Yargıdan hekimlerin part time çalışmasına destek

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 30 Ocak 2007 10:45, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

İlk Yargı Kararı Hekimlerin Lehine Çıktı

Bilindiği gibi, hastanelerde yarı zamanlı çalışan hekimlerle, tamgün çalışan hekimler arasında, yalnızca bir saatlik fark bulunmaktadır. Yarı zamanlı çalışan hekimler saat 16.00'ya kadar kalırken, tamgün çalışanlar ise 17:00'ye kadar kalmaktadırlar. Aradaki bu sembolik saat farkına rağmen, döner sermayeden ödenen miktarlar arasında büyük farklar bulunmaktadır.

Hekimler, bu farklar nedeniyle çeşitli davalar açmış durumdadırlar. Bu davalardan birisi, Manisa'da hekimler lehine sonuçlanmış bulunmaktadır. Manisa İdare Mahkemesi, 70 hekimin açtığı davada, 2005 yılı için eksik ödenen ek ödemelerin yasal faiziyle birlikte, hekimlere ödenmesine karar vermiştir. Diğer illerde de, çok sayıda hekimin açtığı davalar devam etmektedir. Bu davaların tamamının, Danıştay'ın bir dairesi tarafından görüşülmesi, daha sonra da, son kararı Danıştay İdari Davalar Genel Kurulu'nun vermesi gerekmektedir. Bu sürecin, belirli bir süre alacağı bekleniyor.

Bakanlığa Hakaret Davası Açılmış Durumda

Sağlık Bakanlığı, bu konudaki savunmasında birtakım gerekçeler ileri sürüyor. İzmir Tabip Odası, bu gerekçelerin part-time çalışan hekimleri önyargılı bir bakış ile ağır biçimde suçladığı gerekçesiyle, Sağlık Bakanlığı aleyhine hakaret davası açmış bulunuyor.

Bakanlık, savunmasında ağırlıklı olarak yalnızca yarı zamanlı çalışmaya değil, adeta serbest çalışmaya da karşı bir felsefeyi ortaya koyuyor. Gerçekte kendi sorumluluğu altında bulunan ve iyi bir denetim sistemi ile giderilebilecek işleyişteki aksamaların tüm nedenlerini, neredeyse yarı zamanlı çalışan hekimlere bağlıyor ve onlara döner sermaye payı vermeyerek cezalandırmaya, muayenehanelerini kapatmaya zorluyor.

Bu bakış açısının çarpık olduğunu belirtmek gerek.

Hekimlerin, bu konuda onurlarını ve haklarını savunmak için yargıya başvurmalarını da anlayışla karşılamak gerekiyor.

Hekimler Neden Muayenehane Açıyor ?

?1.Verilen ücret yetersiz. Geçinemiyorum. Ek çalışma yapmam gerekiyor.

2.Mevcut sistem performansımı değerlendiremiyor. Performansımı özel ek çalışmayla değerlendirmek istiyorum.

3. Daha çok çalışmak, daha fazla kazanmak istiyorum.

4.Ekstra yeteneklere sahibim. Bu yeteneklerimi ek özel çalışma ile değerlendirmek istiyorum.

5.Çalışmayı ve üretmeyi seviyorum. Mesaiden sonra da çalışmak istiyorum.

6.Hastanelerdeki kargaşa ortamında hastaya bakmak beni tatmin etmiyor. Sakin, nezih ve hastaya yeterli zaman ayırabileceğim, hekimlik sanatını da zevkle yerine getirebileceğim bir ortamda ek çalışma yapmak istiyorum.

Bu nedenle de, saat 17:00 yerine 16.00'da hastaneden ayrılarak, emeğimi bir kez daha ortaya koyarak ek özel çalışma yapmak istiyorum.?

Yukarıda belirtilen gerekçelerin hangisi haksız, hangisi yanlış ?

Bu gerekçelerden birisi ya da tamamı, hekimlerin muayenehane açma gerekçesi olabilir.

Muayenehanelerin Olması Yararlı mı, Zararlı mı ?

Muayenehanelerin ülkemizdeki sağlık sistemine bir zararı olduğunu düşünmüyoruz. Aksine, sağlık sistemine önemli katkıları bulunmaktadır. Bunları şöylece sıralayabiliriz :

1.Hekimlerin çalışma saatini uzatmakta, halka daha uzun süreli hizmet etmelerini sağlamaktadır.

2.Hastanelerdeki yığılma ve kuyrukları azaltmaktadır.

3.Ülkenin toplam sağlık hizmeti üretimi artmaktadır.

4.Hastalara daha fazla zaman ayrılarak, daha kaliteli koşullarda bakılmaktadır.

5.Önemli sayıda kişiye istihdam sağlamakta, işsizliğin azaltılmasına katkı sağlamaktadır.

6.Yeni vergi kaynağı sağlamaktadır.

7.Hekimlerin mesleki tatminini sağlamaktadır.

Hekimler Neden Yalnızca Serbest Çalışmayı Seçmiyor ? Çoğunluk Hem Kamuda, Hem de Muayenehanede Çalışıyor ?

Çünkü sistem adaletsiz. Mevcut sistem, yalnızca kamu sektörünü koruyor. Kamu hastanelerinde çalışanların ücretleri, kiralar, çeşitli giderler ödeniyor, vergiden muaf tutuluyor. Ayrıca, SSK, Emekli Sandığı, BAĞKUR, yeşil kartlı gibi hastaların sevki yalnızca kamu hastanelerine yapılıyor, muayenehanelere sevk yapılmıyor.

Yani sistem, henüz muayenehaneleri desteklemiyor, tanımıyor. Hastaların muayenehanelere başvurusu durumunda, geri ödeme kuruluşlarınca muayene ücreti ödenmiyor. Sonuç olarak, bir hekim yalnızca muayenehane açarsa, bu nedenle hasta bulma problemi olacaktır.

Eğer kamu ve özel sektör eşit koşullara getirilir, vatandaşa istediği hekime başvurma hakkı verilir, muayenehanelerde üretilen sağlık hizmetinin de karşılığı kamu hastanelerine sağlanan subvansiyon oranı da eklenerek ödenirse, daha çok sayıda hekim muayenehanelerde çalışmayı rahatça tercih edecek ve kamu hastanelerinde çalışmaya gerek duymayacaktır.

Bugünkü koşullardaki gibi hastalar istediği hekimi seçmekte özgür bırakılmadığı takdirde, hekimler de mecburen kamu hastanelerinde görev almak durumundadırlar. Koşullar onları tatmin etmediği ve eğitimlerine, sosyal statülerine uygun bir yaşam standardı sağlamadığı için, hastaneden sonra zor da olsa, emeklerini bir kez daha ortaya koyarak, muayenehane açarak çalışmak zorunda kalmaktadır.

Sağlık Bakanlığı'nın Muayenehanelere Bakışı ve Yaklaşımı Yanlıştır

Neden bilmiyoruz, bakanlığın ve bazı bürokratların muayenehanelere bakışı yanlıştır. Muayenehanelere önyargılı yaklaşılmaktadır.

Muayenehanesi olan hekimlerin, hastaları muayenehanelerine gitmeye zorladığı, hastalara kamuda iyi davranmadığı, mesai saatlerine uymadığı, vergi kaybına yol açtığı gibi hem asılsız ve mantıksız, hem de küçültücü önyargılar gerekçe gösterilmektedir.

Hastanelerin iyi işletilmesi ve üretilen hizmetin denetlenmesi, hastane yönetimlerinin ve bakanlığın görevidir. Kamu hastanelerinde çalışan hekimlerin verimliliği, üretimi, mesaiye uyumu, hastalara davranışı kolaylıkla denetlenebilir ve ölçülebilir. Yönetim, ölçüm ve denetleme sistemindeki acizliğin faturasını muayenehanesi olan hekimlere çıkarmak hem haksızlık, hem de hekim emeğine saygısızlıktır.

Aksine, birileri saat 16:00-17:00'den sonra dinlenmeye giderken, muayenehanelere giderek çalışmasını sürdüren, ülkenin ve halkın sağlık üretimine katkıda bulunan insanlara teşekkür edilmesi ve ödüllendirmeleri gereklidir.

Doğru Yaklaşım Nasıl Olmalıdır ?

Sağlık hizmetinin nerede üretildiği önemli değildir. İster özel sektörde, ister kamu sektöründe olsun, üretilen hizmet Türk halkı içindir. Önemli olan, ne kadar üretim yapıldığıdır. Eğer muayenehaneler sağlık hizmeti üretimini artırıyor ve katkıda bulunuyorlarsa, desteklenmesi ve teşvik edilmesi gereken organizasyonlardır.

Bu nedenle, muayenehaneleri kapattırmak için değil, daha uzun süreli kullanmak ve aktif tutabilmek için düzenlemeler yapılmalıdır. Bunun yolu da, hastaların, istediği kuruluşa ve istediği hekime başvurusunu serbest bırakmaktan geçmektedir. Hastalar, nasıl serbestçe kamu kuruluşlarına başvuruyorlarsa ve bunun bedeli geri ödeme kuruluşlarınca ödeniyorsa, muayenehanelere de başvurabilme hakkına kavuşmalıdırlar ve bunun bedeli de geri ödeme kuruluşlarınca ödenmelidir.

Ödeme miktarında bir farklılık olacaktır. Çünkü, devlet, kamu kuruluşlarına maaş, kira, vergi ve diğer çeşitli giderlerde bir harcama ve katkı yapmaktadır. Bu kuruluşların devlete ciddi bir maliyeti vardır. Bu maliyet ve subvansiyon oranı belirlenmelidir. Bu oran, çoğu kamu kuruluşunda %53 - %70 arasında değişmektedir. Yani devlet, kamu hastanelerinin giderlerinin %53 - %70 arasında bir oranını karşılamaktadır. Kamu kuruluşlarının, yapmış olduğu ve kazandığını sandığı ciro, giderlerinin yalnızca %30-%50'sini karşılamakta, geri kalanı devlet tarafından karşılanmaktadır. Muayenehaneler ise, devlete hiçbir gideri olmayan, aksine vergi ve istihdam katkısı olan kuruluşlardır. Muayenehanelere ödenecek bedel belirlenirken, kamu hastanelerindeki devletin subvansiyon oranı kadar fazla ödeme yapılmalıdır. Bu oran da, en az kamu hastanelerinde yapılan ödemenin 2-2.5 katı civarında olmalıdır.

Ya da tüm kurumlar eşit koşullara getirilmeli, devlet kamu hastanelerine uyguladığı subvansiyonu durdurmalı, her kuruluş kendi ayakları üzerinde durabilecek şekilde kendi gelir-gider dengelerini kurmalıdır.

Bu şekilde eşit koşullar sağlandığı takdirde, daha fazla hekim yalnızca muayenehanede çalışmayı seçecek, hem kamu, hem de muayenehanede çalışma biçimindeki ikili yapı azalacaktır.

Muayenehanelerin daha yüksek kapasite ile sağlık sistemine dahil edilmesi, hem ülkede sağlık hizmeti üretimini artıracak, hem hastanelerdeki insanlık dışı kuyrukları azaltacak, hem de sunulan sağlık hizmeti kalitesini artıracaktır.

Bundan da, hem ülkemiz, hem de halkımız yarar görecektir.

Acaba bundan neden korkuluyor ?

Gerçekten anlamakta güçlük çekiyoruz.

Muayenehanelerin Geleceği Ne Olacaktır ?

Genel Sağlık Sigortası (GSS) sistemi, er veya geç gelecektir. Bu sistemin temel ilkesi de her vatandaşın istediği hekimi seçebilme özgürlüğünü sağlamasıdır. Bu demektir ki, muayenehanelerin daha yaygın, daha yüksek kapasiteyle ve verimlilikte hizmet sunabilmesinin önündeki en önemli engeller ortadan kalkacaktır.

Yukarıda, muayenehanelerin neden sistem için yararlı ve ayrıcalıklı kuruluşlar oldukları anlatılmıştır. Bu derecede yararlı ve mantıklı organizasyonların ortadan kaldırılması ve sistem dışına çıkarılması mümkün değildir. Akıntıya karşı kürek çekmektir.

Yapay zorlamalarla, devlet olanaklarının yanlış kullanımlarıyla, diktatoryal yöntemlerle ve yasakçı uygulamalarla muayenehanelerin kapatılmaya çalışılması sonuç vermeyecektir.

Şu soruyu kendinize sorun :

?Herhangi bir sağlık sorununuzda eğer elinizde imkanınız olsa hastanelere mi gidersiniz, yoksa direkt olarak bir muayenehaneye mi gidersiniz??

Bu sorunun samimi yanıtı, muayenehanelerin gelecekteki yerinin ne olacağını göstermektedir.

Önümüzdeki dönemde muayenehaneler, daha yaygın, daha yüksek kapasiteli, daha verimli kullanılan sağlık birimleri olarak hizmet vermek durumundadırlar ve öyle olacaklardır.

27/01/2007

Doç. Dr. Paşa GÖKTAŞ

TıpLab

Tıp Laboratuvarları Birliği Temsilcisi

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber