Cumhuriyetin tuğralı savcısı

Haber Giriş : 13 Ağustos 2006 09:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

İzmir Bayındır Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı'yı kamuoyu "Karanlık İlişkiler" adlı kitabıyla tanıdı.
Avcı, yine 2004'te bir din öğretmeninin cami imamından alarak öğrencilere dağıttığı "Ahiret hava yollarından duyuru", "Cennetle müjdelenen kadınlar", isimli broşürlerle ilgili olarak verdiği takipsizlik kararıyla gündeme gelmişti.

Avcı, son olarak, Şemdinli iddianamesi üzerine görevden alınan Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'ya destek verdiği kitapta, "Sarıkaya demokratik bir cumhuriyette yaşadığına inanarak perdeyi aralamıştı. Militarist görünüm bu savcıyı da saf dışı etmiştir. Bu millet askerin melek olduğuna inandırılmaya çalışılmaktadır" sözleriyle gündeme oturmuştu.

Atatürk rozetinden farkı yok ki

1991'de savcı adayı olarak başladığı meslek yaşamında 15 yılı geride bırakan Avcı, geçen günlerde tartışmaya açık bir fotoğrafla basına yansıdı. Yeni Aktüel dergisinde, Avcı'nın parmağında Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet'in tuğrasının bulunduğu gümüş yüzüklü bir fotoğrafı yayımlandı. Böyle olunca, sözlerinden önce "gümüş" ve "tuğra"da simgelenen mesajlar sorgulandı.

Avcı, yargı muhabirimiz Türker Karapınar'a bu tartışmayı değerlendirirken, Atatürk rozetini takmakla Osmanlı tuğrası takmak arasında fazla bir fark görmediğini vurguladı ve Osmanlı hayranlığını gizlemeyerek şunları söyledi: "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran önderimiz Atatürk'e rütbelerini kim taktı? Osmanlı taktı. Atatürk, Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, İsmet Paşa, Rauf Paşa.

Bunların hepsini yetiştiren Osmanlı Erkân - ı Harbiyesi'dir. Yani Osmanlı olmasaydı, Atatürk de olmazdı, Cumhuriyet de olmazdı. Biz devletimize inanmış bir insanız. Benim makam odamda 17 tane Türk devletinin bayrağı var. Kaç tane savcının odasında var! Osmanlı'nın sembolünü parmağımda taşımam tabii bir şey."

Ve 'Godfather' müziği

Avcı'nın cep telefonu melodisinin "Godfather (Baba)" filminin müziğiyle çalması da dikkatten kaçmıyor. Baba filminden, şan, şöhret, para, iktidar sahibi insanların hayatlarının bile bir mermiyle sona erebileceğini gösteren yönüyle etkilendiğini anlatan Avcı, "Ama içinde benim hüznüm de vardır. Bütün hayatlar gibi benim hayatımın sonunun da ölüm olduğunu hatırlatıyor bana!" diye ekledi.

Orgeneral Özkök'e de kızmış

Avcı'nın dergide yayımlanan demecinin tartışmaya neden olacak başka yönleri de var. Avcı, Danıştay'a yapılan saldırıyı değerlendirirken şöyle diyor: "Bu olayı bir özel harp operasyonu, bir psikolojik savaş unsuru olarak görüyorum. Özel harp, ülkenin işgal durumunda, sivil halkı harekete geçirmeyi amaçlayan bir mücadele biçimidir. Bir de iç düşman vardır. Mücadele yöntemleri açısından arada fark yoktur."

Bu renkli savcımız, daha önce de Şemdinli olayında Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a sahip çıkan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ü, "devlete meydan okumakla" suçlamıştı.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu bu işe ne diyor?

Acaba Adalet Bakanlığı bu hararetli tartışmanın neresinde duruyor? Şimdi sıkı durun. Bakanlık müfettişleri ilk kitabındaki ifadeler nedeniyle Avcı hakkında inceleme başlatmış ve "psikolojik sorunlu bir görünüm çizdiği" kanaatiyle birinci sınıf savcılığa terfi etmesine izin vermemiş. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu da Avcı'nın savcılık mesleğine uygun olup olmadığının araştırılmasını istemiş. Daha önce bir kınama cezası bulunan Avcı hakkındaki inceleme sürüyor.
Savcı Avcı, kamuoyunda ve yargı çevrelerinde adından daha çok söz ettirecek gibi gözüküyor.

milliyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber