Çocuk gelinler

Üniversiteli Kadınlar Derneği üyeleri ile bir araya gelen AK Parti Gaziantep Milletvekili Derya Bakbak, çocuk yaşta gelin olan çocuklarla ilgili çalışmalarını anlattı.

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 04 Aralık 2012 12:54, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Üniversiteli Kadınlar Derneği Başkanı Sema Tatar'ın gündeme taşıdığı ?Çocuk gelin' sorunu Gaziantep ve Türkiye gündeminde önemli yer buldu. Türkiye Üniversiteli Kadınlar Derneği Gaziantep Şubesini ziyaret eden AK Parti Gaziantep Milletvekili Derya Bakbak, TBMM'nin konuyla ilgili yaptığı çalışmalar ve hükümetin aldığı önlemlerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Ziyaret sırasında Üniversiteli Kadınlar Derneği Başkanı Sema Tatar, Yönetim Kurulu üyeleri Gizem Sayın, Esra Bilecen, Sabiha Özmen, Esin İncoğlu, Betigül Ataseven, Handan Koral, Gülsen Akpek, Sema Tatar, Türkan Koçak, Aysel Tokatlı, Pınar Ayaz, Müge Tezel, Beliz Dağdelen hazır bulundu.

Derya Bakbak, ?Çocuk gelin' konusunda Türkiye gündemini işgal eden sorunlarla ilgili dernek üyelerine bilgi verdi. Aynı zamanda Türkiye Üniversiteli Kadınlar Derneği üyesi olan Milletvekili Bakbak, dernek çalışmaları hakkında başkan Sema Tatar'dan bilgi alarak her türlü çalışmaya gerekli desteği vereceğini ifade etti.

Türkiye gündemini sürekli meşgul eden ?Çocuk gelin' sorunuyla ilgili TBMM ve hükümetin aldığı önlemleri anlatan Bakbak, sorunun temelinde eğitimsizliğin yattığını söyledi. Milletvekili Bakbak, bu sorunun eğitimle önemli oranda çözüm bulabileceğini belirterek şöyle konuştu: ?Bugün burada küresel boyutta yaşanan çocuk gelin sorununda ulusal boyutta geldiğimiz nokta kaydettiğimiz ilerlemeler ve çözüm önerilerini konuşmak için bir araya geldik. Dünyada kız çocuklarımızın karşılaştığı en önemli sorunlardan biridir çocuk gelin sorunu. Gelişmiş ülkelerde dahil olmak üzere var olan bu sorun yoğunlukta az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde görülmektedir. En yaygın olduğu bölgeler batı, doğu ve orta Afrika ve Güney Asya olmakla birlikte, Gürcistan, Türkiye, Ukrayna'nın yanı sıra İngiltere ve Fransa'da yaygın olduğu ülkelerdendir. Ülkemizde Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Araştırması ve TÜİK'in 2011 yılında yaptığı araştırmada çocuk evlilik oranı yüzde 26 dolaylarında (16-19 yaş arası) gözüktü."

Uluslararası belgelere göre, 18 yaşın altında yapılan evliliklerin erken evlilik olarak nitelendirildiğini anlatan Bakbak, şunları söyledi: "Bedensel ve ruhsal gelişimini, eğitimini tamamlamadan kendi farkındalığına tam sahip olmadan yapılan evlilikler topluma büyük bir sorun olarak geri dönmektedir. Fiziksel gelişimini tamamlayamamış ve genellikle kendisinden oldukça büyük kişilerle evlendirilenler aile içerisinde cinsel ve ruhsal ruhsata maruz kalmakta, erken yaşta anne olarak daha kendisi çocukken çocuk büyütmeye zorlanmakta, eğitim ve iş imkânından yoksun bırakılmaktadır. Öte yandan genç annelerin düşük, ölü doğum yapma ya da doğum sırasında hayatını kaybetme riski yetişkin kadınlara göre daha yüksektir. Çocuk yaşta evliliğin birçok sebebi bulunmakla birlikte ana sebepler yoksulluk, ekonomik yoksulluk, geleneksel ve dini inançlar, eğitimsizlik aile içi şiddetten kaçma ve sosyal baskılardır. Özellikle kalabalık ailelerde evden bir boğaz eksilmesi, başlık parası veya borcun silinmesi karşılığında kız çocukları evlendirilmektedir.?

Kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesinin sebepleri arasında ataerkil bir anlayışında yer aldığını ifade eden Bakbak, sözlerini şöyle sürdürdü: ?Erken yaşta evlilikte kızın ve ailenin namusunun korunduğuna inanılmaktadır. Kadına karşı her türlü ayrımcılığın tavsiye edilmesine dair sözleşme (CEDAW) BM Çocuk Hakları sözleşmesi ülkemizde onanmıştır. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından onaylanan kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) ülkemizce de 24 Kasım 2011 tarihinde kabul edilmiş, 8 Mart 2012'de yürürlüğe girmiştir. Bu sözleşmede kadın sözcüğünün 18 yaş altındaki kız çocuklarını da kapsadığı belirtilmektedir. Bu sözleşme uluslar arası hukukta kadına yönelik ve aile içi şiddet konusunda yaptırım gücü olan ilk sözleşme olma özelliği taşımaktadır. Taraf ülkelere düzenli aralıklarla her türlü şiddet eylemi hakkında istatistikî veri toplama şiddet biçiminin yaygınlığını ve eylemlerini değerlendirmek üzere anket yapma şiddetini önlemek için gerekli yasal önlemleri alma, kadın erkek eşitliği, her türlü şiddetle mücadele konusunda resmi eğitim ve öğretim müfredatlarına yerleştirme yükümlülüğü getirmektedir."

Anayasa'daki kadın erkek eşitliği güçlendirilerek medeni kanun, iş kanunu ve Türk Ceza Kanunu gibi kanunlarda değişiklik yapıldığını anlatan Bakbak, şöyle konuştu: "2005 yılında çocuk koruma kanunu kabul edilmiş, 1998 tarihli ailenin korunmasına dair kanunda 2007 yılında değişikliğe gidilmiş, kanunun kapsamı değiştirilmiştir. Kanun ihtiyaçlara cevap verebilmesi açısından daha geniş ve kapsamlı bir hale getirilmiş, ailenin korunması ve kadına şiddetin önlenmesine dair kanun 20 Mart 2012'de yürürlüğe girmiştir."

2009 yılında TBMM'de, kadın ve erkek fırsat eşitliği komisyonu altında erken yaşta evliliklerin incelenmesine dair alt komisyon kurulduğunu anlatan Bakbak, sözlerine şöyle devam etti: "Akademisyenlerin kamu görevlilerinin STK'nın iş birliği ile 4 ilimizde gerçekleştirilen çalışma neticesinde bir rapor yayınlanmıştır. Ayrıca, 2012 yılında toplumsal cinsiyet açısından anayasa başlıklı bir rapor daha yayınlayan alt komisyon her iki raporda da asgari kanunun evlilik yaşı konusunda medeni kanun ve çocuk koruma kanunu arasındaki farklılığın giderilmesi yönündeki ihtiyacı vurgulamış, tüm ilgili kanunlardaki çocuk kanunlarını önermiştir. Yine aynı komisyon bünyesinde kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin uygulamaların incelenmesi eğitim sistemimizdeki toplumsal cinsiyet eşitliğinin yeri, çocuk cinsiyeti nedeniyle kadın üzerinde oluşturulan psikolojik şiddet, başlık parası ve geleneksel evlilikler ve Mobbing konularını araştırmak üzere alt komisyonlar kurulmuş, gerek kadın erkek eşitliğinin uygulamaya yansıtılması, gerek sorun alanlarına yönelik çözüm önerileri, geliştirilmesinde önemli role sahip komisyon kadın erkek eşitliği konusunun devletin en üst düzeyinde ciddi bir şekilde ele alındığını ortaya koymaktadır. Elbette sorun yasalarla çözümlenecek bir sorun değildir. Bu sorunu çözebilmek için sorunun kökenine inerek ulusal boyutta tüm kurum ve kuruluşların, medyanın desteğiyle toplumda farkındalık yapacak el birliğiyle hareket etmeliyiz. Nitekim bu yönde de çalışmalar devam etmektedir."

Bakbak, erken yaşta evliliklerin önlenmesi konusunda toplumsal bilinçlendirme ve farkındalık çalışmalarıyla kamuoyuna yönelik bilgilendirme çalışmaları Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde devam ettiğini söyledi. Bakbak, Aile eğitim programı, ulusal aile eğitim programı, kadın insan hakları eğitim programları ve bunun gibi paket programlar uygulanarak erken evliliklerin ortaya çıkaracağı sorunlar ve sağlıklı evliliklerin öneminin vurgulandığını anlattı.

Birçok kamu kurumuyla protokoller imzalanmış olup bu konuda halkın kamu çalışanlarının bilinçlendirilmesi amacıyla eğitim seferberliği başlatıldığını belirten Bakbak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Örneğin kadına şiddetin önlenmesinde din görevlilerinin katkılarının sağlanması projesi protokolü kapsamında Ankara'da görev yapan vaiz, imam, hatip, müezzin, kayyum ve kuran kursu öğreticisi 200 kişi için eğitici eğitim düzenlenmiştir. Erken yaşta evliliklerle ilgili bakanlığımıza ulaşan şikâyetlerde medyada yer alan haberler de titizlikle incelenmekte emniyetle iş birliği içerisinde hareket edilerek gerekirse çocukların koruma altına alınması sağlanmaktadır. Ayrıca, sivil toplum kuruluşlarıyla olan çalışmalarımızda devam etmekte, kadının statüsü Genel Müdürlüğümüzün de katılımıyla farklı ülkelerdeki uygulamaları görmek adına çalışma ziyaretleri gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. Öte yandan ifade etmek gerekir ki bu sorunun çözümünde asıl önemli olan unsur hepimizin bildiği gibi eğitimdir. Toplumdaki eğitim düzeyi arttıkça, bireysel ve toplumsal farkındalık artacaktır."

Kadınlarımız ve kızlarımızın sahip oldukları hakları bilmediğini, bu sebeple maruz kaldıkları birçok şiddete razı geldiğini belirten Bakbak, şöyle konuştu: "Eğitimin önemini vurgulayan eğitimle evlenme yaşı arasında güçlü bir ilişki olduğunu gösteren çok önemli bir istatistiği paylaşmak istiyorum. Türkiye İstatistik Kurumu ve Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü iş birliğiyle yapılan 2006 aile yapısı araştırmasında eğitim durumuna göre ilk evlenme yaşları incelendiğinde okuryazar olmayanların hemen hemen yarısı (yüzde 46,8), 18 yaş altında evlilik yapmış okuryazar olup hiç okula gitmeyenlerin ise yüzde 32'si 18 yaş altında evlenmiştir. Üniversite ve üniversite üzeri eğitim yapanların sadece binde 8'i 18 yaş altında evlenmiştir. Ek olarak erken yaşta evlenen kadınlar daha genç yaştaki hem cinslerine göre fiziksel ve cinsel şiddete daha savunmasızdır."

Evliliklerle ilgili yaş ortalamalarına da dikkat çeken Milletvekili Bakbak, sözlerini şöyle tamamladı: ?Yaş guruplarına göre evlenenlere bakıldığında 2010 yılı itibarıyla Türkiye'de evli kadınların yaklaşık yüzde 26'sı 16-19 yaş arasında evlenmekte, erkeklerde bu yaş aralığında evlenenlerin oranı yüzde 2,9'dur. 2003-2010 yılları arasında gerçekleştirdiğimiz Haydi Kızlar Okula Kampanyasıyla ülke genelinde ilköğretimde cinsiyet eşitliği iyileştirilmiştir. Bu kampanya ile 200 bin kız çocuğu ilkokula kayıt yaptırmıştır. Kampanya ilk başlatıldığında kız ve erkek çocukların ilkokula kayıt yaptırma oranı arasındaki fark yüzde 7.15 iken 2008-2009 yılları arasında bu fark yüzde 1.02'ye düşmüştür. Ayrıca zorunlu eğitimin 8 yıldan 12 yıla çıkarılması ile toplumun genel eğitim düzeyinde ciddi bir artış bekliyoruz. Her ilimizde en az bir üniversite kurarak özellikle kız çocuklarının yüksek öğretime devam etme imkânını artırdık.?

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber