Yargı çalışanlarının sorunları raporunda hakimlere 'şahsi işleri yaptırma' suçlaması

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 01 Ağustos 2006 11:45, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Yargı çalışanlarının sorunlarına ilişkin olarak Büro Emekçileri Sendikasının Trabzon şubesinin hazırladığı rapor aşağıda yer almaktadır.

- Adalet İşkolu Çalışanlarının en temel sorunlarının başında Personel İstihdamında yaşanan eksiklikler ve buna bağlı olarak oluşan işyoğunluğu gelmektedir. Son dönemlerde kısmen personel alımı yapılmışsa da, bu durum Türkiye'nin dört bir yanındaki Adliyelerde yaşanmakta olan sorunların çözümlenmesine yetmemiştir.

- Birçok Adliyede Zabıt Katipleri birden fazla Mahkemenin işlerini yapmaktan bitap düşmüş, birçok Mübaşir ve Hizmetli arkadaşımız Adli Yargı Adalet Komisyonlarının haksız ve kasıtlı görevlendirmeleriyle aslen sorumlu olmadıkları halde Zabıt Katibi olarak görevlendirilmiş ve asli işlerinin yanında ve hatta asli işlerinden daha da fazla bu tip görevlendirmelerin gereğini yerine getirmek zorunda bırakılmıştır.

- Yine birçok Adliyede Veznedar kadroları olmadığından ve/veya boş bulunduğundan bu iş adeta sürekli bir biçimde Yazı İşleri Müdürlerine yaptırılır hale gelmiş, üstelik bu iş karşılığında Kasa Tazminatı benzeri bir ödemede bulunulması yoluna da gidilmemiştir.

- Benzer şekilde birçok Adliyede Mutemet kadrosu bulunmadığından ve/veya boş tutulduğundan bu görevin gereği Zabıt Katiplerince yerine getirilmekte ve adli, idari, mali ve cezai sorumluluğu olan bu görev gereğince ilgili arkadaşlarımıza herhangi bir ücret ödenmemektedir.

- Özellikle Adliyelerde çalışan personelin çok sağlıksız ortamlarda çalışmak zorunda kaldığı bilinmektedir. Hemen her kentte bulunan adliyelerin büyük oranda ?kiralama? sonucu kullanılan binalarda hizmet vermeye çalıştığı malumdur. Adliye olarak inşa edilmemiş, böylesi bir işyerinin sağlaması gereken temel kriterlere bile sahip olmayan, yer darlığı nedeniyle çalışma mekanlarının hemen hepsinde yerden tavana doğru dosya yığılı mekanlarda çalışmanın ne kadar zor olduğu anlaşılabilir bir durumdur. Bu tür binalarda ?arşiv? sorununun olduğu, bu nedenle ciddi sıkıntıların yaşandığı ülkemizin dört bir yanında görev yapan tüm Adliye İşkolu Çalışanlarınca bilinmektedir.

- Bunun yanı sıra; Hukuk Mahkemeleri, İcra ve İflas Daireleri ile Ceza Mahkemelerinin özellikle büyük kentlerde birbirinden ayrı mekanlarda bulunması hizmetin gereği açısından ciddi sorunlara yol açmaktadır. Esas olan, tüm Adalet Bakanlığı iş ve işlemlerinin bir ve aynı mekanda görülebilmesi olmalıdır. Böylesi binaların inşası sırasında özellikle arşiv birimlerinin doğru bir biçimde planlanarak yapılması gereklidir.

- Adliyelerde genel olarak küçük odalarda hizmet verildiğinden sağlıksız bir ortamda çalışma zorunluluğu oluşmakta ve aynı zamanda tüm iş mekanı tabandan tavana kadar dosyayla yığılmaktadır. Böylesi ?sağlıksız koşullarda? çalışan personelin bir taraftan yoğun iş temposu, diğer taraftan olumsuz çalışma koşulları nedeniyle sık sık hastalandıkları ve bu durumdan açıkça şikayetçi oldukları bilinmektedir.

- Hakim ve Savcılara tanınan birçok hakkın işkolumuzda çalışan diğer personele tanınmaması açık bir eşitsizliktir. Örneğin, Adli Tatil sadece Hakim ve Savcılar için geçerlidir. Hakim ve Savcıların dışında kalan personel bu dönemde birikmiş olan işyükünü hafifletebilmek adına diğer zamanlardan daha yoğun bir çalışma temposuna mahkum edilmektedir.

- Hakim ve Savcıların yararlandığı Hakim Evleri Mübaşirinden Müdürüne kadar hiçbir Adalet İşkolu Çalışanına hizmet vermemektedir. Yemekhanelerde açıkça bir kast sistemi izlenimi veren uygulamalar yapılmakta, Hakim ve Savcılar ile diğer personelin Yemekhaneleri dahi ayrıştırılmaktadır. Adliyelerde Hakim ve Savcıların tuvaletleri dahi diğer personelin tuvaletlerinden ayrı biçimde düzenlenmiş bulunmaktadır.

- Adliye İşkolu Çalışanlarının Giyim Yardımları ciddi oranda düşük tutulmakta, üstelik ihale yoluyla belli işyerlerinden alım zorunluluğu tüm personele dayatılmaktadır.

- Özlük hakları açısından Hakim ve Savcılarla bir ve aynı koşullara sahip olmayan Adliye İşkolu Çalışanlarının, iş Disiplin Yöntemlerine geldiğinde, Hakim ve Savcılarla bir ve aynı uygulamaya tabi kılınması açık bir haksızlıktır. Üstelik personelin mesleki geleceğinin, emrinde çalışmakta olduğu Hakim ya da Savcının iki dudağı arasında olduğu açıktır. Ne kadar iyi bir çalışma performansına sahip olsa da, Adliye İşkolu Çalışanlarının Mesleki Yükselme aşamasında bir taraftan ilgili Hakim ve/veya Savcının, diğer taraftan ilgili Adli ya da İdari Yargı Adalet Komisyonu'nun belirleyiciliğiyle bağlı olduğu bilinmektedir.

- Hakim ve Savcıların büyük oranda personele yasal olarak kendi işi olmayan işleri yaptırdığı maalesef bilinen bir gerçekliktir. Hakim ve/veya Savcılar genel olarak kendi şahsi işlerini Adalet İşkolunda Çalışan özellikle Hizmetli ve Mübaşir kadrosundaki personele yaptırmakta, üstelik bu durum hem çalışanlar ve hem de idareciler tarafından ?kanıksanmış? bulunmaktadır.

- Adli Yargıda çalışan personelden İcra İflas Daireleri ile Hukuk Mahkemelerinde görev yapmakta olanların Haciz ve Keşif işleri karşılığında ciddi miktarlarda Yolluk aldıkları bilinmektedir. Böylesi yerlerde çalışan personelin daimi kılınması, diğer personelin bu gelirden uzak kalmasına yol açmakta ve bu nedenle personel arasında eşitsizliğe neden olunmaktadır.

- Adli Yargı Adalet Komisyonlarının bulundukları ilde çalışan personelin Geçici Görevle görevlendirilmesi konusunda adeta sonsuz ve sınırsız bir takdir hakkına sahipmiş gibi davrandıkları bilinen bir gerçektir. Örneğin Trabzon Adli Yargı Adalet Komisyonu Trabzon'daki herhangi bir Adliye'de çalışan personeli Geçici Görev adı altında istediği ilçe adliyesine göndermekte ve bu suretle personeli mağdur etmektedir. Adalet İşkolunda personel eksikliğinin olduğu bilinen bir gerçekse de bu durumun telafi yönteminin Geçici Görev adı altında personelin mağdur edilmesi değil, ?yeni personel istihdamı? olduğu açıktır.

- Adli Yargı Adalet Komisyonlarının personelin kendi talebi üzerine yapılması gereken Naklen Tayinlerinde tutunmakta olduğu olumsuz tavrın aşılması için de ciddi çaba sarfetmenin önemli ve anlamlı olduğu açıktır. Sadece ilgili komisyonun kararının olumsuz olması nedeniyle Naklen Tayin olanağından yoksun bırakılan binlerce Adalet İşkolu Çalışanının olduğu bilinmektedir.

- Adalet İşkolu Çalışanlarının Mesleki Eğitim açısından Hizmet İçi Eğitime tabi tutulma aralığı diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personele oranla oldukça açıktır. Örneğin Maliye Bakanlığı her yıl Hizmet İçi Eğitim Seminerleri düzenlerken, Adalet Bakanlığı benzer bir faaliyeti ortalama olarak beş yılda bir yapmakta ve bu sırada da her personelin bu seminerlere ?eşit? oranda katılımının sağlanması açısından sergilemesi gereken ?ciddiyet? ve ?özen?den ari durmaktadır.

- Hakim ve Savcılar da dahil olmak üzere Adalet İşkolu Çalışanlarının hemen hepsinin yararlandığı bir havuz sisteminin olduğu bilinmektedir. Ancak bahsi geçen sistemin hangi şartlar altında ve ne şekilde çalıştığı ya da bu yöntemin ne kadar ?adil? olduğu konusu ciddi anlamda tartışılması gereken bir durumdur.

- Adalet Bakanlığı Merkez Teşkilatı personeli ile Taşra Teşkilatı personeli arasında bahsi geçen havuzdan yararlanma noktasında eşitsizlikler olduğu gibi, bulunulan yer ve/veya sahip olunan ünvana göre de ciddi eşitsizliklerin olduğu malumlarınızdır. Bu konuda herkesin eşit ve adilce paylaşacağı bir yönelimin benimsenmesi önemli ve anlamlı bir çaba olacaktır.

- Adalet İşkolunda Lojman ve Servis uygulamasının ne kadar garip ve ?adaletsiz? olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Ücreti yoksulluk sınırının altında bulunan personele Lojman tahsis edileceğine, ortalama olarak 2500-3000 YTL maaş alan Hakim ve Savcılara Lojman tahsis edilmekte, üstelik, Servis hizmeti veren araçlar bahsi geçen Lojmanlardan Adliyelere doğru yönlendirildiğinden, yoksulluk sınırının altında ücret alan Adalet İşkolu Çalışanları hem Lojman ve hem de Servis hizmetinden yararlanamamaktadır.

- Kreş ve Gündüz Bakımevi konusunda ise Adalet İşkolu Çalışanlarının ne kadar sorunlu olduğu ortadadır. Birkaç büyük kent dışında Adalet İşkolu Çalışanlarının çocuklarının yararlanabileceği Kreş ve Gündüz Bakımevi bulunmamaktadır. Kreş ve Gündüz Bakımevi bulunan kentlerde ise bu yerlerin yeterli kapasiteye, yeterli donanıma ve yeterli personele sahip olmadığı bilinen bir gerçekliktir.

- Nöbet Hizmetinin neden olduğu sorunların boyutu ise tüm Adalet İşkolu Çalışanlarınca bilinmektedir. Herkesin izinli olduğu resmi tatillerde dahi Adalet İşkolu Çalışanları farklı isimler altında nöbet tutmak zorunda bırakılmaktadır. Bu konuda BES'in mücadelesi sonucu elde edilen kazanımlar ise ortadan kaldırılmış bulunmaktadır. Bu nedenle Nöbet Hizmeti vermek zorunda bırakılan personelin ?Fazla Mesai Karşılığı İzin Uygulamasından yararlandırılması? için gerekenlerin yapılması zorunluluğu vardır.

- Vergi, İdare ve Bölge İdare Mahkemelerinde çalışan personele idarece verilen Disiplin Cezalarında dava açılmasının gerekli olduğu durumlarda, ilgilinin aynı yer İdare Mahkemesine başvurmasının anlamsız olduğu açıktır. Bu nedenle bu konuda bir yasal düzenleme yapılması için çalışma yapılmalı ve örneğin ilgili personelin ceza aldığı İdari Yargı Merciine en yakın İdare Mahkemesinde dava açabilmesi için çaba sarfedilmelidir.

-Hakim ve Savcıların maaşlarında ortalama olarak %40 oranında artışa neden olan son yasal düzenlemede Adliye İşkolu Çalışanlarının kapsama dahil edilmemesi, üstelik bu düzenlemeyle Nöbet Ücretlerinin kesilerek onun yerine Mesai Ücretlerinde cüz'i bir artışa gidilmesi; hem Adliye İşkolu Çalışanlarında ciddi bir rahatsızlığa yol açmış, ve hem de Hakim ve Savcıların bir bölümünde rahatsızlık yaratmıştır.

- Adalet İşkolu Çalışanlarının Atama ve Görevde Yükselme koşullarında yaşanan ciddi sorunların olduğu bilinmektedir. Özellikle hemen her aşamada ?mülakat? denilen yönteme başvurulması ve bu yöntemin ?somut? ve ?objektif? kriterlerinin bulunmaması nedeniyle idarelerin objektiflikten uzak işlemler yapabildiği malumlarınızdır.

- İcra ve İflas Dairelerine Müdür olarak atanabilme koşullarını düzenleyen Yönetmelikte yapılan değişiklik sonucunda Hukuk Fakültesi Lisans mezunları ile Adalet Meslek Yüksekokulu mezunları haricinde Müdür kadrosuna atanabilme koşulunun ortadan kaldırılmış olması ciddi bir olumsuzluktur. Diğer taraftan mesleki yükselme koşullarını düzenleyen Yönetmelik ve benzeri düzenlemelerdeki uzun süreli hizmet koşulu vb. sorunların yanı sıra Görevde Yükselme Sınavlarının açılma aralığının uzun bir sürece yayılması ve/veya Meslekte Yükselme olanağı olan personel görmezden gelinerek açıktan personel alımı yoluna gidilmesi de Adalet İşkolu Çalışanlarının sorunlarından biridir.

- Adalet İşkolu Çalışanlarının tedavilerinin yapılmasında gerekli kolaylığın sağlanabilmesi için her bir iş biriminde Kurum Hekimlerinin ve yeterli sayıda yardımcı sağlık personelinin istihdamının sağlanması gerekmektedir. Böylesi bir olanağın sağlanması bir taraftan personelin sağlık sorunlarının mümkün olan en kısa sürede çözülmesini sağlayacak, diğer taraftan işgücü ve işgünü kaybı riskini de ortadan kaldıracaktır.

- UYAP adı verilen Ulusal Yargı Ağı Projesinin halen uygulamada olan halinin ne olduğu bizzat işi yapan kişiler tarafından dahi algılanmış değildir. Sadece Hakimler tarafından yapılabilecek olan işlemler öngörülmüş ve buna ilişkin olarak Hakimlere belli şifreler verilmişse de, birçok işlem, Hakimlerin sözlü emri üzerine, Hakimlerin şifrelerinin Katipler tarafından kullanılması suretiyle yerine getirilmektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) ve bağlı Yönetmelikte konuya ilişkin gerekli yasal değişikliklerin yapılması gerektiği açıktır.

- UYAP'ın yeterli teknik altyapıya sahip olmadığı ve bu konuda hizmet vermesi gereken yeterli teknik personelin istihdam edilmediği açıktır. Bilgisayar teknolojisinden bihaber Adalet İşkolu Çalışanlarının bu anlamda sürekli olarak sorunlarla karşılaştığı malumlarınızdır.

- İşkolumuzun doğal bileşeni olan Avukatlar UYAP kapsamında değildir. Vergi, İdare ve Bölge İdare Mahkemelerinde UYAP uygulaması olmakla birlikte Üst Mahkeme olarak görev yapan Danıştay'ın UYAP kapsamında olmaması açık bir çelişkidir.

- Aslen İdari, Adli ve Askeri Yargı merciilerinin UYAP kapsamına alınması birçok sorunun çözümüne katkı sunacaktır. Diğer taraftan UYAP'ın diğer kamu kurum ve kuruluşlarının veri tabanlarına ulaşabilecekleri bir biçime dönüştürülmesi de önemli ve anlamlı olacaktır. Başlangıç aşamasında olan UYAP birçok konuda yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle bir taraftan UYAP teknik açıdan geliştirilmeli, diğer taraftan mevcut mer'i mevzuatta UYAP'la ilgili gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

- 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu çerçevesinde cezaevinde çalışan personelin Örgütlenme Alanımızın dışında bırakılması Adalet İşkolu Çalışanlarının birbirinden farklı konumlandırılmasına ve çeşitli mağduriyetlere yol açtığı gibi, örgütlenme alanımızın daraltılmasına da sebebiyet vermektedir.

Birçok ilde olduğu gibi Trabzon'da da bazı ilçe adliyeleri kapatılmış ve merkezileşme konusunda birtakım yönelimler ortaya çıkmıştır. Bu durum yakın bir gelecekte adalet hizmetine ihtiyaç duyan yurttaşların belli merkezlere yönlendirilmesine de yol açacaktır.

- Yeni TCK gereğince çıkartılan Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu gereğince oluşturulması gereken birimler halen oluşturulmamış, gerekli personel atamaları yapılmamış; psikolog, sosyal çalışmacı, sosyolog, eğitim uzmanı ve benzeri personel istihdamı halen sağlan(a)madiğindan yasa fiilen uygulanamaz hale getirilmiştir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber