Denge Tazminatı Tasarısında dün TBMM'de neler yaşandı...

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 16 Mart 2006 13:25, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Sayın milletvekilleri, 6 ncı sırada yer alan Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

6. X Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1171) (S. Sayısı: 1103) (x) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

3 üncü madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşma yapılmıştı.

Şimdi söz sırası, Anavatan Partisi Grubu adına, Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan'a aittir.

Buyurun Sayın Özcan. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan 1103 sıra sayılı tasarının 3 üncü maddesi hakkında söz almış bulunuyorum; Anavatan Grubu adına Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, maddenin fıkralarında "tasarı kapsamında bulunan kamu kurum ve kuruluşlarında çalışmakla birlikte ödemelerden yararlanmayan personele ilişkin düzenlemeler vardır. Yapılacak ödemenin şahsa bağlı haklardan olmadığı gerekçesiyle, kamu idaresinin yeniden yapılanması bağlamında memurun eski kadrosuyla yeni kadrosu arasında farklı tazminat olarak alan personele ilişkin düzenlemeler vardır."

Buraya geçmeden önce değerli arkadaşlar, bu geçtiğimiz kurban bayramında, Anavatan Grubu, partiler genel merkezi seviyesinde bayramlaşma yapmak için dolaştığımızda, Saadet Partisine uğradık ve Saadet Partisinde geçmişte birlikte politika yaptığınız değerli büyükleriniz, yerine göre elini öptüğünüz arkadaşlar, kalktı, AKP hakkında düşüncelerini anlattılar ve bayağı, bunların, beceriksiz olduklarını, bunların bir şeyi başaramayacaklarını söylediler. Ben de dedim "Sayın Başkan, bunlar sizin öğrencileriniz, başarılı değillerse sizler yeteri kadar bilgi vermediniz" "Biz onlara bilgi verdik de" dedi, bir de örnek verdi "biz, onları, Kızılırmak'a suya gönderdik su getirmeleri için; bunlar, gitti, bardakla su getirmeye başladılar. Kocaman Kızılırmak'tan bardakla su getirilir mi" dedi. Ben "iyi öğretmediğiniz için, belki, bunlar, akıllarında kalmıştır" dediğim de, dedi ki "Kızılırmak'ın suçu ne" evet, hak veriyoruz, Kızılırmak'ın suçu yok; ama, bakıyoruz, gerçekten, AKP, tamamen, yönetimiyle, anlayışıyla bir acemiler birliğini oynar bir çalışmada?

NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) - 3 senede nereden nereye getirdiğine bakın acemiler birliği dediğinizin.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Evet, görüyoruz, İşte, bakıyoruz ki, memura ek tazminat getireceklerdi, ek ödenek getireceklerdi, sözleşmeliye getireceklerdi de "bunun kaynağı nerede" diye soruyorlardı. Kaynakları basit.

Değerli arkadaşlar, hatırlarsanız, geçenlerde Cumhurbaşkanından dönen bir yasada 11 trilyon var. İşte, kaynak orada. 11 trilyonu öncelikle tahsil etmenin yollarını? Orada var. Tüpraş ihalesinde var, 14,76'da, kaynak orada var. Telekomu, on yıl içerisinde, vergi düşürmek şeyiyle, orada yüzlerce trilyon para var. Memura, eğer, para verilecekse, işte, orada size kaynak gösteriyoruz. Siz, bunlarla değil de, gelmişsiniz, Mersin'de yumurta atan gençler? Elbette, bir Başbakana yumurta atmasını doğru bulmuyoruz; ama, demokratik bir tepkidir, içleri yanmıştır. Bu insanlar, eğer, yumurta attı diye komünist devlet mi kuruyorlar, komünist yönetim mi kuruyorlar?! Siz, hatırlarsanız, kuş gribi konusunda neredeyse tavukları diri diri ateşlerde yakıldı. Dünyanın hiçbir yerinde bu manzara görüldü mü?! Demek ki, o tavuklara, doğurduğu yumurta? Bugün, bu öğrencilerin, bu gençlerin, bu tepki duyan esnafın, bu köylünün tepkisinden dolayı bir sıkıntılarınız var. Haa, sıkıntının önü nereye açılıyor; likit yumurtanın önünü açmak için. Görülüyor ki, burada likit yumurtayı haklı kırıp, ondan KDV'yi düşürüp birilerinin cebine fazla paralar aksın düşüncesindesiniz.

Evet, değerli arkadaşlar, bu arkadaşlarımızın, elbette ki, özel indirimi yok, teşviki yok, gensorulu dosyası yok, şaibeli, likit yumurtası konusunda ve naylon fatura gibi sorunları yok. Bunların, sadece yoksulluğun bir tepkisi, demokratikliğin bir tepkisi olarak şey yaptılar ve ancak bu fiilde bulundular. Bunları da tutup, bu yargıyla, bu anlayışla yargılayıp, bunları mahkûm etmek istiyor? Dünyanın hiçbir yerinde, hatırlarsanız, başbakanlara, cumhurbaşkanlarına yumurta, domates atılmıştır; ama, -biz bunu tasvip ettiğimiz anlamında demiyoruz- böyle büyük şeylerle suçlamanın da hiçbir anlamı olmadığını belirtmek istiyorum.

Elbette ki, bu çocukların dokunulmazlığı yok, tabiî, Maliye Bakanımızın var dokunulmazlığı, dün de sizlerin vermiş oldukları, vicdanınızın sesi miydi bilemiyoruz; ama, verdiğiniz oylarla aklamaya çalıştınız; ama, halkın vicdanında aklanmayacaktır, halkın bir kuruşunu kim yediyse, onun hesabını, hem gelecek sandıkta verecek hem ömrü boyu o vicdanı, o sorumluğu taşıyacağına inanıyorum.

Evet, değerli arkadaşlar, bu zihniyet belli, anlayış belli, bugün 20 000 000'a yakın insan açlık sınırına dayanmış, açlık sınırının altında da 1 000 000 insan var.

ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) - CHP'nin ne kabahati vardı da ayrıldın?!

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Ben, CHP'ye saygım var, CHP'yi ağzınıza almayın. Biz, hiçbir şekilde, farklı yönetimlerle farklı anlayış içerisinde olmuş olabiliriz; ama, hiçbir yere ödün vererek değil?

ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) - Saadet Partisini?

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Lütfen? Lütfen? Çünkü, Saadet Partisi, sizin, sıraya girip de elini öptüğünüz arkadaşlarınızın partisi.

ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) - Sen de onların elini öpüyordun, ne oldu?!

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Evet, evet?

Değerli arkadaşlar, bugün, siz?

ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) - Kendine bak, aynayı alıp kendine bak!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri lütfen, sayın hatibin konuşmasını dinleyelim.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Dinler misiniz? Dinler misiniz?

Değerli arkadaşlar, bugün, 1,5 milyon üniversite öğrencisi, 250 000 sokak çocukları ve bir sürü ıslahevine giden insanlar, yoksul insanlar var; öyle bir anlayışınız var ki, neredeyse, sağlık müdürleriniz, bu insanları kısırlaştırmanın hesabını yapmak? Basından öğrendiğimiz kadarıyla? Bu insanlar bizim insanlarımız. Bu anlayış artık tarihe gömülmüştür. Bu insanları, açlıkla karşı karşıya getirerek terbiye etmeye kalkmayın! Bu ülkenin insanları, her ne kadar sen milletvekiliysen de, aynı haklara onlar da sahiptir, bu ülkenin ortak bir üyesidir.

Değerli arkadaşlar, sizin tarafınız kim?.. Heybeden bahsediyordu? Sizin tarafınız; güzel ihaleler alanlar, devletin olanaklarını lehlerine kullananlar, Dubai şeyhleri, Ofer'ler!

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Ne alakası var?!

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Ama bizim tarafımız, heybenin gözünde olanlar ise, emekçiler, işçiler, köylüler, memurlar, esnaflar, bizim tarafımız bu?

Sayın Başbakan çıkıyor, bizim? Siz, artık, o heybenin içerisine yılan koymuşsunuz halkı sokmak için.

ASIM AYKAN (Trabzon) - Hayret ya!..

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Evet? Siz, gerçekten, insanın? Bugün, Türkiye'de yaşayan insanların yoksulluk sınırına geldiğini görüyoruz; siz tozpembe gösteriyorsunuz, millî hâsılanın 5 000 doları bulduğunu söylüyoruz. Hangi memur 5 000 doları buldu?! Hangi memur ve işçiye 5 000 dolar geçen seneyle bugünkü arasında fark oldu? Hangi çiftçinin gelirlerini artırdınız? Limoncu, narenciyeci diyor ki, para versinler de AKP'liler oraya kamyonlarla limon getirelim, Kızılay'da bedava dağıtalım diyor, para da istemiyoruz, nakliye parası yok diyorlar. Bunları duyuyor musunuz? Biz bunları duyuyoruz ve sizlerle paylaşmak istiyoruz

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Siz verin!

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Çiftçinin durumu bu.

BAŞKAN - Sayın Ünal, lütfen.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Soru soruyor, ben de cevap veriyorum.

BAŞKAN - Lütfen, Sayın Ünal?

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, SEKA'yı hatırlarsınız. SEKA, Taşucu SEKA'yı 110 000 000 dolara verdiydiniz. Ondan sonra, dediniz ki o alana, aman pahalı aldınız, biz bunu anlaşırız, uzlaşırız dediniz, 30 000 000 dolara indirdiniz 110 000 000 doları. Sonra, dikkati çeker diye oyalıyorsunuz, orada, o SEKA'yı çürümeye terk etmek için ve bugün, Orman Bakanlığı oraya yonga vermiyor, ağaç vermiyor ki, burası çalışmasın, nasıl olsa birine 30 olmazsa 40 000 000 dolara satarız diyor. Hep ticarî olarak bakıyorsunuz. Ama, yazık! Burada çalışan insanlara yazık!

İşte Tekel işçileri, diyorlar ki, Şereflikoçhisar'da, Tekel Kaldırım ve Kayacık Tuz tesislerinde çalışan insanlar, biz perişanız diyorlar. Bize maaş vermiyorlar. Özelleştireceğiz furyasıyla bizi açlığa mahkûm ediyorlar? Orada 300-400 tane aile. Ki, Türkiye'nin her yerinde bu özelleştirme furyası adı altında bir sürü insanı perişan ettik ve açlıkla baş başa bıraktık. Çıkıyor Sayın Başbakan, Türkiye'yi tozpembe göstermeye çalışıyor. Allah, illah aşkına, Türkiye'de, bugün, 21 000 000'a yakın insan açlıkla başbaşa kalmış; neresi toz pembe, neresi çağdaş bir Türkiye; söyler misiniz?! Sizin anca yapabileceğiniz şey?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özcan, lütfen, toparlayabilir misiniz.

Buyurun.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Dışpolitikaya bakıyorsun? Irak Başbakanı yolda, Cumhurbaşkanı, bununla herhangi bir şeyimiz olmaz, bu anlaşmayı şey yapalım? Filistin Hamas örgütü lideri geliyor; neredeyse, siz, kaçacak yer arıyorsunuz, belki de Çubuk'a doğru kaçıyorsunuz.

Diğer taraftan, bakıyorsun, dışpolitika, Kıbrıs ve Avrupa Birliği konusunda ne yaptığınızı, inan edin, halk da bilmiyor, bizler de bilmiyoruz.

BAŞKAN - Sayın Özcan, biraz da maddeyle ilgili konuşur musunuz.

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Sayın Başkanım, biz, şunu açık ve net söylüyoruz: İşçinin, köylünün ve memurun 40 artı 40'la, artık, karnı doymuyor. Soruyorum milletvekillerine: 40 artı 40 veyahut da 500-600 milyon verdiğinizde, 300-400 milyonu kira parası, elektriği, suyu? Bir ekmek parasını da hesaplarsan, bu işçinin, bu köylünün, bu memurun, artık, açlıkla baş başa kaldığını görüyoruz. 40 lirayla, 80 lirayla, 100 lirayla bu insanları avutmayın diyoruz. Bunun için, çağdaş, demokratik ve insana yakışır bir ülke olacaksak, hep birlikte, memurumuza, işçimize, köylümüze, esnafımıza sahip çıkalım; esnafımızı mağdur etmeyelim, işçimizi, memurumuzu mağdur etmeyelim diyorum.

Ayrıca da şunu belirtmek istiyorum Sayın Başkan: Kamuoyu yoklamaları çıkarıyorlar. Allah, illah aşkına, yüzde 34 aldınız? Soruyoruz: Arkadaşlar, tekrar AKP'ye oy verecek misiniz; "elim kırılsın" diyor. Siz nerede yüzde 43'lere çıktınız, Allah, illah aşkına söyler misiniz?!

ASIM AYKAN (Trabzon) - Hiç ilgisi yok?

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Ondan sonra çıkıyorsunuz, Anavatanı aşağıda göstermek için var gücünüzle çalışıyorsunuz; ama, inanıyoruz, halk, Anavatana sahip çıkacaktır ve Türkiye'de alternatif parti olacağımıza inanıyoruz.

ASIM AYKAN (Trabzon) - Battınız, battınız?

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Sizler, gelecekte, bu söz atan arkadaşlar, inan edin, haklı olduğumuzu da göreceksiniz.

ASIM AYKAN (Trabzon) - Yaz bir yere; göreceğiz!..

HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Bir şeyi unuttum; işte, rüşvetin belgesi?

SELAMİ UZUN (Sivas) - Geç bunları geç?

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özcan.

Madde üzerinde, şahsı adına söz isteyen İstanbul Milletvekili İnci Özdemir?.. Yok.

Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya?.. Yok.

Samsun Milletvekili Haluk Koç?.. Yok.

Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan; buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Yaklaşık 1 400 000 kamu görevlimizin merakla beklemiş olduğu kanun tasarısı üzerindeki görüşmelerimiz devam ediyor. İnşallah, bu hafta içerisinde, bu tasarıyı kanunlaştırıp, en azından, 1 400 000 memurumuzun, burada verilecek önergeler de göz önüne alınarak, daha iyi imkânlara kavuşması, en büyük dileğimizdir.

Değerli milletvekilleri, kamuda çalışan görevlilerimizin yüzde 37'si açlık sınırının altında, yüzde 94'ü de yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Böyle bir ortamda, kamu görevlilerimize daha iyi imkânlar, daha iyi destekler verebilmenin heyecanı içerisindeyiz.

Değerli milletvekilleri, getirilen tasarıyla, birinci 6 ay için 40, ikinci 6 ay için 40 YTL'lik uygulamaların memurların derdine derman olamayacağı çok açık bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Örneğin, bu düzenlemeden büyük ümitler bekleyen Emniyet Teşkilatımızın değerli mensupları son derece büyük bir hayal kırıklığı yaşamaktadırlar. Bu kanun tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine geldiğinde 4 güvenlik görevlimiz teröristlerce şehit edilmişlerdir. İşte, onlardan Cem Genç, Hacı Aklan, Mehmet Emin Keskin ve Süreyya Kınay'ı rahmetle ve şükranla anıyorum ve her an namlunun ucunda olan, nereden geleceği belli olmayan bir serseri kurşuna hedef olma ihtimalinde olan değerli güvenlik güçlerimizin 40 artı 40'la onlara büyük bir ulufe dağıtılıyormuşcasına, büyük bir artış yapıyormuşcasına bunu gündeme getirmenin hayal kırıklığını yaşıyor bütün güvenlik güçlerimiz ve bakınız, 2003-2005 yıllara arasında 24 güvenlik görevlimiz şehit olmuş ve 204 askerimiz şehit olmuş.

Önümüzde bir Nevruz geliyor, havaların ısınmasıyla terör örgütlerinin şehirlere inmesi söz konusu. Böyle bir ortamda görev yapan güvenlik güçlerimiz, polislerimiz, akşam başını yastığa koyduğunda çocuğunu nasıl okutacağını düşünüyorsa, ev kirasını nasıl ödeyeceğini düşünüyorsa, giyim kuşamına nasıl bir kaynak ayıracağını düşünüyorsa, o polis memurumuzun rahat ve huzurlu bir şekilde görev yapabilmesi mümkün mü arkadaşlar ?!

Siz, onlara milyarlar verseniz de, işte, 4 tane evladımız terör örgütünün kurşunlarıyla şehit oldu. O manzaralar, hepimizin yüreğini dağladı. Küçücük yavru artık, bir daha babasını görememenin üzüntüsü içerisinde, göz yaşları içerisinde hüngür, hüngür ağlıyordu. Ama, o törenlerde, hükümet adına bir yetkiliyi göremedik, bir bakanı göremedik; en küçük açılışlara koşa koşa giden hükümet temsilcileri, bakanlar, o şehitlerimizin cenaze törenlerine katılmadı ve bugün 40 artı 40?

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - İstismar etme.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -Değerli milletvekilleri, bu, bu kadar artışla güvenlik güçlerimizin dertlerine derman olabileceğini mi zannediyorsunuz?

Ben şimdi buradan Maliye Bakanımıza soruyorum. Hani bu Milletvekili Lojmanlarını satıyordunuz Sayın Maliye Bakanım? Babalar gibi satıyordunuz, 300 trilyon devir bekliyordunuz, ne oldu Sayın Maliye Bakanım?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Satıyoruz?

ÜMMET KANDOĞAN(Devamla) - 14 tanesini sattınız şimdiye kadar, elimde rakamlar var, 14 trilyon lira gelir elde etmişsiniz. Eğer, bunları satabilseydiniz, bunlarla ilgili gerçekten ciddî manada çalışabilseydiniz -bizler fedakârlık yaptık milletvekilleri olarak- o 300 trilyon lirayı, bugün, emniyet güçlerimize 40 artı 40 değil, 300 artı 300, 400 artı 400 verme imkânımız vardı; ama, 3,5 yıldan beri o koltukta oturuyorsunuz, işte rakamlar burada, 10 tane villa satmışsınız, 15 tane de çok katlıdan satmışsınız, 12 dükkân, 4 arsa; elde ettiğiniz gelir 14 trilyon.

Siz, devletin kaynaklarına sahip çıkmazsanız, elbette, güvenlik güçlerine verecek paramız yok dersiniz; ama, başka yerlere, başka kişilere, kurumlara oldu mu, oralara oluk oluk para akıtırsınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, lütfen toparlar mısınız.

Buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bakınız, günlerden beri, güvenlik güçlerimiz, polislerimiz, bekçilerimiz merakla bu kanunu bekliyorlar. Elimizi vicdanımıza koyalım, bu verilen rakam onları memnun ve mutlu etmiş midir? En zor teşkilat olarak görev yapan, yılda yüzlerce saat fazla mesai yapan, bayramda, hafta sonu tatillerinde 12 saat, 18 saat, yeri geldiğinde 24 saat çalışan güvenlik güçlerimizi 40 artı 40'la, emeklilerimizle de ilgili olarak 100 000 000 lirayla onların meselelerini halledebileceğimize inanıyorsak yanılıyoruz.

Güvenlik güçlerimiz, bugüne kadar canlarını, mallarını, her şeylerini bu ülke için feda eden insanlardır ve bundan sonra da feda etmeye hazır olduklarını her ortamda söyleyen arkadaşlarımızdır. Geliniz, bunlarla ilgili düzenlemede onlara biraz daha rahat nefes aldıracak, emekliliklerinde biraz daha onları rahatlatacak imkânları hep beraber buradan geçirelim ve bu değerli güvenlik personelimize desteklerimizi esirgemeyelim.

Bu vesileyle bekçilerimiz arıyorlar, emekli olunca, 1,5 milyar lira, ruhsatlı tabancasını taşıyabilmek için bedel ödediklerini söylüyorlar. Siz, 30 yıl, 35 yıl, bekçilerimizi her türlü zor şart altında çalıştıracaksınız, emekli olduğunda, bir silahını, demirbaş silahını taşıyabilmek için 1,5 milyar lira bir bedel ödeyerek onu taşıma hakkını elde edecekler, kullanacaklar.

Değerli milletvekilleri, inşallah, diğer maddelerde de diğer kamu görevlilerimizle ilgili düşüncelerimi açıklamaya çalışacağım.

Emniyet güçlerimizle ilgili düzenlemeyi yaparken, elimize vicdanımıza koyarak, vicdanımızın sesini dinleyerek, onlara daha rahat nefes aldıracak, daha iyi bir hayat şartı sağlayacak olan bir düzenlemeyi hep beraber yapmayı temenni ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kandoğan.

Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen, Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan; buyurun.

Süreniz 5 dakikadır.

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten, 1103 sıra sayılı kanunun, 1 000 000'un üzerinde kamu görevlilerimizi yakından ilgilendiren, muhtevası gereği çok önemli bir kanun olduğu kanısındayım; fakat, hem geçen hafta yapmış olduğumuz konuşmalardan hem kanunun görüşülme akışı içerisinde yapacağımız konuşmalar, kanun tasarısının yaklaşık 1,5 milyon kamu görevlisinin lehine dönüştürülmesi doğrultusunda olacaktır, konuşmalarımız, tavsiyelerimiz, telkinlerimiz bu noktada olacaktır.

Bir defa, çok değerli milletvekilleri, şu tespiti yapmak durumundayız: Bu ülkede yaşayan 73 000 000 insana hizmet eden, tabiî ki, sadece 1,5 milyon civarında kamu görevlisi değil; ama, Türkiye'ye, bu ülkeye, 73 000 000 insana, ciddî manada, hizmetin en büyüğünü yapmaya çalışan herkes kendi konumu gereği -polisiyle, askeriyle, öğretmeniyle, memuruyla, işçisiyle vesair- ama, herkes kendi bölgesinde, herkes kendi konumu gereği, bu ülkeye ve Türkiye'ye hizmet etme gayreti ve çabası içerisindeyken, bu insanımız, kamu görevlimiz, çoluk çocuğuyla, ailesiyle, onuruna, haysiyetine yaraşır ve yakışır bir hayat standardı yaşamalıdır diyoruz; hiç kimseye muhtaç kalmadan, hiç kimseye el açmadan, hiç kimseye avuç açmadan, devletin kendisine vermiş olduğu ücretle ailesini geçindirebilecek, kendisini geçindirebilecek, biyolojik ihtiyaçlarını, temel ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde olmalıdır. Bu insan bizim insanımızdır, bu insanlar bizim insanımızdır ve Türkiye'ye hizmet eden, 73 000 000 insana hizmet eden, önemli, toplumun bir öz kesimidir. Bakın, yoksulluk sınırı 1 milyar 700 milyon dolaylarında, açlık sınırı 727 000 000 dolaylarında. Allahaşkına, kendimizi, o memurun yerine koyalım, polisin yerine koyalım, öğretmenin yerine koyalım ve düz memurun yerine koyalım ve 750 000 000-800 000 000 maaş alalım ve o maaşla geçinmeye çalışalım ve o maaşı alarak etkin bir hizmet yapabilir miyiz, bunu kendi kendimize düşünelim, önce kendimize bunu bir soralım. Eğer, devletin işleri, Türkiye'nin işleri iyi yürüsün, etkin bir hizmet anlayışı olsun, dolayısıyla, başka işler dönmesin, doğru işler olsun ve toplumumuz da bu kamu görevlilerinden en iyi şekilde, en rahat şekilde, en kısa şekilde hizmet alsın istiyorsak, kamu çalışanlarının ekonomik şartlarını iyileştirmek durumundayız. Sosyal devlet ilkesi bunu gerektirir, sosyal devlet ilkesini uygulayacak olan da Türkiye Büyük Millet Meclisidir, özellikle, iktidardır, siyasî iktidardır. Bu uygulanmadığı zaman, değerli arkadaşlar, kusura bakmayın; ama, bu kamu görevlilerinden hiç kimse bir şey beklemesin, beklememelidir; çünkü, onlar, artık, kredi kartlarını nasıl ödeyeceklerinin gayreti içerisindeler, borçlarını nasıl ödeyeceklerinin gayreti içerisindeler, 10 ayını, 12 ayını, 18 ayını borçlanarak, geleceğini borçlanarak, geleceğini teminat altına alarak yaşamanın gayreti içerisindeler. Böyle bir kurumsal yapıdan ve böyle bir kurumsal yapı içerisinde hizmet vermeye çalışan kamu görevlilerinden etkin bir hizmet beklemek, değerli arkadaşlar, saflık olur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Eraslan, lütfen toparlar mısınız.

Buyurun.

MEHMET ERASLAN (Devamla) - O yüzden, biz burada neyi önereceğiz: Biraz sonra bizim önergelerimiz okunacak ve bu önergelerimizde, biz, bu 40 YTL artı ikinci altı ay 40 YTL'nin gerçekten çok bir şey vermediğini, hiçbir şey getirmeyeceğini söyleyeceğiz; onunla beraber, bu rakamların artırılması hem kamu çalışanlarının menfaatınadır hem toplumun menfaatınadır hem Türkiye'nin menfaatınadır ve Türkiye'nin kurumlarının menfaatınadır ifademizi yineleyeceğiz.

Kanun tasarısının akışı içerisinde düşüncelerimizi, fikirlerimizi Genel Kurula, siz değerli milletvekillerine ifade etmeye devam edeceğiz diyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Eraslan.

Madde üzerinde 10 dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.

Sayın Çetin, buyurun? (CHP sıralarından "zaman geçiyor" sesleri)

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Hayır, zaman geçiyor; ama, Sayın Bakana soruyu yönelteceğiz; Sayın Bakan dinlemiyor ki!

BAŞKAN - Sayın Çetin, siz konuşmadınız ki, Sayın Bakan dinlesin!

Buyurun Sayın Çetin.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Hayır, Bakan, orada meşgul?

BAŞKAN - Konuşmadan dinlenilmez Sayın Çetin.

Buyurun:

Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Aracılığınızla sorumu sormak istiyorum Sayın Bakana. Sayın Bakan, geçtiğimiz aylarda, Kenya'da, Mibutu Skandalı ardından adı karıştığı için "şerefli" bir davranış göstererek Maliye Bakanı istifa etti. Burada, hakkınızda üç gensoru görüşmesi yapıldı. Bunlar, bir bakıma, adlî yargılama değildi. Bir mahkeme kararı olmayacak, aramadık burada. Siyasî etik açısından, siyasî ahlâk ve tutarlılık açısından baktık konuya. Bu çerçevede, olaya baktığımızda; hakkınızda skandal sayılabilecek onlarca iddia ve nüfuz ticareti yaptığınız ortada. Bu durumda, sizde "şerefli" bir davranışta bulunacak mısınız?

İkinci sorum: Sayın Bakan, size?

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Böyle soru olur mu?

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Soru işareti var sonunda, soru işareti oldu mu, sorudur o.

BAŞKAN - Lütfen Sayın Encenk?

ASIM AYKAN (Trabzon) - İstismar ediyor.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Size, şeref, onur, haysiyet sözleri neyi hatırlatıyor?

BAŞKAN - Sayın Çetin? Sayın Çetin, maddeyle ilgili soru sorar mısınız lütfen.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Maliye Bakanına soru soruyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Ama, maddeyle ilgili soracaksın Sayın Çetin.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Tamam, maddeyle ilgili de sorarım.

BAŞKAN - Lütfen, Sayın Çetin.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Bakan, aynaya baktığınızda bu kelimeler sizi rahatsız etmiyor mu?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çetin.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin resmî konuğu olarak ülkemizi ziyaret etmekte olan Suriye-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Muhammed Hallak ve beraberindeki Heyet, şu anda, Meclisimize teşrif etmiş bulunuyorlar.

Kendilerine Yüce Meclisimiz adına hoşgeldiniz diyorum. (Alkışlar)

1- Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1171)(S. Sayısı: 1103)(Devam)

BAŞKAN - Sayın Gazalcı; buyurun.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakana, şu soruyu yöneltmek istiyorum: 657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 4/A maddesinde, memurları aslî ve sürekli iş gören kişiler olarak yorumluyor. Oysa, siz, bu maddede, kamuoyunda "sözleşmeli öğretmenlik" diye bilinen geçici, kısmî bir personel alımını, yasal düzenleme yapıyorsunuz.

Şimdi, Sayın Bakan, geçen gün bu konuda çıkan bir genelgeyi, bir sendikanın Danıştaya başvurusu üzerine Danıştay bu genelgeyi iptal etti. Neden de şu: Memurlar, aslî ve sürekli iş gören insanlar olarak nitelendiği için; gerekçe bu.

Siz, öğretmenleri memur kabul etmiyor musunuz?

Bir de, Başbakan Yardımcısının dün basına bir açıklaması vardı; sözleşmeli memurları, Anayasaya aykırı olduğu olasılığından dolayı rafa kaldırdığını, ertelediğini söylüyordu. Bir yandan, siz, sözleşmeli memurluğu erteliyorsunuz, sonraya bırakıyorsunuz, bir yandan da, alelacele, Danıştay orada iptal etti diye buraya bir madde ekliyorsunuz.

Öğretmenlik? Yarın, öğretmenlerin 158 inci meslek yılı. Sayın Bakan, insanı eğiten bir meslek.

BAŞKAN - Sayın Gazalcı, sorunuzu sorar mısınız lütfen.

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Şimdi ben soruyorum: Bu sözleşmeli öğretmenlik Anayasaya aykırı ise ve kısmî ve sürekli bir iş ise, nasıl buraya bunu ekliyorsunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gazalcı.

Sayın Tütüncü?

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de, aracılığınızla, Sayın Bakana bir soru yöneltmek istiyorum.

Bu kanun tasarısında, sendika üyesi olan memurlara 5 YTL olanak sağlanıyor ve bu, daha sonra artırılacak.

Şimdi, sorum şu: Bu uygulama, devlet adına sendikacılık yaptırmak anlamına geliyor mu gelmiyor mu?

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tütüncü.

Soru sorma süresi tamamlanmıştır.

Sayın Bakan, buyurun.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, İzzet Beyin sormuş olduğu sorular kanun maddeleriyle ilgili değil.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Ama, sizinle ilgili!..

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Dün, zaten, gerekli cevapları verdik.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Onlara cevap diyorsanız, onların hiçbiri cevap değil!

BAŞKAN - Sayın Ercenk? Lütfen, Sayın Ercenk?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - İkincisi, Sayın Gazalcı, memurların sürekli ve aslî?

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Allah, seni yalan makinesine bağlasın!..

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - ?

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Neyse devam edin siz?

BAŞKAN - Sayın Ercenk, lütfen?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Şimdi, memurların sürekli ve aslî olması?

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Yasalar gereğince?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Evet, gereğince ve Danıştay'ın da bir iptal kararı var; doğru, haklısınız. Ancak, tabiî, burada eğitim hizmeti çok önemli. Eğitim hizmetlerinin de aksatılmaması, bizim hepimizin, sizlerin de, bizlerin de hepimizin hedefi. Şimdi, dikkat ederseniz, maddede bir şey var. Diyor ki, "kadrolu öğretmenlerle kapatılmaması halinde?" O halde bunu getiriyoruz, yoksa, bunu ötekilerin önüne, yani, kadrolu öğretmenin önüne getirip bir sözleşmeli öğretmen yerleştirmiyoruz. Eğitim hizmetleri fevkalade önemli ve aksamaması için kadrolu öğretmen bulunmaması halinde, eksik kalması halinde, eğitim hizmetleri gecikmesin, eğitim hizmetleri aksamasın diye buna bir çare olarak sözleşmeliyi onun için getiriyoruz.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Anayasaya aykırı?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Maddeye de o şekilde yazıyoruz; ama, biz, böyle getiriyoruz, bizim düşüncemiz, bu, Anayasaya aykırı değil; ama, Anayasa Mahkememiz ne karar verir, ona da saygıyla uyarız.

Sayın Tütüncü, devlet adına sendikacılık olmuyor mu dedi bu 5 YTL. Sayın Tütüncü, bu kanunun memur sendikalarıyla ilgili yapmış olduğumuz mutabakat gereğince getirdiğimiz hükmüdür o ve verdiğimiz parayı da memura veriyoruz biz, sendikaya vermiyoruz. Memur o sendikaya tabi olur, bu sendikaya tabi olur; onu biz bilemeyiz. Onun için de herhangi bir ne baskımız söz konusudur, ne öyle bir düşüncemiz söz konusudur. Dolayısıyla, şimdi memurlarımız sendika üyesi, belki olmayan da var onu da tam bilemiyorum; ama, biz, sadece, sendika üyesi? O verilen şey bu 5 YTL'nin üstünde de olabilir, biz ona karışmıyoruz, 5 YTL memura veriyoruz biz o kadar. Onun için, sendikayla falan da bu konuda bizim bir alakamız olmuyor, sadece, memurumuza verdiğimiz bir imkândır. Onu da bilgilerinize arz ediyorum.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - O zaman sadece sendikalılara veriyorsunuz diğerlerine vermiyorsunuz.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Doğru tabiî.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Herkese verin o istediği sendikaya üye olsun.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Burada, zaten şu sendikaya üye olduğun için veriyoruz? Yok öyle bir şey.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Bir mutabakattan söz ediyorsunuz; ama, KESK "bir mutabakat yok" diyor.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Tabiî, memur sendikalarıyla mutabakat sağlandı bir sendikayla değil yani.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - O zaman kısmî mutabakat.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - KESK katılmadığını söylüyor, belgesi burada.

BAŞKAN - Lütfen, sayın milletvekilleri, karşılıklı konuşmayı bırakalım.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

HALUK KOÇ (Samsun) - Süre var Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Özyürek, buyurun.

Sayın Koç, hatırlatmanıza gerek yok biz saati görüyoruz.

HALUK KOÇ (Samsun) - Size yardımcı olmak için söyledim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Özyürek.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakandan, bu madde kapsamında şunları öğrenmek istiyorum: Maddede yapılan değişiklikle Devlet Su İşleri, Karayolları gibi kuruluşlarda çalışan mühendislere, mimarlara ilave ödeme öngörüldü; diğer bakanlıklarda çalışan ve diğer kuruluşlarda çalışan teknik personel için bir haksızlık olmuyor mu, onlar için bir düşünceniz var mı?

Ayrıca, Türkiye'de mühendislere çok yardımcı olan teknikerler var, teknik lise mezunları var, bunlar için nasıl bir düzenleme düşünüyorsunuz?

Ayrıca, ek ders ücretlerinde bir artış düşünülüyor; ama, bu hiçbir şekilde emekli maaşlarına yansımadığı için ve öğretmenlere 40 artı 40'ın dışında ek bir ödeme de yapılmadığına göre yüzbinlerce öğretmenimiz mağdur oluyor. Bu öğretmenlerin durumunu düzeltmek için ne düşünüyorsunuz?

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özyürek.

Sayın Bakan, buyurun.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan teşekkür ediyorum.

Sayın Özyürek'in mühendislerle ilgili olarak söylediği sözlere biz de katılıyoruz. Zaten, bir de önerge var ve bu önerge neticesinde de devletimizdeki bütün teknik hizmetler bundan istifade edecek, yalnız belli yerlerde değil diğer yerlerde çalışanlar da bundan istifade edecekler.

Öğretmenler için de; şimdi, biz, öğretmenlere 40+40'ı veriyoruz, artı ek ders ücretlerinde de artış sağlıyoruz; elimizdeki imkânlarımız da bu kadar, bu imkânların azamîsini kullanarak öğretmenlerimize mümkün olduğu kadar faydalı olmaya gayret ediyoruz, onların biraz olsun yüzünün gülmesine de gayret ediyoruz. Hükümetimizin politikası da, zaten, belli kesimlerin gelir durumunu daha da iyiye götürmek eldeki imkânlar muvacehesinde tabiî.

Hepinize teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.29

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati:18.00

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

1103 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

6- Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında

Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1171) (S. Sayısı: 1103) ---(Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve hükümet yerinde.

Şimdi, 3 üncü madde üzerinde 7 adet önerge vardır; önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 3 üncü maddesinin (ı) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Eyüp Fatsa Nusret Bayraktar Ömer Özyılmaz

Ordu İstanbul Erzurum

Muharrem Karslı Muharrem Eskiyapan Asım Aykan

İstanbul Kayseri Trabzon

"ı) Ekli (IV) sayılı Makam Tazminatı Cetvelinin 8 inci sırasına aşağıdaki (d) bendi eklenmiştir.

"d) En az dört yıl süreli yükseköğrenim veren fakülte veya yüksekokulları bitirmiş, mesleğe özel yarışma sınavıyla girerek belirli süreli meslek içi eğitimden sonra özel bir yeterlik sınavında başarılı olmuş, birinci dereceli kadroya atanmış ve doğrudan belediye başkanı veya genel müdür adına teftiş, denetim ve inceleme yetkisine sahip büyükşehir belediyeleri ile bunlara bağlı genel müdürlük müfettişleri ve Büyükşehir belediye sınırları içindeki ilçe belediyeleri müfettişleri

BAŞKAN - İkinci önergeyi oturuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 3 üncü maddesinin (d) bendinin (1) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İrfan Gündüz Alim Tunç Salih Kapusuz

İstanbul Uşak Ankara

Bayram Özçelik Eyyüp Sanay M. Atilla Maraş

Burdur Ankara Şanlıurfa

"1- "A) Özel Hizmet Tazminatı" bölümünün (c) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan "% 145 ine" ibaresi "% 168ine" şeklinde değiştirilmiş ve aynı bendin sonuna aşağıdaki paragraf eklenmiştir.

"Teknik Hizmetler Sınıfına dahil kadrolarda bulunan personelden açık çalışma mahallerinde fiilen çalışanlara, bulundukları kadrolar esas alınmak suretiyle, çalışılan her gün için belirlenecek oranlarda ve üçer aylık dönemler itibariyle toplamı 60 puanı aşmayacak şekilde, dönem sonlarında ödenmek üzere ek özel hizmet tazminatı verilebilir."

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tasarının 3 üncü maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ı) bendinin değiştirilerek ekli IV sayılı Makam Tazminatı Cetvelinin 8 inci sırasına eklenen (d) bendinde "Devlet Gelir Uzmanları" ibaresinden sonra gelmek üzere "Gelir Uzmanları" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Muhsin Koçyiğit Züheyir Amber Süleyman Sarıbaş Diyarbakır Hatay Malatya

Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu Selami Yiğit Hüseyin Özcan

Ankara Kars Mersin

İbrahim Özdoğan

Erzurum

BAŞKAN - Dördüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1103 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilen 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 152 nci maddesinin "Tazminatlar" kısmının 3 numaralı alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

Saygılarımla.

Mehmet Eraslan

Hatay

"D) Emniyet Hizmetleri Tazminatı" bölümünün (a) bendinin 2,3,4,5,6,7,8,9 ve 10 numaralı alt bentlerinde yer alan tazminat oranları 40'ar puan artırılmak suretiyle, (b) bendinde yer alan "% 52'sine" ibaresi ise "% 82'sine" şeklinde değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Beşinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1103 sıra sayılı Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin (d) bendinin (2) numaralı alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif olunur.

V. Haşim Oral Hasan Ören Kemal Kılıçdaroğlu

Denizli Manisa İstanbul

Mustafa Gazalcı Bülent Baratalı Gökhan Durgun

Denizli İzmir Hatay

İzzet Çetin Mehmet Mesut Özakcan Atilla Kart

Kocaeli Aydın Konya

"2- Din Hizmetleri Tazminatı" bölümünün (a) ve (b) bentlerinde yer alan "% 140 ına", "% 55 ine", "% 53 üne" ve "% 49 una" ibareleri sırasıyla, "% 165 ine", "% 80 ine", "% 78 ine" ve "% 74 üne" şeklinde değiştirilmiş ve söz konusu bölüme aşağıdaki (c) bendi eklenmiştir.

c) Diyanet İşleri Başkanlığı merkez ve taşra teşkilatının Genel İdare Hizmetleri ve Yardımcı Hizmetler Sınıfına dahil kadrolarında bulunup, (a) ve (b) bentlerinde sayılanlar dışında kalan personele ayrıca % 50 sine,"

BAŞKAN - Altıncı önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1103 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 3 üncü maddesiyle değiştirilen 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 176 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan "140" rakamının "170", "150" rakamının "180", ikinci fıkrasında yer alan "yüzde 25" oranının ise "yüzde 50" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

Saygılarımla.

Mehmet Eraslan

Hatay

BAŞKAN - Yedinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1103 sıra sayılı Değişik Adlar Altında ilave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin (g) bendi, "ekli (1) sayılı Ek Gösterge Cetvelinin "I. Genel İdari Hizmetleri Sınıfı" bölümünün (h) bendindeki ek gösterge rakamları ve "V- "Avukatlık hizmetleri sınıfı" ek gösterge rakamları derece sırasıyla 3600, 3000, 2200, 1600, 1300, 1150, 950 ve 850" olarak değiştirilmiş ve (d) fıkrasının sonuna patent uzmanlarından sonra gelmek üzere "1 inci dereceli hukuk müşaviri ve 1 inci derece avukatlar 1000 olarak değiştirilmiştir" ibaresinin eklenmesini arz ederim.

Mehmet Tomanbay Berhan Şimşek Yüksek Çorbacıoğlu

Ankara İstanbul Artvin

Haluk Koç Atilla Kart

Samsun Konya

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.07

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.22

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75 inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

1103 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

X Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1171) (S. Sayısı: 1103)

BAŞKAN - Komisyon ve hükümet yerinde.


Sayın milletvekilleri, madde üzerinde hükümet tarafından da bir önerge verilmiştir; bu önergeyi okutuyorum:

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, yerimden grup başkanvekili olarak gündemle ilgili çok kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Koç, önergelerle ilgili işlem yapalım, söz vereceğim.

HALUK KOÇ (Samsun) - Efendim, şu anda konuşmak? Çok kısa bir açıklama?

BAŞKAN - Lütfen Sayın Koç?

HALUK KOÇ (Samsun) - Efendim, yani, koskoca bir grubun grup başkanvekiliyim.

BAŞKAN - Hayır, söz vereceğim; ama, önerge işlemini bitireyim.

HALUK KOÇ (Samsun) - Efendim, 7 tane önerge var. Şu anda bir tespitimi yapacağım, bir şey söyleyeceğim; belki, Genel Kurulun çalışmalarına yardımcı olur.

BAŞKAN - Önergeyi okutuyorum?

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, anlayışınızı bekliyorum.

BAŞKAN - Sayın Koç, vereceğim sözü; önerge işlemi bitsin, vereceğim?

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, siz, durmadan ara vererek zaten çalışma düzenini?

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, çok kısa bir açıklama yapacağım ben; usulle ilgili filan değil; öyle bir talebim yok.

BAŞKAN - Sayın Koç, niye ısrar ediyorsunuz; söz vereceğim.

HALUK KOÇ (Samsun) - Efendim, İçtüzükte?

BAŞKAN - Ama, önerge işlemi yapılırken arasında?

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, başlanmadı daha?

BAŞKAN - Buyurun?

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, çok kısa bir açıklama yapacağım. İstirham ediyorum?

"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına?"

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, istirham ediyorum; kısa bir açıklama yapacağım.

BAŞKAN - Sayın Koç, söz vereceğim; ama, önerge işlemi bitsin. İşlemi yarıda bırakıp da söz verecek değilim herhalde.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, işleme başlamadan önce arz ettim.

BAŞKAN - Buyurun; siz okuyun:

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin (g) bendinin metinden çıkarılmasını ve diğer bentlerin teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

Kemal Unakıtan

Maliye Bakanı

BAŞKAN - Şimdi, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

En aykırı önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1103 sıra sayılı Değişik Adlar Altında ilave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin (g) bendi, "ekli (1) sayılı Ek Gösterge Cetvelinin "I. Genel İdari Hizmetleri Sınıfı" bölümünün (h) bendindeki ek gösterge rakamları ve "V- "Avukatlık hizmetleri sınıfı" ek gösterge rakamları derece sırasıyla 3600, 3000, 2200, 1600, 1300, 1150, 950, 850" olarak değiştirilmiş ve (d) fıkrasının sonuna patent uzmanlarından sonra gelmek üzere "1 inci dereceli hukuk müşaviri ve 1 inci derece avukatlar 1000 olarak değiştirilmiştir" ibaresinin eklenmesini arz ederim.

Mehmet Tomanbay (Ankara) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Koç?

HALUK KOÇ (Samsun) - Yüksel Bey konuşacak.

BAŞKAN - Sayın Çorbacoğlu, buyurun.

YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Artvin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, soyadları ezberleyememişsiniz daha.

BAŞKAN - Sayın Koç, seçime çok süre var; ezberleriz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Bu tempoyla biraz zor görünüyor Sayın Başkan!

YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Artvin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun ünlü 3 üncü maddesiyle ilgili -zaten bütün önergeler dolmuş durumda- bu konuda, bizim de Cumhuriyet Halk Partisi olarak, milletvekili olarak, önergemiz vardı. Bu önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlar, kanunun temel gerekçelerinden bir cümleyi okumak istiyorum; ki, en önemli belki de gerekçesi: "Kamu kurumlarında çalışan kamu görevlileri arasındaki ücret eşitsizliğini ortadan kaldırarak eşit işe eşit ücret verilmesinin sağlanması gerektiği."

Şimdi, tabiî, bu eşitlik, sadece ücret olarak değil, emekli hakları açısından da bu eşitliğin sağlanması gerektiği, sorumlulukla eşgüdümlü olarak makam tazminatlarında da bu eşitliğin sağlanması gerektiği hukukun temel kuralıdır.

Bu bağlamda, yasa tasarısını ve raporu incelediğimizde, özellikle hukukçuların, kamu avukatlarının, hazine avukatlarının, nedense, haklarının korunmadığını görmekteyiz. Bizim önergemizin temel amacı, tüm hazine avukatı veya tüm kamu kurumlarında çalışan, yerel yönetimlerde çalışan bütün kamu avukatlarının haklarıyla ilgili hem ücret hem emeklilik hem de makam tazminatlarıyla ilgili iyileştirme yapma amacı gütmektedir bu önerge.

Şimdi, önergemizde, dikkat ederseniz, mevcut zaten kanunda olan; ama, bu tasarının (g) fıkrasıyla eklenmek istenen ek göstergeler konusunda, avukatlık hizmetleri sınıfını da bu bağlamda değerlendirerek, emekliliklerinde, ek göstergelerinden alacakları destekle, avukatların, mesleğine yakışır bir şekilde emekliliklerini yaşamalarını düşünüyoruz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, avukatların göstergeleri, bilindiği üzere, 3 000, burada 600 puanlık bir artışla 3 600 ve oradan devamla dereceye göre sınıflandırma yapılmıştır. Bunu yaparak, aynı görevi ifa eden diğer kamu görevlileriyle kamu avukatları arasında da eşitlik sağlanmaktadır.

Ayrıca, biliyorsunuz, kamu avukatlarının, hazine avukatlarının vekâlet ücretleri hakları vardır. Vekâlet ücretleriyle ilgili sınırlamalara baktığımızda, aslında avukatların, sonuçta, kendi meslekî becerileriyle hazine adına, kamu adına kazandığı davalardan çok cüzi bir miktarda vekâlet ücretini kendilerinin aldığı, diğerinin devlete, hazineye kaldığını görmekteyiz. Bu konuda, tasarıda, 6 000'lik katsayının 10 000 olarak uygulanması önerilmekte. Biz, bunun, işbu önergemizle 20 000 olarak uygulanmasını öneriyoruz. Bunu yaparak, bir kere, öncelikle şunu söyleyeyim: Kanun tekniği, hazine tekniği açısından hazineye bir yük getirmiyoruz. Sonuçta, vekâlet ücretinden alınacak olan hakların biraz daha fazlasını kamu avukatlarına ödemek durumunda kalıyoruz.

Üçüncü değerlendirmemiz ise, yine, bu ekonomik haklar açısından; avukatların diğer görevliler gibi (d) fıkrasının sonuna "birinci dereceli hukuk müşaviri ve birinci derece avukatlar" deyimini de koyarak, makam tazminatlarındaki 1 000 puanlık göstergeden de yararlanmasını sağlamış oluyoruz. Diğer taraftan, kamu avukatları, sonuç olarak hukuk açısından değerlendirdiğimizde yargı alanının üçüncü ayağını temsil eden savunma makamının bir bölümü, serbest veya kamu avukatı olarak savunma makamını temsil etmekte. Yargının diğer unsurları, iddia makamı, savcılar ve mahkemenin aslî unsuru olan yargıçlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çorbacıoğlu, lütfen toparlayabilir misiniz.

Buyurun.

YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Devamla) - Hâkimler ve Savcılar Kanununa tabi olan üyeleri olan hâkim ve savcıların ekonomik olarak, ne yazık ki, yargıdaki eşitliğin ötesinde malî açıdan avukatlara göre ayrıcalıklı duruma geldiğini hepimiz bilmekteyiz.

Bizim bu önergeyle amacımız, kamu avukatlarının bu mağduriyetlerinin giderilerek, en azından hâkim ve savcıların ekonomik statüsüne olmasa bile, mesleğinin gereği, görevlerinin gereği biraz daha iyileştirilmiş olarak hem çalışma şartlarının hem emeklilik şartlarının biraz daha düzeltilmesidir. Bu önergenin Maliyeye getireceği yükü açıkça ben hesap etmedim; ama, sadece şunu söyleyeyim, bu kanun 1 400 000 kamu görevlisini ilgilendiren, onların haklarını düzenleyen bir kanun. Kamu avukatlarının sayısı bu sayının binde 1'i kadar, yaklaşık 2 000 civarında avukat. O nedenle, binde 1'lik bir etkinin, Sayın Bakanım, umarım avukatları? Gerçi, Sayın Bakanın önemli işleri var, beni dinlemiyor şu anda; ama, 2 000 sayısını içeren avukatlarımıza bu düzenlemeyi uygun görürse avukat olarak -mesleğim de avukatlıktır- kamu avukatları adına kendisine müteşekkir kalacağımı söylüyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çorbacıoğlu.

Sayın Koç, zannediyorum önergelerle ilgili söz istemiştiniz; buyurun yerinizden.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Kısa bir açıklama yapmak istiyorum, belki, Meclisin çalışmasını daha bütünlüklü hale getirmek için.

Değerli arkadaşlarım, benim bazı eleştirilerim var, o da şu: Bakın, Cumhuriyet Halk Partisinin de desteklediği bir kanun tasarısını görüşüyoruz ve 3 defa ara veriyoruz. Bir bütünlük yok. Yani, komisyonda oluşturulan, hükümet tarafından gelen metin, komisyonun çalışmaları sonrasında ortaya çıkan bütün, Genel Kurulda, tekrar iktidar grubunun ya da Sayın Bakanın birtakım değişiklikler, olumsuz yönde değişiklikler noktasında, bir türlü görüşülmenin devamı sağlanamaz hale geliyor.

Değerli arkadaşlarım, saat 18.30 oldu. Bakın, tek madde gitti. Tek maddedeki önergeleri görüşüyoruz. Bir kopukluk var. Mesela, örnek: Şimdi görüşülecek, Sayın Bakanın imzasıyla geliyor; 3 üncü maddedeki (g) bendinin metinden çıkartılması. Önce verildi, şimdi alınıyor. Kimlerden; genel idare hizmet sınıfından, bakanlık il müdürlerinden, defterdarlardan, üniversite genel sekreterleri ve yardımcılarından, üniversite daire başkanlarından, bütün devletteki personel, bütçe, muhasebe, gelir, hazine, maliye dairesinde çalışan bütün uzmanlardan. Niye verdiniz yukarıda Sayın Bakan, siz yok muydunuz orada; vardınız yukarıda komisyonda ve şimdi geri alıyorsunuz bunu. Nereden geldi bu; Sayın Ömer Dinçer mi söyledi bunu?!

BAŞKAN - Sayın Koç, toparlar mısınız lütfen.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Ömer Dinçer mi söyledi bunu?!

Değerli arkadaşlarım, lütfen, ne yapacaksınız, onu getirin. Ne yapacaksanız, onu getirin. Bu kadar başıbozukluk olmaz.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç. Sağ olun.

Sayın Koç, Başkanlık Divanının ara vermesi, önce AK Parti Grup Başkanvekilinin talebi, daha sonra Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun talebi üzerine verilmiştir.

HALUK KOÇ (Samsun) - İkincisi de değil.

BAŞKAN - Son ara ise, Hükümetin istemesi üzerine verilmiştir.

Bunu bilgi açısından arz ediyorum.

HALUK KOÇ (Samsun) - Grup olarak benim bir talebim olmadı.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler? Kabul etmeyenler? Önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin (g) bendinin metinden çıkarılması ve diğer bentlerin teselsül ettirilmesini arz ve talep ederiz.

Kemal Unakıtan

Maliye Bakanı

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

(i) bendinde yapılan düzenlemeye paralellik sağlanmaktadır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza?

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

Yani, niye getirdiniz, niye çekiyorsunuz?!

BAŞKAN - Sayın Tütüncü, Sayın Gazalcı, Sayın Karademir, Sayın Şimşek, Sayın Aslanoğlu, Sayın Koç, Sayın Özyürek, Sayın Durgun, Sayın Emek, Sayın Özcan, Sayın Çorbacıoğlu, Sayın Ekmekcioğlu, Sayın Akyüz, Sayın Parlakyiğit, Sayın Yıldırım, Sayın Hacaloğlu, Sayın Yıldırım, Sayın Sarıbekir, Sayın Ercenk, Sayın Özkan.

Sayın milletvekilleri, yoklama için 5 dakika süre veriyorum. Adlarını okuduğum sayın üyelerin yoklama için elektronik cihaza girmemelerini rica ediyorum.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, pusulaların da sonradan okunmasını rica ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Koç, siz rahat olun; zaten sayı çıkmayacaktır.

HALUK KOÇ (Samsun) - Yani, bu önergeyi çeksin, bu kanunu hemen çıkaralım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı yoktur; birleşime, 19.30'a kadar ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.43

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati:19.36

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75 inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

Y O K L A M A

BAŞKAN - Daha önce yapılan yoklamada toplantı yetersayısı bulunamamıştı; bu nedenle, yeniden yoklama yapacağız.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı yoktur.

Bu sebeple, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, alınan karar gereğince, 16 Mart 2006 Perşembe günü saat 14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber