'Bunu, fikir hürriyeti olarak kabul etmiyorum'

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Özdağ: - "Bugün Türkiye'de, PKK'ya kim destek veriyorsa, teröre göz yumuyorsa, aynı şekilde terörün yapmış olduğu terör tahribatına ortak oluyor demektir. Bunu, fikir hürriyeti olarak kabul etmiyorum. İster adına üniversite hocası desinler, ister siyasetçi desinler, ister işadamı desinler, ister medya organı desinler bunu kabul etmemiz mümkün değildir"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 17 Mart 2016 18:45, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Bunu, fikir hürriyeti olarak kabul etmiyorum'

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, "Bugün Türkiye'de, PKK'ya kim destek veriyorsa, teröre göz yumuyorsa, aynı şekilde terörün yapmış olduğu terör tahribatına ortak oluyor demektir. Bunu, fikir hürriyeti olarak kabul etmiyorum. İster adına üniversite hocası desinler, ister siyasetçi desinler, ister işadamı desinler, ister medya organı desinler bunu kabul etmemiz mümkün değildir" dedi.

Özdağ, AA muhabirine, özgürlük ve güvenlik dengesi ile terörü övmek ve siyasi görüş açıklamak arasındaki sınır tartışmalarına ilişkin değerlendirme yaptı.

Bazılarının demokratlığı, HDP'li milletvekillerinin ihanetine gösterilen tepkiyle ölçtüğüne işaret eden Özdağ, "Dokunulmazlıklar kaldırılmasın, her suçu işlesinler, suç işleme özgürlükleri olsun denildiğinde demokrat, suç işleyen cezasını çeksin denildiğinde demokrasi düşmanı veya faşist oluyorsunuz. Bu anlayışla bugüne kadar HDP'yi koruyup kolladılar" diye konuştu.

"HDP'li vekiller, kan tacirliği yaparken alkış tuttular. Ateş düşen şehit ailelerinin acıları, feryatları onları hiç ilgilendirmedi şimdiye kadar. Bugün de ilgilendirmiyor" diyen Özdağ, şöyle konuştu:

"Demokrasiyi kalkan olarak kullanıp her türlü ihaneti meşrulaştırıyorlar. Şimdi vatandaş kan ağlarken onların ocağına ateş düşüren bir teröristin taziyesine gitmek, dünyanın hiçbir yerinde toleransla karşılanamaz. Bu işlenen eylemi onaylamak, ona katılmaktır. Hendekler kazılırken alkışlayan, askere, polise hunharca saldırılırken, 'Hendeğin ötesindekilerin ellerinden öpüyorum' diyen bir siyasetçi, demokratik toleranstan yararlanamaz. Şimdi, 'Bayrağı tanımıyorum, Arnavut Akif'in yazdığı İstiklal Marşı'nı okumuyorum, özerklik istiyorum. Ardından Fırat'ın öte tarafına Kürdistan kuracağım, bu tarafını ortak yaşayacağız' gibi teraneler, zırvadır."

"Türkiye'de bireysel özgürlüklere 'evet' diyoruz" ifadesini kullanan Özdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Zaten bunun için AB süreci ve Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde bireysel özgürlüklerin tamamının önü açıldı. Zazaca konuşmak, Soranice yayın yapmak, enstitülerin kurulması, aynı zamanda üniversitelerde bölümlerin açılması, Kürtçe ve Zazaca olarak savunmaların yapılmış olması, aynı zamanda propaganda izninin verilmiş olması, bunlarla ilgili kasetler serbest, radyolar serbest, özel okullar serbest. Bununla ilgili bireysel özgürlüklere 'evet' diyoruz. Ama kolektif özgürlüğe, 'Ben Türkiye'yi böleceğim' demeye 'hayır' diyoruz. Çünkü bu tavır, şiddeti besleyen, kışkırtan, büyüten, akan kanı çoğaltan siyasetle asla telifi mümkün olmayan tavırdır. Bu bakımdan kendini dokunulmaz sanarak her türlü suçu rahatlıkla işleyenlere karşı hukuku işletmek, cezasını ödetmek şarttır."

- "TBMM, suçluların, suç işleyenlerin, terör yardakçıların sığınağı değildir"

Selçuk Özdağ, "Bugün HDP'li vekiller hukuk denetiminin dışında kaldıkça daha da küstahlaşarak taleplerini 'ayrı toprak, ayrı siyasi yapı, ayrı devlet' noktasına getirdiler" değerlendirmesinde bulunarak sözlerine şöyle devam etti:

"Dokunulmazlık zırhının arkasına saklanıyorlar. Bugün suç işleyenleri cezalandırmak asla demokrasiden vazgeçmek demek değildir. Tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeler de bu tip bir siyaset şekline cevaz vermiyor. Bugüne kadar demokrasi, barış kisvesi altında Türkiye'yi uyutmak istediler. HDP'ye dokunmak neredeyse demokrasiden vazgeçmekle eş tutuldu. Bunun hangi sonuçlara sebep olduğunu görüyoruz. TBMM, suçluların, suç işleyenlerin, terör yardakçıların sığınağı değildir. TBMM, toplumun önünde, ahlaklı, faziletli insanların bulunduğu bir mekan olmalıdır. HDP'li vekillerin dokunulmazlıklar ile demokrasi arasında bir ilişki kurmak mümkün değildir. Yakmanın, yıkmanın, bölmenin, ayrıştırmanın özgürlüğü olamaz. Üstelik hukuk işletildikçe bölge insanlarına da güven gelecek, bu ihanet şebekesi karşısında sesini yükseltme imkanı bulacak."

Demokrasiyi ve bölge insanını önce HDP gibi partilerin ayrıştırıcı politikalarından korumak zorunda olduklarını dile getiren Özdağ, "Bu yapılmadıkça terör mücadelesi amacından uzaklaşacak, netice alınabilir olmaktan çıkacaktır" dedi.

"Bugün Türkiye'de PKK'ya kim destek veriyorsa, teröre göz yumuyorsa, aynı şekilde terörün yapmış olduğu terör tahribatına ortak oluyor demektir. Bunu, fikir hürriyeti olarak kabul etmiyorum. İster adına üniversite hocası desinler, ister siyasetçi desinler, ister işadamı desinler, ister medya organı desinler bunu kabul etmemiz mümkün değildir" ifadesini kullanan Özdağ, sözlerini şöyle tamamladı:

"Türk de Kürt de birinci sınıf vatandaş olarak yaşayacaktır, Alevi de Sünni de birinci sınıf vatandaş olarak yaşamak için mücadele verecektir ama eline silah alan herkes bizim düşmanımızdır. İster Türk ister Kürt eline silah alsın, ister Alevi alsın ister Sünni alsın, kim eline silah alıyorsa, kim toplumun huzurunu bozuyorsa, onlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde hukukun mutlaka muhatabı olacaklardır."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber