'Yargı, Yasama ve Yürütme'de sorunlarımız var'

Kurtulmuş, "Yargıda sorunlarımız olduğu gibi yasamada da sorunlarımız var, yürütmede de sorunlarımız var. Türkiye'de etkin bir yürütmenin olabilmesi için başkanlık sistemi tartışılmalıdır.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 10 Aralık 2015 20:12, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Yargı, Yasama ve Yürütme'de sorunlarımız var'

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "64'üncü hükümetin içinden çıktığı bu Parlamento eğer yeni bir anayasayı yapmayı başaramazsa, aslında siyaseten çok fazla şey yapmış olmayacaktır. Bu bir fantezi değil, bu bir gereklilik olduğu için böyledir" dedi.

Kurtulmuş, TRT Haber'de katıldığı canlı yayında gündeme dair yöneltilen soruları yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu.

Nobel Kimya Ödülü kazanan Türk bilim adamı Aziz Sancar'ın ödülüne ilişkin olarak bunun büyük bir onur olduğunu belirten Numan Kurtulmuş, Türkiye'ye bu büyük gururu yaşattığı için kendisine teşekkürlerini iletti.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, ülkede imkan sağlandığında hangi noktalara ulaşılabileceği bakımından da Sancar'ın başarısının aslında Türkiye'nin geleceğinin önünü açan bir başarı olduğunu ifade etti.

Kurtulmuş, "64'üncü Hükümet Eylem Planı" hazırlanırken asıl amacın ne olduğunun sorulması üzerine, planda birinci olarak insan hakları ve demokrasi, yeni anayasanın ana mesele olduğu, Türkiye'nin siyasi ve hukuki reformlar başlığında toplanan adımların bulunduğunu söyledi.

İkinci alanın ekonomi olduğunu belirten Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin üretim gücünü artırması, küresel anlamda rekabet edilebilir bir ülke olması için ne lazımsa yapılacağını anlattı.

Kurtulmuş, ayakları üstünde basan güçlü bir ekonominin ürettiği ürün ve hizmetlerle de küresel piyasalarda rekabet edebilen bir Türkiye'nin oluşmasının, hedeflerin arasında bulunduğunu dile getirdi.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, planda üçüncü olarak ise "toplumsal bütünleşme" denilen alanda toplumun farklı kesimlerinin, devleti ve ülkeyi sahiplenebileceği yeni birtakım reformların yapılacağını kaydetti.

Geleneksel irfan merkezlerinin ve cemevlerinin statüye kavuşmasının bu anlamda ele alınmış hususlar olduğunu belirten Kurtulmuş, "Ayrıca Türkiye'de devlet-millet zıtlaşmasını sağlayan bütün unsurların ortadan kaldırılmasına ilişkin perspektiftir. Böyle baktığınız zaman kuvvetli bir reform iradesi zaten seçim beyannamemize yansımıştı, bugün de Sayın Başbakan tarafından ifade edilen ve kamuoyuyla paylaşılan bu program ortaya çıktı" ifadesini kullandı.

Reform paketinde niteliği itibarıyla bir kısmının yapılması daha zor ve zaman alacak işler bulunduğunu vurgulayan Numan Kurtulmuş, bir kısmının ise hemen hükümet ya da bakanlık uygulamalarıyla gerçekleştirilebilecek hususlar olduğunu aktardı.

Kurtulmuş, bu sürecin çeşitli bakanlıkları, kamu kurum ve kuruluşlarını kapsayan bir koordinasyonu da ilgilendirdiğini, Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan'ın da bu konulardan sorumlu olduğunu anımsattı.

Pakette yazılı olanları yerine getirmeye gayret edeceklerinin altını çizen Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, bunu yaparken yasal ve anayasal değişiklikler gerektiren noktalarda Parlamentoda diğer partilerin de desteğini alacaklarını, CHP, MHP ve HDP'nin ülkenin daha ileriye gitmesi için olumlu katkılarını beklediklerini de dile getirdi.

- "Bu bir fantezi değil"

Numan Kurtulmuş, "Türkiye, yeni anayasayı yapmak için nasıl bir farklı dinamiğe sahip olacak ve siz, bize nasıl bir başkanlık sistemi tasarımı ortaya koyabilirsiniz" sorusuna ise "64'üncü hükümetin içinden çıktığı bu Parlamento eğer yeni bir anayasayı yapmayı başaramazsa, aslında siyaseten çok fazla şey yapmış olmayacaktır. Bu bir fantezi değil, bu bir gereklilik olduğu için böyledir" cevabını verdi.

Bütün anayasaların sadece maddelerinden ibaret olmadığını, bir ruhuyla, felsefesi bulunduğunu ifade eden Kurtulmuş, o felsefenin de ortaya çıkardığı siyasal mekanizmanın bulunduğunu belirtti.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, AK Parti'nin 13 yıldır iktidarda bulunduğunu da hatırlatarak, "AK Parti önemli adımlar atmıştır, reformlar yapmıştır ama bu anlamda sistemin niteliğini değiştirmek ve milletten başka hiçbir egemenin olmadığı bir Türkiye'yi kurma konusunda henüz sistemi değiştirici adımları atamamıştır. Dolayısıyla, Türkiye'de bu anayasanın ruhu değiştirilmiş, millet egemenliğinde demokrasiyi bütün kurallarıyla içselleştirmiş bir demokrasiyi inşa eden mantığa sahip bir anayasaya ihtiyacımız var" değerlendirmesinde bulundu.

- "Herhalde CHP de bir an evvel geçirmeyi tercih eder"

Numan Kurtulmuş, reform programında yer alan HSYK'nın yapısıyla ilgili durumun, yargı reformunun veya başkanlık sisteminin her birisinin bir felsefeyle ilgili olduğunu, bunun da milletin egemenliğini tam manasıyla millete teslim etmek olduğunu söyledi.

Kurtulmuş, bu çerçevede yeni bir anayasanın ülkenin ihtiyacı olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

"Yargıda sorunlarımız olduğu gibi yasamada da sorunlarımız var, yürütmede de sorunlarımız var. Türkiye'de etkin bir yürütmenin olabilmesi için başkanlık sistemi tartışılmalıdır. Ama ne yazık ki bu çok yanlış ve eksik tartışıldı. 'Sanki bir kişinin, Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsıyla ilgili bir meseleymiş ya da AK Parti'nin kendi partisel hesaplarından birisiymiş' gibi gündeme getirildi. Biz diyoruz ki; 'Bu reform paketinin içerisinde konulardan birisi, bir bütünün parçalarından birisi de Türkiye'deki başkanlık sistemi olur ama gelin bunu tartışalım'.

Neyi tartıştığımızı, niçin tartıştığımızı bilen ve bu tartışmanın da hem sahibi, hem muhatabı olarak milleti ortaya koyan bir süreci yürüteceğiz. Herkes eteklerindeki taşı ortaya koymak durumundadır. Türkiye siyaseti artık şimdiye kadar sürdürmüş olduğu bu ikircikli tavrı sürdüremez. Onun için 'eğer anayasayı değiştirmezsek hiçbir şeyi yapmamış oluruz' dedim."

Herhangi bir ön yargıyla davranmadıklarına vurgu yapan Numan Kurtulmuş, "İstiyoruz ki Türkiye'nin bir reforma ihtiyacı var, Türkiye'nin bu yapıyı artık değiştirmeye ihtiyacı var. Bunun için başkanlık sistemini de diğer meseleleri de konuşuruz ama dayatmayız. Siz de gelin, bütün diğer partiler de kendi görüşlerini ortaya koysunlar" diye konuştu.

Kurtulmuş, "Meclis, bütçe gibi bir ana ihtiyaç konusunda bile pozitif ajanda oluşturamadı" denilmesi üzerine ise "Maalesef burada çok açık bir tavır ortaya koyduk. Yani keşke bunu yapabilselerdi ve zaman zaman da 'biraz da empati yapın' diyoruz. Bir geçici bütçeyle vakit kaybetmek mi yoksa zaten yapılacak bu bütçe. Sadece bir vakit kaybına neden olacak. Herhalde CHP de bir an evvel geçirmeyi tercih eder" görüşünü dile getirdi.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Cumhurbaşkanımız siyasi birikimi gereği ve pozisyonu gereği tecrübeli birisi. Türkiye'de bu anlamda etkin bir yürütmeyi sağlamak bakımından da katkı sunacağını düşünüyorum. Zannediyorum belli periyotlarla geçen dönemde olduğu gibi Bakanlar Kurulu'nu toplayacak" dedi.

Kurtulmuş, TRT Haber'de katıldığı canlı yayında gündeme dair soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

"Başkanlık sisteminde etkin yürütmenin arka planını anlatabilir misiniz" sorusu üzerine Kurtulmuş, Türkiye'nin bu anlamda bir yapısal dönüşüm sürecine girmek mecburiyetinde olduğunu belirtti.

Etkin yürütmeye değinen Kurtulmuş, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in mevcut Anayasa'ya göre cumhurbaşkanlığı yaptığını, anayasal sınırları içerisinde güncel tabirle "dışarıya çıkmadığını" ama hükümetin müsteşar atayamadığını söyledi.

Kurtulmuş, "Başbakanlık müsteşarı atayamıyor, diğer bazı bakanlıkların müsteşarlarını atayabiliyor. Üçlü kararname gerektiren neredeyse hiçbir atamayı yapamıyor. Böyle bir yürütme olur mu? Ayrıca öyle bir mekanizma var ki çok şükür kurtulduk bundan ama Milli Eğitim Bakanlığı ya da Yükseköğretim Kurulu bir düzenleme yapıyor katsayı meselesi, yüksek yargıdan geri dönüyor" dedi.

Türkiye'nin yakın geçmişinde yürütmenin müdahaleleri altında kaldığını ifade eden Kurtulmuş, "AK Parti 13 yıldır iktidarda ama şu andaki siyasi dengeler, siyasi gücü dolayısıyla bu tür engellerle karşılaşmıyor. Aynı sistem Ahmet Necdet Sezer döneminde karşılaşılmış olan eski sistem ya da yüksek yargı organlarının yürütmeye müdahil olmuş olduğu sistem halen duruyor ortada. Varsayalım ki hala Anayasa Mahkemesi herhangi bir gerekçeyle şimdi belki biraz daha zor ama bir partiyi hala kapatabilir" diye konuştu.

- "Cumhurbaşkanı Erdoğan, belli periyotlarla Bakanlar Kurulu'nu toplayacak"

Bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu arasında aynı siyasi hareketten geldikleri için sorun çıkmayacağını dile getiren Kurtulmuş ama hala sistemin eski halinin mevcut olduğunu söyledi.

Kurtulmuş, "Siyasal sorumlulukla birebir muhatap olan, davulu sırtında taşıyan ama sonuç itibarıyla sistemin başka taraflarının müdahale etmek durumunda kaldığı bir yapı. Bunun giderilmesi lazım. Başkanlık sisteminin sağlayacağı faydalardan biri bu" ifadesini kullandı.

Kurtulmuş, bunun bir irade olduğunu, sadece AK Parti'nin değil, bütün siyasi partilerin işi olduğunu belirtti.

"Başbakanın muhalefet liderleriyle bir teması olacak anladığımız kadarıyla. Yöntem olarak nasıl yürüyecek bu iş" sorusuna Kurtulmuş, "Bu görüşmelerden ne çıkacak, nasıl bir yol haritası çıkacak. Bütçede böyle bir yaklaşım göstermeyen partiler uzun vadeli Türkiye'nin siyasal dönüşüm süreçlerine katkıda bulunacaklar mı bunları bilmiyoruz ama biz şuna kararlıyız, her konuda muhalefet partilerinin bilgilendirilmesi, diyaloğun ortaya konulması acaba ortak neler yapabiliyoruz" yanıtını verdi.

Bakanlar Kurulu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında geçmişte toplandığının hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, "Sayın Cumhurbaşkanımız siyasi birikimi gereği ve pozisyonu gereği tecrübeli birisi. Türkiye'de bu anlamda etkin bir yürütmeyi sağlamak bakımından da katkı sunacağını düşünüyorum. Zannediyorum belli periyotlarla geçen dönemde olduğu gibi Bakanlar Kurulu'nu toplayacak" dedi.

- "Cem evlerinin yasal statüye kavuşmasını öteden beri düşünüyorduk"

Eylem planlarının bir kısmının hemen yapılabileceğini, bir kısmının ise hazır olduğunu dile getiren Kurtulmuş, Alevilerin hakları ve Cemevleri konusunda uzun yıllardır devam eden tartışmalar bulunduğunu anımsattı.

Cemevlerinin yasal statüye kavuşmasını öteden beri düşündüklerini vurgulayan Kurtulmuş, geçmişte yapılan çalıştaylarda ortaya çıkan ortak kanaatler bulunduğunu, Alevilerin büyük çoğunluğunun tatmin olacağı bir sonucun ortaya çıkacağını söyledi.

Gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmasına da değinen Kurtulmuş, "Gazetecilerin gazetecilik faaliyetleri dolayısıyla bir koruma altına alınmasında fayda olduğunu düşünüyoruz. Sayın Dündar ve Erdem ile ilgili savcının ortaya koyduğu son iddia ise doğrudan gazetecilik faaliyetleriyle değil, devletin bazı sırlarını açıklanması suçlamasıdır. Burada keşke tutuksuz yargılanma gerçekleşmiş olsaydı. Böyle bir tartışmanın içerisinde Türkiye olmazdı" değerlendirmesinde bulundu.

Cemevlerinin herhangi bir şekilde statüye sahip olmadığı için kayıt dışı merkezler olarak tanımlandığını aktaran Kurtulmuş, "Yasal statüye kavuşmasından kasıt yaptıkları işler açık, aleni. Dedeler, dedelerin maaşları bir kurumun bünyesi içerisinde bütün bunlar bir araya getirilebilir, bir yönetim modeli de kurulabilir ama önce tanımlanmayan hukuki anlamda da var olmayan bir takım meselelerle karşı karşıyayız. Onların hukuki olarak var hale getirilmesiyle ilgili atılacak bir adımdır, buradaki kastımız budur" ifadesini kullandı.

- "Türkiye'nin hakkını, hukukunu korumada gerekli her türlü çalışmayı yaptık"

Türkiye-Rusya ilişkilerine yönelik Kurtulmuş, iki ülke arasındaki gerilimin kısa süre içerisinde aşılması temennisinde bulundu.

Gerilimi tırmandıran tarafın Türkiye olmayacağını dile getiren Kurtulmuş, Türkiye'nin hakkını, hukukunu korumak konusunda gerekli her türlü çalışmayı yaptıklarını kaydetti.

Piyasada konuşulan maliyet durumlarının abartıldığını belirten Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Turizm alanında bu gerilim devam ederse Türkiye'nin Rus turistler dolayısıyla karşılaşacağı belli bir kaybın olduğu ortadadır. Yaş sebze meyve konusunda belli kayıpların çıkacağı ya da taşımacılık tır sektöründe bazı kayıplarımız olacağı ortada ama sonuç itibarıyla de Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı sıkıntılar son Rusya ile olan kriz de dahil olmak üzere yaşadığımız coğrafyanın sonuçları. Öyle bir yerde yaşıyoruz ki çok büyük riskleri de barındıran bir coğrafya ama bu coğrafyada Türkiye gibi iddialı bir ülke olarak yaşamış olmanın bize sunduğu başka imkanlar var. Bütün bu alanlarda bir takım kayıplar olursa bir kapı kapanırsa başka kapıları açarsınız."

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Bugün (Irak) merkezi hükümet yetkilileri, Türkiye'nin oradaki askeri eğitim varlığından rahatsızlık duyuyorlar ama kusura bakmasınlar, Türkiye oraya kendi başına gitmedi. Merkezi hükümetin IŞİD'e karşı kendisini garanti altına almak için daveti üzerine ve Kuzey Irak yönetiminin, bölgesel yönetiminin daveti ve özellikle zamanın Musul Valisi olan Sayın Nuceyfi'nin daveti üzerine Musul Ulusal Muhafız Birliğini oluşturmak, eğitmek için Türkiye oraya gitti" dedi.

Kurtulmuş, TRT Haber'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu.

Rusya bağlamında doğalgaz krizi yaşanıp yaşanmayacağı ve Türkiye'nin alternatif enerji kaynaklarına ilişkin soruya karşılık, Kurtulmuş, "Son 'gerilim' diyelim, 'kriz' demeyelim. Bu gerilim olmadan önce de Türkiye zaten bütünleşik bir enerji stratejisi üzerinde çalıştı" diye konuştu.

Türkiye'nin alternatif enerji rotaları, bu enerji rotalarının Türkiye üzerinden geçmesini sağlayacak, Türkiye'ye getireceği yeni faydalar, Doğu Akdeniz'deki petrol ve doğalgaz kaynaklarının Türkiye üzerinden geçirilmesi istikametinde atılacak adımların Türkiye'ye katkısı yönündeki konuların konuşulduğunu belirten Kurtulmuş, bütünleşik enerji stratejisi üzerinde bir programın hazırlandığını kaydetti.

Ayrıca Türkiye'nin güneş, rüzgar gibi alternatif enerji alanlarına yöneldiğini anlatan Kurtulmuş, bunların önemli bir kısmının orta vadede sonuç vereceğini kaydetti.

Ekonomik şartların sadece Türkiye tarafından değil, Rusya tarafından da bakılması gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, "Doğalgaz problemi ortaya çıkarsa, biz çıkmayacağını ümit ediyoruz, Rusya'nın da böyle bir noktaya ilişkileri getirmeyeceğini düşünüyoruz. Ben böyle bir gerilimi o doza çıkaracaklarına asla ihtimal vermiyorum" ifadesini kullandı.

Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin alternatif enerji kaynakları alanları konusunda ise çalışmaları hızlı bir şekilde yürüttüğünü bildirdi.

- Hava sahasını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesi

"Rus uçağının düşürülmesi noktasında uçağın Rus uçağı olduğu bilinseydi ne gibi sonuç olurdu? yönündeki soruya ise Kurtulmuş, orada kullanılan sözün yanlış yorumlandığını ifade etti.

"Rusların Türkiye toprakları üzerine hasmane bir tavrı olmadığını bildiğimiz için farklı davranırdık" cümlesi kullanıldığını aktaran Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Maalesef Suriye'nin sahası üzerinde uçan herhalde 15-16 ülkenin uçağı var. Sahada birçok ülkenin askeri varlığını biliyoruz. Bölgede özellikle çok sayıda, bu krizin yükselmesiyle birlikte çok sayıda savaş gemileri vs. var. Dolayısıyla zaten bölge maalesef bir savaş alanı haline gelmiş ve Türkiye ısrarlı bir şekilde kendi angajman kurallarını Rusya'ya da diğer ilgili bütün ülkelere de defaatle bunları belirtmiş. Dolayısıyla bizim orada söylediğimiz şey Rus uçağı olsaydı düşürmezdik manasına, başka bir sonuç ortaya çıkardı. Dediğimiz şey, 'zaten düşmanca tavırları olmadığını bildiğimiz için böyle davranırdık' manasıdır ama bu bizim 'egemenlik haklarımızı korumayacağız' anlamına gelen bir söz asla değildi. Bazıları bunu yanlış anladı, lafı tersinden anlayarak hatta yanlış yorumlar yaptı."

- Musul'daki Türk askerleri

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Musul'a gönderilen Türk askerleri ile ilgili soru üzerine, askerlerin Musul'a yeni gitmediğini, 2014 yılından itibaren orada olduğunu söyledi.

Türk askerinin Musul'a bir davet üzerine gittiğini vurgulayan Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Musul Ulusal Muhafız Birliğine ne zaman bu ihtiyaç oldu? Musul IŞİD tarafından kuşatılma altına alındı ve istila edildi. Resmen Musul IŞİD'in eline geçti. Şunu unutmayalım. Merkezi hükümete bağlı güvenlik kuvvetleri de hiç savaşmadan Musul'u IŞİD'e teslim etti. Bugün merkezi hükümet yetkilileri, Türkiye'nin oradaki askeri eğitim varlığından rahatsızlık duyuyorlar ama kusura bakmasınlar, Türkiye oraya kendi başına gitmedi. Merkezi hükümetin IŞİD'e karşı kendisini garanti altına almak için daveti üzerine ve Kuzey Irak yönetiminin, bölgesel yönetiminin daveti ve özellikle zamanın Musul Valisi olan Sayın Nuceyfi'nin daveti üzerine, Musul Ulusal Muhafız Birliğini oluşturmak, eğitmek için Türkiye oraya gitti, 2014 yılının eylül ayında. Dolayısıyla o tarihten bu yana oradadır ve bir davet üzerine oraya gitmiştir."

Türk askerinin o bölgede takviye ile varlığını sürdürdüğünü belirten Kurtulmuş, eğitim kampının IŞİD cephesine çok yakın bir mesafede olduğunu ve IŞİD tarafından birinci derecede tehdit durumuna geldiğini söyledi.

Oradaki askerlerin varlığını korumak ve eğitime devam etmek için Türkiye birliğinin takviye edilmiş bir şekilde orada olduğunu dile getiren Kurtulmuş, medyada olayın çok fazla abartıldığını bu nedenle de Irak hükümetinde olağanüstü hassasiyet oluştuğunu ifade etti.

Bu hassasiyetlerin kuvvetli bir şekilde hissedilmesinde Türkiye ile Rusya arasındaki gerilimin de bir katkısı olduğuna işaret eden Kurtulmuş, ilgili yetkililerin süreç hakkında bilgilendirildiğini kaydetti.

Türk askerinin orada eğitim vermesini kimsenin sorgulamamasını isteyen Kurtulmuş, "Biz hem Suriye ile hem Irak ile çok uzun sınıra sahip olan bir ülkeyiz. Irak'ın özellikle o bölgesinde meydana gelen her türlü değişme Türkiye'yi birebir ilgilendiriyor. Çok uzaktan gelen birçok ülke zannediyorum şu anda 15-16'ya yakın ülkenin de Irak'ta askeri varlığı var. Dolayısıyla bu asla Irak halkına karşı değildir, asla Irak ile savaşmaya dönük bir askeri varlığımız değildir. Tamamen oradaki birliklerin ulusal muhafızların eğitilmesine dönük 2014'ten beri süren bir süreçtir" ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş, Lübnan, Irak, Suriye, Türkiye'de ve İran'da mezhep ve etnik ayrışmaların 1991'den beri fiilen devam ettiğini ve coğrafyanın bölünmeye çalışıldığını belirtti.

Türkiye ile aynı coğrafyada bulunan ülkelerdeki gelişmelerin Türkiye'yi etkilediğini belirten Kurtulmuş, bu durumun bölgelerin birbirine bağlı olmasının doğal bir sonucu olduğunu aktardı.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bu farklıları ortadan kaldıracak adımlar atılması lazım. Siyasi farklılıklarımız kalkmayabilir ama bu siyasi farklılıkları etnik ve mezhebi farklılıklar üzerinden tarif etmeye başlarsanız orası ateş çemberine döner, orası maalesef bir kıyamet yerine döner. Dolayısıyla bunun giderilmesi lazım. Türkiye onun için bölgedeki bütün gelişmeleri kendi ulusal güvenliği bakımından hassasiyetle takip etmek mecburiyetindedir. Türkiye kendi ulusal güvenliğini, dirliğini, birliğini sağlamak için de bölgenin dirliğini ve birliğini savunmak mecburiyetinde. Belki bir başka bölge ülkesi böyle bir mecburiyet içerisinde değil."

Fırat'ın batısının kırmızı bir çizgi olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Bunu bütün ilgili tarafların bildiğini biliyoruz ve özellikle buradaki uluslararası koalisyonun Türkiye'nin bu fikrine çok dikkatle riayet ettiğini biliyoruz. Daha evvel de Fırat'ın batısına geçmenin de Türkiye'nin güçleri tarafından fiilen durdurulmasında herkesin de bizim kararımıza saygı duyduğunu biliyoruz"

Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki Fatih Paşa Camisi'ne yapılan saldırıya ilişkin ise Kurtulmuş, "Maalesef terör örgütü kendi hakkını, hukukunu koruduğunu iddia ettiği halkın, yani Kürt halkının, Kürt kardeşlerimizin aslında sahip olduğu değerlere de itibar etmediğini gösteriyor. Siz oradaki bir tarihi, Kürt halkına mal olmuş, Diyarbakır'ın bir parçası olmuş, Diyarbakır kültürü olan Fatih Paşa Camisi'ni yakıyorsunuz. Bunun insafla, insanlıkla bağdaşır tarafı yok" dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber