KESK üyelerine gözaltıyı protesto eden 14 kişiye dava

14 sanık için bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası istendi. Tabip Odası Başkanı Şahin Cılız davaya sert tepki gösterirken, "Ne yazık ki bu süreçte her türlü barışçıl eylem, basın açıklaması veya basın açıklamasına katılmak 'suç' olarak nitelendirilmektedir" dedi.

Balıkesir'de geçen 3 Nisan'da Yeşilli Meydanı'nda gerçekleştirilen basın açıklamasında Türkiye genelinde KCK ve DHKP-C'ye yönelik operasyonlarda KESK üyelerinin de gözaltına alınması protesto edildi. Bu eyleme katılan Balıkesir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Muhammet Can, Eğitim-Sen Şube Başkanı Suat Kılıç, Eğitim-Sen Yürütme Kurulu üyesi Mehmet Aslan, ESM Şube Başkanı Saim Tosun, Tarım Orkam-Sen Şube Başkanı Ekber Gün, Büro Emekçileri Sendikası (BES) Şube Başkanı İsmail Yılmaz ile 8 üniversite öğrencisi hakkında 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na aykırı davranmaktan dava açıldı. Sanıklar hakkında 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istendi. İlk duruşmanın 10 Ekim'de, 1'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde gerçekleştirileceği öğrenildi.

Eğitim-Sen Şube Başkanı Suat Kılıç, "KCK ve DHKP-C'ye yönelik operasyonlarda gözaltına alınan KESK üyelerinin serbest bırakılması için 3 Nisan'da Türkiye'nin dört bir yanında eylemler yapıldı. Bu eylemlerde biri de Balıkesir'de gerçekleştirildi. KESK genel merkezinin açıklaması okundu. Eylem yaptığımız Yeşilli Meydanı zaten her gün 3-4 kez basın açıklaması ya da eylem yapılan bir yer. Emniyet görevlileri de bizi uyarmadı, dağıtmadı. Yani yasal bir eylemdi. Savcılık polisin eylemle ilgili verdiği tutanak sonrası dava açılmasını istemiş ve mahkeme de davayı uygun bulmuş. Halbuki biz sadece demokratik tepkimizi gösterdik. İşin ilginç yanı bu eylem sonrası Balıkesir dışında bir başka ilde dava açılmamış. Basın açıklaması yapmak suç değildir. İlk duruşmada beraat edeceğimize inanıyoruz" dedi.

TABİP ODASINDAN SERT TEPKİ

Tabip Odası Başkanı Dr. Şahin Cılız da basın açıklamasına katılanlar hakkında dava açılmasını kınadı. Cılız, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

"2013 Türkiyesi'ni artık gençlerin ateşlediği 'Gezi Parkı' sonrası süreç için, anti-demokratik uygulamalara her daim örnek teşkil etmesi yüzünden 'yalan-entrika-karalama' üçlemesine dayalı karanlık bir dönem olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ali Çerkezoğlu'un gözaltına alınmasıyla başlayan hekimleri sindirme operasyonu diğer illerde de sürecek gibi görünüyor. Ne yazık ki, 12 Eylül dönemini aratmayan bu uygulamalarda, her türlü barışçıl eylem, basın açıklaması veya basın açıklamasına katılmak 'suç' olarak nitelendirilmektedir. Haziran 2013 sonrası polis takibiyle yürütülen operasyonlar ve soruşturmalarla birlikte, savcılıklar da her yerde ceza davalarını peş peşe açmaya başlamışlardır. Ülkemizin içinde bulunduğu bu akıl tutulması ve hukuk dışı uygulamalardan bir an evvel çıkabilmesi en büyük isteğimizdir. Genel sekreterimiz Dr.Muhammet Can'a karşı açılmış olan bu davanın hukukla, adaletle, ileri demokrasi iddiasıyla ilişkisini kuramıyoruz. Siyasi iktidarı, başta İstanbul'da başlattığı bu cadı avı uygulamasını terk etmeye, meslek örgütümüz Türk Tabipler Birliği ve odalarımızın 'yeni torba yasalarla' içini boşaltma yöntemlerinden vazgeçmeye ve bir an evvel sağlık çalışanlarının yakasından düşmeye çağırıyoruz."