Yerel Yönetimler ve AB Konferansı Samsun'da yapıldı

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 31 Ekim 2005 15:14, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölüm Başkan Yardımcısı ve Akdeniz Üniversitesi AB Araştırma ve Uygulama Merkezi (AKVAM) Müdürü Yrd. Doç. Dr. Erol Esen, AB çerçeve belgelerinin Türkiye adına kaygıları beslediğini ve AB'de Türkiye'yi destekleyecek siyasi şartların henüz bulunmadığını belirterek, buna rağmen AB fonlarından faydalanabilmek için belediyelerin lobi faaliyetlerini Ankara'dan Brüksel'e taşımaları gerektiğini ifade etti.
Samsun Ticaret ve Sanayi Odası AB Bilgi Bürosu tarafından TSO Meclis toplantı salonunda düzenlenen "Yerel Yönetimler ve AB" konulu konferansta konuşan Yrd. Doç. Dr. Erol Esen, küreselleşmenin ve AB sürecinin aynı zamanda yerelleşmeyi getirdiğini, özelleştirmeler ve sivilleşmenin bu sistemlerin etkisiyle olduğunu kaydetti. Esen, "Yerel yönetimler AB uyum sürecinin ortağı konumuna gelmiştir. Yerel yönetimler, Brüksel'de ve Ankara'da alınan kararların yereldeki uygulayıcılarıdır. Bu bakımdan, hükümetin çıkardığı belediyeler, büyükşehir belediyeleri ve İl Özel İdareleri kanunları başarılıdır. Yerel yönetimlere halkın da katılımı sağlanmalı, üniversiteler daha çok şehirlerin gelişimine katkıda bulunmalı, sivil toplum kuruluşları da üzerine düşeni yapmalıdır" dedi.

AB Müzakere Çerçeve Belgesi'nin çeşitli kaygıları beslediğini dile getiren Esen, "Bu belgeler nişan nazları değil. Soğuk bakma tutumu ve uzak tutma çabası var. AB kriz içinde ve genişleme yorgunu. Demokrasi eksikliği var. Ayrıca zaman şartların tartışılmasına uygun değil. Ancak, Türkiye'nin birçok alanda kalkınması için AB'nin kriterlerini yerine getirmeye çalışması doğru olur. Bugüne kadar AB konusu özellikle şimdiki hükümet tarafından doğru götürüldü. Başarılı bir süreç yaşandı. Bundan sonra karşılaşabileceğimiz kaygılar yine hükümetin temsilcileriyle alakalıdır. AB isteyebilir, bizi temsil edenler vermezse problem olmaz. Netice itibariyle AB'de Türkiye'yi destekleyecek siyasi şartlar henüz yok" diye konuştu.

AB'nin 25 üye ülkesi ve 254 bölgesi bulunduğuna ve bölgeler arası farklılıkları ortadan kaldırmak için değişik fonlarla desteklemeler yapıldığına dikkat çeken Esen, AB bütçesinin 3'te birini fonların oluşturduğunu ve bu fonlardan özellikle büyükşehir belediyelerinin yararlanması gerektiğini kaydetti. Esen, "AB, 2000-2006 arası 10 aday ülkeye 21 milyar 840 milyon Euro destek yaptı. Türkiye 1996'dan 2006'ya kadar 1 milyar 410 milyon Euro mali yardım aldı. Eğitim, gençlik ve araştırma programlarında 20 milyar Euro'luk fona Türkiye olarak ortağız. Tabii proje götürürsek destek alırız. Gelinen noktada, Türkiye'nin çıkardığı kanunlar itibariyle yerel yönetimlerde büyük aşamalar kaydettik, sadece Köy Kanunu değişmedi. Artık İçişleri Bakanı'nın bir belediye başkanını görevden alması çok kolay değil. Belediye meclis kararlarını artık vali reddedemez, ancak İdari Mahkeme yolu her zaman açık. Şimdi 2007-2013 yılları arasında Türkiye'ye önemli ölçüde bölgesel fonlar aktarılacaktır. Bu fonları özellikle büyükşehir belediyelerinin kullanmaları sağlanabilir. Brüksel'de tüm bölge ülkelerinin bir temsilciliği bulunmaktadır. Belediyelerin de Brüksel'de temsilciliği olmalı. Yani belediyeler kentlerini kalkındırmak için lobi çalışmalarını sadece Ankara'da değil, Brüksel'de de yapmalıdır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin böyle bir temsilciliği açıldı. Doğrudan kaynak isteme imkanı oluştu. AB konusunu kişisel olarak değerlendirmemeliyiz. Bu hususları dünya siyasi konjöktürüne uygun değerlendirmek gerekir. Avrupa'nın bize eleştirilerine karşı siyasi cevaplar verilmeli. AB süreci bugüne kadar Türk siyasetinin kazanımıydı. Şimdiden sonra da müzakerelerin başlamasından sonra yetkilerin Brüksel'e aktarılmasıyla ilgili tercih hakkımız var. Biz bu sürecin ortasındayız. Her zaman seçme hakkımız var. Önemli olan siyasilerimizin Türkiye lehinde karar vermeleri" şeklinde konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber