Öğrenciye ağır fatura

Haber Giriş : 02 Kasım 2005 07:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Devletin en gaddar olduğu kesim kesinlikle öğrenciler. İşte size çok somut bir örnek:
Devleti trilyonlarca lira dolandıranlar borçlarının üzerine yatarken, öğrenim harçlarını bir gün geciktirdikleri gerekçesiyle yüzlerce öğrencinin kaydı silindi, yüzlercesi de yıl kaybetti.

Ekonomik zorluklar nedeniyle öğrenim harcını zamanında yatırmayan öğrencilere dayatılan bu ağır müeyyide, başka hiçbir sektörde uygulanmıyor. Ekonomik suça ekonomik ceza mantığı da, söz konusu öğrenciler olduğunda tam tersine işliyor. Öğrenciler, öğrenim harçlarını gecikme faizi ile birlikte ödemek isteseler de bu konuda yasal düzenleme yok diye karşı çıkılıyor.

İçlerinde, tez sunum aşamasına gelen mastır ve doktora öğrencilerinin de bulunduğu mağdur öğrenciler, şimdi dört gözle Ankara'dan cevap bekliyorlar.

Aslında sorunun çözümü çok basit. Mazeret kaydı ya da ek süre ile sorun kolayca aşılabilir. Kendinden emin rektörler ve üniversitelerin pek çoğu bunu kendi içinde hallediyor. Ama YÖK'ün güdümündeki rektörler nedense, bir ya da birkaç günlük gecikme nedeniyle öğrencilerinin gözünün yaşına bakmıyor.

YÖK, öğrenci karşıtı imajını biraz olsun yumuşatmak istiyorsa bu konuda bir genelge yayımlayarak öğrencileri bu mağduriyetten kurtarabilir. Yok eğer onlar da rektörler gibi katı tutumlarını sürdürmeye devam ederlerse, devreye siyasetçiler girer ki, o da ayrı bir tartışma konusu olur.

Öğrenciye karşı bu kadar katı olunmamalı. Hele hele söz konusu olan ekonomik gerekçelerse. Bir öğrenci o noktaya kolay kolay gelmiyor. Ailelerinin dişlerinden tırnaklarından artırarak zor denkleştirdiği harçlar bir yana, onca emek, onca çaba boşa gitmemeli.

5, 10 yıl önce atılan öğrencilere af getirilirken, trilyonluk borcu olana her türlü ödeme kolaylığı sağlanırken, katillerin, hortumcuların suçları ertelenirken, öğrenim harçlarını bir gün geciktirdi diye gencecik insanların yaşamları bir kalemde silinemez.

İçinizden, onlar da öğrenim harçlarını zamanında yatırsalardı, bu kadar da sorumsuzluk olmaz ki diyenleriniz mutlaka çıkacaktır. Ama yanlış düşünüyorlar. Çünkü bu öğrencilerden pek çoğu ile konuştum. Hemen hemen hepsi de pırıl pırıl başarılı öğrenciler. En önemli mazeretleri, ekonomik. Para olsaydı yatırmaz mıydık diyorlar.
Peki ek süre tanındığında nereden bulacaksınız dediğimde ise, yürekleri yakan cevaplarla karşılaşıyorsunuz:
Borç, o da olmazsa bir şeyleri satıp bu harcı ödeyeceğiz...

Geçenlerde Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran açıkladı. Öğrenci harçlarının üniversite bütçesi içindeki oranı yüzde 2'ymiş. Kaldıralım gitsin. Öğrenci de, biz de rahat edelim dedi. Gerçekten hiç de fena olmaz. İlle de alınacaksa, kontenjanların bir bölümü paralı hale getirilip parası olanlardan alınsın. Tabii eşdeğer puan tutturmaları koşulu ile. Diğerlerine de mecburi hizmet ya da işe girdikten sonra uzun vadede geri ödeme olanağı yaratılsın ki, bu mağduriyetler yaşanmasın...

Üç öğün yemek için 1.6 YTL
Geçenlerde Türkiye'nin gözde okullarından birinde iftara kaldım. Mönüde şehriye çorbası, pirinç pilavı ve kuru fasulye vardı. Şehriye çorbası alıştığımız şekilde tavuk suyuna değildi. Kuru fasulyenin içinde de bir gram et yoktu. Tatlı ya da meyve o gün yoktu ama bazen olurmuş.
Tam gelişme çağındaki öğrenciler için bu mönü biraz zayıf değil mi diyecek oldum, sonra üzüldüm.

Yatılı öğrenciler için günde 1.6 YTL yani 1 milyon 600 bin lira yemek parası veriliyormuş. Sabah kahvaltısı, öğle ve akşam yemeği buna dahil. Okul müdürüne, sihirbaz olmak gerekir, dedim. Dert yandı. Aşçı ve temizlik kadrolarını da bu paradan karşılayın, diyorlar. Peki nasıl kalkıyorsunuz bu yükün altından dediğimde ise derin bir iç çekti...
Özetin özeti: Hani çocuklar ve gençler istikbalimizdi. Onları geleceğe böyle mi hazırlayacağız!..

abbas güçlü/milliyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber