Sözleşmeli öğretmene kim sahip çıkıcak

Kaynak : Bugün
Haber Giriş : 19 Aralık 2006 06:38, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:59

mehmet canıtatlı

Sözleşmeli öğretmenler, kadrolu öğretmenlerle aynı şartlarda görev yapmalarına rağmen sahip oldukları mesleki ve sosyal haklar son derece sınırlı.

Onlar da, özlük haklarının iyileştirilmesi ve teminat altına alınmasını istiyor.

Köşemize gelen telefon ve mesajlar arasında sözleşmeli öğretmenlerin ağırlığı dikkat çekiyor. Büyük şehirlerde gazetemizi alarak köşemi okuyanlar yanında internetten takip edenler de sağolsunlar mesaj gönderiyor. Son olarak Adana ve Şanlıurfa'dan bir grup sözleşmeli öğretmen istek ve temennilerini liste halinde göndermişler. Hepsi de aynı sıkıntıları dillendiriyor. Şanlıurfa'dan yazan öğretmenlerimizden birisinin mektubunu aynen yayınlıyorum. Mesleğini severek tercih ettiği halde canına tak eden öğretmen şöyle yazmış: "İlkokul 1.Sınıfta İbrahim Kaya adında bir öğretmenim vardı.Okula gittiğim ilk günlerde bana çok iyi davranıyordu ve bir baba gibi görüyordum onu.O günlerden sonra lisenin sonuna kadar hep öğretmen olmayı istedim ve mücadelemde o yönde oldu. Okul yolunda öncelikle ailemin bana çok emeği geçti ve hep destek verdi. Sonunda amacıma ulaştım ve üniversiteyi kazandım hemde kutsal bir görev olan sınıf öğretmenliğini kazandım. O günlerde mutluluktan nerdeyse uçacaktım.

Çünkü öğretmen olmak için büyük bir engeli aşmıştım. Üniversiteyi de bitirdim ve önüme bu sefer KPSS denen sınav çıktı. Onu da aşma niyetim vardı. Ama fazla çalışmadığım için ancak sözleşmeli olarak başlayabildim öğretmenliğe. Mesleğe ilk başladığımda sözleşmeli öğretmenliğin ne olduğunu bilmiyordum. Kadrolu öğretmenlikle bir olduğunu düşünüyordum. Ama öyle olmadı .İşte bir sözleşmeli öğretmen olarak çektiğim çileler ve yaşadığım sorunlar: nİlkokul mezunu birisi bizim sözleşmeli öğretmen olduğumuzu öğrenince bize değer vermiyor ve o da ikinci sınıf öğretmen muamelesi yapıyor.

Hastaneye gittiğimde 'sen nasıl öğretmensin sağlık karnen niye Emekli Sandığı'ndan değilde SSK' dan" diye soruyor.

Polis arama yaptığında personel kimliğimi sordu ve gösteremedim.Çünkü öğretmen kimliğimiz yok ve vermiyorlar. Polis bana "Sen öğretmen değilsin" dediğinde iki gün evden çıkmadım ve nerdeyse hayattan kopacaktım. nOkul müdürleri angarya işleri daima sözleşmeli öğretmenlere yaptırıyor. Ben de kendimi ezdirmediğim için benim sınıfı başka şubeyle birleştirdi ve mevcudu 25 kişiden 63 kişiye çıkardı.

Sonunda müdürle kavga ettik. 24 Kasım'da ilk Öğretmenler Günüm olmasına rağmen kadrolu öğretmenler birbirlerinin öğretmenler gününü kutladı ama ben sözleşmeli olduğum için benim öğretmenler günümü kutlamadılar. O günün en mutlu günüm olması gerekirken en mutsuz günüm oldu ve o günü ağlayarak geçirdim. nMilli Eğitim Bakanlığı bir sürü söz vermesine rağmen.... Neler çektiğimizi sadece ve sadece sözleşmeli olarak çalışanlar bilir. nBize öğretmen gözüyle bakılmadığı için an geldi hayattan bıktım.

Araştırmalara bakıldığında nerdeyse eğitim alanında dünya da son sıralarda bulunuyoruz. Sabahtan akşama kadar geleceğinin ne olacağını düşünen 25000 sözleşmeli öğretmenden ne kadar verim beklenir?

Ders anlattığımız sırada aniden acaba yarın görevimize son verilir mi diye düşünüyoruz.Bu düşünceyle ders anlatan bir öğretmenden başarı beklenmesi saçmadır ve beklenmemelidir de. Eğer verimli bir eğitim bekleniyorsa öncelikle öğretmenin kafasının rahat olması gerekir. Bizim kafamız rahat değil ve bir sürü sorunla mücadele ediyoruz. Bizler 15 sene okuduk.Ama şu anda içinde bulunduğumuz durum hiç de iç açıcı değil. Geleceğimizin ne olacağı belli olmadığı için hiç bir şey yapamıyoruz. Evlenemiyoruz,askere gidemiyoruz,geleceğe yönelik hesaplar yapamıyoruz.

Sözleşmeli öğretmenin önündeki 'sözleşmeli' ifadesinin kalkmasını ve sadece öğretmen olarak anılmayı o kadar çok istiyorum ki. nBiz 25.000 sözleşmeli öğretmene bir iyilik yapıp bu ibareyi kaldırır mısınız sayın Bakanım..." Saygılarımla

SORU ÖNERGESi iLE CEVAP ARANIYOR

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevaplandırması için hazırladığı soru önergesiyle sözleşmeli öğretmenlerin sorunlarını Meclis'e taşıyan CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, kadar öğretmenler de Çelik'in vereceği cevapları merakla bekliyor.

Cevap bekleyen sorular

1 -Anayasanın 42,49,50,51,52,53,55 ve 60. maddelerine açıkça aykırılık teşkil eden bu uygulamanın sona erdirilmesi, sözleşmeli öğretmenlerin mesleki, sosyal ve özlük haklarının iyileştirilmesi ve teminat altına alınması için gerekli yasal düzenlemeler ne zaman yapılacak? İyileştirmelerin sözde kalmaması, uygulamaya geçmesi sürecini ne zaman başlatacaksınız?

2- Sözleşmeli öğretmenlerin diğer sorunları bir tarafa acil bir hal alan askerlik sorununun çözümlenmesi konusunda herhangi bir çalışma yapılmakta mıdır?

3-Türkiye'nin, ilköğretim ve ortaöğretim seviyesindeki öğretmen ihtiyacı ve açığı nedir? Bu açığın 5 yıl içinde giderilmesi amacıyla hangi çalışmalar yapılmaktadır?

KADROLU VE SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLER ARASINDAKİ FARKLAR

Adana'dan bir grup sözleşmeli öğretmen ise karşılaştırmalı bir tespitte bulunmuş.

1. Kadrolu bir öğretmen 657 Devlet Memurları Kanununda 4/A statüsünde memur olarak çalıştığı için bulunduğu yerin hizmet puanını alır ve bu puana göre İl içi veya iller arası tayin isteyebilir. Sözleşmeli bir öğretmen 657 D.M. Kanununda 4/B statüsünde memur olmayıp, işçi de sayılmayan kamu hizmeti görevlileri olarak istihdam edilmektedir. Bu durumda memur olmadığı için ve hizmet puanı almadığı için İl içi ve iller arası tayin isteme hakkı yoktur ve ÇAKILI PERSONEL STATÜSÜNDE OLMAKTADIR.

2. Kadrolu bir öğretmenin tüm hakları belli olup 657 D.M. Kanununun 4/A statüsüne bağlı olarak çalışmakta ve ona iş güvencesi, gelecek güvencesi vermektedir. Sözleşmeli öğretmen ise YAPTIRIMLAR bakımından 657 D.M.K 4/A'sına bağlıyken haklar bakımından 4/B'sine bağlı ve İŞ GÜVENCESİ, GELECEK GÜVENCESİ OLMADAN, "HİZMET SÖZLEŞMESİ? DAYATILARAK ÇALIŞTIRILMAKTADIR.

3. Kadrolu bir öğretmene daima öncelik verilmekte ve sözleşmeli öğretmenlere kıyasla 1.sınıf muamelesi görmektedir. Sözleşmeli öğretmen ise her yerde 2.sınıf konumunda olmakta ve bu durum insanlık onurumuzu son derece zedelemektedir. Örnek vermek gerekirse; Bankadan kendi adımıza kredi alamamaktayız.

Gerekçe olarak GELECEK GÜVENCESİNİN OLAMAMASI gösterilmektedir. Ayrıca ek ders alırken öncelik kadroluya verilmekte ve Sözleşmeli Öğretmen geri plana atılmaktadır. Görev paylaşımlarında da bu ADALETSİZLİK devam etmekte ve zor görevler, angarya işler sözleşmelilere verilmektedir. Aynı kamuda aynı iş yapılmasına rağmen öğretmenler arasında ikilikler oluşturulmakta ve hatta guruplaşmalara neden olunmaktadır.

4. Kadrolu atanan bir öğretmen, hemen Emekli Sandığına bağlanıp, sağlık karnesini alır almaz sağlık hizmetinden faydalanabilmektedir. Sözleşmeli atanan bir öğretmen ise Hizmet Sözleşmesini imzaladığı gün SSK'ya bağlanır, fakat 90 iş gününü doldurana kadar yani 3 AY BOYUNCA HİÇBİR ŞEKİLDE HİÇBİR SAĞLIK HİZMETİNDEN FAYDALANAMAMAKTADIR. Ayrıca Emekli Sandığı ve SSK arasındaki uygulama farklılıklarında dolayı da mağdur olmaktadır.

5. Kadrolu bir öğretmen herhangi bir sendikaya üye olabilir ya da bir sendika kurabilir. Sözleşmeli bir öğretmen ise herhangi bir SENDİKAYA ÜYE OLAMAZ. Yani hakkını savunabileceği, derdini anlatabileceği herhangi bir TÜZEL KİŞİLİĞİ YOKTUR.

6. Kadrolu atanan bir erkek öğretmenin askerlik sorunu yoktur. Bunlar için uygulanacak olan prosedür bellidir. Fakat: Sözleşmeli atanacak olan bir erkek öğretmen adayının ya ASKERLİĞİNİ YAPMIŞ OLMASI ya da ASKERLİKLE İLGİ- Lİ SORUNUNUN OLMAMASI GEREKLİDİR.

7. Kadrolu bir öğretmen her ayın 15'inde maaşını alır. Ancak sözleşmeli bir öğretmen, Hizmet Sözleşmesinde "her ayın 15'de maaşını alır." demesine rağmen İl/İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin keyfiyetindedir ve şimdiye kadar ayın15'de maaş alan bir sözleşmeli öğretmen yoktur daima 3-4 ve hatta 5-6 gün bankada bekletilmektedir. Fazla söze hacet yok sayın Bakanlık yetkilileri. Yaklaşık 25 bin kişiyi ilgilendiren bu sorunlar için 2006 yılında yapılanları hepimizi biliyoruz. Bari 2007'de bir parça güldürün eğitim dünyasının değerli neferlerini. Tabi ki bu şartlar altında görev yapan sözleşmeli öğretmenlerin, "kamu hizmetinde gerekli verimliliği " göstermelerini beklemek, gerçekçi bir yaklaşım olamaz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber