başkanı Çiçek, ''Şeffaf ve Hesap Verebilir Kamu Yönetimi'' Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, hak ve özgürlük alanlarının genişlemesiyle vatandaşın talep eden noktaya geldiğini ifade etti.

İdarenin eskiden kalma alışkanlıkla vatandaşa ''bildiğin yere şikayet et'' şeklindeki usul ve üslubunun günümüzde geçerli olmadığını kaydeden Çiçek, ''Devletin sahibi vatandaştır. Devletin varlık sebebi, vatandaşın mutluluğunu, huzurunu ve refahını temin etmektir. Böyle olunca da devletin her alanında kökten bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç vardır'' dedi. Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''(Git bildiğini şikayet et) demek, sakalı bıyığa şikayet anlamına gelir. Zaman zaman Türkiye'de milletin devlete bakışı olumlu olmamıştır. Vatandaş ya istediği gibi hizmet alamamış ya yeterince alamamış ya da insanca muamele görememiştir. Bunun sonucu olarak da millet devletine kırgın olmuştur. Üstelik bu bir dönem siyasi sloganlara yansımıştır. Bir siyasi parti 'yeter söz milletindir' demiştir. Bu aslında kamu görevlilerine, kamuya verilmiş en sert cevaptır. 2012 yılına geldiğimizde yine 'yeter söz milletin' dersek çok da yanlış söylememiş oluruz. Çünkü daha önemli reformları, düzenlemeleri gerçekleştiremedik.''

Karar alma süreçlerinde vatandaşın bilgi, söz sahibi olması için bir çok düzenleme yapıldığını belirten Çiçek, yeni anayasayı da bu zihniyetle yapmaya çalıştıklarını söyledi. Çiçek, ''Önce vatandaşa soruyoruz; 'Ne istiyorsun anayasadan, beklentin nedir-' Anayasada bir toplumsal sözleşme olduğuna göre sözleşmenin şartlarını sen kendin belirle demeye getiriyoruz'' diye konuştu.

Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, Sayıştay Kanunu, Kamu Denetçiliği Kanunu, Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu, Kamu Görevlileri Etik Kurulu ile TBMM Dilekçe Komisyonu, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ve muhalefet İçtüzük'te tanınan denetim mekanizmalarının bu anlamda önemli olduğunu anlatan Çiçek, ''Bunların hepsini bir araya getirdiğinizde aslında Türkiye, denetim mekanizmaları, kontrol açısından büyük ölçüde mevzuatını tamamlamış bir ülkedir. AB süreci de bu mekanizmaların etkin, verimli şekilde kullanılmasını zorunlu kılan, yapısal, kuramsal olarak yapılması gereken ne varsa bunların yapılmasını zorunlu kılan bir süreçtir'' dedi.

-''Kanun değil, yönetmelik çıkarıyoruz''-

Denetimin kamu görevlileri üzerinde olumsuz etkisi de olduğunu anlatan Çiçek, şunları söyledi:

''Kamudaki tıkanmayı siyasi kanallarla açmaya çalışıyoruz. Bu da işleyen bir demokraside, iyi işleyen bir devlette en son başvurulan yol olması gerekirken en evvel başvurulan bir yöntem haline geliyor.

Biz aslında yasama Meclis olarak kanun çıkartmıyoruz, yönetmelik çıkarıyoruz. Yasa adı altıda yaptığımız şey ikincil mevzuat düzenlemesidir. Gerçekten teftişten gelen korkular ve endişeler sebebiyle veya 'başıma bir iş gelmesin ne olur ne olmaz, her şeyi buraya yazalım' tarzında bir anlayış olmasıydı, ki bunda yargının çok büyük sorumluluğu var, özellikle Danıştay'ın, idari yargı mercilerinin, sadece hukuksal denetim yapmak yerine yerindelik denetimi yapmasından doğan sıkıntılardan dolayı TBMM belli bir süreden beri kanun çıkarmıyor, yönetmelik çıkarıyor. 5, 8 maddede düzenlenecek bir konu, 50 madde haline getirip gönderiliyor bakanlıklardan. Başıma bir iş gelmesin diye. Sizin başınıza bir iş gelmiyor ama Meclis'in başına iş geliyor. Sabah 4'lere kadar çalışıyoruz.

Teferruatlı yazıldığı için, bir iki ihtimali unuttuğumuz için, kanunu, iki, üç ay sonra hatta bazen yürürlüğe girmeden bir defa daha değiştirmek mecburiyetinde kalıyoruz.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber