'Özel güvenliğin arama, zor kullanma yetkisi yok'

"Özel güvenlik, hiçbir zaman avukatı veya kişileri arama veya onlara zor kullanma yetkileriyle donatılmamıştır. Avukatların üzerini, eşyasını arayamazlar ancak hem adliyedeki güvenliğin hem de toplum güvenliğinin sağlanmasında tehlikenin önlenmesi aşamalarında kişileri duyarlı kapılardan geçirerek, dedektörlerle kontrol ederek, asla eşyasını karıştırmadan, arama anlamına gelebilecek uygulamalarla güvenliği sağlayabilirler"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 08 Nisan 2015 15:33, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Özel güvenliğin arama, zor kullanma yetkisi yok'

Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Özel Güvenlik ve Koruma Programı Genel Koordinatörü Osman Öztürk, özel güvenliğin hiçbir zaman avukatı veya kişileri arama veya onlara zor kullanma yetkileriyle donatılmadığını belirterek, "Avukatların üzerini, eşyasını arayamazlar ancak hem adliyedeki güvenliğin hem de toplum güvenliğinin sağlanmasında tehlikenin önlenmesi aşamalarında kişileri duyarlı kapılardan geçirerek, dedektörlerle kontrol ederek, asla eşyasını karıştırmadan, arama anlamına gelebilecek uygulamalarla güvenliği sağlayabilirler" dedi.

Eski emniyet müdürü Öztürk, Türkiye'de özel güvenlik sektörünün durumu, sorunları, yönetsel-eğitimsel sıkıntılarına ilişkin düzenlenen toplantıda, 5188 sayılı özel güvenlik yasası doğrultusunda görev yapan özel güvenlik yapısının yeniden gözden geçirilmesi ve yasal, mali, ekonomik ve çalışma koşullarından kaynaklanan eksikliklerin tamamlanması gerektiğini söyledi.

Türkiye'de özel güvenliğin görev alanlarının, yasal olarak yetki ve sorumluluklarının belli olmadığına işaret eden Öztürk, şöyle konuştu:

"Olaylarda nasıl davranacağı, nasıl hareket edeceğine dair yasal açıklık söz konusu değil. Sektörün eğitim yönünden iyileştirilmesi gerekiyor. Üniversiteli özel güvenlik yapılarının oluşturulması, özel eğitim kurumlarında verilen 100 saat silahsız, 120 saat silahlı özel güvenlik eğitimlerinin tekrar gözden geçirilmesi, hem nitelik hem nicelik yönünden üniversitelerin devreye sokulması ve eğitim eksikliğinin giderilmesi gerekiyor. Özel güvenlik meslek yapısı ve etiğinin oluşturulması ve her geçen gün kötüye giden özel güvenlik algısının değiştirilmesi, toplum güvenliğinin sağlanmasında genel kolluğa yardımcı görevler üstlenen bu teşkilatın istenilen seviyeye çıkartılması lazım."

Öztürk, özel güvenliğin kendisine verilen yasal yetkileri kullanmak zorunda olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

"Özel güvenlik, hiçbir zaman avukatı veya kişileri arama veya onlara zor kullanma yetkileriyle donatılmamıştır. Böyle bir yetkisi söz konusu değildir. Ancak her binanın, kamu binaları veya kişilere ait binaların belli kendi talepleri, yapılan risk analizleri ve değerlendirmeleri doğrultusunda güvenlik planları vardı. Bu güvenlik planlarına ilişkin olarak güvenlik yapıları sağlanır. Özel güvenlik yapılarının arama ve zor kullanma yetkileri yok. Avukatların üzerini, eşyasını arayamazlar ancak hem adliyedeki güvenliğin sağlanması hem de toplum güvenliğinin sağlanmasında tehlikenin önlenmesi aşamalarında özel güvenlik teşkilatları kişileri duyarlı kapılardan, elektronik kapılardan geçirerek, dedektörlerle kontrol ederek, asla eşyasını karıştırmadan, arama anlamına gelebilecek uygulamalarla güvenliği sağlayabilirler."

Türkiye'de özel güvenlik sektöründe, güvenlik mühendisliği yaklaşımıyla görev yapılması gerektiğini dile getiren Öztürk, yapılması gerekenleri; yasal belirsizliklerin ortadan kaldırılması, yetki ve sorumlulukların ortaya konulması, kayıt dışılığın önlenmesi ve özel güvenlik eğitimlerinin üniversiteli özel güvenlik algısı ve yapısına uygun olarak düzenlenmesi şeklinde sıraladı.

- "Eski bekçi teşkilatının belki canlandırılması daha güzel bir şey olacak"

BAU Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feridun Yenisey de hukukta denetleme, kontrol ve arama mekanizmaları olduğuna değinerek, kontrol, aramaya varmayan incelemeler anlamına gelirken, aramanın özel hayatın gizli alanına girmeyi ifade ettiğini anlattı.

Anayasanın 20. maddesinde hakim kararı olmaksızın arama yapılamayacağının yer aldığını belirten Yenisey, hassas kapıdan geçerken yapılanın arama değil kontrol olduğunu söyledi.

Yenisey, son yüzyıllarda güvenlik algılamasının değiştiğini, başlangıçta devletin korunması ön plandayken, "halkı koruyarak devletin korunması" fikrinin öne çıktığını dile getirerek, Türkiye'nin sivil gözetimde yol aldığını kaydetti.

Türkiye'de özel güveliğin ihtisas sahibi bir güvenlik olarak algılanmadığına dikkati çeken Yenisey, "İhtisas sahibi bir bilgiye ulaştırılması ve yetkilendirilmesi lazım. Özel güvenliğin bugün arama yetkisi yok, zor kullanma yetkisi yok. Halbuki arama ve zor kullanma olmadan görevini yerine getiremez. Eski bekçi teşkilatının belki canlandırılması daha güzel bir şey olacak" dedi.

Yenisey, özel güvenlikçilerin arama değil kontrol yetkisi bulunduğunu belirterek, "Kontrol yetkisi de kişinin üzerinde metal olup olmadığına ilişkin x-ray veya hassas kapıdan geçirmektir. Uçağa binen pilot nasıl aranıyorsa, adliyeye giren herkesin de silah taşıyıp taşımadığı konusunda aranması gerekir. 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında Kanun'da bir özellik var. Belki onun değiştirilmesi yerinde olur. Bu kanun, duruşma salonlarında hakim ve savcıların silah bulundurmasına izin veriyor, oysa ki avukatlara bu yetkiyi vermiyor. Hakim ve savcılar hassas kapıdan geçmeden girebiliyorlar ama avukatların hassas kapıdan geçmesi gerekiyor çünkü yasada farklılık var. Bunu teke indirmekte fayda var. En iyisi adliyelere hiç silah sokulmaması. Sadece koruma görevi yapan resmi kolluğun silahlı olması yeterlidir diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber