Halk seçimini başkanlıkla yapıyor

Tam başkanlık veya yarı başkanlıkta, parlamenter sistemin aksine halkın doğrudan seçtiği isimler işbaşına geliyor. Tam başkanlık veya yarı başkanlıkta denge ve denetimde de farklılıklar mevcut.

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 24 Kasım 2015 07:52, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Halk seçimini başkanlıkla yapıyor

HÜKÜMETTE SON SÖZ BAŞKANDA

Tam başkanlık sisteminde başkan, Meclis tarafından değil, doğrudan halk tarafından seçiliyor. Başkan gibi Meclis de halk tarafından seçildiği için, birbirlerine üstünlükleri söz konusu olmuyor. Tam başkanlık modelinde bakanları başkan atıyor, gövrevden alabiliyor. Bakanları Meclis içinden atama gibi bir zorunluluk da bulunmuyor. Böylece hükümetin Meclis'e karşı sorumluluğu bulunmuyor.

HÜKÜMET, BAŞKANA KARŞI SORUMLU

Yasaların hazırlanmasında yetkili olan Meclis bir anlamda "denetim" görevi görüyor. Buna karşın, politikaları uygulamaya geçirmek tamamen başkanın yetkisinde. Tam başkanlık sistemi, "kuvvetler ayrılığı"nın keskin olarak uygulandığı bir model. Hükümet toplantılarında son sözü söyleyen başkan Kongre'yi, Kongre de başkanı istifaya zorlayamaz. Başkanın yetkilerini kontrol edebilecek ve dengeleme unsuru olarak kısıtlayabilecek diğer güçler de (Senato ve Yüksek Yargı) geniş yetkilerle donatılmıştır ve birbirlerini kontrol-dengeleme (check and balance) esasına göre dengeler.

YARI BAŞKANLIKTA YETKİLER SINIRLI

Yarı başkanlık sisteminde, tam başkanlıkta olduğu gibi ve parlamenter sistemden farklı olarak cumhurbaşkanı halk tarafından seçiliyor. Buna karşın, hükümetin onayı olmaksızın karar alamıyor. Uygulamada da, tam başkanlık sisteminde olduğu gibi yeterli siyasi etkiye sahip değil. Ancak parlamenter sisteme göre yetkileri daha üst düzeyde ve karar alma süreci daha kısa görülüyor. Türkiye'de de, Cumhurbaşkanı halk tarafından seçildiği için "fiili" olarak "yarı başkanlık" modeli uygulandığı kabul ediliyor.

Devlerin tercihi

BAKANLAR KURULU'NUN DA BAŞKANI

Yarı başkanlık sisteminin en güçlü ve işler olduğu Fransa'da cumhurbaşkanı, parlamenter sisteme göre daha geniş yetkiyle donatılmıştır. Meclis'i dağıtabilme, referandum isteme, Anayasa konseyi üyelerini atama ve anayasanın yetkisiyle olağanüstü durum ilan ederek yasama, yürütme ve yargı gücünü elinde toplayabilme yetkileri bulunmaktadır. Parlamento hükümeti denetleme ve düşürebilme yetkisine sahipken cumhurbaşkanına karşı denetleme yetkisine sahip değildir. Cumhurbaşkanı bakanlar kuruluna da başkanlık edebilir.

TÜRKİYE'YE ÖZGÜ FARKLI BİR MODEL

Türkiye'de yürütülen tartışmalar, genellikle ABD ve Fransa'daki modeller üzerinden yürütülüyor. ABD'deki modelde "eyaletler" sisteminin olması ve ABD'nin kendi özel şartlarında bu yönetim şeklinin ortaya çıkması nedeniyle Türkiye'ye uygunluğu tartışılıyor. Fransa'da ise, ülkedeki siyasi kaosla ortaya çıkan bir yönetim yapısı belirdiği için farklı yöntemlerin uygulanabilirliği tartışılıyor.

EYALET VE FEDERASYON MODELİ YOK

Türk tipi başkanlık önerisini ilk olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan getirirken, Türkiye'de "eyalet sistemi" veya "federatif yapı" gibi uygulamaların hayata geçirilmesi öngörülmüyor. Ayrıca, senatonun işleyişi yavaşlattığı gerekçesiyle tek Meclisli bir yapıyla yola devam edilmesi planlanıyor. 10 Ağustos 2014'teki seçimde Erdoğan'ın yüzde 52'lik oyla doğrudan seçilen ilk cumhurbaşkanı olmasıyla, Türkiye'nin fiiliyatta "yarı başkanlık" modeline geçtiği vurgulanıyor.

Vekiller bağımsız karar veriyor

Emre Öztürk

Başkanlık sisteminin en kuvvetli olduğu ABD'deki dünyaca ünlü siyaset bilimcilere göre, başkanlık gerçek demokrasi ve doğrudan sorumluluk getiriyor. Halk kendisini güvende hissediyor, vekiller karar verirken bağımsız hareket ediyor.

Brown Üniversitesi'nden Profesör James Morone'a göre, başkanlık sisteminde başkanlık ve yasama erklerinin ayrı süreler için seçilmiş olması ve güçler ayrılığı ilkesine dayanması sonucu başkanın yasama üyelerini görevden alma yetkisi yok. Sadece çok özel durumlarda alt yasama kademelerinde gerçekleştirilen görevden alma yetkisinin haricinde bu yapı, başkanın partisinin gerek Senato'da, gerekse Kongre'de azınlık olması halinde bile görevinde kalacağı ve istikrarın korunacağı anlamına geliyor. İşte Morone'a göre sistemin avantajları: Başkanlık sisteminde parti içi disiplin parlamenter rejimlere göre çok daha zayıf, ancak vekillerin siyasal kararlarını verirken bölgesel, etnik ya da ekonomik olarak daha geniş ve bağımsız düşünebilmelerini sağlıyor. ABD'de Temsilciler Meclisi üyeleri olan bu vekiller diğer yandan doğrudan kendi bölgelerinden seçildikleri için bölgesel konulara ağırlık veriliyor. Parlamenter sistemde vekiller partisiyle aynı oyu kullanmadığı zaman parti içi disiplin mekanizmaları devreye girebiliyor, vekiller özgür karar almakta zorlanıyorlar. Parlamenter sistemdeki 'güvenoyu' tehlikesi başkanlıkte olmadığı için vatandaşta ülkeye güven duygusu yüksek.

KRİZLERDE BAŞKAN ETKİN

Rhodes College'den Prof. Michael Charles Nelson'a göre, parlamenter sistemde meclisten geçen yasalara itiraz edebilecek bir kurum bulunmadığı için ABD'deki gibi bir 'kontrol ve denge' sistemi oluşturulamıyor.

AZINLIKLAR İÇİN RİSK

Nelson, parlamenter sistemde çoğunluk partilerinin hükümeti kurulduğu için 'çoğunluğun diktatörlüğü' oluşacağını ve azınlıkların sistem içinde kendilerine yer bulamayacaklarını ifade ediyor. Nelson'un altını çizdiği bir diğer nokta da, parlamenter sistem içinde çoğunluk ya da iktidar olan partinin seçim tarihini belirlerken kendi avantajına çevirebilme özgürlüğü. Sistem tıkandığı zaman bir Başbakan, Meclis yetkisine kıyasla çözüm için yeterli güce sahip olamazken, Başkanlık yetkileri çözümde çok daha hızlı ve güçlü şekilde ortaya çıkıyor. Bunun nedeni, başkanın ulusal figür olması.

SEÇMENE ÖZGÜRLÜK ALANI

Yale Üniversitesi'nden Prof. Juan Linz, başkanın ve yürütme erki için adayların ayrıca seçilmesinin, seçmene özgürlük tanıdığına dikkat çekiyor.

FARKLI PARTİ VE ADAY

Örneğin bir seçmen yürütme için görüşünü savunduğu partinin adayını seçerken, başkanlık için bir başka adayı seçebilme özgürlüğüne sahip. Bu sistem aynı zamanda seçilenin seçmene karşı doğrudan sorumluluğunu doğuruyor. Halk bir karar için seçtiği temsilciye ya da vekile gidebildiği gibi aynı karar için başkana da çıkabiliyor. Linz ayrıca, bir başbakan ne kadar güçlü olursa olsun; İngiltere, Japonya, İtalya örneklerindeki gibi sistemdeki krizleri çözmek konusunda son derece yetersiz kalabildiğini ifade ediyor. Ayrıca parlamenter sistemde rekabetçilik ortadan kalkınca, siyasi rant kavgası başlayabiliyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber