Bir kitap okudu 25 yıldır fişli!

Haber Giriş : 07 Aralık 2005 14:11, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Ankaralı bir vatandaşımız, 12 Eylül askeri darbesinden 10 gün sonra yasak yayın bulundurmak suçlamasıyla gözaltına alınmış. Sonra salıverilmiş ama hakkında bilgi fişi düzenlenmiş, parmak izi alınmış. Mustafa Mutlu'nun yazısı:

Ankaralı bir vatandaşımız, 12 Eylül askeri darbesinden 10 gün sonra yasak yayın bulundurmak suçlamasıyla gözaltına alınmış. Sonra salıverilmiş ama hakkında bilgi fişi düzenlenmiş, parmak izi alınmış.

Üstelik dönemin polisi tüm bu işlemleri, Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu'nun, polisin "kimlerin parmak izi ve fotoğrafını almaya yetkili olduğunu" düzenleyen 5. maddesinde sayılan durumlardan hiçbirine girmediği halde yapmış.

Vatandaşımız tam 25 yıl boyunca mahkeme mahkeme dolaşıp, bu "fiş"i iptal ettirmeye çalışmış.

Suçu ne?

Kitap okumak. Daha doğrusu evinde "yasak yayın" bulundurmak!

Unutmayın ki o dönemde adları en ağır cinayetlere karışanlar bile bugün serbest. Çoktan topluma karıştılar, hatta aralarından bazıları milletvekilliği, bakanlık koltuğuna bile oturdu.

Ama bu vatandaşımız daha yeni rahat bir soluk alabildi!

Çünkü Danıştay, düzenlenen bilgi fişiyle parmak izinin iptalini sonunda hukuka uygun buldu.

Diyeceksiniz ki "Bu münferit bir olay..."

Keşke öyle olsaydı.

O dönemde acızıcık mürekkep yalayan, ülkenin dertlerine kafa yoran milyonlarca kişi benzer sıkıntılar yaşadı, yaşamaya da devam ediyor. Çünkü o günlerde Aziz Nesin'in, Nazım Hikmet'in kitapları bile "yasak yayın" muamelesi görüyordu.


***

Artık bu utançtan kurtulmak zorundayız ama insanlar hâlâ "12 Eylül dönemini" eleştirdikleri için, haklarında açılan davalarda ömür törpülüyorlar.

Örneğin daha dün, ATV'de yayımlanan 'Siyaset Meydanı' adlı tartışma programında, "12 Eylül adaleti"ni eleştiren gazeteci Ertuğul Mavioğlu ile programın sunucusu Ali Kırca hakkında dava açıldı.

12 Eylül darbesini yapanlar hâlâ yargılanamıyor; eleştirenler ise 25 yıl sonra bile mahkemelik oluyor.

Hem de tüm bunlar, "insan haklarına saygılı, demokratikleşen, AB yolundaki Türkiye'de" oluyor.


***

Bu konuda görev siyasilere, en önce de Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek'e düşüyor.

Kaldı ki o da bir "fişleme" kurbanı.

1968'de çıkan bir olayda karga tulumba gözaltına alınan öğrencilerin arasında olduğu için fişlenmiş. Yıllarca bunun acısını çekmiş.

Yani; "fişliler"in halinden en çok onun anlaması gerekir.

Haydi Sayın Bakan...

Kurbanların mahkeme kapılarında sürünmelerini beklemeden şu ayıba artık bir son verilmesini sağlayın!


Mustafa Mutlu-Vatan

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber