DES: Beyin göçünün müsebbibi YÖK

Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, beyin göçünün müsebbibinin Yükseköğretim Kurulu (YÖK) olduğunu öne sürdü.

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 07 Ekim 2012 13:35, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Avcı, YÖK Yasa Tasarısı taslak metninin tartışma ve eleştirilere muhatap olmasının, tasarının olgunlaşması açısından çok önemli olduğunu söyledi.

DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, yaptığı açıklamada, üniversitelerde akademik kadrolar için tercih edilen isimlerin, daha çok rektör, dekan, yüksekokul müdürleri ve üniversite hocalarının birinci derece akrabaları ile onların referanslarından oluştuğuna dair şikayetleri tamamen sonlandıracak düzenlemelerin yeni YÖK yasasında ifadesini bulması gerektiğini belirtti.

Avcı, "Aksi halde üniversitelerimizde yaşanan bu kayırmacı ve torpilci anlayış ülkemizdeki beyin göçünü de tetikliyor. Rektör ve dekan atamalarındaki demokrasi dışı uygulamalar torpil mekanizmasını adeta besliyor. Atamalar, üniversitelerin kendi eğilimleri dikkate alınarak yapılsa, hem atanan yöneticinin meşruiyetini güçlendirecek hem de kurum içi demokrasi ve nesnellik geleneklerini pekiştirecektir. Üniversitelerde demokrasi, eşitlik ve nesnellik ilkelerinin zayıf olmasının nedenlerinden birisi de üniversite yönetimlerinde kadınların yeterince yer alamamasıyla ilişkilidir. Türkiye'de rektör ve dekanların onda biri dahi kadınlardan oluşmuyor. Üniversitelerin cinsiyet kompozisyonunun, demokratiklikle ve nitelikli olmakla ilişkili olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle YÖK'ün, üniversitelerimizin cinsiyet eşitliği stratejisini hazırlaması gerekmektedir. Dünyada hiçbir saygın üniversitede bizdeki saltanat usulü eş ve çocuklardan oluşan bir akademik kadro fotoğrafı yoktur. Üniversitelerimizi aile çiftliğine çeviren, yozlaştıran, kilitleyen, borç, zarar ve ziyan içinde bırakan rektör ve dekanlardan nesnel, demokratik ve şeffaf ölçütler içerisinde hesap soran bir mekanizmayı öngören yasal düzenlemelere ihtiyaç var." diye ifade etti.

Batı ülkelerinde yükseköğretimle alakalı reform çalışmalarının geniş katılımlı, bilgiye ve veriye dayalı tartışmalarla gerçekleştiğini söyleyen Avcı, ?Dolayısıyla Türkiye'deki yükseköğretim sisteminin değişim sürecinde de acele edilmemesi, eleştiri ve tartışmalardan en yüksek seviyede istifade edilmesi gerekir. Yükseköğretim sistemimiz birçok kusur ve eksikliklerle doludur. Çoğunlukla ideolojik ve siyasi zeminlerde tartışılan taslağın alelacele yasalaşması, büyük sakıncalar yaratacaktır. Sağlıklı, demokratik ve geniş katılımlı bir tartışma sürecinin gerektirdiği sürenin sağlanması en temel koşul olarak algılanmalıdır." dedi.

Yükseköğretimle ilgili yasal değişikliklerin, başta üniversitelerdeki akademik ve idari personel ile öğrenciler dahil eğitim sendikaları olmak üzere yükseköğretimle ilgili tüm kesimlerin görüş, eleştiri ve önerilerinden yola çıkılarak yapılması gerektiğini belirten Gürkan Avcı, şöyle devam etti: ?YÖK, Milli Eğitim Bakanlığı'nın son süreçte yaptığı başarılı reform ve yenilik çalışmalarına nazaran çok gerilerde kaldı. Yükseköğrenim sistemi ´otoriter, yasakçı, baskıcı anlayıştan´ besleniyor. Üniversitelerimiz, hocalarımız, idari personelimiz ve öğrencilerimiz, 12 Eylül askeri rejiminin bir ürünü olan YÖK cenderesi altında yıllarca baskı ve zulüm görmüştür. YÖK, son derece merkezi ve otoriter bir anlayışla yönetilmektedir. Üniversitelere idari ve bilimsel özerklik tanınmalı, yeniden yapılandırılmalıdır. Bu da üniversitelerin üzerine bir karabasan gibi çöken YÖK´ün şeffaf, demokratik ve hesap verebilir olması ile mümkündür.?

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber