Kılıçdaroğlu: Milletvekillerini hapiste tutmanın hukukla hiçbir ilgisi yok/ Video

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 02 Ekim 2012 13:58, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Firavunluk düzeni sonuna kadar devam edecektir'' diye düşünenlere seslenmek istediğini belirterek, ''Bu putlar yıkılır, bu zalimler defolur giderler. Zulme rıza gösterenler utançlarıyla baş başa kalırlar'' dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin 24. Dönem 3. Yasama Yılı'nın ilk Meclis Grubu'nda yaptığı konuşmaya, tutuklu milletvekillerinin durumuyla başladı.

Milletvekillerinin hapiste bulunduğu bir parlamentoda olduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, milli idarenin tutuklu olduğu bir dönemi yaşadıklarını söyledi.

Kılıçdaroğlu, yaralı bir Türkiye ve TBMM'nin olduğunu öne sürerek, ''Aldığı kararlarla halka güven vermesi gereken, halkın seçtiği her milletvekilinin de parlamentoda görev yapması gereken bir sürecin içindeyiz ama bu süreç engelleniyor'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, daha sonra milletvekillerini ve izleyicileri, ''Milli irade, zulme karşı direniş için ayağa kalkmaya, 1 dakika süreyle tutuklu milletvekillerini alkışlamaya'' davet etti. Kılıçdaroğlu'nun bu çağrısına salonda bulunanlar ayakta, alkışlarla karşılık verdi.

Halkın oyuyla seçilen, seçildiği zaman önünde hiçbir engel olmayan, parlamentoda görev yapması gereken milletvekillerini hapiste tutmanın akılla, mantıkla, hukukla hiçbir ilgisinin bulunmadığını belirten Kılıçdaroğlu, demokrasilerde böyle birşeyin olamayacağını kaydetti. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de bu konuya değindiğine işaret ederek, bu sorunun, demokrasi kalitesi açısından çözülmesi gerektiğini vurguladı.

TBMM Başkanı'nın gözetiminde, Meclis'te bir protokol imzaladıklarını anımsatan Kılıçdaroğlu, ''Mert adam, yiğit adam imzaladığı protokolün, imzanın arkasında durur. Durmayana kimse kusura bakmasın ama namert denilir. Hainlik tartışması da oldu. Yabancı bir ülkenin askerlerini parlamentonun kararı olmaksınız, kendi ülkesine davet eden, Mardin'e kadar silahlarıyla, bayraklarıyla beraber giden, yasama organını devre dışı bırakan Türkiye Cumhuriyeti topraklarını yabancı askerlerin postallarının altına serene ne denir, hain denir. Bana hain dışında bir laf bulun, onu söyleyeyim'' görüşünü savundu.

-''Ruhlarına işlemiş''-

Kılıçdaroğlu, geçen hafta bir partinin kongresinin yapıldığını, bütün televizyonların, Türkiye'nin gerçek gündemini karartma dışında hiçbir fiili karşılığı olmayan şov gösterisini sunduğunu öne sürdü.

CHP'nin buna katılmadığını, gerekçelerinin bulunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, ona yakın ulusal basın kuruluşuna, demokrasi, medya ve özgürlükler düşmanı bir anlayışla ambargo konulduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, demokrasiyi ülkeye getiren bir partinin, demokrasinin üzerine gölge düşüren ortamda asla bulunamayacağını, bu nedenle arkadaşlarının şova katılmadığını anlatarak, ''Bundan da alınmışlar. Utanmaları gereken nokta şu, biz katılmıyoruz, 'CHP de burada' diye anons ediyorlar. Yalan söyleme ruhlarına kadar işlemiş. Demokrasinin aksadığı, gölge düştüğü yerde biz yokuz'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Anayasa'da ''Basın hürdür, sansür edilemez'' hükmüne işaret etti.

-''Onur ve şeref ayaklar altında''-

Erdoğan'ın, ''Bize her türlü saygısızlığı sürekli gösterenleri, ben de özel günümüze davet etmek durumunda değilim'' dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, ''Haklı mı Erdoğan; sonuna kadar haklıdır. Demokrasi onun için bir şey değil ki, hangi demokrasi- Türkiye Cumhuriyeti'nin iktidar partisinin genel kurulunu, kendi babasının çiftliği gibi görüyor. Bu bir şovdu; Recep Tayyip Erdoğan şovu, AKP çiftliğinin, Erdoğan çiftliğinin şovuydu. Bir siyasal partinin kurultayını, bir partinin genel başkanı, kendi özel alanı olarak göremez; hele iktidar partisi asla göremez. 'Benim özel alanımdır, istediğimi çağırırım' dediğiniz andan itibaren demokrasiyi askıya almışsınız demektir. AKP, Erdoğan'ın babasının çiftliği olabilir, bizim derdimiz o değil. Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye Cumhuriyeti'ni babasının çiftliği gibi görmüş olmasıdır'' dedi.

Kılıçdaroğlu, kongrede, Türkiye'nin onuru ve şerefinin ayaklar altına alındığını iddia etti.

-''Başbakan'ın bu tavrını kınıyorum''-

CHP'nin, Türkiye'nin kurucu partisi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, partiyi kuran Atatürk'ün, bütün mazlum milletlerin kahramanı olduğunu vurguladı. Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, Ortadoğu halklarının ilham kaynağı olduğunu, bu ülkelerin, ulusal bağımsızlık savaşı veren Türkiye ile hep gurur duyduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Pazar günü; iktidar partisin şov organizasyonunda iki eserinden biri olan CHP'ye, Ortadoğu ülkelerinin bazı temsilcilerinin önünde, açıkça hakaret edilmiştir. Bu ülkenin Başbakan'ı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu partisine Barzani önünde hakaret edebilme terbiyesizliğini göstermiştir. İdrak ve irfandan yoksun bir biçimde ve çılgınca 'Türkiye seninle gurur duyuyor' tezahüratlarıyla, Barzani alkışlanıyor, CHP ise yuhalanıyor. Şimdi Erdoğan ve bu tezahüratları yapanlara soruyorum, Barzani'den gurur duymanızın sebebi nedir, Barzani sizin için ne yaptı- Hergün şehit verdiğimiz son günlerde terör örgütünü himaye ettiği için mi gurur duyuyorsunuz Barzani ile.

Başbakan'ın milli haysiyetten yoksun bu tavrını şiddetle kınıyorum. Bu ülkenin iç ve dış meselelerinde çuvallamış, sorunların bizzat kaynağı olmuş, başarısızlık abidesi bir Başbakan, güya vizyon konuşması yapıyor. Hedefi güya 2023'müş. Sen önce 1923'ü anla da sonra 2023'e bak. 1923'ü bilmek için kapasite, demokrasi kültürü, sanatla uğraşmak, bilimi bilmek, insan olmak gerekir. Takılmış plak gibi sıkılmadan, utanmadan Hamas, Barzani önünde CHP'ye hakaret ediyor, takılmış plak gibi 1940'lardan söz ediyor. 1940 kafasıyla 2023'ten söz ediyor. Bu kafayla 2023'ü anlaman mümkün mü- 2023'ün ne olduğunu bilmesi için kafasının değişmesi lazım. Kalkmış kongrede, buzdolabı, çamaşır makinesinden, bunların satışından söz ediyor. Buzdolabı 1877'de, çamaşır makinesi 1906'da bulunmuş. Başbakan, bunlardan söz ederek 2023 vizyonu belirliyor. Senin vizyonun buysa, vah bu memleketin haline. Bu cehalete, çapsızlığa, vizyonsuzluğa, ufuksuzluğa bakar mısınız- Bilim ile barışık olmayan insanın ufku olmaz. Sayın Başkan, iktidarı döneminde iki üniversitenin fizik bölümünün kapatıldığını biliyor mu- 21. yüzyılın Türkiye'sinde fizik bölümü kapatılıyorsa Başkan'ın şapkasını önüne koyup, düşünmesi lazım. Başbakan, 1940'lardan bu yana bir türlü gelemiyor, takılmış plak gibi. 1940'lara takılıp kalan kafa Türkiye'ye ufuk, vizyon, gelecek, umut vermez. 1940'larda takılıp kalmış ve o çukurda kaybolup gidecektir.''

-''Kul hakkı yemeden neden vazgeçmiyorsun''-

Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın, ''Kefenimi giydim yola çıktım'' dediğini, bunun güzel söz olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, Allah'ın herkese şerefiyle yaşama ve ölmeyi nasip etmesini temenni etti.

Kemal Kılıçdaroğlu, İslam'ın, iki dünyayla barışık olanların dini olduğunu dile getirdi.

Kefenin cebinin bulunmadığını ancak Erdoğan'ın kefenin cebinin olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, ''Madem kefenden söz ediyorsun, öbür dünya kavramı var, ahirete inanıyorsun, hesap verme gününe inanıyorsun, peki bu kul halkı yemeden niye vazgeçmiyorsun- Çalma, çırpma, kul hakkına el uzatma huyunu niye terk etmiyorsun- Sen milleti kefen parasına muhtaç hale getirdin şimdi kefen edebiyatı yapıyorsun'' diye konuştu.

-Dadaloğlu'dan dörtlük-

Kılıçdaroğlu, konuşmasında Dadaloğlu'nun ''Okuttuğun tutmaz oldu alimler/Kalktı da adalet arttı zulümler/Terlemeden mal kazanan zalimler/Can verirken soluması zor imiş'' dörtlüğünü okudu.

Bu dörtlüğün Erdoğan'ı anlattığını öne süren Kılıçdaroğlu, ''Herhalde Erdoğan kendisine buradan ders çıkarır. Kimler cep yaptırdı, Firavunlar, Nemrutların kefenlerinde cepleri vardı. Tarihte Firavun, Nemrutlar oldu. Bazıları Nemrut'u örnek alsa, Firavun gibi davransa da biz Hz. İbrahim'i örnek alacağız, onun gibi davranacağız. Firavunlaşan bazıları, toplumun üzerine baskı kurmak istiyor. Kendisini diğer vatandaşlardan daha güçlü göstermek için güç hastalığına yakalanıyor. Bu ilahlık iddiasıdır. Bu iddiaya, şirke teslim olanlara, zalimlere boyun eğenlere, Firavunluk düzeni sonuna kadar devam edecektir diye düşünenlere sesleniyorum: Bu putlar yıkılır, bu zalimler defolur giderler. Zulme rıza gösterenler utançlarıyla baş başa kalırlar. Bu şovlar kimseyi aldatmasın. Bütün kalbimle, samimiyetimle şunu söylüyorum; bu rezil ve utanç verici şov, içten içe çürümüş ve çökmekte olan Roma İmparatorluğu'nun saray gösterisinden başka bir şey değildir'' dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''uygarlığa kapısını kapatmış, hedefini şaşırmış, yönünü kaybetmiş Türkiye perspektifinin, 2023'e de 1923'e de ihanet olduğunu'' söyledi.

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, AK Parti'nin pazar günü ''milletin önüne bir film koyduğunu'', aynı gün zamlarla milletin cebine el attığını ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, ''Zammı bile kalleşlikle yaptılar. Adam gibi mertçe çık ve 'Ben zam yapıyorum' de. 'Niye zam yaptınız-' diye üzerine gitsek, 'Hangi şerefsiz zam yapmış' diye inkar ederler. Bu zalimlere rıza göstermek, zulme ortak olmak anlamına gelir. Ben bu zulüm kalesini yıkacağım'' diye konuştu.

Türkiye'nin kuruluşundan bu yana, hedefin çağdaş uygarlığı yakalamak ve onu aşmak olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, uygarlığa kapısını kapatmış, hedefini şaşırmış, yönünü kaybetmiş Türkiye perspektifinin, 2023'e de 1923'e de ihanet olduğunu söyledi.

Geçen hafta sonunda, Türkiye'nin çerçevesinin egemen güçlerle belirlendiğini, taşeronluk misyonunun fotoğraflarını milletin seyrettiğini savunan Kılıçdaroğlu, ''Millet, bu fotoğrafta çağdaş uygarlık, batı vizyonu ve demokrasiden eser olmadığını gördü. Bu fikir, Türkler'i Anadolu'dan çıkarmak isteyen emperyalistlerin amacının fiilen gerçekleşmesidir. Ortadoğu'nun gurur duyduğu Türkiye Cumhuriyeti'nden, Barzani'yle gurur duyan Türkiye Cumhuriyeti'ne dönüşmüş bir ilkelliğe, bir zillete izin mi vereceğimizi sanıyorsunuz-'' dedi.

-''Şovun en ironi bölümü de helallik...''-

AK Parti kongresini ''şov'' olarak değerlendiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Şovun en ironi bölümü de helallik... Bu kadar kul hakkı, haram yiyen bir zatın milletten helallik istemesi herhalde bir ironi olsa gerek. Recep Tayyip Erdoğan şunu bilsin ki kursaklarına elini attığın bütün yetimlerin, alın terini gasbettiğin bütün öğrencilerin, İsrail askerleri tarafından şehit edilen 9 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının, Uludere'de bombalattığı 34 masum yurttaşın, Akdeniz'de şehit düşen iki pilotumuzun iki eli senin yakanda olacak. Parti çıkarı uğruna, seçim döneminde eylemsizlik kararı aldırmak suretiyle Oslo görüşmelerini yapacaksın, görüşmelerden sonra Türkiye terör batağına batacak, her gün şehitlerimiz gelecek... O şehitlerin de iki eli senin yakanda olacak. Bunların hesabını soracağız.

Demokrasilerde güçler ayrılığı vardır. Demokrasilerde Firavun, Nemrut, Hitler olmaz. Bu nedenle büyük güç kavramını yaratıp demokrasiyi çöp sepetine atmak bizim kitabımızda yoktur. Demokrasiye sonuna kadar sahip çıkacağız.

Barışa odaklanan bir siyasi partiyiz biz. Bizim yönümüz, yolumuz belli. Ama birileri anlamıyor ve hala bizi suçluyor: 'Terör var, sorumlu CHP.' Böyle bir ilkellik olabilir mi- 2002'de iktidarı devraldığında bir tek şehidimiz bile yoktu. Oslo'da görüşmeyi ben mi yaptım sen mi yaptın- 'Seçime kadar eylemsizlik kararı alın, seçimden sonra bildiğinizi okuyun' diyen sen değil misin- Bunun adı milleti satmaktır.

Bizim yolumuz yöntemimiz açıktır. Sayın Başbakan'a yol haritasını da yazılı olarak verdim, onu bile anlamamış. Elindeki metni anlamayan birisi elbette ki Türkiye'nin gerçeklerini anlayamaz.''

İzlenen dış politikayı eleştiren Kılıçdaroğlu, iktidarın, Türkiye'yi Ortadoğu bataklığına sürüklediğini ileri sürdü. Kılıçdaoğlu, Amerika, Almanya, Suriye, Mısır, İran ve İsrail'in, Hükümet'in Suriye konusunda yanlış yaptığını bildiğini savunarak, ''Bir tek bilmeyen sensin. Suriye batağındasın. O batakta debelendikçe, battıkça batıyorsun. Ama kaybeden Türkiye oluyor. Türkiye'yi ayağı kaldıracak olan CHP'dir'' dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber