İstanbul Lisesine Almanca bilen Müdür atanacakmış!

İstanbul Lisesine müdür ataması yapılmamasının yargıya taşındığını, İstanbul lisesi müdürlüğü yargıya taşındı başlığıyla duyurmuştuk.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 04 Ocak 2013 14:14, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:59

Davayı görüşen İstanbul 1.İdare Mahkemesi Yürütmeyi Durdurma İstemini reddetmiştir.

İdare yani İl Milli Eğitim Müdürlüğü savunmasında bu okulda Almanca Eğitimi yapıldığını bu nedenle de Almanca bilen birinin atanması gerektiğini savunmuştur.

Hukuka uygun olmayan bu savunma metnini ve mahkemeye yapılan itirazı sizlerle paylaşıyoruz.

BÖLGE İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI'NA

Sunulmak Üzere

İSTANBUL 1. İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI'NA

2012/1709 E

İtiraz Eden

Davacı :

Davalılar : İstanbul Valiliği

Konu : İstanbul 1. İdare Mahkemesi'nin 2012/1709 E nolu huzurdaki dosya nezdinde, yürütmeyi durdurma istemimle ilgili olarak verdiği red kararına itirazlarımın sunulmasıdır.

Açıklamalar :

Somut olayda İYUK md 27/2 hükmünde yer alan “açık hukuka aykırılık” ve “telafisi güç zarar oluşması” koşulları bir arada gerçekleşmiş olmasına rağmen talebimin reddedilmesi hatalı olmuştur.

A. Dava Konusu İşlemin Açık Biçimde Hukuka Aykırı Olduğu Hususu Davalı İdare Savunması İle Sabit Hale Gelmiştir.

Davalı idare, dava konusu İstanbul Lisesi'nin açık ilan edilmesine rağmen, başvuruların başladığı 21.05.2012 tarihinden itibaren listeden çıkarıldığını kabul etmiştir. Peki “hukukilik denetimi” yapmakla yükümlü olan İdare Mahkemesi'nin, bu kabul sonrasında sakat olduğu ileri sürülen idari işlemle ilgili iddianın hukukilik denetimini yürürlükte bulunan genel düzenleyici işleme göre yapması kanuni ve anayasal zorunluluk değil midir ? Kanuni ve anayasal zorunluluktur. Dava konusu okula yönetici atama sürecinde ALMAN HUKUKUNUN değil, “MEB Eğitim Kurumları Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği” nin uygulanacağı tartışmasız olduğuna göre, yönetmeliğin 32. maddesinde yer alan; “Eğitim Kurumu Yöneticilikleri için yapılacak duyurularda yöneticiliği boş olan tüm eğitim kurumları için bu yönetmeliğin 23/1 fıkrasında yer alan sıralama esas alınarak duyuru yapılır” ibaresini uygulamadığını itiraf eden bir kamu otoritesinin işleminin İYUK md 27/2 de ifade edildiği şekliyle açıkça hukuka aykırı olduğunu en küçük kuşku yoktur.

Davalı idarenin, yönetmeliği açıkça çiğneyerek yaptığı işlemine gösterdiği esasla ilgili tek gerekçesi, Alman devleti arasında yapıldığı ifade edilen bir antlaşmadan cımbızla dilekçe içine alınan birkaç hükmüdür. İstanbul Valiliği'nin İstanbul Lisesi'nde verilecek eğitimle ilgili karşılıklı işbirliği başlıklarından oluşan bu antlaşma gerekçe göstererek yürürlükteki yönetmelik hükmünü uygulamaktan imtina etmesi kabul edilemez. İstanbul Valiliği yürürlükteki bir genel düzenleyici işleme uyup uymama konusunda takdir yetkisine sahip değildir. İç hukuka doğrudan hiçbir etkisi olmayan bir anlamayı, kanun hükmü gibi kabul edemez. Hükümet, yapıldığı iddia edilen anlaşma kapsamında ilgili okula yönetici atama prosedüründe değişiklik yapma iradesinde olursa bu iradesini genel düzenleyici işlemler yoluyla gerçekleştirir ve bu tür bir olasılıkta herkes bu düzenlemeye uyar. İstanbul Valiliği kendisini kanun koyucu yerine koyarak işlem tesis edemez. Valiliğin dosyaya sunduğu özrü, kabahatinden daha büyük, daha vahimdir.

B. Hukukdışı İşlem Nedeniyle Telafisi Olanaksız Zarara Uğradığım Gerçeği de Sabittir.

Atanma isteğinin reddine dair idari işlemlerin, işlemin açıkça hukuka aykırı olduğunu tespiti halinde davacı nezdinde telafisi güç zararlara neden olacağı kabulü de onlarca yıllık yerleşik idari yargı uygulamasıdır. Zira bu tür davaların özelliği gereği, davacının atanma hakkının elinden alınması halinde istenen okula atanmaksızın geçen zamanın davacının mesleki yaşamı ve manevi dünyası ile maddi yönde zararları oluşturur ; bu zararın telafisi yoktur.

Savunma dilekçesinde davanın esası bir kenara bırakılarak, dava açma menfaatinden, idari istikrar ilkesinden, idari işlemin denetimine ait esaslardan vs türlü idare hukuki müesseselerinden dem vurulmuştur. Davalı idare dosyaya uyuşmazlığın özüyle ilgisiz binlerce sayfa teorik değerlendirme de sunsa, işin özünü gözden kaçırabilmesi olası değildir. Türk idare hukuku uygulaması, somut dava tipiyle ilk defa karşılaşmamaktadır. Hal böyle olunca uyuşmazlıkla ilgisiz değerlendirmeler hakkında yorum yapmak yersiz olacaktır.

İdare savunmasında mevcut pozisyonumda bir değişiklik olmadığı için hak kaybı yada menfaat ilişkisi olmadığını iddia etmekte ise de atama listesinden bu okul çıkarılmayarak atamam gerçekleşmiş olsa idi ne tür değişikliklerin olacağı açıktır.

İdarenin kamu yararı gözetilmek suretiyle böyle bir uygulamaya gittiğini belirtmesi bu okula atanma hakkı bulunan ben ve diğer idarecilere de hakaret niteliğindedir.

Bu okula yıllar yılı yapılan atamalarda böyle bir kıstas aranmazken 2010 yılında yapılan zorunlu yer değiştirme döneminde listeye konularak tüm adaylara açık ilan edilen bir kurumun yönetmelikte değişiklik olmamasına rağmen 2012 yılında listeden çıkarılması kabul edilebilir yada hukuken açıklanabilir değildir.

İdarenin hukuka aykırı sebepler ortaya koyarak yaptığı savunmaya katılmak mümkün değildir. Atama ve Yer Değiştirme İşlemleri 13.08.2009 tarihli “MEB Eğitim Kurumları Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği” ne göre yapılmaktadır. Bu yönetmeliğin yayımlandığı tarihten sonra 2010 yılında da İstanbul Lisesine atama yapılmıştır. (Ek-1) Atama yönetmelik hükümleri dışından hiçbir koşul aranmadan gerçekleştirilmiş olup idarenin mevzuat değişikliği olmaksızın koşul araması hukuka uygun değildir.

İstanbul Lisesine 2010 yılında yapılan atamada da koşul aranmamış daha önceki yıllarda yapılan atamalarda da aranmamıştır. Okul müdürü sayın Sakin ÖNER'in 2012 yılı Şubat ayında yaş haddinden emekli olması nedeniyle boşalan kadroya yeniden atama yapılırken koşul aranması doğru değildir.

Kaldı ki bugüne kadar görev yapan okul müdürlerinden kaç tanesinin Almanca dilini bildiği idare tarafından belgelendirilmelidir. Tarihi 1800'lü yıllara dayanan bir okulda bugüne kadar görev yapan yöneticilerde böyle bir koşul aranmadığı halde kurum bugün de önemini korumakta ise idarenin koyduğu yada koymak istediği koşul ne kadar geçerlidir?

Yaklaşık bir yıldır vekaleten yürütülen kurumda müdürlük yapmakta olan yöneticide aynı koşul aranmış mıdır?

Yukarıda da açıklamaya çalıştığım gibi idare keyfi bir uygulama yapmaktadır.

Hukuka açıkça ayıkırı tesis edilen işlemden dolayı önümüzdeki günlerde başlayacak atama dönemlerinde yada mevzuat değişikliğiyle yapılacak atamalarda engelleme ile karşılaşacağımdan telafisi güç zararlar doğacağı, bu durumdan atana kişinin de etkileneceği açık olduğundan yürütmeyi durdurma talebine ilişkin şartlar oluşmuştur.

Danıştay'ın onlarca yıldır somut dava tipinde davacıların menfaat tartışmasını dahi yapmadığı gerçeğini en iyi, yargısal uygulamanın merkezinde bulunan İdare Mahkemeleri bilmektedir.

Sonuç ve İstem : Yukarıda arz ve izah olunan sebepler ve re'sen dikkate alınacak hususlar bir arada değerlendirilerek İstanbul 1. İdare Mahkemesi'nin 2012/1709 E nolu dosya nezdinde verdiği yürütmeyi durdurma red kararının itirazen incelenerek kaldırılmasını arz ve talep ederim. Saygılarımla.

Davacı

Ek-1: 2010 yılında yapılan yönetici atama listesinin İstanbul Lisesine ait sayfası. Buradan da görüleceği üzere listede İstanbul Lisesi'de diğer okullarla aynı statüye tabi olarak listede yer almış ve atama yapılmıştır.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber