Çalışanların eşit haklardan faydalanması yargıya takıldı

Kaynak : Zaman
Haber Giriş : 18 Aralık 2006 08:12, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Sosyal güvenlik sisteminde köklü değişiklikler getiren Sosyal Güvenlik Reformu'nun 22 maddesi Anayasa Mahkemesi'nden döndü.

Sosyal güvenlik kurumları arasındaki norm ve standart farklılıklarını ortadan kaldırmak için çıkarılan Sosyal Sigortalar Kanunu ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun iptalinde dikkat çekilen nokta, kamu görevlileri ile diğer çalışanların aynı yasaya dahil olamayacağı vurgusuydu. Yüksek Mahkeme, söz konusu yasalarla getirilen düzenlemeleri SSK ve Bağ-Kur'lular için kabul ederken, devlet memurları açısından iptal etti.

Sosyal güvenlik sisteminin bürokratik-kurumsal yapısını değiştiren, 'Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu' 16 Mayıs 2006'da Meclis'te kabul edildi ve 20 Mayıs'ta Resmî Gazete'de yayımlandı. Kanun ile Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK), Bağ-Kur ve Emekli Sandığı ile 20'den fazla banka-borsanın emeklilik sandıkları yönetim olarak tek çatı altında birleştirildi. Reformun ikinci ayağı olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile de kapatılan üç kurumun ayrı ayrı uyguladıkları yasalar ortadan kaldırıldı. Söz konusu kanun 31 Mayıs 2006 günü Meclis tarafından kabul edildi ve 16 Haziran'da Resmî Gazete'de yayınlamdı. Bu kanun ile halen uygulanmakta olan, SSK'nın işçileri için uyguladığı 506 sayılı, Bağ-Kur'un esnaf-tüccarlar için uyguladığı 1479 sayılı, Emekli Sandığı'nın kamu görevlileri için uyguladığı 5434 sayılı, tarım işi yapan çiftçilerin (Bağ-Kur'un) 2926 sayılı, tarımda amele olarak çalışanların (SSK'nın) 2925 sayılı kanunları ile banka ve borsaların özel sandıklarının uygulama senetleri ortadan kaldırıldı. Reformla gerçekleştirilmek istenen esas konu, çalışanlar arasındaki ayrımları ortadan kaldırmaktı. Memur, esnaf, işçi, bankacı, çiftçi, amele ayrı sosyal güvenlik kanunlarına tabi olmayacak, aralarındaki farklılık ve ayrımlar giderilecekti. Memurun, işçinin, esnafın eş ve çocuklarına yapılan ayrım da ortadan kalkacaktı. Dul ve yetim aylığı alacaksa hepsi alacak, alamayacaksa hiçbiri alamayacaktı. Çalışanların gidecekleri hastane, sağlık tesisi ve eczane ayrımı kaldırılacak, herkese eşit şartlarda, eşit miktarda sağlık hizmeti ve yardımı verilecekti. Hizmet almak için müdürlüklere gitmek devri bitecek, hizmet birimleri mahallelere kadar inerek vatandaşa ayağında hizmet verecekti. Bilgisayar sistemi ağı ile sağlık karnesi, vizite kağıdı devri sona erecek, sadece vatandaşlık numaralı söylenerek muayene olunacak ve ilaç alınacaktı. İstirahat alındığında, istirahat parası için müdürlüklere gidilmeyecek, para mahalledeki en yakın bankaya gönderilecekti. Kamu görevlileri yönünden iptal edilen maddelerden biri yaşlılık aylığına ilişkin hak kazanan sigortalıların aylıkları belirlenen ortalama aylık kazancı ile aylık bağlama oranının çarpımı sonucunda hesaplanmasını öngörüyordu. Diğer madde ise kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşını 2036 yılından itibaren kademeli olarak artırılmasını ve 2048'den itibaren de kadın ve erkek için emeklilik yaşını 65 olarak düzenliyordu. Ancak Anayasa Mahkemesi, ilgili yasaların 22 maddesini kamu görevlileri yönünden iptal etti. İptale gerekçe olarak, "kamu görevlilerinin emeklilik süreci ve işlemlerinin ayrı bir yasa konusu olduğu ve bunun diğer sigortalılardan farklı bir şekilde düzenlenmesi gerektiği" belirtildi.

Sosyal Güvenlik Kurumu faaliyette

Anayasa Mahkemesi'nin iptalinde dikkati çeken önemli konulardan biri, Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu çerçevesinde SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'nın sona ermiş olması. Kanun uygulamaya konuldu ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), 4 Kasım 2006'da gerçekleştirdiği genel kurul ile söz konusu üç kurumun görevlerini devraldı. Bu durumda SGK çatısı altında işçiler için 506 ve 2925, esnaf-tüccar-sanayici-çiftçi için 1479 ve 2926 ile kamu görevlileri için 5434 sayılı kanunun uygulanmaya devamı önerilebilir. Böylece norm ve standart farklılıkları da yavaş yavaş Sosyal Güvenlik Kurumu çatısı altında giderilebilir.

Farklı kesimler için ayrı yasalar çıkarıldı

Türkiye'deki sosyal güvenlik kurumları, farklı tarihlerde, farklı kesimler için oluşturuldu. Değişik çalışma statüsünde bulunan işçiler, memurlar ve bağımsız çalışanlar için ayrı sosyal sigorta kurumları kuruldu. 1983 yılında tarım kesiminin sosyal güvenlik kapsamına alınmasıyla uygulama değişti. 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunları için ayrı sosyal sigorta müessesesi kurulması yerine SSK ve Bağ-Kur tarafından yürütülmesi gündeme getirildi. Yani, beş ayrı Sosyal Sigorta Kanunu bulunmasına rağmen sigortalılık işlemlerini yürüten ancak üç sosyal sigorta kurumu bulunuyor. Ayrıca bunlara ilave olarak 20'den fazla banka ve borsanın emekli sandıkları var. Emekli Sandığı, bir sosyal sigorta kuruluşu olmaktan çok kamu personel politikasının bir uzantısı olarak görülüyor. Sandık, sosyal sigortacılık prensiplerine aykırı uygulamalarla yönetiliyor. SSK'nın geçici 20. maddesine göre faaliyetlerine izin verilen banka ve sigorta şirketlerinin sosyal sigorta fonksiyonu gören sandıkları, sosyal sigorta organizasyonunda farklı bir konuma sahip. Sosyal sigortaların sağladığı sosyal güvenlik garantisini yükseltmeye çalışan, ferdi iradeye ağırlık veren tamamlayıcı sosyal güvenlik kurumlarının sayısı sınırlı.

Türk sosyal güvenlik sistemi 1990'lı yıllardan beri ciddi finansman krizi içinde. Sistem, başta kamu maliyesi olmak üzere makro ekonomik dengeleri bozan olumsuz etkilere sahip. Ayrıca, sosyal güvenlik kurumları arasında çok ciddi norm ve standart farklılıkları bulunuyor.

Reformun omurgası ortadan kırıldı

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası, esasen norm ve standart farklılıklarını ortadan kaldırmak amacıyla çıkarılmıştı. Anayasa Mahkemesi, prim oranı farklılıklarının giderilmesi, prim/kesenek ödeme oranlarının; emeklilik şartlarının; emekli aylığına esas kazançların; aylık bağlama oranlarının; ödenen prim, alınan emekli aylığı oranının eşitlenmesi düzenlemelerini SSK'lılar ile Bağ-Kur'lular açısından kabul etti. Ancak, kamu görevlilerinin farklı bir düzenlemeye tabi olması gerektiğine hükmetti. Mahkeme, 22 maddeyi tamamen iptal etmiş olsaydı herhangi bir sorun yaşanmadan 1 Ocak 2007 günü yürürlüğe girebilirdi. Ancak, kanunun en önemli hükümlerinin sadece kamu görevlileri yönünden iptal edilip, SSK ve Bağ-Kur'lular yönünden iptal edilmemesi buna engel teşkil ediyor. İptal edilen ve yürürlüğü durdurulan maddelere bakıldığında, reformların amacından saptığı, omurgasının tam orta yerinden kırıldığı görülüyor. Bu durumda kanunun bu haliyle yürürlüğe girmesi sakıncalı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber