Rekabet Kurumu kendisini revize ediyor

Haber Giriş : 14 Ekim 2005 08:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Rekabet Kurumu tarafından hazırlanan kanun değişikliği taslağı, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Bankacılık Enstitüsü tarafından 7-8 Ekim tarihlerinde düzenlenen bir Sempozyum-Panel çalışmasında ele alınarak değerlendirildi.

Toplantıda rekabet'in tarifi yapıldı. Türkiye mi, yoksa dünya ölçeğinde mi rekabet? sorusunun cevabı arandı. Küçük şirketlerin evliliğinin kolaylaştırılması görüşü ağır bastı. İhale aşamasında şartnamelerin Rekabet Kurumu tarafından ön incelemeye alınması hükmü ele alındı.

13 Aralık 1994 tarihinde yürürlüğe giren Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun, yaklaşık 8 yıllık bir uygulama süresini geride bırakmıştır. Bu 8 yılda, elbette ki kanunun uygulanmasından kaynaklanan aksaklıklar veya ülkemiz koşullarıyla çelişen hususlar konusunda Rekabet Kurumu'nun bir birikimi olmuştur. Rekabet Kurumu tarafından hazırlanan yeni taslak için bu birikimlerden yola çıkıldığı anlaşılmaktadır.

Öncü düzenleme
Malum, ülkemizde bazı kanun çalışmaları uygulamadan kaynaklanan bir zorlama olmadan yapılmakta, kanunlar hayata geçirildikten sonra da işin pratiği ile ilgili ortaya çıkan sorunlar, kanun değişiklikleri ile giderilmeye çalışılmaktadır. Aslında bu husus, eleştirilecek bir durum olmayıp, biraz da eşyanın tabiatı icabı ortaya çıkmaktadır. Zira ülkemizde bazı alanlar devlet tarafından yapılacak öncü düzenlemelere ihtiyaç göstermektedir. İşte rekabet de bunlardan biridir. Rekabet Kurumu teknik ve hukuki ölçcüleri koyacak, yeni tarife siyasi irade karar verecek.
İki gün süren toplantılarda Kurum tarafından hazırlanan değişiklik taslağı daha ziyade hukuki çerçevede ele alınarak değerlendirildi.

Önemli ekonomik sonuçlar
Ancak benim burada üzerinde durmak istediğim konu birleşmeler ve devralmalar ile ilgili ekonomik değerlendirmeleri içermekte. Günümüzde, hem piyasa paylarının ve hem de mali yapılarının güçlendirilmesi amacıyla kurumsal birleşmeler sıklıkla görülmektedir. Bu durum, kuşkusuz firmalar bazında çok önemli avantajlar sağlamaktadır. Ancak her birleşmenin tüketici lehine sonuçlanacağını söyleme imkânımız bulunmamaktadır. Şirket evliliklerinin bazen de rekabeti bozucu etkilerinin ortaya çıktığı görülmektedir. Yeni oluşumun pazar hakimiyetini tamamen ele geçirmesi elbette tüketicinin lehine sonuçlar yaratmayacaktır. İşte bu düşünceyle, belli bir büyüklük veya pazar hakimiyetini içeren birleşme ve devralmalar kanun gereği Rekabet Kurumu iznine tabi tutulmuştur. Şimdiye kadar Kuruma yapılan 500 civarındaki bu tip başvurudan çoğunun koşulsuz veya şartlı izin şeklinde değerlendirildiğini yetkililerle yaptığımız görüşmelerden öğreniyoruz.

Özelleştirmelerin yoğun olarak gündemde olması nedeniyle hatırlanacaktır, açılan herhangi bir ihalenin sonunda, ihale sonuçları Rekabet Kurulu'nun onayına sunulmakta, onay alınamadığı durumda da, ihalenin yeniden yapılması gerekmektedir. Bu durum, hem ihaleyi kazanan firmanın teminatının yanmasına, hem de devlete zaman ve para kaybına neden olmaktadır. Elbette pek çok ihalede Rekabet Kurumun'un ihaleye katılanlar için baştan onay vermesi zor olabilir. Ancak ihale şartnamesinin hazırlanması aşamasında yapılacak koordineli bir çalışma, daha sonraki onay aşamasının daha problemsiz geçmesini sağlayabilir.
Şirketlerimizin geleceği
Bence bu toplantıda ortaya çıkan en önemli noktalardan biri de birleşmeler konusunda hukukçularla ekonomistler arasında ortaya çıkan görüş farkıdır. Rekabet Kurumu'nun hukukçular birleşmeleri, mevcut kanunda olduğu gibi tüketici bakımından potansiyel bir tehdit olarak görmektedirler. Oysa ekonomistler, özellikle ülkemizde bunun, dünya piyasasına girebilmek için şirketler açısından âdeta bir zorunluluk olduğunu düşünmektedirler. Bunun için de birleşmelerin teşvik edilmesini savunmaktadırlar. Ayrıca yeni kanun taslağında birleşme yerine, Türk Ticaret Kanunun'daki tanımlardan ayırıcı bir unsur olabilmesi için yoğunlaşma ifadesi kullanılmaktadır.

Tabii burada sorulması gereken, rekabetin hangi boyutlarda yapılması gereğidir. Türkiye ölçütlerinde mi, yoksa dünya boyutunda mı? Bir tarafta iç piyasadaki tüketiciyi korumak, diğer tarafta dünya ölçeğinde rekabet edebilmek...Yeni yasa tasarısında bu sorunun dengeli bir biçimde değerlendirilmesi, şirketlerimizin gelecekleri açısından büyük önem taşımaktadır.

tercüman

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber