Havalı sendika başkanlığı

Türkiye'deki sendikaların ve sendikacılığın durumunu araştırdık. Çok çarpıcı bilgilere ulaştık.

Kaynak : Türkiye
Haber Giriş : 20 Ağustos 2013 09:18, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Havalı sendika başkanlığı

Türkiye'de sendikacılığın geçmişi Osmanlı dönemine kadar gider. 1871'de İstanbul'da Ameleperver Cemiyeti'nin kurulması ve bundan 1 yıl sonra 1872'de tersane işçileri grevinin yaşanması Türk sendikacılık hareketinin başlangıcı kabul edilir. Cumhuriyet'in kurulması ve işçi sınıfının oluşmasının ardından 1946 yılında sendikalar yasal hale gelir. Bugün yaklaşık 1 milyon üyesiyle Türkiye'nin en büyük sivil toplum kuruluşları arasında yer alan sendikalar, kanuna göre işçilerin ekonomik ve sosyal haklarını korumakla yükümlü. Ancak Gezi Parkı eylemlerindeki tutumları ve karıştıkları yolsuzluk olayları bunun böyle olmadığını gösteriyor. Zamanında İsmet İnönü'nün bile “Kökü dışarıda ve yabancıların aleti olmuş cemiyetler” sözleriyle kapılarına kilit vurulan sendikalar asli görevini yitirerek ideoloji ve yolsuzluk bataklığına düştü. Yazımızda sendika gerçeğini gözler önüne sereceğiz.

TÜRKİYE'DE SENDİKACILIĞI İŞTE BÖYLE BİTİRDİLER

Sendikayı bırakmak için hava parası istedi

- AVRUPA'DA sendikalıların çalışanlara oranı yüzde 26'ya ulaşırken, bu rakam Türkiye'de yüzde 9'a kadar geriledi.

- BUNUN çok basit bir sebebi var: Sendikalar işçinin hakkını aramak yerine siyasi ikbal ya da para kazanma derdinde

Türkiye'de çalışanlar sendikalara güvenmiyor. İşte bu yüzden de sendikalıların oranı her geçen gün düşüyor. AB ülkelerinde çalışan sayısına oranı yüzde 26 olan sendikalı sayısı Türkiye'de yüzde 9'a düştü. Bu sayı giderek düşmeye devam ediyor ama bir çok sendika yöneticisi işçi haklarını savunmak yerine politik olayların aktörü veya yolsuzluk olaylarıyla gündeme geliyor. Yolsuzlukların artmasının en önemli sebeplerinden birisi ise, 28 Şubat sürecinde sendikalardaki devlet denetiminin kaldırılması oldu. Sendikaların REFAHYOL hükümetinin yıkılmasında etkin rol oynaması ve meydanlara dökülmesi için alınan kararın etkilerini Gezi Parkı eylemlerinde de gördük. İki büyük sendika, olaylara destek vermek için genel grev ilan etti. Oysa, Sendikalar Kanunu'na göre, örgütün yasal görevi üyesinin ekonomik ve sosyal haklarını savunmaktı.

Gerçek görevlerini unutup meydanlara inen sendikalardaki yolsuzluklar da dudak uçuklatan cinsten. Şu anda yargı aşamasında olan bir davadaki yolsuzluklar sendikaların içinde bulunduğu durumu özetler nitelikte. Dava aşamasında olduğu için adını yazmadığımız bir sendikanın eski genel başkanı, görevini şimdiki genel başkana devretmek için hava parası pazarlığı yapıyor. Eski başkan 150 bin lira istiyor. Bu para üzerinde anlaşılıyor. Sonra eski başkanın 100 bin lira aldığı belirleniyor. Gazetemize ulaşan belgelerde 14 ayrı yolsuzluk yol alıyor. Yine yargı aşamasında bulunan bir başka yolsuzlukta ise, mitinglerde işçilerin kullandığı şapkaların alımında bile usulsüzlük yapıldığı belirtiliyor. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlatılan bilirkişi raporunda yer alan iddialara göre, sendikaya mitingler için 124 bin şapka alınıp bunun karşılığında yüksek fiyattan ödeme yapılıyor. Sendika, sadece şapkalardan 202 bin lira zarara uğratılıyor. Bir başka iddia da sendika yöneticilerinin paravan şirket kurup araçları düşük fiyattan üzerlerine geçirdiği yönünde. Üç kişilik bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporda çok sayıda yolsuzluk ve usulsüzlük iddiasına yer veriliyor. Geçen sene bir sendika başkanının kızının ABD büyükelçiliğine vize başvurusunda bulunmasıyla, banka hesabında 20 milyon dolar paranın olduğunun ortaya çıkması da vahim tabloyu ortaya koyan bir diğer iddia olarak kamuoyunun gündemine gelmişti.

KRALLAR GİBİ YAŞIYORLAR

Otellerde keyif yapıp istasyon işletiyorlar

Sendikalardan birinin Ankara ve Kıbrıs'ın Girne kentinde iki adet 5 yıldızlı oteli bulunuyor. Otel standartlarında çok sayıda işçi evi, öğrenci yurdu ve bir de akaryakıt istasyonuna sahip sendika, medya sektöründe de faaliyet gösteriyor. Faaliyetlerini sürdürdüğü binaların tamamı kendi malı olan sendikanın Mersin Yeşilova'da 210, İzmir Çeşme'de 170 yatak kapasiteli eğitim ve dinlenme tesisleri, Antalya Kemer'de bir oteli ile Ankara'da 43 oda ve 100 yatak kapasiteli 6 katlı misafirhanesi bulunuyor. Yine başka bir sendikanın Silifke Kapızlı'da 450 yataklı bir oteli bulunuyor. Sendikanın Antalya, İzmir, Ankara, Trabzon ve Erzurum gibi illerde kendine ait misafirhaneleri de var. Bu varlıklar sendika genel başkanlarını aynı zamanda önemli patronlar haline getiriyor. Böylelikle bir çok sendika yöneticisi lüks araçlarla, lüks misafirhanelerde olağanüstü maaşlarla konforlu bir hayat yaşıyor ve koltuklarını bırakmak istemiyorlar.

Yolsuzluklarla ilgili kitap bile yazıldı!

Tecrübeli sendikacı ve ODTÜ öğretim görevlisi Yıldırım Koç tarafından, 'Sendikada Yolsuzluk Yapmanın El Kitabı' yazıldı. Koç, kitabında yakın geçmişte sendikalarda yaşanan inanılmaz boyutlardaki yolsuzlukları anlattı. Sendikacıların renkli yolsuzluk yöntemlerine yer veren Koç'un yazdığına göre, bilinen bir sendika başkanı lüks bir restoranda eşiyle yediği “mavi ıstakozu”, işverenlerle yapılan bir görüşmede “yenmiş” gibi gösterdi. Pavyonlarda konsomatrislere ısmarlanan “artist şampanyaları” sendikaya fatura edildi. Faturanın üzerindeki “rakı” ibaresi “roka”ya dönüştürüldü. Koç kitabında, sendikaların genel kurullarında yapılan akıl almaz pazarlıklara da yer verdi. 1986 yılında Yol-İş Sendikası genel kurulu öncesi o dönem sendikanın genel başkanı olan Bayram Meral'e imzalatılan tutanaklı, imzalı bağlılık yemini, sendikal tarihin en ilginç belgelerinden biridir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber