Norm kadro esaslarına dava açıldı

Haber Giriş : 28 Haziran 2006 00:01, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

YÜRÜTMEYİ DURDURMA İSTEMLİDİR

DANIŞTAY İLGİLİ DAİRE BAŞKANLIĞINA

ANKARA

DAVACI : Tüm Belediyeler ve Yerel Yönetimler Emekçileri (Tüm Bel-Sen) Sendikası
Korkutreis Mah. Yeşilırmak Sok. No:12 Kat:2
Maltepe/ANKARA

VEKİLİ : Av Sevgi KARADUMAN
Başlıktaki adres

DAVALI : T.C Başbakanlık- Ankara

KONUSU : Bakanlar Kurulunun 22 /04/2006 tarihli Resmi Gazete yayımlanan 29.11.2005 tarihinde kararlaştırılan 2006/9809 sayılı Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına İlişkin Esasların içeriğini belirleyen Bakanlar Kurulu Kararının hukuka aykırı olması nedeni ile öncelikle YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULARAK yargılama sonunda İPTALİNE karar verilmesi isteminden oluşmaktadır.

AÇIKLAMALAR

Müvekkil sendika Müvekkil, Tüm Belediye Ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (TÜM BEL-SEN), 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'na göre ?Yerel Yönetim Hizmetleri? hizmet kolunda örgütlü, yetkili sendikadır. Üyelerinin hak ve menfaatlerini korumakla görevli olduklarından iş bu davayı açmakta hukuki menfaatleri bulunmaktadır. Ayrıca dava konusu idari işlemin yürürlükte kalması düzenlemeye durumları uymayan çalışanların işlerinden olması, başka kurumlara gönderilmeleri gibi telafisi olanaksız sakıncalar taşıdığından yürütmeyi durdurma isteme zorunluluğumuz bulunmaktadır. Dava konusu Bakanlar Kurulu Kararıyla idare, yerel yönetimlerde çalışan kamu görevlilerinin hak ve menfaatlerini hukuk ve yasaya aykırı hükümler getirerek ihlal etmiş, çalışanlarla ilgili yasa ve hukuka açıkça aykırı bazı düzenlemeler getirilmiştir. Şöyle ki;

1- DAVA KONUSU BAKANLAR KURULU KARARI İLE YAPILAN DÜZENLEME ANAYASAYA AYKIRIDIR:

Davalı idare, dava konusu Bakanlar Kurulu Kararıyla Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına İlişkin Esasları düzenlemiştir. Bu düzenleme Anayasamıza aykırıdır:

a)Anayasamızın 2.maddesine göre ? Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.? Anayasamızın 8. maddesi ise yürütme görevini yerine getirenlerin bu görevlerini yaparken yetkilerini kanuna uygun olarak kullanacakları emretmektedir. Ayrıca Anayasamızın 128. maddesi ikinci fıkrası, ?Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.? emredici hükmünü içermektedir. Bir hukuk devletinde idarenin hukuka aykırı idari işlem ve düzenleme yapamayacağı, yapılan bu türden idari işlemlerin yürürlükte kalamayacağı, kalmaması gerektiği açıktır.

b)Kadro, kamu hizmeti yapan kurumların örgütünü, kamu personelinin örgüt içindeki görevlerini, yetki ve sorumluluklarını, özlük haklarını gösteren ve düzenleyen hukuki bir kavramdır. Memur atandığı kadronun aylığını alır. Kadrolar memur güvenliğinin önemli bir unsurudur. Bu nedenle özlük haklarının Bakanlar Kurulu Kararı ile düzenlenmesi öncelikle Anayasaya aykırıdır.

Kamu hizmetini gören memur ve diğer kamu görevlilerinin hukuku 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ile düzenlenmiştir. İl Özel İdareleri, Belediyeler, İl Özel İdareleri ve Belediyelerin kurdukları birlikler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlarda çalışan memurlar hakkında da bu kanun uygulanacaktır. Kamu hizmetleri; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle görülür ve sayılan bu dört istihdam şekli dışında personel çalıştırılamaz.

Kanunun 33.maddesine göre de, İl özel idareleri ve belediyeler ile bunların kurdukları birliklerin kadroları yetkili organlarınca hazırlanarak İçişleri Bakanlığının onayı ile tamamlanır ve kadroların kaldırılması veya bu kadrolarda yapılacak değişiklikler de aynı usule tabidir. Buna göre hazırlanan kadro cetvellerinde her kurum için gerekli kadroların sınıfı, derecesi, unvanı ve adedi gösterilir.

657 Sayılı Kanunun 33. ve 34.maddelerine göre Mahalli İdareler, memur kadroları ile ilgili ihdas tekliflerini İçişleri Bakanlığına gönderirler. İçişleri Bakanlığı uygun gördüğü kadro istekleri hakkında Maliye ve Gümrük Bakanlığı ile Devlet Personel Başkanlığının görüşlerini alır. İçişleri Bakanlığı bu görüşler üzerine hazırlanan kadro tekliflerini Başbakanlığa sunar. Bakanlar Kurulu uygun kadroları ihdas eder.

Davalı idare bu hükümlere rağmen ancak yasa ile düzenlenmesi gerekli bir konuda yerel yönetimlerde görevli kamu görevlilerinin kadro gibi en önemli özlük işlerini Bakanlar Kurulu Kararı ile düzenlemektedir. Bu konunun ancak yasa ile TBMM tarafından düzenlenebileceği göz önüne alınırsa davalı idarenin yetki gaspı yaptığı açıkça anlaşılabilecektir. Bu da idari işlemin hukuka aykırılığı ve iptal edilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır.

2- DAVA KONUSU İDARİ İŞLEM BELEDİYE YASASINA AYKIRIDIR:

a) Dava konusu Bakanlar Kurulu kararı ile getirilen Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına İlişkin Esasların 17. maddesinde Hizmet Satınalma başlığı altında şöyle bir düzenleme yapılmıştır:

?Memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi zorunlu olmayan hizmetlerin hizmet satınalma yoluyla karşılanması esastır.

Hizmetlerin yürütülmesinde; kaynakların etkili ve verimli kullanılması, hizmet kalitesi ve miktarından ödün verilmeden maliyetlerin düşürülmesi, bürokrasi ve kırtasiyeciliğin azaltılması ile hizmetlerin vatandaş odaklı sunulması ilkelerine uyulur.?

Bu hüküm 5393 sayılı Belediye Yasasında Belediye yönetimlerine verilen takdir yetkisinin ötesine geçen yasanın verdiği tasarruf yetkisini ortadan kaldırmaya yönelik bir düzenlemedir ki, böyle bir düzenleme bu yönüyle hukuka ve yasaya aykırıdır. Zira Belediye Yasasının 14., 15., 18. ve 67. maddelerinde yer alan düzenlemelerde belediyeye ait görev ve hizmet ve imtiyazlarının belediyeler tarafından yapılacağı gibi üçüncü kişilere de gördürülebileceğini hükme bağlanmıştır. Yani seçimle işbaşına gelen yerel yöneticilerin kendilerinin, bağlı oldukları siyasi partilerin yönetim ve siyaset anlayışına bağlı olarak tasarrufta bulunmalarına yasa ile belli ölçüde olanak tanınmış iken, yasanın altındaki bir hukuki düzenleme ile demokrasi anlayışına da aykırı bir tutum benimsenmiştir.

Ayrıca hizmet satın alma gibi bir zorunluluğa onay verilmesi halinde atıl kalan yerel yönetim personeli ve bu zorunluluğun yerel yönetimlere getirdiği ek maliyet ve külfetler de idari işlemlerde olması gereken unsurlardan kamu yararı amacına aykırılık oluşturacaktır.

b) 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında KHK'nin, Mahalli idarelerin kadrolarını düzenleyen 5.maddesi, 07.12.2004 tarihinde yürürlükten kaldırılıncaya kadar uygulanmıştır. Maddeyi yürürlükten kaldıran 5272 sayılı Belediye Kanunu da, yerini alan 5393 sayılı Belediye Kanunu ile yürürlükten kalkmıştır. Bakanlar Kurulu Kararının dayanağını oluşturan işte bu 5393 Sayılı Belediye Kanununun 48 ve 49.maddesi, Norm kadro ve personel istihdamını düzenlemektedir. Belediye Yasasının 48. maddesi, ?Belediye teşkilatı, norm kadroya uygun olarak yazı işleri, mali hizmetler, fen işleri ve zabıta birimlerinden oluşur.

Beldenin nüfusu, fiziki ve coğrafi yapısı, ekonomik, sosyal ve kültürel özellikleri ile gelişme potansiyeli dikkate alınarak, norm kadro ilke ve standartlarına uygun olarak gerektiğinde sağlık, itfaiye, imar, insan kaynakları, hukuk işleri ve ihtiyaca göre diğer birimler oluşturulabilir. Bu birimlerin kurulması, kaldırılması veya birleştirilmesi belediye meclisinin kararıyla olur.? hükmünü getirmekte Belediye Yasasının 49. maddesi ilk fıkrasında ise, ?Norm kadro ilke ve standartları İçişleri Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı tarafından müştereken belirlenir. Belediyenin ve bağlı kuruluşlarının norm kadroları, bu ilke ve standartlar çerçevesinde belediye meclisi kararıyla belirlenir.? denilmektedir.

Bu hükümlere göre önce Norm Kadro ilke ve standartları ortaya konacak, bu ilke ve standartlara göre norm kadrolar ihtiyaçlarına göre belediye meclisi kararlarıyla belirlenecektir. Oysa dava konusu işlem ile ve hazırlanan cetvellerle ilke ve standartlar değil bizzat her belediyenin kaç işçi, kaç memur çalıştıracağı kesin olarak belirlenmiş, belediye organlarına herhangi bir tasarruf hakkı bırakılmamış yasa ile belediye meclisine ait norm kadroları belirleme yetkisi ihlal edilmiştir. İptalini istediğimiz Bakanlar Kurulu Kararı ise Yasa ile düzenleme ilkesini aşarak, Belediye Yasalarına da aykırı düşen esaslar getirmektedir. Buna göre; Ek?3 Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Kadro Unvanları Listeleri? ile kadro unvanlarının neler olduğu cetveller içerisinde yayınlanmıştır. Böylece belediyeler için norm kadro standart cetvelleri oluşturulmuştur.

? Memur kadro unvanları belirlenmiş olup, bu kadro unvanları dışında yeni unvan ihdas edilemeyecektir.

? Bir belediyenin kaç kişi çalıştıracağı Ekli cetvellerde belirlenmiştir. Norm kadro sayısı belirlendiğinden, halen bu sayının üstünde eleman çalıştıran belediyeler yeni memur alamayacaktır.

? Statü ve hizmet sınıfları itibarıyla belirlenen personel grupları arasında aktarma yapılamayacaktır.

? Kadroları değiştirilenlerin özlük hakları, değiştirilen yeni kadrolara atanma işlemleri tamamlanıncaya kadar eski kadro dereceleri esas alınarak ödenecek, yeni kadrolara atanma tarihi meclis karar tarihini takip eden aybaşını geçemeyecektir.

3- BAKANLAR KURULU KARARIYLA YASALARLA DAHİ DÜZENLENMEMİŞ VESAYET MÜESSESİ GETİRİLMİŞTİR:

Dava konusu idari işlem ile dayanak yapılan en başta Belediye Yasası olmak üzere yasaların ötesinde bir düzenleme yapılmış idari işlemde olması gereken kamu düzeni ve kamu yararı amacı ihlal edilmiştir. Bu düzenleme artık norm kadro belirleme, standart ve ilke saptamanın ötesine geçmiş, yerel yönetimlerin sımsıkı bir vesayet bağı ile merkezi idareye personel rejimi bakımından bağlanmasını sağlamaya yönelik bir tasarruf niteliğine bürünmüştür. Bakanlar kurulu kararıyla yani bir hükümet tasarrufuyla yasaların düzenlemelerinin ötesine geçmek yine bir yetki gaspı niteliğinde olup hukuka aykırılık oluşturacaktır.

"Merkezi yönetim, yerel yönetimler üzerinde, yerel hizmetlerin idarenin bütünlüğü İlkesine uygun biçimde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması, yerel ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla, yasada belirtilen esas ve usuller çerçevesinde İdari vesayet yetkisine sahiptir.

Hiyerarşi, başka bir deyişle yetki genişliği ilkesi, tek bir tüzelkişilik içinde yer alan çeşitli örgüt ve birimler arasındaki, idari vesayet ise, merkezi yönetim ile yerinden yönetim kuruluşları arasındaki bütünleşmeyi sağlamaktadır.

Anayasa Mahkemesi, kararlarında, Anayasadaki idari vesayeti şöyle yorumlanmıştır."......İdari vesayet yetkisi, merkezden yönetimin elinde salt ve biçimsel bir denetim ve otorite aracı olarak düşünülemez. Bu yetki aynı zamanda demokratikleşme sürecindeki yerel yönetimi sosyal hukuk devleti anlayışı doğrultusunda geliştirici, toplumsal dayanışmayı güçlendirici. Anayasanın öngördüğü temel hak ve özgürlüklere saygı bilincini yüceltici, çağdaş ve uygar bir eğitim yöntemi olarak değerlendirilmelidir. Anayasa Mahkemesinin bir diğer kararına göre "Anayasanın 127 nci maddesinin beşinci fıkrasının öngördüğü idari vesayet, merkezden yönetimin yerel yönetimler üzerinde yapabileceği ve yasa ile düzenlenmesi gereken bir denetim yetkisidir. Ancak bu yetki sınırsız ve takdire bağlı olmayıp ...... mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü İlkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu hizmetlerinde birliğin sağlanması ve mahalli İhtiyaçların gereği gibi karşılanması ........ amacına yöneliktir. Yine aynı kararında "Anayasanın koyduğu ilke ve kurallara aykırı olmamak koşuluyla, yasada açıklık olan yerlerde ve yasanın gösterdiği derece ve genişlikte kullanılması gereken idari vesayet aslında devletin genel yararlan bakımından konmuş olmakla beraber yerel halkın yararlarının da korunması açısından bir güvencedir" demektedir.

Vesayet yetkisi, yerel yönetimlerin yetkisini ortadan kaldıracak, etkisiz kılacak biçimde kullanılamaz. Anayasa, İdari vesayetin hangi amaçlarla kullanılacağını kurala bağlamakla yetinmemiş, ilke ve yöntemlerinin de yasa ile belli edilmesi koşulunu aramıştır. İdarî vesayetin ayrık bir türü olan, yasa ile yerel yönetime bırakılan işlemlerin yerine geçme yolu ile merkezî yönetimce yapılması, ancak kapsam ve sınırının yasada açıkça belirtilmesi, bu yetkinin yerel yönetimin yasalarla kendisine verilen görevi yerine getirmekten kaçınması, bunda çok gecikmesi gibi kamu yararı ya da haklı bir nedene dayalı olması ve anayasal ölçütler dışına çıkmamasına bağlıdır.

Bakanlar Kurulu ile getirilen düzenleme, Anayasa'da öngörülen idari vesayet yetkisini aşan bir şekilde kullanılmıştır. Bu düzenleme, belediyeleri dar kalıplar içine sokmakta, elini kolunu bağlamaktadır. Düzenleme, herhangi bir belediyenin kabul edilebilecek makul hiçbir ihtiyacına yanıt verecek esnekliğe sahip değildir. Konulan katı kurallar yerel yönetimlerin özerkliği ile bağdaşır nitelikte değildir. Bakanlar Kurulu Kararnamesiyle kullanılan İdari vesayet yetkisi, yerel yönetimlerin özerkliğine zarar getirecek ölçüde ağırdır.

4- KADROLARDA YAPILAN AZALTMALAR, KAMU HİZMETLERİNİN GEREĞİ OLMAYIP, YAPILAN DÜZENLEMELERDE KAMU YARARI DA YOKTUR.

İdareye tanınan yetkiler mutlak olmayıp keyfi bir şekilde kullanılamaz. İdareye tanınan yetkiler kamu yararı ve hizmetin gerekleriyle sınırlıdır.

Hizmetin gereği olmadan kadrolarda yapılan azaltmalar, keyfiliğin açık göstergesidir. İdari faaliyetlerin temel ve ortak amacı kamu yararını gerçekleştirmektir. Belediyeler kamu hizmetinin gereği olarak yeterli sayıda personele sahip olmalıdır. Kamu hizmetinin gereği olmadan yapılan azaltmalarda kamu yararı da yoktur.

Norm Kadro İle ilgili Esaslar'da her belediyenin gerçek ihtiyacı göz önünde tutulmamış, farklılıklar dikkate alınmamıştır. Yapılan düzenlemeye göre pek çok il, ilçe ve belde belediyesi aynı sayıda memur ve işçiye sahip olacaktır. Örneğin; Eskişehir, Antalya, Diyarbakır, Kayseri, Mersin, Konya, Gaziantep illeri sanki birbirinden hiçbir farklılıkları yokmuş gibi aynı kategoriye alındıkları için bu illerin büyükşehir belediyeleri aynı sayıda memur ve işçi çalıştırabileceklerdir.

Benzer şekilde; Çanakkale, Karabük, Karaman, Tekirdağ, Edirne, Afyon, Hatay, Isparta, Tokat, Aksaray, Kütahya, Adıyaman, Zonguldak, Ordu, Uşak, Osmaniye ve Çorum da aynı kategoriye alındıkları için bu illerin belediyeleri de aynı sayıda memur ve işçi çalıştırabileceklerdir.

Büyükşehir İlçe ve İlk Kademe Belediyeleri Cl Grubunda 50, C2 Grubunda 56 belediye bulunmaktadır. İlçe ve belde belediyeleri D1 Grubunda 958, D2 Grubunda 661 belediye bulunmaktadır. Bu kadar çok sayıda ve birbirinden çok farklı koşullara sahip belediyenin aynı kategoriye sokulması belediyelerin kendi özel şartlarının dikkate alınmadığını, belediye başkanlarının yönetim tercihlerinin göz önünde tutulmadığını ve daha önemlisi verili koşulların hesaba katılmadığını göstermektedir.

Kadro sayılarında yapılan azaltma, belediyelere verilen görevlerdeki bir azalma nedeniyle yapılmamıştır. Bu tasarruf, belediyelere özgü iş analizlerine dayanmamaktadır. Kadrolar belirlenirken belediyelerin iş yükleri dikkate alınmak zorundadır. Çünkü, her belediye farklı iş yükü ile karşı karşıyadır.

Öte yandan belediyelerin görevleri yeni yasa ile artmıştır. Belediye yasasında veya diğer yasalarda belediye gelirlerinde artış sağlanmadığı gibi borçlanmaya da sınırlama getirilmiştir. Kısacası, görevler artmış, gelirler göreceli olarak azalmış, sürdürülebilir bir borçlanma olanağı kalmamıştır. Şimdi de belediyelerin kendilerine yasalarla verilen görevleri yerine getirebilmek için kullanabilecekleri tek önemli kaynak olan İnsan kaynaklarına sınırlama getirilmektedir. Hizmetin gereği olmadan kadrolarda yapılan azaltmalar, keyfiliğin açık göstergesidir. Kamu hizmetinin gereği olmadan yapılan azaltmalarda kamu yararı da yoktur.

5- DAVA KONUSU İDARİ İŞLEM KAMU MALİ YÖNETİMİ YASASINA DA AYKIRILIK OLUŞTURMAKTADIR:

Gerçekten de dava konusu idari işlem öylesine özensiz hazırlanmıştır ki 5018 sayılı yasa ve onu değiştiren 5436 sayılı yasa ile artık kaldırılmış bulunan APK Araştırma Planlama Koordinasyon personeli için kararname ekindeki Belediye bağlı kuruluşlarına ilişkin E cetvelinde bunlarla ilgili düzenleme yapılmış bulunmaktadır.

Ayrıca yine 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 60 ve 61.maddelerinde ?Muhasebe Yetkilisi? ve 5393 sayılı yasanın 48.maddesi ile ?Mali Hizmet Birimi? gibi kurum ve kadrolar getirilmişken dava konusu Bakanlar kurulu Kararı ile hala eski kadro ismi olan Hesap İşleri Müdürlüğü kadrosundan söz edilmektedir. İdari işlem bu haliyle de açıkça yasaya aykırılık taşıdığından bu yönüyle de iptal edilmelidir.

6- İDARİ İŞLEMDE GETİRİLEN DÜZENLEMELER KENDİ İÇİNDE TUTARSIZLIKLAR TAŞIMAKTADIR:

Dava konusu idari işlemin ekinde yer alan E grubu cetvelle II sayılı listede yer alan memur ve işçi kadroları bakımından belediye bağlı kuruluşlarından EGO (Ankara), ESHOT (İzmir) ile İETT (İstanbul) arasında anlaşılmaz sayı tutarsızlıkları vardır. Örneğin bu cetvellerde belirlenen sayılara göre EGO'da 440 memur çalışması öngörülürken İETT'de bu sayı 1105 memur, ESHOT'da 331 memur çalışması öngörülmüştür. Nüfus ve diğer faktörleri de dikkate alırsak üç büyük şehirde aynı amaçla kurulmuş ve benzer faaliyet gösteren bağlı kuruluşlar bakımından bu sayılar açıklanamayacak oransızlıklar ve tutarsızlıklar içermektedir. Bu husus Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır zira vatandaşlar arasında kamu hizmetinin eşit biçimde dağıtılması esastır. Bu düzenleme ile eşitlik ilkesi ihlal edilmektedir. Öte yandan bu düzenleme ayrıca işlemin amaç unsuru olan kamu düzenine aykırılık da oluşturmaktadır. Bu iki neden de iptal gerekçelerimiz arasındadır.

Ayrıca ülkemizde iki önemli turizm ili olan Aydın ve Muğla arasında anlaşılmaz bir nedenle ayrım yapılmış, Muğla turizm bölgesi sayıldığı halde Aydın turizm bölgesi sayılmamıştır.

Dava konusu idari işlem ile getirilen düzenlemeler sonucu yapılacak kadro sınırlamaları sonucu kamu hizmetinin yerine getirilmesi konusunda aksamalar yaşanacak, kamu düzeni sarsılacaktır. Yerel yönetimler için bu düzenleme hazırlanırken ne memur, ne işçi kadroları için norm kadro çalışmalarının temelini oluşturan bir örgüt analizi, görev tanımı, iş analizi yapılmamış sayı belirlemekten öteye gidilmemiştir. Bu haliyle söz konusu düzenleme herhangi bir işe yaramayacak kamu yararı amacının gerçekleşmesi mümkün olamayacaktır.

7- Yukarıda sunduğumuz nedenlerle işbu davayı açarak davalı idarenin dava konusu yaptığımız Bakanlar Kurulu Kararının öncelikle yürürlüğünün durdurulması ve hukuka ve yasaya aykırı olması nedeni ile iptalini isteme zorunluluğumuz doğmuştur.

HUKUSAL NEDENLER: Anayasa, 5393, 5355 ve sayılı yasalar, 657 sayılı yasalar, 2577 ve 2575 sayılı yasalar ve ilgili mevzuat.

KANITLAR : Bakanlar Kurulu Kararı, ekindeki cetveller ve her türlü yasal kanıt.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda sunduğumuz nedenlerle hukuka ve yasaya aykırı davalı Bakanlar Kurulu Kararının öncelikle yürürlüğünün durdurulması, yapılacak yargılama sonucunda 4., 5., 6., 7., 8., 9., 10., 11., 12., 14., 17., 20. ile Geçici 2 ve 3. maddeler ve bu maddeler dayanarak hazırlanan cetveller ve listelerin iptaline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini vekil olarak saygı ile dileriz.

.. .06.2006

Tüm Bel-Sen vekili

Av. Sevgi KARADUMAN

EKİ: 1-Bakanlar Kurulu Kararı Metin 2-Onaylı, harçlı, pulu vek.fot.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber