'Teyit edilmeyen bilgiler kesinlikle kullanılmamalı'

Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Haşimi: -"Teyit edilmeyen bilgiler kesinlikle kullanılmamalı, dikkate alınmamalı. Türkiye'deki basın özgürlüğünü, haber alma hakkını önemsiyoruz. Bunun güçlü şekilde yerine getirilmesi lazım fakat bu kurbanların ve terör saldırılarının istismarına yol açacak bir sürece hizmet etmemeli, terör propagandasına hizmet etmemeli"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 21 Temmuz 2015 18:35, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Teyit edilmeyen bilgiler kesinlikle kullanılmamalı'

Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü (BYEGM) Cemalettin Haşimi, Suruç'taki terör saldırısının medyada yer alması konusunda basın mensuplarının hassas davranması gerektiğini belirterek, "Gazetelerdeki kanlı görüntülerle her şeyden önce ölen kişilerin kişilik haklarına zarar veriliyor. Aileleri var bu insanların, kimse çocuğunu o şekilde görmek istemez. Bir basın mensubu bunu düşünmek zorunda. Kurbanların aileleri var, onların psikolojisini düşünmek zorundayız, bu nahoş şeylerin artık Türk basınında tamamen sona ermesi çağrısında bulunuyoruz" dedi.

AA muhabirine, Suruç'taki terör saldırısının yazılı ve görsel medyadaki sunumuna ilişkin değerlendirmede bulunan Haşimi, Türkiye'nin terörden çok çekmiş bir ülke olduğunu söyledi. Haşimi, basından, terör haberlerinin verilmesinde insan hakları odaklı bir etik çerçevesinde davranmalarını istedi.

Terör saldırıları sonrasında ceset ve kanlı fotoğrafların, Türk basınında eskisi kadar kullanılmadığını, fakat istenilen noktaya da gelinemediğini vurgulayan Haşimi, "Basında hala bu konuda etkili bir etik oluşmuş değil. Özellikle habercilik adı altında çok sansasyonel fotoğraflar kullanılıyor. Dünkü olayda televizyonlar nispeten iyi bir performans gösterdi fakat bugünkü gazetelerde üzerine gazete konulan cesetler, kanlı fotoğraflar vardı, bu bizim açımızdan kabul edilebilir değil" diye konuştu.

Kanlı fotoğrafların, ceset fotoğraflarının ve olay anına ilişkin görsellerin başta Avrupa'dakiler olmak üzere birçok ülkenin basınında yer almadığına dikkati çeken Haşimi, yıllardır savaşın hüküm sürdüğü Irak'a ilişkin ana akım medyada bir tane ceset fotoğrafının olmadığını, bu konuda Türk basınının da kendi mekanizmasını geliştirerek, kendi içinde tedbir alması gerektiğini belirtti.

Haşimi, terör saldırılarına ilişkin haberlerle terörün propagandasının da yapıldığını ifade ederek, "O cesetler konulduğu zaman terör propagandasına alet olmaktan başka hiç bir şey yapılmıyor. Bu ciddi bir sorun ve teröristler de bunu istismar ediyor. Ne kadar çok kan dökülürse, ne kadar çok vahim tablo oluşturulursa, 'o kadar haber oluyorum' derler ve bunu kullanırlar" dedi.

Habercilikte hızlı olmak kaygısıyla, kanlı ve toplumda infial oluşturan fotoğrafların, görüntülerin kullanılmasını kimsenin kabul edemeyeceğine dikkati çeken Haşimi, "Gazetelerdeki kanlı görüntülerle her şeyden önce ölen kişilerin kişilik haklarına zarar veriliyor. Aileleri var bu insanların, kimse çocuğunu o şekilde görmek istemez. Bir basın mensubu bunu düşünmek zorunda. Sırf orada 'ceset var' diye hayatını kaybeden kişinin bir akrabası, seveni olmadığını düşünmesin. Bu etiğin oluşması gerekiyor. Biz basından bunu bekliyoruz. Kurbanların aileleri var, onların psikolojisini düşünmek zorundayız, bu nahoş şeylerin artık Türk basınında tamamen sona ermesi çağrısında bulunuyoruz" ifadelerini kullandı.

Suruç'taki terör saldırısına ilişkin dün basın yasağı konulmamasının, televizyonların nispeten yayınlarındaki görüntülere dikkat etmesinden kaynaklandığını belirten Haşimi, fakat yazılı basın için aynı şeyi söyleyemeyeceğini, birçok gazetede ceset ve kanlı fotoğrafların yer almasını doğru bulmadığını kaydetti.

Haşimi, terör saldırılarının gazeteler tarafından magazinleştirilmesini de eleştirerek, "İki gencin el ele tutuşmuş fotoğrafını teröre karşı tepki için kullanabilirsiniz fakat hiçbir yerde buzlama olmadan bunu koyduğunuzda o başka bir noktaya geliyor. Terör saldırılarının magazinleştirilmesine izin veremeyiz. Bir güvenlik sorunu var, hayatını kaybeden insanlar var, ciddiyetle davranılması gerekiyor. Ailelerin psikolojisi, kurbanların kişilik haklarını merkeze almak zorundasınız. Hiçbir habercilik, kimsenin kişilik haklarına girmeyi meşrulaştırmaz" dedi.

Basın kuruluşlarından mümkün olduğu kadarıyla resmi ve teyit edilmiş bilgileri kullanmalarını isteyen Haşimi, BYEGM ve Başbakanlık olarak resmi makamların bilgilerini, açıklamalarını hızlı bir şekilde paylaştıklarını söyledi. Haşimi, "Teyit edilmeyen bilgiler kesinlikle kullanılmamalı, dikkate alınmamalı. Benzer olaylar yaşanmaması basının elinde. Sosyal medyada ise vicdana kalmış, yapacak çok şey yok. Sosyal medya kullanıcılarının da bu tarz görüntüleri yayanlara karşı tepki göstermesi gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye'deki basın özgürlüğünü, haber alma hakkını önemsiyoruz, bunun güçlü şekilde yerine getirilmesi lazım fakat bu kurbanların ve terör saldırılarının istismarına yol açacak bir sürece hizmet etmemeli, terör propagandasına hizmet etmemeli" diye konuştu.

Suruç'taki saldırının hemen ardından personellerinin olay yerine gittiğini, vatandaşlar ve gazetecilerle doğrudan buluştuğunu, ölenlerin arkadaşları ve yaralılarla görüştüklerini anlatan Haşimi, vatandaşların da gazetelerdeki fotoğraflardan rahatsızlıklarını dile getirdiklerini söyledi.

Haşimi, "Basın özgürlüğüne, haber alma hakkına, haber yapma hakkına sonuna kadar saygılıyız. Bunun güçlenmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Gazetecilerin sorularına cevap vermeye çalışıyoruz. Fakat teyit edilmeyen bilgi kullanıldığı zaman kamuoyunda infial oluşuyor. Terörün en büyük hedefi korku ve şiddeti egemen kılma, bu çerçevede infial duygusu yaratma. Habercilik vazifesini yerine getirirken teröristlerin hedeflerine hizmet etmemek önemli bir unsur. Kanlı ceset fotoğrafı koymamak, ölü fotoğrafı koymamak zaten basın etiğinin bir parçası bunu bizim söylememize gerek kalmamalı ama maalesef bunu hatırlatmak zorunda kalıyoruz" görüşlerini dile getirdi.

Cemalettin Haşimi, "Suriye'de Öldürülen Gazeteciler" başlıklı bir rapor hazırladıklarını ifade etti. Bölgedeki tecrübesiz ve savaş muhabiri eğitimi almayan gazetecilerin kolay hedef haline geldiğini belirten Haşimi, "Gazetecinin güvenliği haberden daha değerlidir" dedi.

AA'nın savaş muhabirliği eğitimi veren dünyadaki iki kurumdan biri olduğuna dikkati çeken Haşimi, genç muhabirlerin eğitimi konusunda AA ile ortak çalışmalar yapacaklarını kaydetti.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber