Suyu neden İstanbul için kullanamıyoruz?

İstanbul'da susuzluk yaşanırken üçüncü havalimanı arazisindeki 70 gölün suyu Karadeniz'e boşaltılıyor. Neden?

Kaynak : Habertürk
Haber Giriş : 05 Haziran 2014 09:06, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Suyu neden İstanbul için kullanamıyoruz?

Şükran ÖZÇAKMAK

İstanbul'da üçüncü havalimanı inşaatı sahasında kalan 70 gölün suyu, kanal açılarak Karadeniz'e boşaltılmaya başlandı. Vatandaş, tatlısu göletinde yaşayan balıkların öldüğünü belirterek tepki gösterirken uzmanlar, olası kuraklığa karşı tedbiren suyun denize değil Terkos Gölü'ne boşaltılması gerektiğini söyledi. İSKİ yetkilileri de, bölgedeki suların içme suyu olarak kullanılmasının uygun bulunmadığını belirtti. "Kuraklık nedeniyle su sorunu yaşayan İstanbul'da, 70 ayrı göletin suyunun deniz yerine Terkos Gölün'ne taşınıp içme suyu olarak kullanılabilmesi mümkün mü?" sorusunu uzmanlara sorduk.

'Yeraltı sularını besliyordu, kesinlikle içme suyu olarak kullanılabilirdi'

Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran BOZOĞLU:

ULUSLARARASI literatürde de, bilimsel, teknik olarak da orası sulak alandır. 'Eskiden maden ocağı vardı oraya su doldu' ifadesi doğru değil. Zaten bakanlığın onayladığı ÇED raporunda da buranın 70 ayrı sulak alan olduğu ifadesi yer alıyor. ÇED raporunda, doğal ve kültürel mirasın olduğu, orada endemik türlerin, önemli balık türlerinin olduğu bilgisi de yer alıyor. Öncelikle buraya zaten dokunulmaması gerekiyordu. Halihazırda orada 3 tane dava devam ederken böyle bir çalışmaya başlanmış olması da ayrı bir facia. Buradaki sular kesinlikle değerlendirilebilirdi. Bu sular zaten İstanbul'un yeraltı sularını, Terkos havzasını besleyen sulardı. Öncelikle her sulak alan için ayrı ayrı analiz yapılması gerekiyordu. Canlılara dair ekolojik inceleme, endemik tür tespiti yapılmamış, suya dair analiz olmamışken, yapılan şey tam bir facia, katliam. Mahkeme süreci devam ederken böyle bir şeyin yapılması ürkütücü. 70 göletin ayrı ayrı analizi yapılsaydı, içlerindeki materyaller belirlenseydi, bu sular tabi ki susuzluğun da çaresi olacaktı.

'Terkos'a katkısı olabilecekse değerlendirmekte fayda var'

İstanbul Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Su Kimyası, Kimyasal Arıtma Prosesleri ve Ekotoksikolojik Etikler Araştırma Gurubu öğretim üyesi Prof. Dr. Olcay TUNAY:

KALİTELERİ nedir, içme suyu açısından durumu nedir, hacimleri nedir bakmak lazım. Göletin suyu durgundur. Durgun olan sularda alg (su yosunu) oluşumu gibi birtakım kalite değişikliği olabilir. Her birinden birkaç numune alıp, hacimleri de değecek miktardaysa Terkos Gölü'ne taşınabilir. Bu fikirle değil rakamla dayandırılarak değerlendirilmesi gereken bir durumdur. Şu anda sadece İstanbul değil, tüm Türkiye'de kuraklık tehdidi sözkonusu. Terkos Gölü'ne bir katkısı olabilecekse değerlendirmekte yarar var. Bakıp incelemeden doğrudan göle aktarılmaları doğru olmaz. Bir kısım aktarılabilir. Derinliğe de bağlı. Her suyun arıtma maliyeti birbirinden farklıdır. Teorik olarak her türlü suyu arıtmak mümkün. Ancak o bölge tarım alanı, her türlü gübre, kimyasal karışmış olabilir. Susuzluk için madem ki her türlü imkanı değerlendireceğiz, inceleme yapılmalı. Belli bir hacmin üzerinde olanlar numune alınıp değerlendirilir, maliyet çıkartılır ve hangilerinin nakledilmesi gerektiğine karar verilebilir.

'Ekosistemle oynamanın tehlikeli sonuçları olabilir'

Eski milletvekili - Çevreci-Sinema Sanatçısı Ediz HUN:

EKOSİSTEMLE oynamanın tehlikeli sonuçları olabileceğini söyleyebilirim. Bu ekosistem milyonlarca senede oluşmuş bir sistemdir. Projeyi okuduktan sonra açıklama yapmak daha doğru olacaktır. Böyle projeler için bilimsel yaklaşımlara rağbet edilmesi gerektiği görüşündeyim. Ekosistemi yaralayacak, milyonlarca senede oluşmuş bir dengeyi insan eliyle değiştirmeye çalışmak dönüşü olmayan sonuçlar ortaya çıkarabilir.

'Teknik ve mali açıdan mümkün değil'

İSKİ Genel Müdürlüğü:

2007-2008 yılında İstanbul'da yaşanan kuraklık nedeniyle su kaynağı arayışına girdiğimiz için biz orada da bir araştırma yaptık. O araştırmada gördük ki oraya, suyu en az 80 metre yükseğe taşıyacak kuvvetli bir pompa istasyonu kurmamız gerektiğini belirledik. Orası, bir kaynaktan beslenmeyen, yağmur sularının biriktiği için suyun kendini yenileme olanağı da yok ve zeminin özelliklerini taşıyor. Dolayısıyla dipten aldığımız numunelerle, yüzeyden aldığımız su arasında kalite farkı var. O dönemde yaklaşık 15 milyon metreküp su belirlemiştik ve o suyun belki 8 milyon küpü kullanılabilir durumdaydı. Dip çökertisi var, zemini balçık. Yaptığımız araştırma, maliyet açısından da suyu o dönemde taşınabilir görmedik. Oraya pompa kurulması bir süreç, enerji hattının getirilmesi bir süreç, göletlerle Terkos Gölü arasındaki arazilerin kimi Orman Müdürlüğünün, kimi Milli Emlakın arazisi. Çok uzun bir süreç de gerekiyordu. Fizibilitesinin olabilirliği yoktu. Arıtılamayacak su yoktur. Terkos'taki ham su kalitesiyle o göletlerdeki ham suyu kalitesi aynı değil. Kirlilik yükü daha fazla olduğu için İstanbul'daki mevcut içme suyunu arıttığımız proseslere de uymuyordu. Aratma tesislerini kullanmak mümkün olmadığı için de teknik olarak da mümkün olmadı.

'Fizibilite çalışması yapıldıktan sonra karar verilir'

Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Necdet ALPASLAN:

SUYUN bir yerden başka bir yere taşınması için enerji gerekiyor. Su bir yerden bir yere borularla getirilir. Oradaki su miktarına, kapasitesine bakılır, birim alandan geçen su miktarı hesaplanır ve belli bir hesap hız kabul edilir. Buna göre boru çapları belirlenir. Ondan sonra borular döşenir. Eğim kurtarmayan yerlere pompa merkezleri konur. Bu bir mühendislik projesidir. Proje olmadan suyun maliyeti ne olur, söylemek mümkün değil. Bu projenin fizibilitesi için 1-2 ay çalışılması gerekir. Fizibilite çalışması yapıldıktan sonra değer mi değmez mi kararı verilir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber