Sandığa giderken...

Kaynak : Habertürk
Haber Giriş : 31 Ekim 2015 15:01, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Sandığa giderken...

Herkes gibi benim de 1 Kasım sonrasıyla ilgili beklentilerim var. Öncelikle tek partinin iktidar olarak çıkmasını umut etmek istiyorum. O partinin ayarsızlar dahil, ayranı kabarmış, gözünü kin bürümüşler dahil ülkenin hemen her kesimini anlayacak, hassasiyetlerine çözüm üretecek, bağlamından kopmuş vicdanları yerine monte edecek, bozulmuş moralini yeniden sükünete ve dengeye kavuşturacak, yoksulluğa çözüm bulma, kalkınma ve ilerleme hamlelerine ilk günkü aşkla devam etme performansını sürdürecek bir parti olması gerektiğini düşünüyorum.

Bana göre bu parti, bütün sorunlarına rağmen hala AK Partidir.

Kimlikler üzerindeki baskıları kaldırması, icraat üretmesi, hizmet götürmesi, mazlum Suriyelilere, mazlum Kobanililere, mazlum Ezidilere kucak açması, en temel gerekçem.

Mazlumlara kucak açtığı için, zalimlere haksız ve adaletsiz olduğunu haykırdığı için günün sonunda mazlum duruma düşürülmesi de ona sahip çıkma gerekçem.

Bakmayın 13 yıldır iktidarda olduğuna. Daha 2008de kapatılması için Anayasa Mahkemesine başvurulmuştu. Bugün 2002 ruhu ne iyiydi yahut 2010a kadar iyiydi diyenlerin çoğu o gün de dönemin başbakanını tahkir etme sırasındaydılar. Bazıları ise sonradan o koroya katıldı. % 50 ile sahiden muktedir olma emaresi göstermeye başlayan, küresel aktörlerin kurduğu masalarda garson değil, oyuncu olduğu iddiasını yüksek sesle dile getirmeye başlayan, bütün dünyayı dizayn etme çabalarını yüksek sesle eleştirmeye başlayan, Dünya beşten büyüktür diyen AK Partiyi ve en başta da lideri Erdoğanı durdurma niyetini kuşananlar düğmeye basmıştı çünkü. Bir kiraz ağacına ve kadın memesine vatanı satabileceğini söyleyen tayfanın AK Partiye verdiği konjonktürel destek, Batılı küresel aktörlerden gelen biip sesiyle tersine rücu etmeseydi, biz bu kadar çok kötü Erdoğan, kaka AK Parti şarkısı dinlemeyecektik.

AK Parti, ülkeyi yönetirken sadece belediyeci gibi davransaydı, yol yapıp imar planı hazırlasa, hizmet götürüp hastane yapsa, Türkiyeyi global aktörlere pazarlayan sözde dini özde dışarlıklı yapılarla ilişkisini iyi tutmaya devam etse, haksızlıklarını görmezden gelse iyi çocuk olarak kalmaya devam edecekti.

Yanlış anlaşılmasın, Erdoğan hatasız değil, AK Parti de sütten çıkmış ak kaşık değil. Ama son iki yıldır Erdoğanın, AK Partinin ve hatta ülkenin tepesinde pişirilen bozanın sebeb-i hikmeti, bize söyledikleri gerekçeler değil.

AK Partinin yaptığı iyi şeyleri baltalamak için, tam da o yaptığı iyi şeyleri şeytanileştirdiler, yaptığı yanlışları abarttılar, bir bombaya dönüşene kadar potasyum nitrat eklediler.

PKKnın üstlendiği eylemleri ve cinayetleri bile Devlet yaptı diyerek Erdoğana yıkan HDPli siyasetçilerin özgüvenini açıklamak mümkün müydü mesela? Türkiyeyi IŞİDe destek vermiş gibi gösterme anlaşmaları yapan paralel yapı uzantılarının PYD ile yaptığı anlaşmayı okuduysanız mümkün. Dün Sabah Gazetesinde yayınlandı.

Velhasılı ülkeyi normalleştirme kapasitesinin hala AK Partinin elinde olduğuna inanmam, kendisine ve ülkeye yapılan saldırıların arkasında ne olduğunu en iyi bilecek durumda olanın AK Parti olduğunu düşünmemden kaynaklanıyor. Kurulan oyuna karşı yapılacak hamleyi en iyi, şu an bu ülkeyi epeydir yönetenler biliyor. Çünkü hangi tele bastıklarında ne olduğunu, mayınların nereye döşendiğini, karşı hamle ve büyük taviz vermeden sağlanabilecek esneklikleri, geri çekilmenin kazandıracağı ya da kaybettireceği noktaları onlar biliyor. Aksi bir ihtimal, eksik parçalarına rağmen şekillenmeye başlanmış puzzleın darmadağın olmasına imkan verecek. Ülkem adına bunu istemiyorum.

Ayrıca bütün bunlar olmadan önce, son iki yıldır süren orantısız istikrarsızlaştırma ve itibarsızlaştırma çabalarından önce, PKK Kürtleri kandırıp kendilerine en çok hakkı veren Erdoğana düşman etmeden önce yaşanmış en az 10 yıllık bir altın dönem var. AK Partinin asıl ve gerçek referansı o 10 yıldır. Sonrası her şeye rağmen hukuk marifetiyle ve hassasiyetle çözülmeye çalışılan sorun ve saldırıların sökün ettiği olağanüstü bir dönem.

1 Kasımda sandıktan ister tek başına çıksın isterse koalisyon yapsın; AK Partiye düşen ödevler de var ve liste bir hayli kabarık.

Onları 2 Kasımdan itibaren yazmaya başlayacağım.

Nihal Bengisu Karaca

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber