Aşkın öğretim üyelerini, Jandarma da Aşkın'ı fişlemiş

Haber Giriş : 17 Kasım 2005 07:46, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Fişletilen isimler içinde Aşkın da var

Van Başsavcılığı, Rektör Yücel Aşkın hakkında "öğretim üyeleri ve çalışanları jandarma vasıtasıyla fişlettiği" iddiasıyla 3185 yıla kadar hapis cezası istedi. İlginç olan ise, Aşkın'ın da jandarmanın "solcu" olarak fişledikleri arasında yer alması!

Van Başsavcılığı'nın, 100. Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın da aralarında bulunduğu 10 sanık hakkında açılan davanın iddianamesinde şaşırtıcı bilgi ve yorumlar yer aldı. İddianameye göre; "öğretim üyeleri ve çalışanları fişlediği" iddiasıyla hakkında dava açılan Aşkın'ın evinde ve makam odasında bulunan belgeler arasında, jandarmanın rektörü de "solcu" olarak fişlediğini gösteren not da bulundu. Kendisinin de fişlendiğini kanıtlayan bu istihbarat notları nedeniyle Aşkın hakkında 3185 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Savcılığın "PKK yandaşlarını işe aldı" iddiası nedeniyle Aşkın hakkında bu konuda da soruşturma yürüttüğü anlaşıldı.

232 sayfalık iddianame

Aşkın'ın 4 aydır cezaevinde bulunmasına, tutuklu Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı'nın da dava açılmasını beklerken intiharına yol açan soruşturmayı önceki gün tamamlayan Van Başsavcılığı, 232 sayfalık iddianame hazırladı. İddianamede tek tutuklu sanık olan Aşkın, İspanyol Expansion firması temsilcisi Ümit Ayral, Rektör yardımcıları Ayşe Yüksel, Hasan Ceylan, Genel Sekreter Işık Tepe, Ziraat Fakültesi Dekanı Fırat Cengiz, Genel Sekreter Yardımcısı Salih Yurtkuran, Yazı İşleri Şube Müdürü Şükran Yurtkuran, Bilgisayar İşletmeni Bülent Şahin ve Özel Güvenlik Şube Müdürü (üniversitenin eski Jandarma Karakol Komutanı) Saffet Kara şu fiillerle suçlandı:
"Suç işlemek için örgüt kurmak", "haksız ekonomik çıkar sağlamak", "manevi cebir ve tehditle ihaleye fesat karıştırmak", "ayrımcılık", "özel hayatın gizliliğini ihlal etmek", "kişisel verileri hukuka aykırı olarak elde etmek", "ihale konusu edimin ifasına fesat karıştırmak", "resmi evrakta sahtecilik", "resmi evrakı yok etmek", "görevi kötüye kullanmak."

İki farklı ihbar mektubu

Soruşturmanın, "imzasız iki farklı ihbar mektubu sonucu başlatıldığının" anlatıldığı iddianamede, Aşkın ile diğer sanıkların İspanyol firmadan kazandığı tıbbi cihaz alımı ihalesi sonrası, malzemeleri eksik almalarına rağmen parasını Hazine'ye tam olarak ödettikleri, durumun anlaşılmaması için geçmiş tarihli komisyonlar kurarak, önceden kabulü yapılan malzemeleri yeni kabul edilmiş gibi gösterdikleri öne sürüldü.

418 kişi
İddianamede en geniş yer, Aşkın'ın öğretim üyeleri ve personeli fişlediği iddialarına ayrıldı. Aşkın'ın makam odaları ve evinde yapılan aramalarda çok sayıda dosyanın ele geçirildiği belirtilen iddianamede, dosyaların içerikleri de tek tek sıralandı. "İhbar-tehdit mektupları", "özel siyasi belgeler", "YÖK Gizli Yazıları" gibi isimler taşıyan dosyalarda, personelin siyasi görüşlerinin "Nizam-ı Alemci", "Hizbullahçı", "Nakşibendi", "Kürtçü" gibi tanımlandığı tek tek isim verilerek belirtildi.

"Jandarmaya toplattı"
Rektörün 418 kişiyi bu şekilde fişlediği ve özel hayatlarındaki gizliliği ihlal ettiği belirtilen iddianamede, söz konusu eylem için şu yorum yapıldı: "Kişiler arasında siyasi düşünce, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım yaparak bir hizmetin icrasını engellediği anlaşılmıştır. Yani yukarıda bahsi geçen dini inanç, siyasi düşünce, ırki köken, mezhep ve benzeri sebeplere yönelik kişisel veri niteliğindeki bilgileri toplayarak, bu verileri kullanarak bir kısım akademik ve idari personelin kadro almalarına engel olduğu, bir kısım akademik ve idari personel hakkında bu verileri kullanarak cezalandırma yönüne gittiği, mesleki gelecek açısından manevi cebir ve tehdit aracı olarak kullandığı, Aşkın'ın bu verileri dönemin üniversite Jandarma Karakol Komutanı diğer şüpheli Saffet Kara vasıtasıyla topladığı, bu kişisel verileri kullanarak personel arasında ayrımcılık yaparak bu suçu işlediği anlaşılmıştır."
İddianamede Aşkın'ın 418 kişiden bazılarının eşlerinin giyim tarzlarını pasaport talep formlarından saptadığı, bazılarının etkinliklerini izlettiği, bu bilgileri kişiler aleyhinde kullanarak, başka öğretim üyelerine kadro zemini yarattığı, sürgün tehdidi nedeniyle de bu kişilerin haklarını bile arayamadıkları vurgulandı.

İlginç not
İddianamenin, Aşkın'ın odasından çıkan belgelerin sıralandığı bölümünde ilginç bir "istihbarat notu" yer aldı. Van İl Jandarma Komutanlığı'nın hazırladığı "Akademik ve İdari Personel Siyasi Yapılanma" başlıklı şemada "Bölücü Yapılanma", "İrticai Yapılanma", "Sol Görüşlüler", "Ülkücü Görüşçüler" başlıkları altında üniversite öğretim üyeleri siyasi görüşlerine göre sınıflandırıldı.
Bölücü yapılanma içinde Selahattin Kıran, İzzet Kıran, Ramazan Yetkin, Yakup Akgül, Faruk Kartal; irticai yapılanmada Nurhan Akyüz, Avni Öztürk, Yılmaz Altun, Halil Çiçek, Dursun Odabaşı, Abdulselam Uluçam, Seyit Mehmet Şen, Edip Yılmaz, Naki Erdemir, Yaşar Arpa, Selahattin Arvasi ve Abdulhadi Timurtaş; ülkücü yapılanma içinde de Hüseyin Karadağ, Bülent Karataş gibi isimler sıralandı.

Aşkın'ın üniversite öğretim üyelerini fişlemek için kullandığı iddia edilen jandarmanın hazırladığı şemanın "sol görüşlüler" bölümünde de Aşkın ile davanın diğer sanıklarından Rektör Yardımcısı Hasan Ceylan'ın ismi yer aldı. Savcılığın, Aşkın'ın kendisinin de fişlendiği belge için "böylece şüphelinin (Aşkın'ın), adı geçen kişiler hakkında toplanan bilgileri kişisel veri olarak sakladığı" yorumunu yapması dikkat çekti.

PKK soruşturması
Savcılığın, öğretim üyelerini diğer siyasi akımların yanı sıra PKK'lı diye de fişlediği iddia edilen Aşkın ve rektör yardımcıları hakkında PKK yandaşlarını üniversiteye aldıkları, bu kişileri kolladıkları gerekçesiyle "PKK'ya yardım ve yataklık etmek"ten ayrı bir soruşturma açtığı ancak bunu "takipsizlikle" sonuçlandırdığı anlaşıldı

'Tehdit ve cebir' dendi, anlatılmadı

İddianamede Aşkın'ın 1999'da rektör olduktan sonra, yardımcıları Ayşe Yüksel, Hasan Ceylan ve Ziraat Fakültesi Dekanı Fırat Cengiz'le birlikte örgüt kurduğu, tüm üniversitede kadrolaşmaya gittiği belirtilerek, lojman dağıtımının bile baskı ve tehdit unsuru olarak kullanıldığı vurgulandı. İddianamade, örgütün yapısı şöyle anlatıldı:

"Elbette buradaki mafya tipi yeraltı ve silahlı örgüt değildir. Burada özellikle idari yapıda yoğun bir yolsuzluk olayının yaşandığı görülmektedir. Yolsuzluğu yapan kişiler adeta yasallaşmış suç ilişkilerinin değişmez rehineleri haline gelmektedirler. Hiyerarşik yapı örgütsel bir yapılanmaya dönüşmüştür. Birçok kişi kadro ve lojman konusunda kanunsuz uygulamalara maruz kalmıştır. Birçok öğretim üyesi izlenerek hakkında hukuka aykırı şekilde kişisel veriler toplanmış ve tüm bu hususlar cebir ve tehdit aracı olarak kullanılmıştır."

İddianamede, örgütün baskı ve şiddet yöntemlerini kullandığı ifade edilirken, YÖK onayına tabi öğretim üyeleri görevlendirmeleri bile, kişisel veri toplanması gibi yöntemlerin uygulanmasına delil gösterildi.

Sadece fişlemeden 3 bin 185 yıl

Van Başsavcılığı, iddianamede Aşkın için sadece fişleme yaptığı gerekçesiyle ömür boyu cezaevinde kalmasını sağlayacak, rekor bir ceza isteminde bulundu. İddianamede, Aşkın'ın, haklarında kişisel veri topladığı iddia edilen 418 kişinin her biri için ayrı ayrı "yasalara aykırı kişisel veri toplamak" ve "özel hayatın gizliliğini ihlal etmek" suçlarından cezalandırılması istendi. Böylece Aşkın hakkında sadece fişlemeden dolayı 418 yıldan 3 bin 185 yıla kadar hapis cezası talep edildi. İnfaz Yasası'na göre Aşkın ne kadar ceza alırsa alsın mahkûm olursa 32 yıl hapis yatacak. İddianamede diğer 9 sanık hakkında ise 8 yıldan 21 yıla kadar değişen hapis cezaları talep edildi.

Ateş: Başsavcı teslim olmuş

Yücel Aşkın hakkındaki iddianameyi hazırlayan Van Başsavcısı Kemal Kaçan'ın "Ben okuduğum açıklamayı önüme konduğu an gördüm" dediğini belirten CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş, "Başsavcı aciz kalmış, teslim olmuş" dedi. Ateş, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in, başsavcının baskı altında olduğuna ilişkin açıklaması için "Dedikodu mahiyetinde" demesi üzerine, görüşmenin ayrıntılarını anlattı. Ateş, Kaçan'la yaptığı görüşmede şu konuşmanın geçtiğini söyledi:

Ateş: Gizlilik kararı alıyorsunuz; ama siz çıkıyorsunuz basın toplantısı yapıyorsunuz, rektör hakkında karar verecek olan makamı ve kamuoyunu etki altına alıyorsunuz.
Kaçan: Benim o basın toplantısını yapmam istendi. Okuduğum o açıklamayı önüme konduğu an gördüm.

Kaçan'ın durumunu görünce görüşmeyi bitirdiğini anlatan Ateş, "Devre dışı kalmış, tedirginlik içinde, teslim olmuş. Yardımcısına karşı irade ortaya koyamamış görünüyor. İzlenimim, başsavcı yardımcısı eliyle müdahale olabilir. Karalama yapmak istemem ama ortada bir olay var" dedi.

Enver Arpalı'nın son fotoğrafı

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Tıp Fakültesi'ne 25 milyon dolarlık cihaz alımı ihalesinde yolsuzluk yapıldığı iddialarıyla ilgili açılan soruşturmada tutuklanan ve 4 ay kaldığı cezaevinde geçen pazar günü intihar eden YYÜ Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı'nın, kardeşlerine bir not bıraktığı ortaya çıktı. Arpalı, Notta "Kardeşlerim, ben menfaat karşılığı hiçbir iş yapmadım" dedi. Arpalı'nın cezaevindeki son fotoğrafında oldukça kilo verdiği dikkat çekti.

YÖK: Çelik'in ifadesi tanık olarak alındı

YÖK Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'ndeki "cihaz alımı"na ilişkin soruşturmada, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in ağabeyi Tıp Fakültesi Sekreteri Ramazan Çelik'in "tanık" olarak ifadesinin alındığı bildirildi.

Çelik tekzip istemişti

Açıklamada, "Türkiye Cumhuriyeti Yükseköğretim Kurulu Rektörler Komitesi'nin 19 Ekim 2005 tarihli basın açıklamasının 5. bendinde yer alan 'Tıp Fakültesi Sekreteri R. Çelik'in, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde yapılan 'cihaz alımı'na ilişkin soruşturmada, tanık olarak ifadesi alınmıştır. Talep üzerine, konuya açıklık kazandırmak için kamuoyuna duyurulur" denildi. Rektörler Komitesi'nin söz konusu basın açıklamasının 5. bendinde, "Olayda adı geçen bir başka eleman da Tıp Fakültesi Sekreteri R. Çelik'tir. Adı geçenin hakkında, cihaz alımı projesindeki ihmali nedeniyle soruşturma açılmış, soruşturma sırasında emeklilik dilekçesini vermiş, daha sonra her nedense dilekçesini geri almıştır" ifadesine yer verilmişti.

Çelik de, göndereceği tekzibin kamuoyu önünde YÖK Başkanı Erdoğan Teziç tarafından okunmasını ve kendisinden özür dilenmesini istemiş, aksi halde tüm rektörler hakkında tazminat davası açacağını kaydetmişti.

Milliyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber