Babacan: Katılım sürecinin 3 temel ayağı olacak
Babacan, Türkiye'nin AB'ye katılım sürecinin 3 temel ayağı olacağını belirterek,
bu 3 ayağın da birbirinden önemli ve bir bütün olduğunu söyledi.
Babacan, Yeni Başbakanlık'ta düzenlediği basın toplantısında, bu 3 ayaktan
birincisinin Kopenhag siyasi kriterlerinin istisnasız uygulanıyor olması ve
siyasi reformların derinleşmesi, ikincisinin AB müktesebatının üstlenilmesi,
yani Türkiye'nin kural ve kurumlarının AB kural ve kurumlarıyla uyumlu hale
gelmesi, üçüncüsünün de sivil toplum diyaloğu olduğunu belirtti.
Birinci ayakla ilgili en önemli yapılanmanın, Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdullah Gül başkanlığındaki Reform İzleme Grubu olduğunu ve bu grubun
toplantılarının aynen devam edeceğini ifade eden Babacan, üçüncü ayakla ilgili
en önemli yapılanmanın ise yine Gül başkanlığındaki AB İletişim Grubu olacağını
aktardı.
Bu grubun, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül başkanlığında,
Devlet Bakanı Beşir Atalay ve kendisinin katılımıyla oluşturulduğuna işaret
eden Babacan, bu grupta icradan sorumlu bir yetkili ve ona bağlı bir ekibin
de görev alacağını, grubun, sivil toplum kuruluşları, yerli ve yabancı medya
kuruluşlarıyla yakın temas içinde çalışacağını belirtti.
Babacan, çalışmaların iç iletişim ve dış iletişim olarak iki cephede yoğunlaşacağını
kaydederek, "İç kamuoyumuza, AB sürecinde neler yaptığımızı ve neden yaptığımızı
sürekli anlatmak gerekecek. Dış iletişim ise Türkiye'nin AB üyesi ülkelerin
halkları tarafından daha doğru algılanmasını sağlayacak çalışmalarda yoğunlaşacaktır"
dedi.
35 AYRI FASIL
AB'de bugüne kadar kabul edilmiş yasal ve hukuki düzenlemelerle ortak politikaların
tümüne verilen isim olan AB müktesebatının sürekli olarak değişmekte olduğuna
işaret eden Babacan, Türkiye'nin AB müktesebatına uyumunun 35 ayrı fasıl halinde
gerçekleşeceğini hatırlattı.
Babacan, her bir fasıl için fiili müzakerelere geçilmeden önce tarama çalışması
yapılacağını, AB Komisyonu'nun, tarama süreci sonunda mevzuatın AB müktesebatına
uyum düzeyini yeterli gördüğünde o faslın müzakerelere açılmasını önereceğini
anlattı.
Her bir fasıl için tarama çalışmasının iki etapta yapılacağını kaydeden Babacan,
"Tanıtıcı Tarama" denilen ilk etapta AB Komisyonu'nun Türkiye'ye müktesebatı
anlatacağını, "Ayrıntılı Tarama" etabında ise Türkiye'nin mevzuatını
ve düşüncelerini aktaracağını söyledi.
"TARAMA SÜRECİNİN DAHA KOLAY YÜRÜYECEĞİNİ ÖNGÖRÜYORUZ"
Babacan, Türkiye'nin tarama sürecine benzer bir çalışmayı 2000 yılından bu
yana Komisyon'la yürüttüğüne, ayrıca 1996'da tamamlanan Gümrük Birliği çerçevesinde
birçok fasılda ileri düzeyde uyum sağlandığına dikkat çekerek, "Dolayısıyla
ülkemizle tarama sürecinin diğer ülkelere göre daha kolay yürüyeceğini öngörüyoruz"
dedi.
Taraması tamamlanan fasıllarda Komisyon'un önerisi ve 25 üye ülkenin onayıyla
fiili müzakerelere geçileceğini belirten Babacan, "Komisyon, her bir fasıl
için öneri hazırlarken, o faslın kapanması ve gerektiğinde açılması için kriterler
belirleyebilecektir. Herhangi bir fasılda müzakerelerin fiili olarak başlaması
için tüm tarama sürecinin tamamlanması beklenmeyecek. Bir yandan tarama süreci
devam ederken, bir yandan da bazı fasıllarda fiili müzakereler yapılacaktır"
diye konuştu.
Babacan, "müzakerelerde klasik ve bilinen anlamda bir al-ver süreci yaşanmamakta
olduğunu" kaydederek, şunları söyledi:
"Müzakerelere geçilmeden önce açılan fasılla ilgili kendi mevzuatımızı
gözden geçirerek, mevzuatımızın AB müktesebatına uyumunu hangi takvimde ve ne
tür değişiklikler yapılarak üstleneceğimizi ve uygulayacağımızı içeren bir pozisyon
belgesini hazırlamamız gerekecek.
AB Dönem Başkanlığı pozisyon belgemizi aldıktan sonra üye ülkelere dağıtacak
ve Komisyon ile üye ülkelerin katkılarıyla yine sadece o fasılla ilgili AB'nin
'Ortak Pozisyon Belgesi' oluşturacak. Bunun ardından fiili müzakereler başlayacaktır."
Bazı konularda üyelik gerçekleşmeden önce tam uyumun sağlanamayabileceğini belirten
Babacan, bu nedenle uyumun üyelik sonrasında gerçekleşmesini öngören geçiş sürelerinin
istenebileceğini söyledi.
Babacan, her bir faslın müzakere edildikten sonra geçici olarak kapanmakta olduğunu ifade ederek, "Bunun için, AB, yapacağımız yasal düzenlemelerin yanı sıra uygulamada kaydettiğimiz gelişmeleri de dikkate alıp değerlendirmektedir. Öte yandan, bir fasıldan diğerine geçildiğinde, aradaki süre içerisinde AB mevzuatı değişebilecek, bu değişime de uyum sağlamak gerekecektir" dedi.