Aygün'ün, kendisini kaçıran teröristleri övmesi CHP'yi karıştırdı/ Video

Haber Giriş : 16 Ağustos 2012 07:10, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

CHP'li Aygün'ün serbest kaldıktan sonraki sözleri CHP içinde tartışma yarattı. CHP'liler Feyzioğlu, Koç ve Loğoğlu, Aygün için ?Sözleri kendini bağlar, parti görüşü değil? dedi. Tanrıkulu Aygün'e ?rahatsızlık yok? diye sahip çıktı.

PKK tarafından kaçırılan CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün serbest kaldıktan sonra yaptığı açıklamalara CHP içinden tepki geldi. Aygün'ün ?Ellerinde silah olan insanlar yönünden barış isteğinin dile getirilmesi bence çok önemli. 6-7 kişilik genç bir gruptu. Çok saygılı çocuklardı. Sarıldılar, öptüler. Burada bulunan kardeşlerini sakın unutma abi dediler? sözleri ve konuşmasında sık sık ?yeni CHP? vurgusu yapmasının bazı partililerce tepkiyle karşılandı.

Parti yönetiminin Aygün'ün bölgede bulunan 6 kişilik milletvekili heyetiyle birlikte Ankara'ya dönmesini talep ettiği ancak Aygün'ün savcılık sorgusunu ve ailesiyle vakit geçirme isteğini gerekçe göstererek Tunceli'de kalmayı talep ettiği öğrenildi. Edinilen bilgiye göre Aygün bugün ya da yarın Ankara'ya dönecek.

Facebook'tan tepki verdi

PM'nin yeni üyesi Feyzioğlu, önceki gece yarısı kişisel ?facebook? hesabına koyduğu ve isim vermeden Aygün'ün açıklamalarını eleştirdiği bildiride söyle yazdı:

?Yasama, yürütme veya yargıdan birini temsil eden hiç kimse, şiddetin en acımasızına, baskının en koyusuna başvurmayı olağan yöntem haline getirmiş bölücü terör örgütünü ?hak savaşçısı kardeşlerimiz'den oluşan, iyi niyetli bir örgüt olarak tanıtamaz. Demokratik özerkliğin, terör örgütünün nihai hedefi olan bağımsız devlet yolunda yalnızca kısa süreliğine mola verilecek bir duraktan ibaret olduğu unutulmamalıdır. Terör örgütü ile ordumuz ve polisimiz eş tutularak, ?karşılıklı silah bırakılsın' denilerek demokrat olunmaz.?

Parti yetkilisi değil

Loğoğlu ise TV8'de katıldığı programda, Aygün'ün açıklamalarının önümüzdeki günlerde tartışma konusu olabileceğini belirterek, açıklamada ileri sürülen görüşlerin parti görüşü olmadığını vurguladı. Loğoğlu, ?Aygün'ün açıklamaları zor şartlar altında, ailesine henüz kavuşmuş bir milletvekilinin kendi görüşüdür. Parti görüşü değildir. Parti yetkilisi de değildir. Kendisi milletvekilimizdir, elbette sözlerinin bir ağırlığı vardır ama söyledikleri kişisel görüşlerdir? dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç ise SkyTürk'te katıldığı programda, ?Duygusallık içeren boyutları var. Kişisel görüşüdür. Bazı noktaları CHP'nin düşüncesiyle paralel değildir? dedi.

Haberi aldıktan sonra iftara gitti

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün, Mamak'ta bir gecekonduya iftarda konuk oldu. Gelişinde gazetecilerin Aygün'ün serbest bırakılmasına ilişkin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Aygün'ün basın toplantısı düzenleyeceğini ve sorulara yanıtlayacağını belirtti. Aygün ile telefonla görüştüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, ?Kendisi ile görüştük. Mutlu, herhangi bir sorun görünmüyor. Ailesi ile beraber, dolayısıyla bir sorun yok? dedi.

(Milliyet)

CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün serbest bırakıldıktan sonra kendisini kaçıran teröristlerden sempatiyle söz etmesi kamuoyunda soru işaretlerine yol açtı. CHP'de ise büyük şaşkınlık yaşanıyor. Partililer, yöneticileri mesaj yağmuruna tuttu. Deniz Baykal milletvekilleriyle toplantı yaparken, Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Aygün'ü acil olarak Ankara'ya çağırdı.

Terör örgütü PKK tarafından kaçırıldıktan 48 saat sonra serbest bırakılan CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün açıklamaları tartışmaları da beraberinde getirdi. CHP'li vekilin kendisini dağa götürüp iki gün alıkoyan teröristlerden 'genç arkadaşlar' diye söz etmesi ve eylem için 'iki günlük dağ maceram' ifadesini kullanarak olayı sempatik göstermesi kamuoyunda tepkiyle karşılandı.

Kürt siyasetçi, gazeteci-yazar Orhan Miroğlu, "Hüseyin Bey'in kaçırılma olayı üzerinde hiç durmaması PKK'nın kaçırma yöntemini onayladığı anlamına geliyor." dedi. Aygün'ün sözleri CHP içinde de büyük rahatsızlığa yol açtı. Partililer, yöneticileri mesaj yağmuruna tutarken, eski Genel Başkan Deniz Baykal, konuyla ilgili milletvekilleriyle bir toplantı yaptı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, tartışmalara yol açan açıklamaları üzerine Aygün'ü acil Ankara'ya çağırdı. CHP'li vekile en sert tepki ise Parti Meclisi üyesi Metin Feyzioğlu'ndan geldi: "PKK'yı hak savaşçısı bir örgüt diye nitelendiriyor. Bu kabul edilemez."

Geçtiğimiz yıl Zaman'a verdiği demeçte sarf ettiği "Dersim katliamının sorumlusu devlet ve o dönemin CHP iktidarıydı. Atatürk'ün bundan haberdar olmaması mümkün değil." sözleriyle şimşekleri üzerine çeken Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, CHP'de yine tartışma konusu oldu. Aygün, bu kez kendisini kaçıran PKK konusundaki açıklamalarıyla tartışmaların odağına oturdu. Özellikle ulusalcı isimler, Aygün'ün serbest bırakıldıktan sonra terör örgütünü meşrulaştıran açıklamalar yaptığı görüşünde. Tepkili CHP'lilerin, bu konuda bir iç değerlendirme yapılmasını ve Aygün'ün uyarılmasını istedikleri, aksi takdirde tepkileri sesli olarak gündeme getirebilecekleri belirtiliyor. Aygün'ün açıklamasından rahatsız olan isimlerin başında eski CHP lideri Deniz Baykal geliyor. Önceki akşam bazı milletvekilleriyle bir araya gelen Baykal, CHP'nin Hüseyin Aygün kullanılarak PKK'nın amaçlarına alet edilmeye çalışıldığına işaret etti. PM üyesi ve Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu ise rahatsızlığını kamuoyuyla paylaşan ilk isim oldu.

Feyzioğlu, yaptığı yazılı açıklamada isim vermeden Aygün'e sert suçlamalar yöneltti. Feyzioğlu, "Yasama, yürütme veya yargıdan birini temsil eden hiç kimse, şiddetin en acımasızına, baskının en koyusuna başvurmayı olağan yöntem haline getirmiş bölücü terör örgütünü 'hak savaşçısı kardeşlerimiz'den oluşan, iyi niyetli bir örgüt olarak tanıtamaz." dedi.

KILIÇDAROĞLU, AYGÜN'Ü ANKARA'YA ÇAĞIRDI

Parti içinde yaşanan rahatsızlık, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu da harekete geçirdi. Açıklamaları onaylamayan Kılıçdaroğlu, Aygün'ü acil olarak Ankara'ya çağırdı. CHP liderinin, Aygün'le bir görüşme yaparak tepki gören sözlerini düzeltmesi veya ayrıntılı olarak izah etmesini isteyeceği ifade ediliyor.

Parti yöneticileri ise günboyu yaptıkları açıklamalarda Aygün'e sahip çıktı. Genel Başkan yardımcılarından Sezgin Tanrıkulu, "Hüseyin Aygün'ün serbest bırakıldıktan hemen sonra yaptığı açıklamalar insani açıklamalardır, bir rahatsızlık da olmaz, olmamalıdır.'' derken, Adnan Keskin kendisine Aygün'ün açıklamalarıyla ilgili bir yüksünme gelmediğini bildirdi. Keskin "Arkadaşımız, tabii stresli bir ortamdan çıktı. 48 saat süre içerisinde yaşamış olduğu olumsuzluklar ve onun kendi üzerinde bıraktığı etkinin de tesiriyle sanırım birtakım değerlendirme yapmıştır, ama bugüne kadar bana açıklamadan duyulan rahatsızlık şeklinde bir şikayet gelmedi.'' diye konuştu.

Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu da, Aygün'ün sözlerinin CHP'yi bağlamadığını vurguladı. Loğoğlu, sabah saatlerinde TV8'de katıldığı programda "Hüseyin Aygün'ün açıklamaları; zor şartlar altında, ailesine henüz kavuşmuş bir milletvekilinin kendi görüşüdür. Parti görüşü değildir. Parti yetkilisi de değildir. Kendisi bir milletvekilimizdir. Elbette sözlerinin bir ağırlığı vardır; ama söyledikleri kişisel görüşlerdir." diye konuştu.

İŞTE TEPKİ ÇEKEN O SÖZLER

Bana karşı zor kullanılmadı. Normalde direnebilirdim ama arkadan gelen arabalar çoğalınca olası bir çatışmada herkesin can güvenliği tehlikeye girer diye gönüllü gitmeyi kabul ettim. 6-7 saat yürüdük, bir derede kaldık.

Sabah uyandığımızda Bahoz Erdal aradı, olayın doğru olup olmadığını sordu. Beni götüren arkadaşlar doğruladılar. Bunun üzerine 'güvenlik en üst seviyeye çıkarılsın ve kılına zarar gelmesin' diye talimat aldıklarını ilettiler. Çok saygılı çocuklardı.

Beni dost bir milletvekili olarak gördüklerini söylediler. Eylemin amacına ulaştığını bildirip bıraktılar. Giderken sarıldılar, öptüler. 'Burada bulunan kardeşlerini unutma abi' dediler.

Bu eylemi yapan 7 kişilik genç arkadaşlar bu ülkenin insanı ve bu eylemi yaparken barış ve ateşkes mesajı vermek istediklerini söylediler.

İstediğimiz demokratik özerklik planı hiç de silahlı mücadele gerektirmeyen demokratik bir taleptir ve Avrupa'da birçok ülkede vardır. Bu bakımdan biz de yürüttüğümüz mücadelenin artık çok anlamsız olduğunu biliyoruz, dediler.(Zaman)


'Dağdakilerin hali perişan'

MÜJGAN HALİS EVRİN GÜVENDİK - PKK'nın 48 saat alıkoyduğu Aygün, "PKK Dersim'de baskı uyguluyor, Kürt milliyetçiliğini dayatıyor. BDP'nin Dersim'de bize uyguladığı politika, kendisine 90'larda uygulanan politikanın aynısıdır" dedi

PKK'lılar tarafından kaçırıldıktan 48 saat sonra serbest bırakılan CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, özgürlüğünden birkaç saat sonra SABAH'ı evinde ağırladı. Aygün kendisi için Tunceli'ye geldiğimizi duyunca önce şaşırdı, sonra teşekkür etti. Ortak dostlarımız vasıtasıyla önceden var olan tanışıklığımız, buluşmamızı da özel kıldı ve toplantıdan sonra birlikte Moğultay Mahallesi'ndeki evine gidip sohbet etme önerisi de Aygün'den geldi:

Kaçırılmadan önce ne yapıyordunuz?

- Ovacık'ın köylerindeydim. Köylülerin Dersim'le ilgili dilekçelerini yazdım. Yani biraz avukatlık yaptım. Aslında ilçede bir baskı havası vardı. Bir bildiri dağıtılmıştı, insanları CHP'de siyaset yapmamaya çağırıyordu.

Hatta iki kişinin Ovacık'tan sürgün edildiği de söyleniyor.

- Tabii öyle. Bizim belediye başkanımıza, ilçe başkanımıza da dönük bu tür tehditler var. PKK uzun zamandır Dersim üzerinde yoğun baskı uyguluyor. Dersim'de hem uzun yıllardır faaliyet yürütüyor, hem de tutunamıyor. Dersim'e tek bir kimliği, Kürt milliyetçiliğini dayatıyor. Dersim kimliği heterojen ve dini bir kimlik. CHP'de yer alanların hain olduğunu söylediler. BDP'nin Dersim'de bize uyguladığı politika, kendisine 90'larda uygulanan politikanın aynısıdır.

Bu baskı sürer mi?

- Evet sürer, dağıtılan bildiri bunu gösteriyor. Bana yönelik de sürebilir. Ama ben yarın yine köylerde olacağım. Yine koruma ve silah almayacağım.

Şamil Tayyar'a bir cevabınız var mı?

- Onu Ulu Divan'a havale ediyorum. Cevap vermeye bile değmez. Çok yakışıksız sözler. Ben PKK'lı değilim, PKK'yı da çok eleştirdim. CHP'de siyasete yaptığım için de hedef oldum, buna rağmen direnip CHP'de kaldım. BDP'ye üye dahi olmadım. CHP'nin sosyalist solu da kucaklayan bu yeni kitle partisi disturu beni etkiledi, izlediğim yolun kimseye de zarar vermediğini düşünüyorum.

PKK'lılarla karşılaştıktan sonra ilk tavrınız ne oldu?

- Arabadan iner inmez silahları indirdiler. 'Biz size silah çekemeyiz, sizinle hiçbir sorunumuz yok amacımız sohbet etmek' dediler. Benim tahminim ilk aldıklarında amaçları bazı şeyler söylemek ve bazı isteklerini gerçeğe çevirmekti. Fakat oluşan yoğun tepki ve kitle baskısı, hiçbir eleştiri yapmadan ve hiçbir beklenti de ifade etmeden 48 saat içinde bu davranışa son verme ihtiyacı hissettiler. Karar yerel bir birimin tasarrufuydu. Yanımda bizzat Bahoz Erdal birkaç kez arayarak 'Bu eylemi başka bir güç yapmış olabilir mi?' diye sordu. 'Hayır bizde' dediler. Kandil'in şaşırdığını zannediyorum.

HALLERİ PERİŞAN

Perişan haldeler miydi?

- Döne döne 'Bizi unutma, biz de bu dağlardan inmek istiyoruz, barış istiyoruz, burada kardeşlerinin olduğunu sakın unutma abi' dediler. Birkaç defa sarıldılar. Bir askerin cenazesinde aynı şeyi hissediyorum, çünkü onların hiçbir suçu yok. Çözümsüz politikaların ürünü olarak insanlar kurban oluyorlar.

Yazılı bir sorguya tabi tutuldunuz mu?

- Yok hayır. Hayır, benim dost bir güç olduğumu, dost olarak gördüklerini, sadece Kürt sorunu, akan kanın durması konusunda daha fazla destek istediklerini söylediler.

Araçtan indikten sonra neler oldu?

- 6-7 saatlik bir yürüyüşten sonra doğal bir kaynağın içinde, ağaçların üstünü çatı gibi örttüğü bir vadide durduk. İki kişiydiler. Sonra içlerinden biri asıl militanların bulunduğu bölgeyi gitti. Ben ve bir militan kaldık. Benim yanımda kalan arkadaş çok gençti ve yorgundu, hemen uyudu. Ben uyumadım. Hatta sabah ben onu uyandırdım.

Kalan militan nasıl biriydi?

- 25 yaşındaydı. Üniversitedeyken dağa çıkmış. Dağa çıktığı, dağda kaldığı ve yıllarını dağda geçirdiği için memnun değildi. Geri dönmek istediğini, ölmenin ve öldürmenin çözüm olmadığını bildiğini söyledi. Genç yaşına rağmen çok olgun cümleler kuruyordu.

Baş başa kaç saat konuştunuz?

- Uyku molaları hariç hep konuştuk. Ben çok konuştum, onlar dinlediler. Dersim'le ilgili kitaplarımı beğendiklerini söylüyorlardı. Bir süre sonra 3-4 kişi daha geldi. Ülke çapındaki tepkilere kadar kafalarında başka bir şey vardı. Tepkileri ellerindeki radyodan birlikte dinledik, onlar da çok şaşırdı. Sonra ellerinde bir saatli bombaya dönüştüm. Ve ellerindeki bombadan kurtulmak istediler.

Size yönelik bir eleştiri olmadı mı sahiden?

- Başta bir baskı başlangıcı vardı, arabanın içindeyken 'İyi birisiniz CHP'de siyaset yapmayın' dediler. Ben de CHP'de olmaktan gurur duyduğumu söyledim.

Bırakırken, aşağı inerken nasıl bir veda oldu?

- Çok saygılı ve duygusal bir vedaydı. Bana ya Hüseyin abi ya da Hüseyin arkadaş olarak seslendiler. Sıklıkla abi diyorlardı.

Gencecik çocuklar

Dağa gidip gelmek sizin bakışınızı etkiledi mi?

- Oradaki çocuklar gencecik çocuklar, bu ülkenin insanları. Malatyalı, Vanlı, Diyarbakırlı. Onları dağa çıkaran sebeplerin ortadan kaldırılması gerektiğini zaten biliyorum ama orayı görmek, beslenme düzenlerini, uykusuzluklarını, dağdaki perişan hallerini izlemek insanı daha çok daha fazla etkiliyor.

Aygün'ün sözleri CHP'yi gerdi

Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün bırakıldıktan sonra yaptığı açıklamalar CHP'nin bazı teşkilatlarında ve ulusalcı milletvekillerinde tepkiye neden oldu. Tepkili vekiller, parti yönetimi ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun Aygün'ün sözleri karşısındaki tavrını açıklamasını beklerken, kulislerde de parti teşkilatlarının "PKK'nın oyununa geldik, PKK bizi tuzağa düşürdü" şeklinde tepkiler geldiği öğrenildi. Kulislerde CHP eski genel başkanı Deniz Baykal'a da çok sayıda tepki telefonu geldiği konuşuldu.

İlk tepki Feyzioğlu'ndan

Aygün'ün açıklamalarıyla ilgili ilk açık tepki ise PM üyesi Metin Feyzioğlu'ndan geldi. Facebook hesabında "Son gelişmeler ışığında zorunlu açıklama" başlığıyla 5 maddelik bir bildiri yayınlayan Feyzioğlu, şu ifadeleri kullandı: "Yasama, yürütme veya yargıdan birini temsil eden hiç kimse, şiddetin en acımasızına, baskının en koyusuna başvurmayı olağan yöntem haline getirmiş bölücü terör örgütünü 'hak savaşçısı kardeşlerimiz'den oluşan, iyi niyetli bir örgüt olarak tanıtamaz."

Kılıçdaroğlu Ankara'ya çağırdı

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu ise Aygün'ün açıklamalarının, zor şartlar altında, ailesine henüz kavuşmuş bir milletvekilinin kendi görüşü olduğunu belirterek "Parti görüşü değildir. Parti yetkilisi de değildir. Kendisi bir milletvekilimizdir. Elbette sözlerinin bir ağırlığı vardır; ama söyledikleri kişisel görüşlerdir" dedi. Kulislerde ayrıca CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun da Aygün'ün sözlerinden duyduğu rahatsızlığı yakın çevresine ilettiği kaydedildi. Kılıçdaroğlu, telefonla aradığı Aygün'ü Ankara'ya çağırdı. Aygün'ün, bugün Tunceli'de savcıya ifade verdikten sonra Ankara'ya gelmesi bekleniyor.

'İnsani açıklamalar'

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ise konuya ilişkin " CHP'de bir rahatsızlık yok. Hüseyin Aygün'ün serbest bırakıldıktan hemen sonra yaptığı açıklamalar insani açıklamalardır, bir rahatsızlık da olmaz, olmamalıdır" dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin de "Bugüne kadar bana Sayın Aygün'ün açıklamalarıyla ilgili bir yüksünme gelmedi. Arkadaşımız, tabii stresli bir ortamdan çıktı. 48 saat süre içerisinde yaşamış olduğu olumsuzluklar ve onun kendi üzerinde bıraktığı etkinin de tesiriyle sanırım birtakım değerlendirme yapmıştır" diye konuştu.

'Dağda kalmış insanın ruh hali'

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, Aygün'ün açıklamalarını "Hüseyin Bey'in terör ve şiddet olayları konusundaki duruşu bellidir. Her zaman terörü kınayan bir tavrı vardır. Komisyonda ne ulusalcı ne de PKK'ya destek veren bir politika izlemiştir. Açıklamalarına gelince; dağda iki gece geçirmiş, hayati tehlike geçirmiş bir insan. Bence dağda kalmış insanın ruh haliyle yaptığı açıklamalar, teröristlerin de ruh halini yansıtıyor" diyerek değerlendirdi.

(Sabah)

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber