Ücretsiz yüksek öğrenim adaletsizdir

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 03 Ekim 2006 09:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Yükseköğrenim bu hafta başlıyor. Ülkemizde şu anda tam 68 kamu, 25 de özel (daha doğrusu vakıflara ait) üniversite bulunuyor. Ancak öğrenci sayısı itibariyle kamunun payı hâlâ çok yüksek.

Her yıl milyonlarca öğrenci üniversite seçme sınavına giriyor. Bunların bir kısmı kazanabilirken, geri kalanının mesleki niteliği olmadığından, ekonomiye katkısı olamıyor. Ortada kalıyor. Kazanamayan öğrenci hemen, kazanan da mezun olup iş bulamayınca şikâyetçi oluyor. Üniversiteler parasızlıktan, öğrenciler ücretlerden şikâyetçi. Yani sistemden mutlu olan yok.

Açıkça belirtelim ki, yükseköğrenimde öğrenci kalitesi de sürekli düşüyor. Öğretim üyelerinin, tıp ve teknik dallar dışında, uluslararası düzeyde bilimsel çalışma yapmaları YÖK tarafından abartılıyor. Mantar gibi biten vakıf üniversiteleri ise birkaçı hariç, finansal olanaksızlıklar içinde çırpınıyor. Durum bu kadar vahim!

Çözüm önyargılardan arınmada

Yükseköğrenim sorunlarının aşılması için önce çarpık yargılarımızdan arınmalıyız. Birincisi, herkesin yüksek öğrenim görmek zorunda olmadığını kabul etmeliyiz. Yükseköğrenim bir kamu hizmeti olmadığına göre, ücretsiz olmak zorunda da değil. Malum; kamu hizmetinden vatandaşların eşit yararlanması esastır.

Başkalarından alınan vergilerle sadece bir azınlığa yükseköğrenim fırsatı tanınması adil sayılamaz. (Ortaöğrenim ise zorunlu olduğundan devlet bunu ücretsiz olarak sağlamakla yükümlüdür. Hatta özel ortaokullarda olan başarılı, fakat yoksul öğrencilerin bedellerini devlet ödemelidir.)

2005 yılında bir uluslararası dergide (Economics of Education Review) George Psacharopoulos (Yunan Milletvekili) ve George Papakonstantinou (Öğretim Üyesi) isimli iki Yunan bir araştırma yayımlanmıştı. Bu araştırma, Yunanistan'da öğrencilerin üniversiteye girmek için harcadıkları kurs ve dershane gibi masrafların üniversitenin dört yıllık öğrenci maliyetinin üzerinde olduğunu gösteriyordu.

Üstelik fakir ailelerin çocukları, öğrenim için bütçelerinden daha fazla pay ayırarak bu süreci götürmeye çalışırken daha fazla fedâkarlık yapıyormuş. Araştırmacılar çözüm olarak üniversitelerin ücretli hale getirilerek, tasarruf edilen kaynağın doğrudan ortaöğrenime kaydırılmasını öneriyor.

Seçkin olma maliyeti

Ülkemizde yükseköğrenime hak kazanma adil bir süreç değil. Fırsat eşitliği yok. Sadece çocuklarını iyi liselere, dershanelere, kurslara yollayabilen ve büyük kentlerde oturan varlıklı aileler çocuklarını üniversiteye sokabiliyor. Bunları bir de bedavaya okutmak tümüyle adaletsizlik, haksızlık. Zengine yardım etmekten başka bir şey değil.

Yükseköğrenimin bir ayrıcalık olduğu unutulmamalı. Toplumda seçkin olma, daha yukarıda kalıp yüksek refah sahibi olma fırsatı kazanılıyor. Bu nedenle bu kesim toplumun geri kalanına borçludur. Bunu ya peşinen ya da sonunda ödemek zorundadır. Devletin kimini ücretsiz estetik cerrah yapıp sonradan bu kişinin Karun gibi zenginleşmesi adil sayılabilir mi? Hiç kendini borçlu saymayacak mıdır?

Her öğrenci yükseköğrenim maliyetini üniversitesine ödemek zorundadır. Bunun türlü yararları vardır. Ancak yanlış bir ücretlendirme sistemi, ücretsiz öğrenimden daha hatalı olabilir. Buna da dikkat etmek gerekir.

hurşit güneş

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber