Depresyon hastalarının çoğu doktora başvurmuyor

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 10 Ekim 2012 18:08, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:57

Ülkemizde çağımızın hastalığı olan depresyona girenlerin yüzde 60'ının doktora başvurmadığı ortaya çıktı.

Türkiye Psikiyatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Tunç Alkın, toplumda depresyonun hastalık olarak görülmemesi nedeniyle hastaların yüzde 60'ının doktora başvurmadığını açıkladı. Alkın, "Dünya Sağlık Örgütü'ne göre; depresyon insanda duyguları değiştirmekle kalmıyor düşünceleri de değiştiriyor ve kişiyi çalışamaz hale getiriyor." dedi.

Türkiye Psikiyatri Derneği tarafından Bursa'da düzenlenen 48. Ulusal Psikiyatri Kongresi devam ediyor. Dünya Ruh Sağlığı Günü münasebeti ile dernek üyesi bilim adamları basın toplantısı düzenledi.

Psikiyatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Tunç Alkın, kongrenin ana temasının 'şiddet' olduğuna dikkati çekerek, "Ülkemizin durumuna bakarsak şiddet tırmanıyor ve toplumun tüm katmanlarını sarıyor. Evde şiddet, kadına ve çocuğa yönelik şiddet var. Ülkenin bir yerinde savaş var ve buna bağlı olarak ta şiddet bir virüs gibi toplumun tüm katmanlarına yayılıyor." dedi.

ÇAĞIMIZIN EN BÜYÜK HASTALIĞI DEPRESYON

Depresyon hastalığının geleceğin en büyük hastalıklarından olduğunun altını çizen Türkiye Psikiyatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Tunç Alkın, toplumda depresyonun hastalık olarak görülmediğini belirterek şunları söyledi: "Depresyon bir hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre; bu hastalık insanda duyguları değiştirmekle kalmıyor düşünceleri de değiştiriyor ve kişiyi çalışamaz hale getiriyor. Yapılan değerlendirmelere göre; depresyonun 2004'te en yaygın üçüncü hastalık. 2020 yılında en yaygın ikinci hastalık ve 2030'da birinci sıraya yükselmesi bekleniyor. Bu da modern yaşamın getirdiği stresi, çekirdek ailenin parçalanması, insanın doğadan kopması, yoksulluk, ekonomik krizlerde insanların depresif hareketler takınmasına sağlıyor."

Kadınlarda bu depresyon hastalığının iki katı daha çok görüldüğünü anlatan Alkın, "Depresyonun tedavisi mümkün, ama bu hastaların ancak yüzde 60 civarında, yani yarısı kadarı doktora ulaşıyor. Bunun nedeni ise ya hastalar başvurmuyor, ya da yoğun bir hasta fazlalığı sağlıklı tedavi olmadığı için bu sorunlar yaşanıyor. Kültürel ilaçlar var, hocalara gitme durumu var. Bunlarda depresyonun geç kalınmasına neden oluyor. Ayrıca toplumda da bu ilaçların tedavi etmediği gibi söylentilerde bu tür hastaların geri planda kalmasına nenden oluyor." şeklinde konuştu.

TERÖR ŞİDDETİ TIRMANDIRIYOR

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Kaptanoğlu da, özellikle terör olaylarının toplumda şiddeti artırdığını belirterek, şu görüşleri dile getirdi: "Şiddet ve saldırganlık artık toplumun bir parçası olmuş durumda. Biz bunu belki tamamen ortadan kaldırmak değil ama en aza indirmeyi planlıyor ve arzuluyoruz. Bunun içinde şiddetin temeline inmek gerekiyor. Biz ruh hekimleri olarak bu tür hastalarla yüz yüze bulunan meslek gurubu olarak Türkiye'nin son 30 yılında karşı karşıya kaldığı ve binlerce insanın hayatını kaybettiği bu savaşla ilişkili olduğunu düşünüyoruz. Bu ülkenin bir yerinde savaş oluyorsa bu diğer bölgeleri de etkiler. Çünkü ülkede bir yerlerde savaş oluyorsa bir yerlerde in akil insanların öldürülmesi meşru ve alkışlanan bir durum olursa bu durumda şiddeti toplumun gündeminden çıkarmak mümkün değil."

KIZLARIN 4'TE BİRİ ÇOCUK YAŞTA EVLENİYOR

Mersin Üniversitesi öğretim üyesi Doç Dr. Ayşe Devrim Başterzi ise konuşmasında kız çocukların gördükleri şiddete dikkat çekerek, "Bu yıl 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü ilan edildi. Bunun nedeni ise kızlar ve erkekler arasında ki eşitsizliğin giderilmesi ve tacize dikkat çekmek. 18 yaşından önce evlenenler 'kız gelinler' olarak anılıyor. Yapılan araştırmalara göre TBMM'nin verilerine göre çocukların 4'te biri çocuk yaşta evleniyor.

Yine 18 yaş altında ki çocukların 5'te birinin anne olduğunu gösteriyor. Yine 18 yaşında evlenen kız çocukları yaşamı boyunca şiddetin ve yoksulluğun mağduru oluyorlar. Kadınlarda ruhsal hastalık erkeklere göre iki kat daha fazla görülüyor. Bu da yoksulluk ve baskı, şiddet ve eğitimsizlik gibi nedenlerden kaynaklanıyor. 18 yaşından önce evlenen kızların doğurdukları kızları da 18 yaşından önce evlenmeye meyilli oluyor ve şiddete daha çok maruz kalıyor." şeklinde konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber